1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kayıtsız” kayıpların dramı… 1
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kayıtsız” kayıpların dramı… 1

A+A-

 “Resmi Kayıplar Listesi” varmış, bir anne yüreği için bunun ne anlamı olabilir?

Eğer oğlu o “liste”ye tümüyle Kıbrıslıtürk tarafının ihmalleri sonucunda şu veya bu gerekçeyle alınmamışsa ve Kayıplar Komitesi de kendisine “Kusura bakma bir şey yapamayız, biz yalnızca resmi Kayıplar Listesi’nde olan kayıplar için çalışma yapabiliriz” diyorsa, o anne yüreği nasıl yatışabilir?

Cemaliye Latif, 1974’te oğlu İbrahim Latif’in “kayıp” edildiği günden sonra hep onu bekleyip durmuştu…

Aslında hiç uyumuyordu…

Uyuyordu ama uyurmuş gibi yapıyordu – bir tavşan uykusuydu onunkisi…

Yatıyordu ve kalkıyordu biraz sonra:

“Varma da oğlum geldi da duymadım” diyordu…

“Ya ben uyurken oğlum geldiysa?” diye hayıflanıyor, telaşla kalkıyor ve bakıyordu, sevgili oğlu İbrahim Latif geldi mi diye…

Böyle geçti bir “kayıp” annesinin ömrü: oğlunun adı bir kışlaya verildi ama “kayıp” oğlu için ailesinin dışında o anlı-şanlı örgütler herhangi bir çalışma yapmadı… Oğluna “kahraman” denildi ama nereye gömüldüğünü bulmak, ondan geride kalanları ailesine kavuşturmak için herhangi bir çaba yürütülmedi…

“Kayıp” İbrahim Latif’in annesi Cemaliye Hanım, oğlunu sayıklaya sayıklaya bu dünyadan göçüp gitti, uykularını kaybeden, “Oğlum ben uyurken geldi da duymadım mı acaba?” diye yerinden fırlayan o kadın…

s-17-20180517_111257.jpg 
İbrahim Latif'in evlatları ile Zübeyir Hamit'in kardeşi, Fotiu ve Kallis ile...

Ama “kayıp” İbrahim Latif geride yalnızca anneciğini bırakmamıştı, iki kardeş bırakmıştı, bir eş bırakmıştı, iki evlat bırakmıştı…

İbrahim Latif’in kardeşleri Nazife Abbasoğlu ve Mehmedali İnce’yle geçtiğimiz günlerde oturup konuştuk… Ondan önce de İbrahim Latif’in sevgili eşi Göksen İnce, evlatları Latif İnce ve Gülten İnce Erkan’la konuşmuştuk… İşte onlar biricik babalarının izini sürmeyi sürdürdüler… Bir tek onlar uğraştı durdu: Onu “Resmi Kayıplar Listesi”ne koydurmak için uğraştılar…

“Resmi Kayıplar Listesi”ne ek yapılamıyordu.

Ek bir liste hazırlandı – onun durumundaki “kayıplar” için fakat bunlar için de Kayıplar Komitesi’ne bir sunuşun dışında pek bir çalışma yapılmadı…

Bir Kıbrıslırum şahidimizin bir Kıbrıslıtürk subayın öldürülmüş olduğu yeri bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine 2011 yılında göstermesi ardından 2007 yılında ailesi tarafından Kayıplar Komitesi’ne “kayıp” olarak kaydedilmesi için başvuru yapılmış olan İbrahim Latif’in durumu ilk kez gündeme geliyordu… Bu yayınımız ardından bu bölgede bir tek “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün bulunduğunu, onun da İbrahim Latif olduğunu, röportaj yapmış olduğumuz İbrahim Latif’in silah arkadaşlarının ifadelerinden doğrulatıyorduk…

2011 yılından itibaren, “kayıp” İbrahim Latif’in ailesi hummalı bir çalışma içine girmişti: Şahidimizin göstermiş olduğu bölgenin Kayıplar Komitesi tarafından kazılması için çeşitli girişimler yapmışlar ancak kesin bir “Red” cevabı alınca, bu kez Birleşmiş Milletler Barış Gücü makamlarına başvurmuşlardı… Aile 19 Şubat 2014, 8 Ekim 2014 ve 26 Ocak 2015’te BM Barış Gücü’ne üç ayrı mektup göndererek, bu bölgenin kazılmasını talep etmişti…

Sözkonusu bölge son derece hassas bir noktadaydı: Bu bölgede hem Birleşmiş Milletler’e ait ara bölge, hem İngiliz Büyükelçiliği, hem bir Kıbrıslırum askeri birlik, hem de az ileride Kıbrıslıtürk bir askeri birliğe ait askeri bölge bulunmaktaydı…

Sonuçta epeyi bir uğraş ardından BM Barış Gücü, bu bölgede bir kazı yapmayı kabul edecek ve kazı yapılacaktı… Ancak kazı yapılırken, şahidimiz bu bölgeye yardımcı olmak üzere çağrılmayacaktı… Şahit olmaksızın yapılan bu kazıda herhangi bir ipucu bulunamamıştı…

Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nden Üst Düzey Danışman sıfatıyla Lynn Hastings 13 Ocak 2017’de Göksen İnce ve Latif İnce’ye bir mektup gönderek “tümüyle insani ve gönüllü olarak BM Barış Gücü tarafından kazı yürütüldüğünü, herhangi bir şey bulunamadığını”, “ancak BM Barış Gücü tarafından yeni ve güvenilir bir bilgi elde edilirse ara bölgede daha ileri araştırma yapılabileceğini” duyurmuştu.

Aile bundan sonra Aralık 2017’de bu kez Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya bir mektup göndererek “kayıp” İbrahim Latif için girişimde bulunmasını istemişlerdi…

Ardından Şubat 2018’de bu kez ben Baf’a giderek bize İbrahim Latif’in gömülü olabileceği yeri 2011’de gösteren Kıbrıslırum şahidimizle tekrar görüşmeye gittim…

Kardeşini de çağırmıştı – o günlerde her ikisi de bu yerde askerlik görevlerini yapmış olan gençlerdi…

Şahidimize Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün kazı yapmış olduğu yeri gösterdim, havadan çekilmiş fotoğraflarla… Bu fotoğraflarda Latif İnce, BM Barış Gücü’nün nereyi kazmış olduğunu işaretlemişti… Şahidim ve kardeşi bu fotoğrafları incelediler…

Şahidimiz, İbrahim Latif olduğunu sandıkları ve bir garajın üstünden atlarken vurulup öldürülen Kıbrıslıtürk’ün naaşını o kazılan yerde değil, tam ters tarafta görmüş olduklarını doğruladılar: Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün yürütmüş olduğu kazı, şahit çağrılmamış olduğu için yanlış yerde yapılmış gibi görünüyordu…

Ardından şahidimizin kardeşi başından geçen olayı anlatarak, o da şahidimizin göstermiş olduğu noktayı işaret etti…

Vurulan Kıbrıslıtürk subay günlerce orada yatmış, naaşı ölüm sonrası yaşanan tüm evrelerden geçerek çok kötü duruma gelmişti… Naaşı yakmaya çalışmışlardı – bu yakma ardından zaman geçmişti… Kemikler orada değildi artık… Gömülmüş veya bu alandaki evin bahçesinde bulunan kuyuya atılmıştı belki de… Ama geride o subayın cebindeki bozukluk paralar kalmıştı – yanmış ve kararmışlardı…

Şahidimizin kardeşi bu bozukluk paralardan alarak bakkala sigara almaya gitmişti…

Bakkal şaşırmıştı:

“Bu para kapkara…”

“Olsun, geçer mi geçmez mi?”

“Geçer tabii…” demişti bakkal ve o yanık şilinleri alıp bir paket sigara vermişti şahidimizin kardeşine…

Bu yeni bilgi önemliydi çünkü Birleşmiş Milletler’in doğru noktayı kazmamış olduğunu gösteriyordu…

“Kayıp” İbrahim Latif’in ailesi, gerek Kayıplar Komitesi, gerekse Cumhurbaşkanlığı’ndan herhangi bir sonuç alamayınca, onlara “Resmi Kayıplar Listesi”nde olmayan ama “kayıp” olanların yakınlarının başvurabileceği bir başka kurum önerdim: Kıbrıs Cumhuriyeti İnsani İşler Komiserliği, bu konuda çalışma yapabilirdi. Örneğin Atalassa kazılarını İnsani İşler Komiserliği yürütmüştü – Atalassa Akıl Hastanesi’nin Türk savaş uçakları bombardımanında üçü Kıbrıslıtürk, geriye kalanlar Kıbrıslırum olmak üzere toplam 31 kişi hayatını kaybetmiş ve bunlar Atalassa Akıl Hastanesi avlusunda bombaların açmış olduğu kraterlere topluca gömülmüşlerdi… Sözkonusu üç Kıbrıslıtürk “kayıp”, Kıbrıslıtürk yetkililer tarafından hiçbir zaman “Resmi Kayıplar Listesi”ne konulmadığı için, Kayıplar Komitesi bu konuda bir şey yapamazdı. Bu durumda İnsani İşler Komiserliği, aralarında üç Kıbrıslıtürk “kayıp” şahsın da bulunduğu toplam 31 “kayıp” şahıs için kazı yürütmüştü geçtiğimiz aylarda…

1974 “kaybı” Zübeyir Hamit de aynı durumdaydı… Kıbrıslıtürk makamlar onu da “Resmi Kayıplar Listesi”ne koymamışlardı… Zübeyir Hamit’in sevgili babacığı Hamit Zübeyir Yıldırıcı, ömrünü “kayıp” oğlundan bir haber bekleyerek geçirmiş ve geçtiğimiz aylarda yaşamını yitirmişti… Geride Zübeyir Hamit’in kardeşi Kubilay Yıldırıcı kalmıştı bu olayı takip eden ve onu beklemeye devam eden sevgili annesi Ayşe Hamit Yıldırıcı…

Zübeyir Hamit, Piskobu’da vurulmuş ve çeşitli söylentilere göre yaralı olarak bulunduğu yerden alınmıştı… Piskobu’da bazı Kıbrıslırum okurlarımızın göstermiş olduğu bir alanda bir kazı yapılmış ancak herhangi bir ize rastlanmamıştı… Zübeyir Hamit’in bir şekilde Piskobu’daki Kıbrıslıtürk mezarlığına gömülmüş olduğu söylentileri de mevcuttu. “Kayıp” Zübeyir Hamit, “Resmi Kayıplar Listesi”ne konmamış olduğu için, kardeşi Kubilay Yıldırıcı’ya aynı tavsiyeyi yapmıştım: İsterse, İnsani İşler Komiserliği’ne başvurarak, Piskobu mezarlığında Zübeyir Hamit’in gömülmüş olabileceği mezarlarda kazı yapılmasını isteyebilirdi.

Nitekim öyle yaptık: İnsani İşler Komiseri Sayın Fotis Fotiu’dan randevu istedik. 17 Mayıs 2018 Perşembe sabahı Fotiu’yla görüşmeye gittik: İbrahim Latif’in evlatları Latif İnce ve Göksen İnce Erkan ile Zübeyir Hamit’in kardeşi Kubilay Yıldırıcı ve ben.

Sayın Fotiu’yla görüşmemize İnsani İşler Komiserliği’nin “kayıplar”la ilgili çalışmalarını yürütmekte olan Ksenofon Kallis de katıldı.

Sayın Fotiu bizi çok iyi karşılayarak bu insani konuda elinden gelen her şeyi yapmaya söz verdi ve Kallis’ten bu konuda hangi adımları atacağını aktarmasını istedi. Kallis de bundan sonra atılabilecek adımlar konusunda kendi görüşlerini Fotiu ve bizimle paylaştı… Kallis zaten Kayıplar Komitesi’nde geçirdiği onlarca yıl boyunca gerek Zübeyir Hamit, gerekse İbrahim Latif konusunu çok iyi biliyordu… Bu konularda uğraşmış ve ailelere yardımcı olmaya çalışmıştı…

Sayın Fotis Fotiu, BM Barış Gücü’nün ilgili yetkilileriyle bir görüşme yapacağını ve “kayıp” İbrahim Latif için o hassas bölgede yeni bir kazı için girişimde bulunacağını anlattı… Kallis, bizim şahidimizden başka bir başka şahit daha bulduğunu ve bu bölgede ama başka bir noktada bir olası gömü yeri daha olabileceğini ifade etti…

Zübeyir Hamit için ise işler daha kolaydı: 1974’te Piskobu Kıbrıslıtürk mezarlığına alel acele gömülmüş bazı Kıbrıslıtürkler’in mezarları vardı – Kandu’da öldürülen ve BM Barış Gücü arabasıyla mezarlığa getirilip defnedilen Osman Ahmet için de kardeşi Beyit Direkçi’nin İnsani İşler Komiserliği’ne başvurusu üzerine burada zaten başlatılmış bir çalışma, bir süreç vardı… Zübeyir Hamit için de benzer bir çalışma yapılması için Fotis Fotiu, Kubilay Yıldırıcı’ya söz verdi…

Ardından hemen Kıbrıs Nöroloji ve Genetik Enstitüsü’nden Kubilay Yıldırıcı için randevu aldık: Bir hafta sonra Kubilay Yıldırıcı ve kızkardeşleri Duriye Hanım ile Cihan Hanım enstitüye giderek DNA örneklerini verdiler… Benzer şekilde İbrahim Latif’in evlatları ve eşi de geçtiğimiz günlerde Genetik Enstitüsü’ne giderek DNA örneği verdiler…

Şimdi bu “kayıtsız” kayıplarımız için İnsani İşler Komiserliği’nin yürüteceği çalışmaları bekleyip takibini yapacağız…

DEVAM EDECEK


***  “Kayıp” İbrahim Latif’in oğlu Latif İnce’nin İnsani İşler Komiseri Sayın Fotis Fotiu’ya mektubu:

“Sayın Fotis Fotiu,

Cumhurbaşkanlığı İnsani İşler ve Yurt Dışında Yaşayan Kıbrıslılar Komiseri,

Lefkoşa.

Ben aşağıda imzası bulunan 1096340 kimlik kartı numaralı Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı Latif İNCE. 1974 kayıplarından olan babam asteğmen İbrahim LATİF’in muhtemel kalıntılarına ulaşmak için 2011 yılından beri sürdürmüş olduğumuz mücadelede sizin desteğinize ihtiyacımız bulunmaktadır.

Babam en son  23 Temmuz 1974 tarihinde ekte krokisi (EK) sunulmakta olan Rum eski Merkezi Cezaevi – İngiliz Yüksek Komiserliği bölgesinde askeri taarruz harekatına katılmış ancak bölgede yaşanan silahlı çatışmaların ardından kendisi –akibeti hakkında herhangi bir bilgi / haber alınamamıştır. O bölgede kayıp tek Kıbrıslı Türk subay babam İbrahim Latif’tir.

Ara bölge olan ve  yukarıda berlirtilen bölgede  kaybolan babamın akibetini ilk kez, Kıbrıs Türk günlük gazetelerinden  Yenidüzen gazetesi araştırmacı/yazarlarından Sevgül Uludağ imzasıyla kayıplar, kayıp kazıları ve kayıp ailelerinin yaşam öykülerinin anlatıldığı “Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler ” başlıklı yazı  dizisinin 17 Mayıs 2011 tarihli nüshasında yeralan  “Kıbrıs’ın En Tehlikeli Yerinde Gömülü Bir Subay ” başlıklı ropörtajındaki Kıbrıslı Rum şahidin ifadelerine atfen öğrendik. Şahidin ifadelerine göre;  1974 Temmuzunda babamın kayıp olduğu bölgede yaşanan çatışmaların ardından Kıbrıslı Türk subaya ait bir cesedin Rum askerlerce ekte sunulmakta olan  krokide belirtilen evin bahçesine gömüldüğü  belirtilmektedir.Yukarıda da belirtiğim gibi babam o bölgede kayıp tek Kıbrıslı Türk subaydır. (EK)

Olası gömü yerinin kazılması konusunda Kayıp Şahıslar Komitesi’ne  yapmış olduğumuz başvuru,  babamın  “ölü olduğu bilinenler “ listesinde  olduğu öne sürülerek  “ölü olduğu bilinenler “ listesinin KŞK’nın görev yönergesi dışında olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.(EK)

Oysa babam, KŞK Kıbrıslı Türk üyesi tarafından  2007 ve 2009 yıllarında “missing person” (“kayıp şahıs”) olarak resmi listeye dahil edilmesi talebiyle KŞK’ya sunum yapılmış ancak daha sonra yine KŞK Kıbrıslı Türk üyesi tarafından haksız ve sebebi  anlaşılmaz bir şekilde “ölü olduğu bilinenler” kategorisine dahil edilmiştir. Babam halen, KŞK  Kıbrıslı Türk üyesinin 9 Haziran 2011 tarihli sunumuyla Kıbrıs Türk  tarafının  ““ölü olduğu bilinenler” listesinin “Newly Submitted Cases By Families” alt kategorisinde olup  babam hakkında aşağıdaki ifadeler yer almaktadır:

“İbrahim Latif had gone missing on July 1974 when he went to the area behind the Macarony factory around Corner Hotel in Nicosia. No one saw that he was shot. His faith is not known ever since.”

KŞK’ne yapmış olduğumuz başvurunun neticesiz kalması üzerine, sözkonunu olası gömü yerinin ara bölgede olması nedeniyle UNFICYP’e  başvuru  yapılmış  ve UNFICYP tarafından 2016 yılında bir kazı çalışması gerçekleştirilmiştir. Ancak sözkonusu kazıda  Rum şahitle çalışılmadığı için yanlış yer kazıldığı için babama ait herhangi bir kalıntıya ulaşılamamıştır.. UNFICYP’in gerçekleştirmiş olduğu kazı çalışmasına ilişkin bilgiler/fotoğraflar ek’tedir. (EK)UNFICYP bu kazısıyla kendi misyonunu tamamlamıştır.    

Yaşadığımız bu süreçte, Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı  bize göndermiş olduğu bir mektupla, babama ait olduğu kuvvetle muhtemel olası gömü yerinin kazılmasına yardımcı olmak istediklerini bildirmişlerdir.(Ek)

Sizlerden talebimiz, ilgili şahidin göstereceği yerin kazılarak bulunacak olan buluntuların DNA analizleri yapılarak, tarafımıza bilgi verilerek, bir ömür süren bilinmezliğin son buldurulmasıdır.

Saygılar

Latif İNCE”

Bu yazı toplam 3196 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar