1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Kararsızlar ne karar verecek?
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Kararsızlar ne karar verecek?

A+A-

Seçim heyecanı 'hararetini' koruyor.
Çok fazla zaman kalmadı.
Az çok oy oranları netleşmeye başladı bile…
UBP kırsal kesim arazileri bahanesiyle kırsal bölgelere asılmış durumda…

Bir yandan da vatandaşlıklar yağmaya devam ediyor.

Dışarıdan “güç-birlik” görünse de UBP'de ise içten içe kaynama var.
Herkes “Özgürgün’ün arkasında” rolünü güzel oynasa da, birbirlerinden rahatsız olanlar küçük buluşmalarda “intikam” konuşmaları yapmaktan geri durmuyor.
Söz dönüp dolaşıp Özgürgün ve ekibinin UBP Kurultayı döneminde kırdığı yüreklere geliyor.
Şimdilik tantananın büyüsünde böylesi sohbetler gölgede kalıyor.
Ancak kurultay ve hükümet döneminde Özgürgün’ün ‘canını yaktığı’ kesimler durumdan pek de hoşnut değil.
“Seçim gelsin göreceğiz” diyenlerin sesi düşük ama, sayıları azımsanamayacak kadar fazla.
Her bölgede bu ekibin parçalı bir şekilde fazla tantana çıkarmasının bir nedeni de sağdaki bu içten içe devam eden hoşnutsuzluğu bertaraf etmek olabilir mi?
Pek tabii ki olabilir.
Yaratılan hengame ortamında “Bakın herkes başkanın etrafında kenetlendi, bırakın tatsızlığı” iması yayılıyor siyasi kulislerde…
Dedim ya, kurultayda, yerel seçimde,hükümet döneminde Özgürgün ve ekibinden zarar gören çok.
Acı çeken fazla olunca, intikam için hazırlık yapanlar da fazla oluyor, hiç kuşkusuz…
Bu manzara, sağdaki tantananın iç yüzünü ortaya koyuyor.
Özgürgün’ün adamlarının paniği öylesine fazla ki; bu sosyal medyadan bile rahatça izlenebiliyor.

Ha bir de Özgürgün sandıkta kalacak söylemi var ki, bu bizzat UBP’liler tarafından yayılıyor.

Gerçekçi mi?
Bilmiyorum.
Kıbrıs'ın kuzeyinde sağ iyi bir oy oranına sahip.
Gördüğüm manzara ve çıkarılan tantana ile pek tabii sağdaki % 25'lik bir oyun 'bir araya' geldiğini gösteriyor.
Ancak geriye kalan % 20 küsurluk ‘sağ’ oyun ve kararsız kitlenin henüz hükümetten yana olduğunu düşünmüyorum.
Zira sağdan sola kayacak olan bu %20+'lık kesimin seçimin sonucunu belirleyeceğine inanıyorum.
Peki ne kadarı sola kayacak?
Kimse kestiremiyor!
İşte şimdi bütün mücadele sağdan umudunu kesen 'merkez sağ' oyların (% 20+) nereye yöneleceğidir.
CTP'nin kemikleşmiş oy oranını koruyabilen ve daha da ileriye taşıyan Tufan Erhürman yönetiminin % 20'lik sağ ve kararsız oyun yarısını alması bile iyi bir sonucu garantileyecektir.
Dikkatinizi çekerim, CTP'nin kemikleşmiş oylarını koruması, bunun üzerine merkezden oy çekmesi elzem…

Bu durum TDP için de geçerli…
Ancak TDP’nin daha fazla çaba ortaya koyması gerekiyor.
Ve bir de HP var tabii…

Sadece bu sağ oya ve kararsız kitleye hitap eden bir nevi öfkeyi örgütlemeye çalışan ‘parti’…

HP’nin işinin çok daha zor olduğunu söylemek güç değil.

Başta da dediğim gibi, seçimin kaderini merkezdeki hatta sağdaki kararsız seçmen belirleyecek.

Bunun için de bir fırlama gerekli!

Bu seçmenin oyuna aday olan her partinin, bir fırlama yapması lazım şimdi.

Şimdi tam da bu bahsettiğim son fırlama dönemindeyiz.
Bundan sonrası artık 'daha fazla' çalışmaktan geçiyor.
Daha fazla çalışarak kesin kararını verecek seçmenleri ikna etme dönemindeyiz.
Anketlerde de henüz kararını vermeyenlerin fazla olduğunu hepimiz gördük.
İşte o 'kararsızım' diyenler artık kararlarını verme arifesindedirler.

Özellikle iktidara talip olanların meclis çatısı altında gösterdikleri göz dolduran çıkışı yeniden devreye koyması, partinin bir hamle daha ilerlemesine yol açacaktır.
Siyasi partilerde rehavete kapılanların en fazla aktifleşmesi gerektiği dönemdeyiz.
Aralık’ta bu iş artık şekillenecek.
Ve artık seçimin sonucu az çok belirecek.
Şimdi son şekli verme, ses çıkarma, iddiayı ortaya koyma zamanıdır.
Gerisi reklam, afiş, süs, püs…

 


 

Linç, Doğuş ve kahramanlık destanı (!)

Mahkemenin Doğuş Derya’ya sosyal medyada hakaret eden Bertan Zaroğlu’nu tazminat ödemesi yönünde verdiği mahkumiyet kararının ardından ilginç gelişmeler yaşanıyor.

Bazı çevreler ve  Zaroğlu yaptıkları yazılı açıklamalarda olayı çarpıtmakla kalmıyor, Doğuş Derya’yı hedef göstermeye kadar varıyor.

Dün bir televizyon kalanda  bir program neredeyse Doğuş Derya’ya ayrıldı, iki “yorumcu” sözüm ona Derya’ya ayar vermeye kalkıştı!

Olacak iş değil.

Olay, Doğuş Derya “Türk askerine hakaret etti” safsatasına kadar vardırılmış!

Açıkça yalan söylenmeye başlandı!

Diğer yandan Bertan Zaroğlu mahkeme kararından sonra yaptığı açıklamada Derya’ya karşı linç ilan etmekle kalmamış, mahkemeye bile ayar çekmeye kalkışmıştır.

Yani hem işlediği suçu bir nevi kabul ederek buna “kutsal” bir sebep yaratma noktasına kadar gitmiştir, hem de mahkeme kararına laf edecek kadar ileri gitmiştir.

Oysa ki aynı Bertan Zaroğlu avukatı aracılığıyla mahkemede yaptığı savunmasında söz konusu hakaretleri “kendisinin yapmadığını, bu facebook sayfasının kendisine ait olmayan bir sayfa olduğunu, veya sahte bir hesap olduğunu veya kendisinin hesabına başkasının girip yazmış olabileceğini” söylüyordu.

“Madem ki şimdi, mahkeme sonucundan sonra bu hakaretleri ettiği kabul ediyor ve bunu kutsal bir nedene bağlıyorsun, niye bu anlı şanlı savunmayı mahkemede de yapmadın?” diye sormaktan kendimi alamıyorum.

Neyse olay çok başka noktalara geldi, bu çok üzücü, demokrasimiz açısından sorunlu…

Bu ülkenin bağımsız yargısının kararına bile leke sürmeye çalışanlara defa defa bazı şeyleri anlatmanın da bir anlamı yok.

Ancak, ne olur bu linç kampanyasına karşı HEPİMİZ Doğuş Derya’nın yanında olalım.

Bugün Doğuş’a, yarın size!

Böylesi dönemler önemlidir, hassastır.

Ve olayı kahramanlık destanına vardıranlara, küfür ve hakareti yalan söyleyerek kutsal bazı sebeplere bağlayanlara da gereken cevap verilmelidir.

 

 

Bu yazı toplam 3160 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar