1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kaybettiğimiz Kıbrıslırum arkadaşlar…” 1
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kaybettiğimiz Kıbrıslırum arkadaşlar…” 1

A+A-

Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler…


YENİÇAĞ

Ulus Irkad

Kuzey’de olduğu gibi hayat, ölümüyle, gözyaşıyla, ayrılık ve sevinçleriyle Güney Kıbrıs’ta da devam etmekte. Kuzey’de sevdiklerimizi, sevdiğimiz arkadaşları, yakınlarımızı kaybettiğimiz gibi Güney’de de tanıdık, arkadaş ve dostlarımızı da kaybetmekteyiz. Öncelikle 1994 yılında Ledra Palace’ta tanıştığım Mihail Kirliçça arkadaşımızı kaybetmiştik bundan altı yıl önce. Mihail’le 1994 yılında Ledra Palace’ta bir gece toplantısında karşılaşmıştık. AB, BM ve çeşitli elçilik ve kültür organizasyonlarının bir davetiyle gelmiştik oraya. Kıbrıslıtürk öğretmenler ve Kıbrıslırum öğretmenler oraya gelerek buluşmuş, tanışmış ve daha sonra toplantılarımıza 2003 yılına kadar devam etmiştik. Tartışıyor ve bu arada çözümsüzlüğe çare bulma yanında, gelecekte nasıl bir Kıbrıs istediğimizi konuşuyorduk. Bu arada da etkinlikler düzenlemeye çalışıyorduk ki temasların, gidiş-gelişlerin bu kadar kıt ve az olduğu o ortamda bunları yapmak ve becermek o kadar zordu ki inanamazsınız. Gelenlerin azlığı yanında, korkup da birşey yapamayanların yükü de birşey yapmak isteyenlerin omuzlarına kalmaktaydı. Tabi arada bu buluşmalardan gına kapan Kıbrıslıtürk liderliği, bu buluşmaları engellemeye başlamış ve her olay meydana gelişte de kapıları kapamıştı. Olayların önemsiz veya sudan sebeplerden olması da farketmezdi. Liderin canı o gün birşeye sıkılmasın hemen ahdını kapıları kapamadan alıyordu.Tabi bizlere bu buluşmalar için çıkarılan engeller bayağı çoktu. En önemlisi. en az iki hafta önceden “Azınlıklar Dairesi”nden Ledra Palace’a geçmek için izin istemekte, bazen veya sıklıkla bu izinler onaylanmamakta, daha sonra da verilmekte ama genelde de Ledra Palace Barikatı’na gittiğimizde, bize bazen liste “Tekrar onaylanmadı” denerek geri dönmekteydik. Bizimle kedi- fare oyunu oynar gibiydi rejim. Ama biz bıkmadık ve usanmadık ve bu temasları devamlı kullandık. Çünkü arada bir temasın olması gerekliliğine inanıyorduk. Bizim bu temaslarımızla sendikalara da diyalog sağladık. Çünkü bilindiği gibi onların da temasları bayağı kısıntılıydı. Barikatlar açılınca artık gidiş-gelişler sıklaşmış ve tabi gene de yeterli olmamasına rağmen tekrar Kıbrıslırum arkadaşlarla buluşmaya başlamıştık. Mihail’le birlikte birçok eylem ve etkinlik gerçekleştirdik. Bu arada Ledra Palace da kapandığından Pile’de buluşmaya devam ettik. Her neyse, Mihail’le Güneyde o sıralarda bir resim sergisi, bir Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk arkadaşlar arasında Güney ve Kuzey’e gezi yanında, Pile’de de onbinlerce Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk’ün katıldığı festivaller ve piknikler gerçekleştirdik. “HADE” adlı üç dilli bir dergi çıkardık. Bu dergi basıldığında elimizde dört bin sayı oluyor ve bu dergiyi dünyanın dört bir yanına göndermekteydik. Mihail, altı yıl önce ilk kaybettiğimiz arkadaşımız olmuştu. Anılarıyla birlikte hala daha kalbimizde ve beynimizde yaşamakta.
“HADE” adlı dergiyi çıkarırken bize çeviri işlerinde yardımcı olan Kıbrıslı Ermenilerden Vartan Malyan amcadan da bahsetmeden edemiyeceğim. Ailesi Adanalı olan Vartan Malyan amca bize bu dergide çok yardımcı oldu. Çevirilerde bize yaptığı katkılar büyüktü. Vartan Amca’yı da maalesef birkaç sene önce kaybettik.
Sevgili Yiolanda’yı kaybedişimiz de çok acıydı.Bu arada gene Mihail Kirliçça ile başladığımız etkinliklerde onu yanıbaşımızda bulmuştuk. Güzel, olgun sevgili arkadaşımız Yiolanda’yı unutamam. Yiolanda çok iyi yürekli, Kıbrıs’ta barış, kardeşlik ve de çözüm olması için elinden geleni koymayan, toplantılarımızda büyük katkılar yapan ve de eğer bir yanlışlık yapmışsa, yanlış anlaşılmışsa, defalarca özür dileyen bir hanım arkadaşımızdı. Yiolanda’yla Mektup yazma projesini gerçekleştirmiştik. İlk başlarda bu projeye birkaç çocuk katılmıştı ama daha sonra binlerce çocuk katıldı. Çocuk sayısı günden güne arttı. Çocuklar birbirlerine İngilizce olarak yazmaktaydılar. Bizler, ellerimize kutular dolusu mektupları alır ve bunları çocuklara postacılar gibi dağıtırdık. Sonra bu mektup yazma projesi, bu çocuklar arasında festival düzenlemeye ve bu çocukları buluşturmaya kadar gitmişti. Güney’den bayan Argiru ve Yiolanda arkadaşımız buna gönüllüydüler ve Güney Kıbrıs’ta bu projeyi onlar yürütmekteydiler.

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 1483 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar