1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Kayıpların İzinde 8 Yıl
Kayıpların İzinde 8 Yıl

Kayıpların İzinde 8 Yıl

Kayıp Şahıslar Komitesi’nin 2006’dan beri sürdürdüğü projede 2001 kayıptan 1040’ının kalıntılarına ulaşıldı

A+A-

Kıbrıs’taki kayıp kişilerin bulunması için çalışan iki toplumlu Kayıp Şahıslar Komitesi, “Gömü Yerinden Çıkarma, Kimlik Tespiti ve Kayıp Şahısların Kalıntılarının İadesi Projesi”nde 8 yılı geride bırakırken, bugüne dek 1040 kişinin kalıntılarına ulaştı.

Şimdiye kadar 835 kazı yapan komite, 1508’i Kıbrıslı Rum, 493’ü Kıbrıslı Türk toplam 2001 kayıbı arıyor.

1963-64 ve 1974 yıllarında yaşanan olaylarda kayıp olan 2001 kişinin kemiklerinin bulunup kimliklendirilerek ailelerine teslim edilmesi için çalışmalar yürüten Kıbrıs Kayıp Şahıslar Komitesi, bulunan 1040 kişiye ait kalıntıdan 840’ının analizini yaptı. Kimliklendirilip ailelerine teslim edilenlerin sayısı ise 358’si Kıbrıslı Rum, 124’ü Kıbrıslı Türk olmak üzere toplam 482.

Komitenin en büyük sıkıntısı kazılar için gerekli maddi kaynak... En büyük fonu AB’den sağlayan komiteye, birçok ülkeden de bağışlar yapılıyor ve çalışmalar bu kaynaklarla sürdürülüyor.

KAYIP ŞAHISLAR KOMİTESİ

Nisan 1981’de Birleşmiş Milletler himayesinde Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk toplumlarının mutabakatıyla kurulan komite, Kıbrıs’taki kurumsal tek iki toplumlu komite niteliğini taşıyor.

Kayıp Şahıslar Komitesi, bir Kıbrıslı Türk, bir Kıbrıslı Rum ve bir de BM tarafından üyeden oluşuyor. Komite kararlarını konsensüsle alıyor. Kıbrıslı Türk ve Rum üyeler, kendi cumhurbaşkanları tarafından; BM üyesi ise Genel Sekreter tarafından atanıyor.

Komite, faaliyete geçmesinin ardından kayıplarla ilgili kişisel dosyaları hazırladı. 1995 yılında kayıplar listesi oluşturuldu. Annan Planı döneminde ise bilimsel imkanların da artmasıyla kayıpların bulunması için kazılara başlanması kararlaştırıldı ve 2006’da “Gömü Yerinden Çıkarma, Kimlik Tespiti ve Kayıp Şahısların Kalıntılarının İadesi Projesi” başlatıldı.

GÜLDEN P. KÜÇÜK: “50 YILI KAZIYORUZ”

TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan komitenin Kıbrıslı Türk üyesi Gülden Plümer Küçük, 2006 yılında başlayan projenin “araştırma, kazı, analiz, DNA, iade” safhalarında devam ettiğini söyledi.

Antropoloji laboratuarındaki analiz ve kimliklendirme çalışmalarının ise laboratuarların inşası ve bilim insanlarının eğitimi için ihtiyaç duyulan süre nedeniyle 2007’de başladığını ifade eden Küçük, Şubat 2014 itibarıyla aranan 2001 Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kaybın kalıntılarının 1040’ının kazılarda çıkarıldığını açıkladı.

Küçük, bunlardan 482’sinin kimliklerinin de DNA testleriyle belirlenerek ailelere teslim edildiğini ifade etti.

8 yıllık süreçteki istatistik verilere bakılınca, ilk iki yılda büyük miktarda kazı yapıldığını, ilk kazılara en çok emin olunan ve en çok iskelet çıkarılacak yerlerden başlandığını; çünkü bu projenin ailelere, topluma ve fon sağlayıcılara iyi bir başlangıç sunarak devam etmesi gerektiğini anlatan Gülden Plümer Küçük, özetle şöyle konuştu:

“TEK KAYNAĞIMIZ İNSANLARIN BİLGİLERİ”

“Biz 40-50 sene öncesini kazıyoruz. 1963-64 ve 1974’ü... Bizim tek kaynağımız insanların verdiği bilgiler olduğu için, zaman içinde kazılan yerlerin miktarında azalma olmadığı halde, daha az sonuç alma trendine doğru gittik. Bu da normal bir trenddir.

“VİCDANI DAYANAMAYIP GELİP PAYLAŞANLAR VAR”

8 yılda bize gelen bilgilerde azalma yoktur. Aynı şekilde bilgi akışı devam etmektedir. Birinci el göz şahitlerinde ölümler olmaktadır ancak bazı kişiler de babasından öğrendiği ve sakladığı bilgileri, babası ölünce vicdanı dayanamayıp gelip bizimle paylaşanlar vardır. Tabi ki ilk ağızdan alınan bilginin doğruluk oranı daha fazladır.

Bir gömü yerini bulana kadar bazen dört-beş yerde kazı yapıyoruz. Bu, zamana, kaynağa mal oluyor fakat buna mecburuz. Ayrıca Kıbrıs’ın şart ve gerçeklerine bakarsak, büyük toplu mezarlarımız var, Muratağa, Atlılar, Sandallar, Taşkent, Paşaköy gibi büyük gömü yerlerinin çoğunu tespit edip çalışmalarımızı yaptık, yapmaktayız. Bunların yanında diğer gömü yerlerine baktığımızda 20 üzeri az var, 5-10, 1-2 çok var. Bu ne demektir biz Bosna veya diğer ülkelerdeki gibi büyük gömü yerlerini değil, tekli, üçlü, beşli gömü yerlerini daha çok kazmaktayız. Bu da zamana ve paraya mal olmaktadır.”

BAŞARI ORANI YÜZDE 40… 2013’TE 64 KALINTI BULUNDU

Gülden Plümer Küçük, istatistiklere göre, herhangi bir kazı noktasında yaptıkları kazılarda başarı oranının yüzde 40 civarında olduğunu ifade ederek, 2012’de 60, 2013’te ise 64 kişinin kalıntılarının çıkarıldığını; bu yıl da 60-70 civarını hedeflediklerini anlattı.

Küçük, 2011’de komite kararıyla Antropoloji Laboratuvarı’nın iki katına; kazı ekiplerinin ise 6’dan 9’a çıkarıldığını belirterek Güney’deki DNA laboratuarı yerine Bosna’daki ICMP laboratuarında analiz yapılmaya başlandığını hatırlattı.

“REKOR 2013’TE... 140 KİMLİKLENDİRME YAPILDI”

Tüm bunların sonuçlarının 2013’te görüldüğünü ve geçen yıl 140 kimliklendirme işlemi yapıldığını ifade eden Gülden Plümer Küçük, bunun 2006’dan bu yana rekor bir rakam olduğunu vurguladı.

Küçük, “Bu da gösteriyor ki biz komite olarak bir takım önlemlerle biraz daha hız kazanabiliriz. Tabi ki kazanacağımız hızın, bilimsel çerçevede olması gerekir” dedi.

“EN BÜYÜK SORUN BÜTÇE”

En büyük sorunu bütçede yaşadıklarını ifade eden Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk üye Gülden Plümer Küçük, en büyük fon sağlayıcının AB olduğunu; paranın Kıbrıslı Türklerin ekonomik gelişimi ve desteklenmesi için ayrılan kaynaktan verildiğini kaydetti. Ayrıca Türkiye, Hollanda, ABD gibi değişik ülkelerden de bağışlar aldıklarını ifade eden Küçük, geçen yıl AB’den 2.4 milyon Euro aldıklarını ancak 2.9 milyon Euroluk bir bütçe gerçekleştirdiklerini; aradaki farkın bağışçı ülkelerce karşılandığını anlattı.

Gülden Plümer Küçük, bu yıl da AB’den 2.5 milyon Euroluk bütçe verildiğini ancak 2.9 milyon Euro hedeflediklerini bildirdi. Bütçe açıklarını kapatmanın garantisi olmamasının çalışmaları etkilediğini ifade eden Küçük, en büyük zorluğu finansta yaşadıklarını yineledi.

“270 GÖMÜ YERİ KAZILMAYI BEKLİYOR”

Şu anda 270 civarında kazılmayı bekleyen gömü yeri bulunduğunu söyleyen Küçük, yılda 100-150 civarı kazı yapan komitenin tümünü kazması için 2 yıllık süreye ihtiyaç duyacağını belirtti.

Küçük, projenin başında 3-4 yılda tamamlanacağını düşündüklerini ancak şu anda hedefin yarısında olduklarını ifade ederek 3-5 yıla daha ihtiyaç duyduklarını söyledi.

“YÜZDE YÜZÜNE ULAŞMAK MÜMKÜN DEĞİL”

“Kayıpların yüzde yüzüne ulaşmamız mümkün değildir. Bu gerçeği de halkımıza hatırlatmamız lazım. Bazı gömü yerlerinin üzerine inşaatlar yapılmış, bazı görgü şahitleri ölmüştür” diyen Gülden Plümer Küçük, bazı kayıpların da aileleri artık hayatta olmadığı için DNA testleriyle kimliklerini tespit edemeyeceklerini ifade etti.

Kayıp Şahıslar Komitesi’nin Kıbrıslı Türk Üyesi Gülden Plümer Küçük, bir soru üzerine, komitenin Rum üyesi Teofilus’un istifa ettiğine dair Rum basınında yer alan haberleri gördüklerini ancak komiteye henüz resmi bildirim yapılmadığını kaydetti.

ŞU ANDAKİ KAZILAR

Küçük, 9 kazı ekibinin ihtiyaca göre kuzey ve güneyde, bölgelere dağıtıldığını; şu anda kazıların Ozanköy, Lefkoşa Merkezi Cezaevi arkasındaki bölgede, Dağyolu, Cihangir, Taşkent, Güngör, Göçeri ve İnönü’de devam ettiğini söyledi.

Güney Kıbrıs’ta ise Taşkentlilerin ikinci toplu mezarının kazıldığını; Limasol-Praklişa’daki kazının sürdüğünü bildiren Gülden Plümer Küçük, her yapılan kazıdan sonuç çıkmayabileceğine dikkat çekerek, o yüzden ailelerin olumsuz etkilenmemesi için kazılarla ilgili basına açıklama yapmadıklarını ifade etti.

“YANLIŞ BİLGİLER İÇEREN HABERLER AİLELERİ YANLIŞ BEKLENTİLERE SOKUYOR”

Küçük, basında gerçekle ilgisi olmayan şeyler paylaşıldığını sık sık gördüklerini belirterek, yanlış bilgilerin aileleri paniğe, yanlış beklentilere soktuğunu veya kızgınlıklar yarattığını kaydederek, “Bu aşamadan sonra ailelere bu duyguları yaşatmamak lazım. Son zamanlarda bu konularda okuduğum haberlerin yüzde sekseninin yanlış olduğunu söylemek isterim” diye konuştu.

KÜÇÜK, 8 YILDIR KOMİTEDE… “GENİŞ AÇIYLA BAKABİLMEK LAZIM”

8 yıldır komitede görev yapan Küçük, insancıl bir görev yürüttüklerine dikkat çekerek, bu göreve atananların politik olmamasının önem taşıdığına inandığını vurguladı. İnsanlara yardım edebilmek için geniş açıyla bakabilmek, insan, yardım, bilim gibi öncelikler olması gerektiğini ifade eden Küçük, “Şimdiye kadar komitede büyük bir sorun yaşamadık. Başarıyla işbirliğiyle yürümektedir. Bundan sonra da böyle olacağını düşünüyorum” dedi.

Komitede toplam 100 civarında kişi çalıştığını belirten Gülden Plümer Küçük, hem iki toplumlu ekipler, hem de her üyenin kendi ekipleri bulunduğunu anlattı. Küçük, araştırmacılar, psikologlar, antropologlar, arkeologlar, fotoğrafçılar, rapor yazıcılar, işçiler, buldozer operatörleri gibi pek çok meslekten çalışanlar barındıran Kayıp Şahıslar Komitesi’nin İngilizce bilen, iki toplumlu çalışmaya açık görüşte, bilimsel çalışan elemanları olduğunu kaydetti.

GENÇ KIZIN BEBEKKEN KAYBETTİĞİ BABASINA KEMİK OLARAK SARILMASINA TANIKLIK…

Gülden Plümer Küçük, kayıplarla ilgili çalışmalarda en çok etkilendiği olaylarla ilgili örnek vermesi istendiğinde, özetle şöyle konuştu:

“Bu sürecin en etkileyici kısmı, bir kişinin kimliklendirildikten sonra ailesine bildirilmesi, o ailenin gelip ara bölgedeki laboratuvarda aile görüş merkezinde kalıntıları görmesidir. Buraya geldiğinizde, bir genç kızın bebekken kaybettiği babasını kemik olarak görmesine, ona sarılmasına tanık olursunuz. Bununla yüzleşmesi, acısına başka bir boyut getirmesi en acı kısımlardır.

KAPIYI AÇAN ÇOCUĞUN HİKAYESİ…

Beni tümü çok etkiledi ama biri şöyle: Küçük bir erkek çocukken, babasını alıp götürenlere kapıyı açtığı için yıllardır babasının kaybından kendini sorumlu görüyordu. Senelerce bu acıyı çekmiş. Babasını bulduğumuz için o kadar mutlu olmuştu ki, anlatılır gibi değildi. Mutluluğunu gözlerinden hissedebiliyordum.

Kızkardeşini kaybeden bir başka kadın var. Kızkardeşi, kendisinin kaçışına yardım ederken onun arkada kalıp kaybolmasından dolayı yıllardır kendini affedemiyor. Henüz kızkardeşini bulamadık, inşallah buluruz.

Böyle hikayeler çok var. Bizde de, Rumlarda da… Her hikaye çok acı maalesef…” (TAK-Özgül Gürkut Mutluyakalı)

Bu haber toplam 3570 defa okunmuştur