1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Kıbrıs Arkeolojisinde Avcılık (3)
Kıbrıs Arkeolojisinde Avcılık (3)

Kıbrıs Arkeolojisinde Avcılık (3)

Antik Yunan’da avcılığın tanrılar tarafından keşfedilip insanlara öğretildiğine inanıldığından, efsane ile söylencelerde tanrılar ile yarı tanrılar bol sayıda yer almışlardır.

A+A-

 

Tuncer Bağışkan

 

KLASİK DEVİRDE AVCILIK (M.Ö 475 – 325)

Antik Yunan’da avcılığın tanrılar tarafından keşfedilip insanlara öğretildiğine inanıldığından, efsane ile söylencelerde tanrılar ile yarı tanrılar bol sayıda yer almışlardır. Yabani hayvan avının zenginler ile aristokratların bir eğlencesi olduğu, ilk kez Arkaik (M.Ö 750 – 475) ile Klasik (M.Ö 475 – 325) devirlerde yapılan betimlemelerle daha iyi anlaşılır bir duruma gelmiştir. Yunan dünyasındaki avcılık üzerine araştırmalarda bulunan Judith M. Barringer  “The hunt in ancient Greece” adlı kitabında,  Yunanlı erkek aristokratların ilgi alanlarının savaş, atletizm ve avcılık olduğundan söz etmiştir. Klasik, Helenistik ve Roma devirlerinde aristokrat sınıfa giren zengin kişiler ile aileleri, pişmiş toprak, mermer ve kireçtaşından yapılmış sarkofajlar (lahit) içinde yeraltına özel olarak kazılan mezar odalarına gömülürlerdi. Bu lahitlerin dış yüzeylerine ise, ölenlerin hayattayken yaptıkları önemli işler ile mitolojik konular alçak veya yüksek kabartma olarak kazınarak işlenmekteydi. Yunan dünyasındaki avcılığı konu alan M. Cartmill’in kitabında, Yunanlı askerlerin doğada avcılık yapmak suretiyle eğitilip savaşa hazırlandıkları, avlanan hayvanların ise ordunun yiyecek ihtiyacını karşıladığı yazılıdır. Nitekim General Louis Palma Di Cesnola’nın Kıbrıs’taki Golgoi’de (Kiracıköy - Athienou) gerçekleştirdiği kazılar sırasında bulduktan sonra yurtdışına kaçırdığı Klasik devre tarihlenen (M.Ö 475 – 325) Kıbrıs Klasik devre (M.Ö 480 – 310) tarihlenensarkofajın uzun kenarından birinde de, dört tanesi Yunan askeri giysili beş avcının katıldığı bir av sahnesi alçak kabartma olarak işlenmiştir. Avcılardan yuvarlak kalkan tutan dört tanesi Yunan stilinde tunik, göğüs zırhı ve Korint başlığı giymektedir. Asker giysili avcılar ellerindeki mızrakları bir domuz ile bir boğaya saplarlarken, sivil giyimli olan bir avcı ise elindeki ok ve yayla dizlerinin üzerine çökmüş durumda olan boğaya nişan almış durumda resmedilmiştir. Bu grubun sol kenarında bir at, merkezi alanda bir horoz ve sağ kenarda ise muhtemelen bir antilop veya köpek yer almaktadır. Bu sahnede ağaçlara yer verilmiş olması ise avın ormanlık bir alanda gerçekleştirilmekte olduğuna işaret etmektedir.  Ayrıca lahidin dar kenarının birinde Yunan dünyasının ilk avcısı olarak bilinen yarı tanrı Perseus’un Medusa’nın başını kestikten sonra Medusa’nın başından Chrisaor ve Pegasus’un doğması, diğer dar kenarında iki kişilik bir av arabası sahnesi yer almaktadır. Lahitin diğer geniş kenarında ise aristokratlara özgü kadınlı erkekli bir eğlence sahnesi yer alması, ölen kişinin, avcılığı bir yaşam biçimi olarak benimseyen ve ilk avcı sayılan Perseus’u kendine örnek alan Yunanlı (veya Yunan kültürüyle yoğrulmuş) bir aristokrat veya yönetici olduğunun düşünülmesine neden olmaktadır. Bu lahidin Yunan etkisi taşıyor olması itibarıyla Salamis Kralı Evagoras I (M.Ö 411 – 374) tarafından Kıbrıs’a (özellikle de Salamis’e) davet edilen Yunanlı heykel sanatçıları tarafından yapılmış olabileceği düşünülürken,  bu sanatçıların etkisi altında kalan yerel sanatçılar tarafından yapılmış olabileceği de olası görülmektedir.

 

ROMA DEVRİNDE AVCILIK (M.Ö 58 – M.S 395)

Dip Baf’taki arkeolojik alanda açığa çıkartılan ve zamanın Roma yöneticileri ile varlıklı ailelerine ait olabileceği tahmin edilen dört ayrı evin taban mozaiklerinde çok çeşitli mitolojik sahneler yer alırken, Dionysos Evi olarak adlandırılan evin taban mozaiklerinde ise muhtemelen M.S III. yüzyıla tarihlenen av sahneleri yer almaktadır. Roma devri mozaiklerindeki av sahneleri incelendiğinde, giyim kuşamları itibarıyla elit tabakadan oldukları anlaşılan avcıların, atlı av araba, at ve tazı köpekleriyle doğada bulunan yabani tavşan, geyik, devekuşu, domuz ve diğer yırtıcı hayvanları eğlence amacıyla avladıkları açıkça görülmektedir. M.S II. Yüzyıl Roma devri mozaikleri ağırlıklı olarak Yakındoğu etkilerini taşırken, Dip Baf’taki Dionisos evinin taban mozaikleri ise Afrika’da (Tunus’ta) ortaya çıkan daha mükemmel ikinci bir mozaik okulunun etkisi altında kalmıştır. Ayrı ayrı panellerde tek olarak betimlenen avcılar, ellerindeki mızrağı kendilerine doğru koşan yabani bir hayvana doğrultmuş durumda görülmektedir. Panellerdeki avcılara hücum eden yabani hayvanlar arasında boğa, aslan ve panter yer almaktadır. Başka bir panelde birbirlerine saldıran yabani hayvanların yanı sıra, iki yabani hayvanı kovalayan bir tazı köpeği de diğer bir panelde yer alıyor. Çizmeli, baldır bağlı ve pelerinli özel av elbiseleri giyen ve beraberlerindeki tazı köpekleri, Leopar (Fig.23) ve/veya Çitalarla avlanan bu avcıların, elit tabakadan kişiler oldukları anlaşılmaktadır. 

 

ERKEN HIRİSTİYANLIK VE BİZANS DEVRİNDE AVCILIK (M.S 330 -  1191))

Bu devre ait betimlemelerin, bir sonraki Bizans devrinde olduğu gibi, daha ziyade dini bir mahiyet arz ettiği tahmin edilmektedir. Kırklar Tekke’si yer altı odasının üst başında saptanan M.S V-VI. yüzyıla ait Bazilikal tapınağın merkezinde bulunan taban mozaiklerindeki bir panoda, bir ceylanı havaya kaldırıp karnından ısıran bir ayı betimlemesi yer alıyor. Böylece hayvanların birbirlerini avladıklarına ilişkin betimlemeler Arkaik devirde ortaya çıktıktan sonra, bunların daha sonraki devirlerde de sevilerek kullanılan betimlemeler arasında yer aldığı da anlaşılmış oluyor.

Bizans devrine tarihlenen avcılıkla ilgili betimlemelerin genellikle dini olayları konu aldığı anlaşılmaktadır. Nitekim Lambusa’daki Akropol Tepesi’nde gerçekleştirilen kaçak kazılar sırasında bulunan M.S VI-VII. Yüzyıla tarihlenen iki tabağın birinin içinde Davut (David) Peygamber’in bir aslan ile bir ayıyı öldürme sahnesi yer almaktadır. Bu konuyla ilgili olarak Eski Ahid’in (Tevrat’ın) Birinci Samuel bölümünde (17.36), İsrail’in ikinci kralı olan ve kendisine tanrı tarafından Zebur adlı dini kitap indirilen Davud (David) peygamberin,  ayı ve aslanla olan mücadelesi anlatılmıştır. Tevrat’da anlatıldığına göre Yahuda kabilelerinden Yasa’nın oğlu olan Davud, babasının sürülerini güden bir çobanken, Peygamber Samuel tarafından kutsanır ve İsrail’in ilk kralı Saul’un ölümü üzerine kral seçilir. Peygamber olmadan önce babasının sürülerini güttüğü bir sırada sürüye saldıran bir ayı ile bir aslanı tanrının yardımıyla öldürür. Ayrıca Filistinliler ile İsraillilerin savaşı sırasında, Filistin ordusunda altı arşın bir karış boyunda olan pehlivan Goliath’ı (Golyat’ı) da, yine tanrının yardımıyla onu ilkin elindeki sapanla anlından vurduktan sonra başını pehlivanın kılıcıyla kesmek suretiyle öldürür. Bu nedenle tanrının yardımıyla zorlukların aşılacağına vurgu yapılması amacıyla, Bizans dönemine ait kutsal eşyalar üzerinde Davut Peygamber’in ayı ve aslanı öldürme sahneleri sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. 

 

LÜZİNYAN DEVRİNDE AVCILIK

Roma döneminde olduğu gibi Lüzinyan dönemi soyluları ile ünlü Lordlarının da tazı köpekleri, leopar ve/veya çitalarla avlandıkları, M.S XV- XVI. yüzyıllarında yaşamış olan Kıbrıslı tarihçi Leontios Makhairas ile diğerlerinin verdikleri bilgilerden öğrenilmektedir. Nitekim 1350 yılında Kıbrıs’ı ziyaret eden Ludolph of Suchem,  Kıbrıs’taki Lüzinyan asillerinin arazi sporunu sevdiklerini ve bir ay boyunca dağlarda kurdukları kamplarda kalarak beraberlerindeki eğitilmiş Doğan (şahin) ve tazı köpekleriyle avladıklarını yazmıştır. Yaklaşık olarak 1344 yılında ismi belirtilmeyen bir İngiliz yazar ise, Kral IV. Hugh’un (1324-1358) spor amacıyla eğitimli leoparlar kullanarak yabani keçi avladığından söz etmiştir. Yine 1394 yılında Kıbrıs’a gelen Martoni, Kral James I’in (1382-1398) avda kullandığı 24 leopar ile her çeşit 300 şahini (doğan) olduğunu yazarken, antik yazarlardan Villamont ise doğada yabani olarak bulunan doğanların (şahinlerin) Ağustos ayında Ağrotur bölgesindeki Gata Burnu’nda yakalandıktan sonra avcı kuşu olarak eğitildiklerini yazmıştır.

 

SON


Yararlanılan Belli Başlı Kaynaklar

  • Barringer, Judith M., The Hunt in Ancient Greece, Baltimore – London, January 2001,
  • Cartmill, M., A View to a Death in the Morning. Hunting and Nature Through History, Cambridge, 1993, s. 32 (Yunan askerlerinin arazide avlanarak eğitildiklerini yazmaktadır)
  • Cesnola, General L.P, Cyprus. Its Ancient Cities, Tombs and Temples, London, 1877, s. 111, pl. X.
  • Karageorghis, V., Aspects of everyday life in ancient Cyprus (Iconofraphic Representations), A.G. Leventis Foundation publication, Nicosia, 2006
  • Karageorghis, V., The Cyprus Museum Nicosia, Epiphaniou Publications, 4’th Edition, Nicosia – Cyprus, 1989, s.54, 100-101, fig & metin 55, 97 
  • Loulloupis, M.C., ‘Hunting Scenes on Cypriot Vases of the Geometric Period”, Early Society in Cyprus (Peltenburg, E.), Edinburgh, 1989, s. 171-179
  • Makhairas, Leontios (edited by Dawkins, R.M.), Recital Concerning the Sweet Land of Cyprus Entitled ‘Chronicle’, Cilt. II, Oxford, 1932, sayfa 132 – 133, not. 261
  • Oberhummer, E., Die Insel Cypern, Munich, 1903 (Antik Tamasus’ta bulunan Krater üzerindeki Muflon şekilli kulplardan söz edilmektedir)
  • Richter, Magda H. Ohnefalsch, Greek Customs and Mores in Cyprus, Berlin 1913, sayfa 64, 147-150, 198, 234, 265, pl. 62 (2006’da Lefkoşa “Laiki Group Cultural Centre” tarafından yeniden yayınlandı)
  • Richter, Max Ohnefalsch, Kypros, the Bible and Homer, Asher, 1893, sayfa 438, plate CXV,3
  • Steiner, Margret L. & Killebrew, An E. (edited by), The Oxford Handbook of the Archaeology of the Levant: c. 8000-332 BC, Oxford, 2014, s.184, 186-187, 191 ve 489.
  • Stylianou. A & J., The Treasures of Lambousa, Vasilia-Lapethos-Cyprus, 1969, s. 26, 28, fig. 21 – 22
  • Treasures in the Cyprus Museum, Picture Book No.1, Department of Antiquities, Cyprus Publication, 1962, p.25, plate XLI.1 (Fildişi ayna sapı)
  • Vlachou, Vicky, “Aspects of Hunting in Early Greece and Cyprus; re-exaination of the Combed Motif”, Cyprus and the Aegean in the early İron Age, Bank of Cyprus Cultural Foundation Publication, Nicosia, 2012, s. 345-370, fig. 1-21.

 

 

Bu haber toplam 3883 defa okunmuştur
Etiketler :
Adres Kıbrıs 303 Sayısı

Adres Kıbrıs 303 Sayısı

İlgili Haberler