
KADININ BİL DEDİĞİ
Kadının bilmemesi istenmiştir hep... Misojenik ve kadının kontrol altında tutulmasına yönelik bir dünya tarihidir söz konusu olan... Bilgiyi ellerinde tutanlar hakim olabilecekler, yönetebileceklerdir dünyayı... Kadın ise tehlikelidir, güç ve iktidardan
Kadının bilmemesi istenmiştir hep... Misojenik ve kadının kontrol altında tutulmasına yönelik bir dünya tarihidir söz konusu olan... Bilgiyi ellerinde tutanlar hakim olabilecekler, yönetebileceklerdir dünyayı... Kadın ise tehlikelidir, güç ve iktidardan uzak tutulmalıdır. Kadına uygun görülen erkeklerin , çocukların ve yaşlıların bakımını yapmak; cazibeli ve gönül okşayıcı bir haz aracı olmaktır. Bilgi kadını rayından çıkarır. Kadın, erkekleri rahat ettirmeye yarayacak bilgi haricinden uzak kalmalıdır.
Eski kayınvaldem anlatmıştı. Sivas’ın Kabasakal köyünde büyürken İlk okulda öğretmen bir matematik sorusu sormuş. Bir erkek çocuk kalkmış tahtaya ve çözememiş. Sonra o elini kaldırıp cevabı söylemiş. Karşılığında öğretmenden güçlü bir tokat gelmiş... Bir erkeğin çözemediği problemi nasıl çözersin diye...
Çağlar boyunca bilginin uzağında tutulan kadınlar yine de bilmişler ama bilmezmiş gibi yapmışlardır. Ritsos’un Yaşlı Kadınlar ve Deniz’inde yaşlı kadınlardan birinin aktardığı bir kadınlık bilgisi vardır. Her şeyi sen bileceksin ve çözeceksin ama sanki o çözmüş gibi yapacaksın ki kendini iyi hissetsin. O kendini iyi hissederse seni de iyi tutar. Diğer türlüsünde sana zulüm eder. Kadınlar, kadın olarak hayatta tutunabilmenin, tehlikelerden korunmanın bilgisini kuşaktan kuşağa aktarmıştırlar birbirlerine...
Kadınlara ev içi uygun görülmüştür. Tarlalar, fabrikalar,ışıltılı mekanlar ve balo salonları filan da kuşkusuz. Hatta kerhaneler de... Bütün bunların hepsi erkeğin reis olduğu bir ailenin bekası için vardırlar. Kadının emeği tarlalar ve fabrikalar dışında evde de sömürülmüştür. Kerhaneler erkeğe dışarıda keyif sağlarken bekar erkekleri frenlemiş, evli erkekleri dizginlemiş ve aileyi korumuştur. Sınıfsal hiyerarşinin üst kısmındaki kadınlar erkeklerin kurallarını koyduğu bir başka dünya içinde rollerini oynamaya devam etmişlerdir.
Erkekler kendi istedikleri gibi bir sistem kurmuşlardır. Kendi fiziksel ve sözel savaşlarını, yarışmalarını sürdürmüşler, dünyayı cehenneme çevirip yeniden inşa etmişler, sonra tekrar cehenneme çevirmişlerdir. Sahip olmak için, en önde olmak, en hakim olmak için mücadele etmişlerdir. Kadın da sahip olunacakların en önemlilerindendir. Sahip oldukları kadınlarla yükselmişlerdir çünkü... Bir yarış kulvarıdır erkekler dünyası ve kadın atı olmuştur erkeklerin. Zafer tacı joker’e takılmıştır sonunda.
Bilgiyi ve gücü eline geçiren kadınları lanetlemiştir erkekler dünyası... Sorun çıkaran kadınlar ibret-i alem için cezalandırılmıştır. Kadın bedenle ilgilidir. Kafaya yükselmesine izin verilmemiştir. Bu bedenin haz vericiliği üzerine bir sanayi geliştirilmiştir. Bu bedene haz vermek de önemli sayılmıştır kuşkusuz. Ama bu da bir erkeklik yarış alanına dönüşmüştür. Aslolan erkek olmuştur hep, kadın bu başrol oyuncusunun yardımcısıdır yalnızca.
Kadının tutsaklığı için bilgiden uzak tutulması elzem sayılmıştır. Bilginin kendisi de özgür bırakılmamıştır. Bilgi tehlikelidir çünkü... Bilinmesi gerekene izin verilmiştir. Bilgi maniple edilmiş,amaca uygun hale getirilmiştir. Gerçeğin peşine düşenler cezalandırılmıştır.
Bilgi rasyyonellik olarak algılanmış ve duygudan uzak tutulmuştur hep... Mantık ile duygu arasında bir dikotomi oluşturulmuş erkek mantığa kadın duyguya ait sayılmıştır. Mantık duyguyla karşı karşıya getirilmekle kalmamış, zihinsel, kültürel, evrensel , kamusal olan ve erkekle ilişkilendirilmiştir. Duygu ise mantıksız, fiziksel, doğal, partiküler, özel ve tabii ki kadınsı görülmüştür.
Bunca baskı ve zulüm içinde kendi yeraltı örgütlenmelerini geliştirmiştir kuşkusuz ki kadınlar. İsyan çeşitli noktalarda başarıya ulaşmıştır. Kimi kez erkeklerin öğretisi, tek bilinen olarak kadınların özgürlük mücadelesine sızmış ve zarar vermiş olsa da çıkış yolları hep araştırılmıştır.
Aslolan şudur ki birinin ötekine karşı zaferi olmayacaktır dünyanın kurtuluşu... İkinin epistemolojisi bir başka sinerji oluşturabilecektir. Yüz yıl uyuyan prenses için gerekli olanın bir öpücük olmadığı anlaşılmıştır. Uyanmakta olan kadınların sahip olduğu bilgi dünyayı yerinden oynatabilecek güçtedir. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu bilgi, sevgiye , şefkate ve üretime dairdir. Yıkıcı olanın bilgisine de sahiptir kuşkusuz kadınlar. Egemen kalıpları değiştirmek ise oldukça zordur. Kadınlar, büyük oranda erkeklerin yaratısı olan bu dünyaya itirazlarını yöneltmişlerdir bir kere. Bir şey çok istendiğinde onu başarmanın mümkün olduğu, ama başarının zulüm değil şefkatle de gelebileceği, zulümle bulunan çözümün aslında bir çözüm olmadığı kuşaktan kuşağa aktarılmış bir kadınlık bilgisidir. Bu bilginin dünyayı güzelleştirmesi dileğiyle...