1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Kadın Bedenine Yönelik İşkence Ritüelleri
Kadın Bedenine Yönelik İşkence Ritüelleri

Kadın Bedenine Yönelik İşkence Ritüelleri

Kadın Bedenine Yönelik İşkence Ritüelleri

A+A-

feministatolye@gmail.com

Kadınlar, tarih boyunca “lanetli, itaat etmesi gereken, cinsel köle” olarak görülmüş; ilkel topluluklardan devletsi topluluklara kadar birçok farklı dönemde, geleneksel öğretilerin birer işkenceye dönüştüğü uygulamalara maruz kalmışlardır. Toplumsal birer ritüele dönüşen bu uygulamalar, bir işkence geleneği olarak, günümüze kadar süregelmiştir.
Tarih boyunca ataerkillik toplumların yapısına öylesine işlemiştir ki çoğunlukla bu işkencelere maruz kalan kadın, nesilden nesile kendi çocuklarına da bu ritüelleri uygulamak zorunda bırakılmıştır.
Böyle düşünüldüğünde, anne ve kızı arasında gerçekleşen bu ritüeller kadını, kadın doğmak ve kadın olmaktan korkar hale getirmiştir. Aşağıdaki yazıda bu işkencelerin birkaçına değinilmiştir.
*Evlilik çağındaki kadınlara zorla yedirme, “Gavage” işkencesi
Dünyanın en yoksul topraklarından Moritanya’da, kilo azlığı “yoksulluk”, fazlalığı “zenginlik” göstergesi olduğu için; kadınlar evlenebilmek için 60 ile 100 kilo arasında olmak zorundadır.
Yeterli kiloya ulaşması gereken kadınlar, özellikle anneleri tarafından aşırı yemek yemeye zorlanır. Böylelikle evlenme çağına gelen kadınların, Moritanya standartlarında “çekici” olmaları amaçlanmaktadır.Gavage işkencesinde, yemek yemeyi reddeden kadınlar ise ekstra işkencelere maruz kalır. Kimi zaman yemek yemeyi reddeden kadınların ayak parmaklarının kırıldığı bile olmuştur.
“Güzellik” uğruna kırılan ayaklar, Lotus (Zambak) ayak işkencesi
Çin’de, kadınlar çok küçük yaşta bir ritüelle tanışır; işkenceye dönüşen bu ritüel, ömür boyu sürer. Söz konusu coğrafyada küçük ayak daha estetik kabul edildiği için, kadınları erkeklere “beğendirmenin” yolu ve kadının evlenebilmesinin ön koşulu, bu işkencedir. Bu nedenle, ritüel -genelde anne tarafından- zorla uygulanır.
Tecavüze karşı “meme ütüleme” işkencesi
Kamerun’da ergenlik çağına gelen kadınların maruz kaldıkları işkencedir. Kadınların yeni büyümeye başlayan memeleri, kızgın taşlar, hindistan cevizi kabukları veya ısıtılmış bıçaklar bastırılarak düzleştirilir.
Bu işkence yöntemi, genç kadınların sıkça taciz ve tecavüze uğraması gerekçe gösterilerek, toplum gözünde meşrulaştırılır. Söz konusu yöntem aynı zamanda, “tahrik unsuru” sayılan memeleri ortadan kaldırarak, kızını koruyabileceği yanılgısına kapılan her annenin uyguladığı bir ritüeldir.
Regl döneminde kadını tecrit eden Chaupadi işkencesi
Nepal’de, kadınların regl döneminde maruz kaldıkları işkencedir. Kadınların, regl dönemlerinde içlerindeki kötülüğü saldığına inanılması sebebiyle, yaşadıkları bölgeden uzakta mağaralara, hayvan sığınaklarına veya bir metrekareyi aşmayacak kulübelere kapatılmalarıyla uygulanır. Hindu inancına göre “insanın içindeki kötülükten, hücrelerindeki şeytandan, fena fikirlerden arınması için her şeyden uzaklaşıp inzivaya çekilmeyi esas aldığı” anlatılır.
Kadını bir “zevk makinesi”ne dönüştüren sünnet işkencesi
Özellikle Afrika’da ve Ortadoğu’daki Müslüman coğrafyalarda yaygın olan bu işkence, çoğunlukla klitorisin ve dudaklarının kesilerek alınmasıyla gerçekleştirilir. Bu işkence genel olarak, kadının cinselliği hissetmemesini ve zevk alma ihtimalini azaltmasını esas alırken; erkeğin, cinsel ilişki sırasında aldığı zevki arttırmayı da amaçlar. Kadını, bebek yapan ve erkeğe zevk veren bir makineye dönüştürme çabasının ürünü olan bu işkence, şimdiye kadar yaklaşık 140 milyon kadına uygulanmıştır ve bu rakama yılda ortalama iki milyon kadın daha eklenmektedir.

Nergis Şen , nergissen@meydangazetesi.org

---------------------------------------------------------------

MOR KİTAPLIK

Buradan Baktığımızda
İrem Yılmaz

“Ni guerra que nos mate, ni paz que nos oprima”
–Bizi öldüren bir savaşa hayır. Bizi ezen bir barışa da hayır-        Kolombiyalı Kadınlar
Kendi adına konuşan, acılarını, başkalarınınki ile kıyaslamadan örgütleyen ve dönüştürme mücadelesi veren, vatan¬larında “hainliği” tercih eden kadınlar; savaş ganimeti ve köle olan, onur ve utanç kültürünün “suçlu” ilan ettiği ka¬dınlar; değerleri emek gücü, üreme gücü ve cinsellikle ölçülen, barışta ve savaşta eril şiddetin ilk ve daimi hedef olan ka¬dınlar...
Cockburn’ün, Bosna, Hindistan, Ko¬lombiya, İngiltere, Türkiye, Liberya, Sierra Leone, İsrail, Filistin’i içeren; tarihi, savaşın şiddetiyle şekillenmiş ve sınırları içinde süregiden savaşlar olan 12 ayrı ülkedeki kadın örgütlenmeleriyle gerçekleştirdiği çalışması bu kadınların mücadelesini konu alıyor. Cinsiyet ile barış ve savaş çalışmalarının kesişimi üzerinde(n) barış aktivistleriyle çalışan Cockburn; kadınların savaşa karşı tep¬kilerini, kendi coğrafyalarının politik koşulları, karşı çıktıkları şiddetin doğası, eylem biçimleri ve bakış açılarını ele ala¬rak inceliyor.  Kitabın adı –Buradan Baktığımızda, tamamlanmamış bir cümle olup, özenle sakındığı bir çıkarımın kaygısını taşıyor. Cockburn, kadınların birçok ülkede be-nimsedikleri birlikte hareket etme anla¬yışının, dünya çapındaki kadın barış aktivistleri, hatta aynı ağ içindeki kadınlar arasındaki görüş çeşitliliği ve karşıtlıkla¬rının ortaya çıkmasıyla bozulacağına dair korkusunu belirtiyor ve kendine sorduğu soruyu okurla paylaşıyor: “Paylaşılan bir amaç için hep birlikte hareket etmeye muktedir miyiz?”
  Savaşı ve militarizmi, iktidarın, sınıf, ırk ve toplumsal cinsiyetle ilişkileri bağ¬lamında –bir dövüş çeşidi değil bir kurum olarak– ele alması; savaşların sona erme¬si için sadece ekonomik değil, cinsiyetlerarası ilişkilerin de dönüştürülmesini şart koyarak baskın güvenlik anlayışını sor¬gulaması kitabın belirleyici unsurları.
Kitap, hem tarihi arka plan için verilen özet bil¬giler,hem “olay yerin¬den” de¬ne¬yimlerle literatüre katkı olmakla beraber, sa¬vaş karşıtı hareket ile feminizm arasında¬ki ilişkiyi sorgulamak için de uygun bir zemin.

Cynthia Cockburn

çev: Füsun Özlen       Metis Yayınları, İstanbul, 2009

 

-------------------------------------------------------------

UMUT

………………………
…………………….
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken mahpus kadını
kolları masaya bağlı sırtüstü
çıplak memeleri al kan içinde
sorguya çekilir bir bodrumda
sorguya çekenler cigara içer
biri yirmisinde altmışlık biri
gömlekleri terli kollar sıvalı
ve kum torbaları elektrodlar

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneşdoğarken gülyaprağına
uçak alanından sessiz pilotlar
'H' bombası yükler tepkililere
ve güneş doğarken güneş doğarken
otomatik silahlarla biçilir üniversitelilerle işçiler
akasya ağaçları bulvarın
pencereler balkondaki saksılar
ve güneş doğarken devlet adamı
konağına döner bir ziyafetten
ve güneş doğarken kuşlar ötüşür
ve güneş doğarken güneş doğarken
genç bir ana bebesini emzirir

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ben bir geceyi
bir uzun geceyi gene uykusuz
ağrılar içinde geçirmişimdir
düşünmüşümdür hasretliği ölümü
seni memleketi düşünmüşümdür
seni memleketi dünyamızı.

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken hiç umut yokmu
umut umut umut... umut insanda.

Nazım Hikmet    (Umut şiirinden alıntı…..)

 

----------------------------------------------------

CADI SÜPÜRGESİ

Kıbrıs’ı daha sağlam zincirlerle himayesinde tutmak ve özgür iradeyi susturmak için , kendi ülkesinde söz sahibi olma hakkı elinden alınmasın diye haykıranlara rağmen, yıllardır yapılan asimilasyon politikalarının  karşımıza çıkan en son şekli olarak gördüğümüz  Yurtdışı Koordinasyon Ofisini ve bunu uygulamaya  koymaya inatla ısrar eden hükümetteki tüm sorumluları, süpürgemizle süpürüp meclisten kazımak istiyoruz.

------------------------------------------------------------------

MALUMATI NİSVAN

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkez Kadın Sekreteri Songül Erol Abdil, kadına yönelik şiddete ilişkin, "2014 yılında 296 kadın öldürüldü, 39 kadın intiharetti, 191 kadın taciz ve tecavüze uğradı, 585 kadın darp edildi ve yaralandı, 6 kadın "namus cinayetiyle", 13 kadın kuşkulu şekilde öldürüldü" tespitinde bulundu. İHD tarafından açıklanan 2014 yılında yaşanan Hak İhlalleri Raporu’ndan bazı veriler şöyle:
Kadınların yaşam haklarına yönelik ihlallerde, Kadın İntiharları: 39 ölüm, 13 yaralanma
Toplumsal Alanda Kadına Yönelik Şiddet, Tecavüz ve Taciz, Ev İçi Şiddete Uğrayan Kadınlar: 296 ölüm
Fuhuşa Zorlanan Kadınlar: 289

Bu haber toplam 14507 defa okunmuştur
Gaile 372. Sayısı

Gaile 372. Sayısı