1. YAZARLAR

  2. Sinan Dirlik

  3. KEMERLERİNİZİ BAĞLAYIN!
Sinan Dirlik

Sinan Dirlik

KEMERLERİNİZİ BAĞLAYIN!

A+A-


“Durup dururken” gündeme getirilen Lozan tartışmasının ne tür bir melanetin habercisi olduğunu  anlamak için çok beklememiz gerekmedi. Irak’la yükseltilen Başika krizi ve Koalisyon güçlerine “rağmen” Musul’a müdahale etmeye hazırlanıldığı haberleri, Türkiye’nin Ortadoğu bataklığında hızlı birkaç adım daha atacağını gösteriyor.

Geçen yüzyılda Lozan’la birlikte çekilinen Misak-ı Milli sınırlarını, gerçekte tarihsel bir hezimet olarak gören anlayış, Ortadoğu’da beliren “elverişli ortamda” bu hezimetin rövanşının alınabileceği vehmiyle hareket ediyor.

Lozan’ın ve Kut’ul Amare’nin boşuna hatırlatılmadığı ve çoktandır hazırlanılan “Büyük Doğu Seferinden” zafer tacıyla dönülmesinin umulduğu aşikâr.  Bu yüzden dış politikada Kanuni’nin Şarlken’e gönderdiği o ünlü mektubun üslubuna oturan dil, Türkiye’de yeni Osmanlı hayallerini kuranların yüreklerinde kelebekler uçuşturuyor.

Soğuk savaştan bu yana ABD ve Rusya arasında yeniden boyutlanan vekalet savaşının Irak- Suriye hattında azgınlaştığı bir ortama, tarihin seyrini bu kez lehine çevirme hayaliyle dalan Türkiye’nin Armageddon’dan payını almaması düşünülemez. Son 1 yıldır zaten ölülerimizi günlük olarak saymayı bırakmışken, bu pay, hepimiz için artık hayal edebileceğimizin ötesinde kan ve gözyaşı olacak.

Dışarıda savaş davulları çalınırken, içeride ağır, karanlık bir diktatörlük inşa ediliyor. Önce barışı dillendirenleri susturmaları gerekiyor çünkü. Neyse ki zorlanmıyorlar pek. Zira çoktandır barışı dillendirenlerin sayısı hayli azalmıştı Türkiye’de. Kalanların son kırıntısına kadar derdest edilmesi çok sürmeyecek zaten. Kan kokusunun genizleri doldurduğu bir ortamda, kan tutup midesi bulanmayanların işi kolay bundan sonra.

Bahçeli’nin dipfrizdeki “Başkanlık” dosyasını çıkarıp, konunun referanduma götürülebileceği işaretini vermesi de boşuna değil. Belli ki “hızlı bir zafer”, ardından “hızlı bir” anayasal değişiklikle birlikte Başkanlık sistemine geçiş konusunda anlaşma sağlanmış. Ne için? Bahçeli’nin deyişiyle “anayasal sınırlara çekilmeyi kabul etmeyen Sn. Erdoğan’ın fiili durumuna netlik kazandırmak için”…  Yani koskoca Türkiye, anayasal sınırlarını kabul etmeyen bir lideri anayasal sınırlarına çekmeyi başaramadığı için,  bu durumun yasal zeminini sağlamak üzere sandığa götürülecek. Muhalefetin aczinden çok daha öte bir garabet bu…

Parlamenter demokrasiden vazgeçmiş, yayılmacılık hayalleri kuran bir Türkiye’nin bölgeye taşıyacağı tek şey kaosun derinleşmesi, kan denizinin biraz daha karışması, bölgede barış ve istikrar umudu taşıyanların son umutlarının da yerle yeksan olmasıdır ki artık geldiğimiz nokta budur.

Eğer bir mucize olup da Türkiye’de muhalefet, barış güçleri aralarındaki körler sağırlar diyaloğuna son verip bu gidişi durduramazsa ki bu mümkün görünmüyor, sadece kendi felaketimizin değil, büyük kıyametin eşiğindeyiz.

Türkiye, 100 yıl sonra yeni bir “kızıl elma” hedefiyle, Enver düşlerinin peşinde felaket güncellemesi yaparken, biz sıradan ölümlüler için artık yapılacak tek şey kemerlerimizi bağlamak! Çünkü açık ki, şiddetli bir çarpışma yaşamadan bitmeyecek bu kâbus!

 

Bu yazı toplam 4191 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar