1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Kadına şiddetin 'resmi': 210 ŞİDDET VAKASI!
Kadına şiddetin 'resmi': 210 ŞİDDET VAKASI!

Kadına şiddetin 'resmi': 210 ŞİDDET VAKASI!

Lefkoşa Türk Belediyesi Kadın Sığınma Evi ve Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürlüğü’nden alınan bilgiler, bir kez daha kadına şiddetin boyutunu ortaya çıkarırken, ada genelinde tek kadın sığınma evinin olduğu gerçeğini de ortaya çıkardı

A+A-

Fehime ALASYA

Lefkoşa Türk Belediyesi bünyesinde, hayat bulan “Kadın Sığınma Evi”, bünyesindeki yedi kadın ve beraberindeki on çocuk için yeni bir umut olurken, devlet bünyesindeki Sosyal Hizmetler Dairesi de şiddetin temeline inmeye yönelik çalışmalarda bulunuyor. Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürlüğü’nden alınan verilerde 2016 yılı içerisinde 210 kadının şiddet gördüğü gerekçesiyle polise başvurduğu, 7 kadının ise Lefkoşa Türk Belediyesi bünyesinde bulunan Kadın Sığınma Evi’nde yaşam sürmeye çalıştığı ortaya çıktı.   

En büyük sıkıntının kadın sığınma evi sonrasında, kadınların başının çaresine bakma çabası olduğuna değinen Lefkoşa Türk Belediyesi Kadın Sığınma Evi, danışma kurulu üyesi Ömür Yılmaz, kadınların geleceğinden duyulan kaygının bir an önce devlet desteği ile giderilmesi gerektiğini belirtti. 

Adanın birçok bölgesinden kadına kucak açan sığınma evinde biri Girne, ikisi Mağusa, üçü Lefkoşa, birinin de Haspolat’tan olmak üzere toplam yedi kadın ve beraberlerindeki on çocuk yaşam sürüyor.

Büyük çoğunluğun ‘Eş şiddeti’ şikâyeti ile başvurduğu sığınma evindeki kadınların en büyüğü 33 yaşında. Yaş aralıkları 20'li ve 30’lu yaşlar olan kadınlar, “Çocuk kaçırma, ölüm tehdidi, çocuklarını öldürme tehdidi” başta olmak üzere fiziksel, ekonomik ve duygusal şiddete maruz kaldı. 

Devlete başvuran kadınların barındırılacağı bir sığınma evi olmadığına dikkat çeken Yılmaz, devlet bünyesindeki Sosyal Hizmetleri’nin bazı vakaları belediye bünyesindeki Kadın Sığınma Evi’ne yönlendirdiğinden yakındı.

Kapasiteyi aşmamakta kararlılar

Kapasitesi dolmuş durum olan Kadın Sığınma Evi, ada genelindeki belediyeler arasında ise sadece Lefkoşa Türk Belediyesi’nde bunuyor.

Öncelikle, sığınmacılara insani şartlarda, kendilerine ait yaşam alanı yaratmak isteyen belediye, bu kapasitenin üzerine çıkamamakta kararlı.

Sığınma evinde barınmanın süresi en fazla altı ay mümkündür koşuluyla birlikte bu süre şartlara göre uzayabiliyor.

Ada genelinde 210 kadın polise başvurdu

Polis ile istişare içerisinde sağlıklı ve düzenli bir veri akışı tuttuklarını dile getiren Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Aydan Başkurt, 210 kadının ada genelinde, şiddet gördüğü gerekçesiyle polise başvurduğunu dile getirdi. 

Bakanlığın bu konuda takip edeceği politikanın mart ayındaki çalıştaya göre şekil alacağını dile getiren Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Aydan Başkurt ise önceliklerinin şiddetin ortaya çıkmaması için tedbirler alınması olduğunu belirtti. 

Maddi olarak, gıda ve eğitim desteği olarak çeşitli kurumlar ile istişare içinde olduklarını dile getiren Başkurt, hayata geçirilmesi planlanan Şiddet Önleme Merkezleri ile de barınma sorununa da geçici tedbir alınabileceğinin altını çizdi.     

 


“Hizmetlerin çoğalması ve güçlenmesi şart…”

Sığınma evi ile ilgili bilgi veren Ömür Yılmaz, en fazla yedi kadına hizmet verilebileceğini dile getirerek, şu anda kapasitelerinin dolduğunu belirtti. Her şeyden önce devlet desteği ve sığınmacıların geleceğiyle ilgili kalıcı çözümler üretilmesi gerektiğine dikkat çeken Yılmaz, bu konuda hem devlete hem de belediyelere görev düştüğünün altını çizdi. University of the West of Scotland Direktörü olan ve yıllardır Türkiye ve Amerika'da sivil toplum örgütlerinde sosyal sorumluluk projelerinde emek veren Ömür Yılmaz, Lefkoşa Türk Belediyesi Kadın Sığınma Evi’nde danışma kurulu üyesi olarak görev yapıyor.

Öncelikli hedeflerinin sığınmacıların tek başına yaşam mücadelesi verebilecek aşamaya getirilmesi olduğuna değinen Yılmaz, şöyle devam etti; “Sığınma evinde dört personel birimi, üç de belediye görevlisi çalışıyor. Oraya atanan bir şoför ve zabıtalar ile iç içe çalışıyoruz. Fiziki açıdan iki katlı çok ideal bir evdir. Eski tarihi bir binayı restore ettiler. Binada yatak odaları, yemek salonu televizyon odası ve oradaki görevlilerin ofisinin olduğu bölümler var. Üst katta ise sadece kadınlara özel, kendi alanları olan yatak odaları vardır. Öncelikle kalan herkesin, insani şartlarda, kendine ait yaşam alanı yaratmak istedik o yüzden bizim kabul edebileceğimiz kapasite yedi kadın ve çocuklarını kapsıyor. Herkese ait kendi odası olmasa bile ortak alanda herkese ait yatak, dolap ve bunun gibi ihtiyaçları özel olarak karşılanıyor.

Çocukların bakımı da çeşitli etüt merkezleri ile gönüllü destek bazında bu hizmet veriliyor. Çocuklarımı nereye bırakacağım düşüncesi olmadan... Eve giriş çıkış saatleri yoktur, orası bir hapishane değildir. Tek kural çocuğunu yalnız bırakmamasıdır. 

Sığınma evindeki güvenlik için polis ve zabıta güvenlik içerisindedir. Evde bulunan panik butonu ve kent güvenlik de dayanışma evinin civarında sürekli görevdedir.

Kadın sığınma evinde kalan kadın sığınmacılar altı ay boyunca belediye bünyesindeki sığınma evinden destek görüp, kendini tek başına yaşam mücadelesi verebilecek aşamaya getirmektir. Hedefimiz bu kadınların güçlenmelerine destek olup, ihtiyaçlarına yardımcı olup onları hayata kazandırmaktır. Şu anda dolu olan bu kapasiteyi, kadınları tek başına mücadeleye hazırlamak için elinden geleni yapıyor. Şu anda yedi kadın on tane de çocuk var. Kapasitemiz dolmuş durumdadır.


Kadın Sığınma Evi, danışma kurulu üyesi Ömür Yılmaz:

“İki buçuk ayda kapasitesi doldu”

Kadın Sığınma Evi açılırken, evin kapasitesinin yetersiz olacağı bilincinde olduklarını ifade eden Yılmaz, her şeye rağmen ülkede buna ihtiyaç duyulduğunu ve bu çalışmanın örnek olması gerektiğini ifade ederek, “Kasım sonu hizmete giren sığınma evinin iki buçuk ayda kapasitesi doldu. Zaten bu kapasitenin yetersiz olacağı bilincindeydik. Biz hem yardım edebileceğimiz kadar kadına yardım etme hem de bu yolla bir örnek olma çabası içerisindeyiz. Umarız bu dudum hem devlete hem de diğer belediyelere örnek olur. Ada genelinde her kadına hizmet veriyoruz. Lefkoşa hariç hiçbir bölgede sığınma evi yoktur, örnek olabiliriz diye bu girişimde bulunduk.” dedi.  

“Çıkış sürecini güvenli bir şekilde sağlamaya çalışıyoruz”

Kadın Sığınma Evi’nin gelen taleplere yetişebilmek adına mevcut sığınmacıları hızlıca hayata hazırlayıp tek başınla mücadele edebilecek duruma getirmeye çalıştığını belirten Yılmaz, “Burada Kalan herkesin kendi özel alanı dâhilinde yaşayabileceği bir ortam olmadıydı. Altı ay kalma süresi veriliyor ve bu süreç duruma göre uzatılabiliniyor. İlk girenlerin çıkış sürecini güvenli bir şekilde sağlamaya çalışıyoruz ki gelen talep olursa geri çevirmeyelim.” şeklinde konuştu.  

“İmkânlar sağlanmadığı sürece ya buradan çıkıp kendi kaderine terk edilecek, ya şiddet gördüğü yere geri dönecek”

Kadın sığınma evine giden sığınmacıların iş, hukuki süreç, eğitim ve psikolojik destek gibi acil ihtiyaçların hemen tedarik edildiğine değinen Yılmaz, "Genelde ilk geldikleri zaman ilk ana ihtiyaçları iş, psikolojik destek, özellikle çocuklarda, eğitim desteği ve hukuki süreç desteği veriyoruz. Bir asgari ücrete çalışan düz işçi, ev kiralayıp, elektrik, su, telefon ödeyip, çocuk okutup geçinemez. Aslında dünyada devletin kadınlara sunduğu hizmetlerden faydalanıyorlar. Devletin düşük kira, kira yardımı, iş desteği gibi konularda destek sağlaması lazım… Kadınların hayatlarına tekrar başlayabilmesi için devletin çeşitli imkânlar sunması gerekiyor. En önemli ihtiyaç barınmaktır... Tek maaşa kira ödeyip geçinmek çok zordur. Kadınlar bu noktada kendi başlarına kalıyor. Onları güçlendirip, bu evden çıkma durumuna getirmeliyiz. Kadınlara bu imkânlar sağlanmadığı sürece ya buradan çıkıp kendi kaderine terk edilecek, ya şiddet gördüğü yere geri dönecek, bu olur şey değil... Elimizden geleni yapıyoruz ama sonrasından endişeliyiz. Bu konu aslında devlet politikası haline gelmeli, kadınlar kendi ayaklarının üzerinde durması için devletin de yardım alması lazım. Toplumda var olan yanılgı "bizde olmaz" dememeli ve bu alanda çalışmalar yapılmalı. Bu toplumun kadına yönelik şiddet sorunu var...” dedi.    

“Kadın şiddet görüyor ve güvenli barınacak bir yeri yoksa bize gelebiliyor”

Özellikle şiddet gören ve barınacak yeri olmayan kadınlara kucak açtıklarını dile getiren Yılmaz, “Sığınma evine başvuran her kadını, barınacak güvenli bir yere sahip değil ve şiddet görüyorsa korumaya alınıyor. Herhangi bir şiddet var mıdır veya şiddet tehlikesi var mıdır diye bakıyoruz. Kadın şiddet görüyor ve güvenli barınacak bir yeri yoksa bize gelebiliyor. Biz bu tür durumlarda her kadına kucak açıyoruz. Özellikle şiddet gören kadınları kabul ediyoruz. Kimden şiddet gördüğünün bizim için önemi yok...” dedi.  

“Mağusa’daki polis bile şiddet gören kadınlara barınacak yer aradığı zaman bize yönlendiriyor"

Genel olarak kadına yönelik şiddet, özelde ise aile içi kadına şiddetin her ülkede olduğuna dikkat çeken Yılmaz, devlet desteğinin ve korumasının önemine şu ifadelerle dikkat çekti: “Önemli olan devletin gerekli destek ve korumayı verip vermemesidir. Bu nokta çok önemlidir. Maalesef devletimizin bu desteği yoktur. Devlet bu konuyu toplumsal soru n olarak görüp gerekli desteği sunmalı... Bu onun asli görevi. Kendi çatısında yaşayan insanların güvenliğini sağlamaktan aciz bir devlet varsa ne işe yarar... Şu anda devletin imkânları çok sınırlı... İlk etapta en azından düşük kira veya barınma yardımı olmalı.

Devletimizin böyle bir önceliği maalesef yok. O yüzden kadınların hayatını sonrasında kolaylaştıramıyoruz.

Yeri geldiği zaman, şiddet gören kadını eve gitmesi için ikna eden polisi eleştiriyoruz fakat onların da elinden bir şey gelmiyor.

Bu durumda Mağusa’daki polis bile şiddet gören kadınlara barınacak yer aradığı zaman bize yönlendiriyor. Hizmetlerin çoğalması ve güçlenmesi şart…

 


 

210 kadın

Polis ile istişare içerisinde sağlıklı ve düzenli bir veri akışı tuttuklarını dile getiren Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Aydan Başkurt, 210 kadının ada genelinde, şiddet gördüğü gerekçesiyle polise başvurduğunu dile getirdi.

“Şu anda bize sığınmak için müracaat eden kadın olmadı, olmayacak diye bir şey de yok ama olursa da sorunu çözebiliyoruz.” diyerek 2016 yılında kapanan sığınma evi ile çalıştıklarını kaydeden Başkurt, şu anda ise Lefkoşa Belediyesi’nin bünyesinde bulunan Kadın Sığınma Evi ile çalıştıklarını ifade etti. Maddi olarak, gıda ve eğitim desteği olarak çeşitli kurumlar ile istişare içinde olduklarını dile getiren Başkurt, hayata geçirilmesi planlanan Şiddet Önleme Merkezleri ile de barınma sorununa da geçici tedbir alınabileceğinin altını çizdi.   

Vakaları veya gelen ihbarları hemen değerlendirdiklerini dile getiren Başkurt, gerek gıda, gerekse ekonomik bazı desteklerinin olduğunu anlattı.

Şiddet gördüğü gerekçesiyle Kadın Sığınma Evi’nde yaşam süren 7 kadın ve beraberindeki 10 çocuk, polise ‘şiddet gördüğü’ gerekçesiyle başvuran 210 kadın

“Şiddet Önleme Merkezleri ile bunun temeline inmeliyiz”

Gençlik Aile Danışma Merkezi ile detaylı çalışmalar yapıldığına dikkat çeken Başkurt, olayların durumuna göre psikolojik destek verdiklerini belirtti.

Bakanlığın bu konuda takip edeceği politikanın mart ayındaki çalıştaya göre şekil alacağını dile getiren Başkurt,

“Bu konuda izleyeceğimiz yol mart ayındaki çalıştayda belli olacak. Kimisi sığınma evi şart derken kimisi önleyici tedbirlerden söz ediyor… Bizim amacımız önleyici tedbirler yönündeki mekanizmalarımızı güçlendirmektir. Biz şiddetin temeline inmeye çalışıyoruz, şiddet olmadan onu engellemeye çalışıyoruz. Aile içi eğitim programları ve okul programlarıyla bunun önüne geçmeye çalışıyoruz. Birçok önleyici tedbir almaya çalışıyoruz.

Sığınma evi olması mı yoksa şiddet olmaması için tedbirlerin alınması mı gerekir sorusuna ise bakıldığı zaman, sığınma evi yapıp sıkıntıları anlık çözmektense, konuya bilimsel, planlı programlı yaklaşmak gerektiğine inandığımız için çalıştay düzenliyoruz. Tüm bu konuları orada en ince ayrıntısına kadar tartışacağız, konuşacağız. Önceliklerimiz belirlemeli, ona göre adımlar atmalıyız. Şiddet Önleme Merkezleri ile bunun temeline inmeliyiz, kadının da korunabileceği geçici yerler oluşturulmalı. Kadına hem psikolojik hem de fiziksel güvenli ortamların sağlanması için geçici konaklaması da sağlanacaktır.

Sığınma evinde olan kadınlar zaten bizim de sorumluluğumuzda ve takibimizdedir, ilgileniyoruz ve yardım etmeye çalışıyoruz.

Ev, kira gibi bir destek durumumuz yok ama Vakıflar İdaresi ile girişim içerisindeyiz, bu şekilde destek olduğumuz aileler var. Gıda bankamız ile de gerek gıda, gerekse okul destekleri sağlayabiliyoruz. İş bulması için sosyal hizmetler olarak yardım etmeye çalışıyoruz, tüzük gereği belli bir yaşa kadar destek sağlıyoruz. Diğer kurumlarla işbirliği içerisinde kadınlarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz.” dedi.     

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 3358 defa okunmuştur