1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. 'İyi doktor ayrılıyor, hastane ve hasta kaybediyor'
 İyi doktor ayrılıyor, hastane ve hasta kaybediyor

'İyi doktor ayrılıyor, hastane ve hasta kaybediyor'

Yeni kabinenin Sağlık Bakanı Salih İzbul, hekimliğin ‘vicdani bir iş’ olduğuna işaret etti, ‘özelde’ de olsa, ‘devlette’ de olsa önemli olanın “kaliteli hizmet” olduğuna vurgu yaptı…

A+A-

 

• “Mesai saatlerine uymayan hekimler var, bunları biliyoruz, yıllardır da gördük, görüyoruz… Zorla bazı şeyleri yaptıramazsınız. Hekimlik vicdanidir…”


• “Hastaya muamelenin özeli devleti olmaz. Hekimin de, ‘özel hekimi’, ‘devlet hekimi’ olmaz, hekim, hekimdir… Dolayısıyla önemli olan özelde olsun, devlette olsun kaliteli bir hizmet sunabilmek… Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, mevcut şartlarımız, hastanedeki hekimlere yeterince maaş verme durumunu bize sağlamıyor...”


• “Eğer’ full time hastanede çalışacaksınız’ diyeceksek karşılığını vermemiz gerekir… Bunu yapamazsak bazı farklı düzenlemeler getirmemiz lazım, bu performans sistemi de olabilir, döner sermaye olabilir ama bir şekilde bunu sağlamamız gerekir ki o insanlardan da iyi bir hizmet bekleyebilelim…”


• “Maalesef şu anda birçok iyi doktor arkadaşımız hastanelerden ayrılıyor. Bunu ben izledim, gözlemledim, son hastaneden ayrılan birkaç doktor arkadaşla da konuştum, sebep de bu… İyi çalışan arkadaşlardı bunlar... Dolayısıyla hastane ve hasta kaybediyor…”

Meltem SONAY

CTP-UBP Hükümeti’nin Sağlık Bakanı, CTP-BG Girne Milletvekili Dr. Salih İzbul, CTP- UBP koalisyon hükümetine karar vermenin ‘kolay olmadığını’ ifade ederken, atılması gerekli ciddi adımlar ve yapısal reformlar için ‘sağduyunun galip geldiği’ koalisyonun sağlandığı görüşünü belirtti.
Yeni kabinenin Sağlık Bakanı Salih İzbul, CTP-UBP Hükümeti ve sağlık alanında YENİDÜZEN’in sorularını yanıtladı.


“İnsanlar artık ‘UBP’li, CTP’li kavgası’ndan, kavgalardan usandı… Kanımca sağduyu galip geldi...”

• YENİDÜZEN: CTP-UBP Hükümeti, çok eleştirildi… Hem kamuoyunda, hem de zaman zaman her iki partinin içinde… CTP-UBP Hükümeti yürür mü, ilkeler tutar mı, reformlar hayat bulur mu?

• Salih İzbul: Özellikle son dönemlerde oldukça önemli değişiklikler yaşandı. İnsanların düşünce yapısındaki değişiklikle, klasikleşmiş eski tip kavgalardan uzaklaşıldığını son iki – üç seçimdir çok net görüyoruz.
İnsanlar artık ‘UBP’li, CTP’li kavgasından, kavgalardan usandı. Ülke öyle bir duruma geldi ki, herkes şikayet ediyor bunlardan, yapısal reformların yapılması kaçınılmaz bir hal aldı. Can acıtsa da, acıtmasa da, bazı kesimler mağdur olacak olsa da, şu andaki rahatlıkları bir anlamda bozulacak olsa da, bizim adaletli, doğru dürüst, popülizmden arınmış, hakkaniyet çerçevesinde, adil bir düzen, adil bir yönetim ülkeye getirmemiz lazım. Her yerde bu böyle…

Ne UBP tabanı, ne de CTP tabanı artık klasikleşmiş taban… Her iki partinin tabanı da ki Kuzey Kıbrıs’ta oldukça büyük bir çoğunluğu oluşturuyor, uzun süredir devam mevcut sorunlardan bıkmış usanmış bir vaziyette. Herkesin dilinde ‘artık bu ülkede bir şeylerin yapılması lazım, aksi giden şeylerin düzeltilmesi lazım’ sözleri var. Örneğin daha iyi bir kamu yönetimi arzusu var, daha iyi bir sağlık olsun, çevre olsun arzusu var. Herkes ciddi adımların atılmasını bekliyor.

Böyle bir koalisyona karar vermek kolay bir karar değildi, yılların getirdiği bir çekişme vardı her iki parti ve tabanları arasında ama sağduyu galip geldi kanımca.”

“Statükonun son kalesi diyebileceğim Eroğlu’nun artık politikadan çekilmesinin de etkileri var”

“Bunda, statükonun son kalesi diyebileceğim Derviş Eroğlu’nun da artık politikadan çekilmesinin de etkileri olmuştur.
Bu, bir sağduyu sonucu oluşan bir koalisyondur bana göre… Temel hedef olarak da yapısal reformlar konmuştur ve bu kanımca eğer iyi kullanılabilirse, ülkemiz için aynı zamanda bir şanstır.

Daha önce yapısal bir reform yapmaya kalkıştığınızda, önünüzde büyük bir muhalefet bulurdunuz, UBP… Dolayısıyla yapısal reformları her iki partinin tabanı kabul etmedikten sonra hayata geçirmek oldukça zor. Biz daha önce denemelerini yaptık. Bazı iyi sayılabilecek adımlar attık, daha sonra iktidardan ayrıldık, UBP iktidara geldi, bu yapmaya çalıştığımız şeyler bir yerde ters döndü… Yani iki tarafın kabul etmeyeceği reformlar hiçbir zaman hayata geçmezdi. Şimdi o olasılık ortadan kalktı, şu anda atılacak adımlar, ki herkesin istediği adımlardır bunlar, hazırlanan hükümet programına da yer takvimlendirilmiş bir şekilde girmiştir.”

“DP ile hükümet dönemi hiç de iç açıcı geçmedi… Direnç gördük…”

“Bu hükümetin kurulması, bunları gerçekleştirebilmek açısından bir şanstır diyorum. Ümit ediyorum bu hükümet uzun vadeli bir hükümet olur çünkü bizim bir de o dezavantajımız vardı, sürekli bir hükümet kurma- bozma durumu vardı, DP ile olan koalisyon dönemlerimiz hiç de iç açıcı geçmedi, özellikle son koalisyon, hiç de olumlu sonuçlar doğurmadı. Atacağımız adımlarda, gerçekleştireceğimiz reformlarda DP tarafından çok dirençle karşılaştık. Sayısal açıdan da pek uygun bir pozisyonumuz yoktu, nisap sorunları yaşıyorduk.

CTP-UBP hükümeti kararı verilmesi zor oldu ama bana göre iyi oldu. İki büyük partinin, ki bunlar ülke nüfusunun %70’e yakınını temsil ediyor, şu anda atacağı adımlar çok daha etkili olacak ve çok daha geniş bir kesim tarafından da kabul görecek diye düşünüyorum.

Tabi her iki partinin tabanlarının da büyük iş düşüyor, onların da kabullenip destek vermesi gerekiyor. Dediğim gibi atacağımız adımlar, yapacağımız reformlar memnuniyetsizlik de yaratabilir ki bu gayet  doğaldır, bu keşmekeşten sonra adil bir düzen kurmak kolay olmayacaktır. Herkes destek olursa biz bunu yapmaya kararlıyız. Bu hükümetin başarısızlığının topluma yankılarının çok negatif olacağına inanıyorum, dolayısıyla başarmaya mecburuz gibi bir durum var ortada.”

--------------------------------------------

“Sağlık uzun zamandan beridir bir kaos içinde…”

• YENİDÜZEN: Sağlık en sıkıntılı alanlardan biri… Yıllardır bir hekim olarak hem devlette, hem özelde çalıştınız, milletvekili olarak Meclis’te de sağlıkla ilgili birçok çalışmaya katıldınız, yakından tanık oldunuz… Şimdi de Sağlık Bakanlığı görevini üstlendiniz. Şu anda sağlık sizce ne durumda?

• Salih İZBUL: Son iki yıl içerisinde gerçekten çok önemli icraatlar başlatıldı, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Gerek yasal çalışmalar olsun, gerekse sağlık çalışanlarının, hastaların günlük karşılaştıkları sorunların halli yönünde olsun, oldukça etkili adımlar atıldı.

Sağlık alanındaki birçok reformun, yeniden yapılandırmanın da hazırlık, yasal alt yapı anlamında çok önemli çalışmaları yapıldı.

Örneğin bir Genel Sağlık Sigortası, Döner Sermaye Yasası, Hasta Hakları Yasası, Sağlık Çalışanları Değişiklik Yasası gibi konularda oldukça önemli mesafe kat edildi.

Sağlık uzun zamandan beridir bir kaos içinde, kaosun nedenleri çok ama bir türlü sağlıkta bir sistem oturtulamadı. Çoğu zaman günlük kararlarla, planlama yapılmadan, sağlık çalışanlarını bazı şeylere hazırlamadan, kendi akışı içerisinde oluşabilecek olan ufak tefek aksiliklere de müdahale ederek yürütülmeye çalışıldı.

Bu dönem biraz farklı atılımlar yapıldı… Aslında bizim 2005-2009 dönemindeki iktidarımızda da bazı çalışmalar yapılmıştı, özellikle performans sistemi ve genel sağlık sigortası ile ilgili… Ve bir takvimlendirme de yapmıştık o zaman, ben de o çalışmalara katılmıştım ama 2009’dan sonra bir kesintiye uğradı.

Şu anda yine aynı şekilde bu yasal alt yapı çalışmaları hemen hemen tamamlanma aşamasına geldi. Zaten hükümet programında da bunlar takvimlendirildi.”

• YENİDÜZEN: Yani sağlık alanında geçtiğimiz hükümet döneminde atılan adımlar sonuçlandırılacak mı?

• Salih İZBUL: Tabi, tamamlanacak. Bu işin sistem ayağı… Sağlık sistemine orta veya uzun vadede faydaları olabilecek bir yapılanma, bir de hastanelerde karşılaştığımız günlük sorunlarımız var.
Şu anda bazı noktalarda ciddi olarak aksaklıklar var, memnuniyetsizliği dile getiren aksaklıklar var. Bunların üzerine gitmeye kararlıyız. Bu aksaklıkları düzeltmekle ilgili bazı adımlar atacağız, örneğin randevu sisteminde bazı aksamalar var. İnsanların bir bölümü memnun değil ki şikayetlerinde de haklıdırlar. Sağlık çalışanlarının, yani hizmeti verenlerin de bu konuda bazı şikayetleri var. İki taraf da şikayet ettiğine göre bunu tekrar bir ele almak gerekiyor. Randevu sistemi iyi bir sisten, vazgeçecek değiliz, aksaklıkları düzelteceğiz.

Bunun yanında, radyolojiyle ilgili ciddi sıkıntılarımız var, ilk el atacağımız konulardan biri de o olacak. Radyoloji randevuları geç oluyor, sonuçlar geç alınıyor ki radyoloji, görüntüleme merkezi ciddi bir yardımcı teşhis aracıdır. Dolayısıyla bunları çabuklaştırma yönünde alabileceğimiz tedbirleri görüşeceğiz. Tüm bunları tek başımıza değil, bu işlerle ilgili tüm arkadaşların katılımıyla, görüşlerini de alarak uygun bir şekle sokmaya çalışacağız. Düşündüğümüz bazı pratik önlemler var, onları hayata geçireceğiz.

Eksik gedik nelerimiz var onlara bakacağız ama her şeyden önce dediğim gibi temel hedefimiz sağlığı bir sisteme kavuşturma. Yapısal reformları gerçekleştirme… Sağlığı da diğer kurumlardan ayıramazsınız, her şeyin, sistemsizliğin, adaletsizliğin bir yansımasıdır. Hep birlikte bunların da üstesinden gelmeye çalışacağız. Bu sefer ciddi olarak, zamanımız yeterse diyelim, hükümet ciddiyetle bu reformların arkasında durabilirse, destek görebilirsek bunları gerçekleştirme yönünde adımlar atacağız. Hizmeti alanın da, verenin de memnun olacağı bir sistemi oturtmaya çalışacağız.

“Mesai saatlerine uymayan hekimler var, bunları biliyoruz, yıllardır da gördük, görüyoruz… O kişiye gidip de zorla bazı şeyleri yaptıramazsınız. Hekim olan bir insan, vicdanıyla birlikte çalışması gereken bir insandır. Hekimlik vicdanidir…”

• YENİDÜZEN: Hükümet Programı’na sağlıkla ilgili özellikle olması gerekenler gibi hususlar kondu mu? Neler var?

• Salih İZBUL: Temel hedefleri koyduk, saydığım tüm yasal çalışmalar bunların arasında. Dediğim gibi hastaların ve sağlık hizmeti verenlerin günlük olarak karşılaştıkları ciddi sorunlar var, bunların üzerine de giderek bir sistem oturtmaya çalışacağız. Bir kere şu anda sağlık hizmeti veren kesim, özellikle hekimler, ben hekimim yıllardır bu sektörün içersindeyim ve aktif olarak çalıştım, hastanede çok uzun zaman çalıştım, sorunların hep farkındayım. Ne olduğunu, neyin aksi gittiğini biliyorum ama öyle konular var ki siz ne kadar uğraşırsanız, ne kadar yasal düzenleme veya tedbir getirirseniz getirin, en nihayet hizmeti verecek olan bir kişidir… O kişiye de gidip de zorla bazı şeyleri yaptıramazsınız. Bizim muhatabımız olan, sağlık hizmetini veren kesim, birer hekimdirler. Hekim olan bir insan, vicdanıyla birlikte çalışması gereken bir insandır. Hekimlik vicdanidir…

Mesai saatlerine uymayan hekimler vardır, bunları biliyoruz, yıllardır da gördük. Bu hekimlere ne yaparsanız yapın, topuzla da gitseniz mesai saatine uymayacaksa uymayacak veya orada bulunacak iş yapmayacak. Biz bunu arkadaşlarımıza anlatmaya çalışacağız. Anlatarak bazı şeyleri, belki unuttukları bazı şeyleri hatırlatarak düzeltmeye çalışacağız, bunun içerisinde tedbir olmayacak mı, olacak muhakkak. Ciddi olarak çalışan kesimin, getirmek istediğimiz sistem içerisinde zaten bir ödülü olacaktır. Çalışmayan kesimin muhakkak bir cezası demek istemiyorum ama tedbiri olacaktır bu kesimle ilgili. Özellikle hekim arkadaşlarımızın ki sağlığın temeli hekimler, hemşireler, hastabakıcılardır, uğraştıkları şeyin dünyanın en önemli şeyi olduğunu unutmadan çalışmalarını isteyeceğiz.

Birincil görevi kendimizde görüyoruz, idari olarak onlara rahat, memnun olacakları bir çalışma ortamı yaratmak bizim görevimiz olacak ama hizmeti layıkıyla vermek de onların görevi olacak. Biz bunu sağlayabildiğimiz oranda onlarda eminin kendi üzerlerine düşen görevi yapacaklardır.

Çok büyük bir kesim sağlık çalışanının iyi niyetle ve özveriyle çalıştığına inanan biriyim. Gördüm, ben de içlerinde bulundum. Özellikle hemşirelerin ne kadar zor şartlarda çalıştıklarını biliyorum. Onlara rahat bir ortam sağlamak bizim görevimiz olacak ama verimli çalışmak, iyi hizmet sunmak da onların görevi olacak.”

----------------------------------------------------------------------------------


“Hastaya muamelenin özeli devleti olmaz!”

• YENİDÜZEN: Sağlık sektörünün hemen her kesimi öncelikli sıkıntı olarak ‘mesai saatleri’, ‘hekimlerin ikinci iş yapması’ konularını ifade ediyor… Devlette çalışan hekimler ‘suçlu’ gibi gösterilmekten duydukları rahatsızlığı dile getirirken, ‘özlük hakları’na da işaret ediyor… Serbest çalışan hekimler ‘mahkeme yolu’na başvururken, dernekler de ‘hasta hakları’na dikkat çekiyor… Sizin bu durumla ilgili değerlendirmeniz ve düşünceniz nedir?

• Salih İZBUL: Ben gayet açıklıkla söylemek istiyorum, bunlar benim tamamen kendi düşüncelerim… Ben Kıbrıs’a ilk geldiğimde gerçek bir tam güncüydüm. Derdim ki, hastane hekimi hastanede çalışacak, özel hekim özelde çalışacak. Ben 7-8 sene muayene dahi açmadım, hep hastanede çalıştım. Yalnız zaman geçtik, işin içine girdik sonra insan şunu anlıyor, özelde de yaptığınız hekimliktir, hastaya bir faydanız olur iyi bir hekimseniz, devlette de yaptığınız hekimliktir.

Hastaya muamelenin özeli devleti olmaz. Hekimin de, ‘özel hekimi’, ‘devlet hekimi’ olmaz, hekim, hekimdir… Dolayısıyla önemli olan kaliteli bir hizmet sunabilmek özelde olsun, devlette olsun…
Şu andaki bizim mevcut şartlarımız, şunu rahatlıkla söyleyebilirim, hastanedeki hekimlere yeterince maaş verme durumunu bize sağlamıyor. Maalesef mevcut şartlar böyle, hastaneye girerseniz alacağınız ücret bellidir. Bunun ek mesai ücreti var belki onlarla daha iyi bir duruma gelir ama özellikle 2011’deki yasadan sonra tatmin edici değildir. Maalesef şu anda birçok iyi doktor arkadaşımız hastanelerden ayrılıyor. Bunu ben izledim, gözlemledim, son hastaneden ayrılan birkaç doktor arkadaşla da konuştum, sebep de bu… İyi çalışan arkadaşlardı bunlar.

Ben niye iyi çalışan bir doktordan hastaneye gelen hastaları mahrum edeyim?.. Ben ona ille ‘Siz bu ücrete mecburen hastanede çalışacaksınız’ dersem, bana ‘hayır ben bu ücrete çalışmam, dışarıda çalışacağım’ diyecek. Dolayısıyla hastane ve hasta kaybeder. Biz bunu ne yapacağız, Genel Sağlık Sigortası sistemi ile para konusunu hasta- hekim arasından çıkaracağız. Genel Sağlık Sigortası ile temel hedefimiz bu olacak. Herkes sigortalı olacak, Genel Sağlık Sigortası hizmet de satın alacak, bir hasta doktora gittiğinde bilecek ki parası ödenecek veya kendisi de cüzi bir miktar katkıda bulunacak, yasada belirlenecek oranda, ama devlete de gitse, özele de gitse aynı hizmeti alacak.
Bizim yaratmaya çalıştığımız sistemin temeli bu.

Bir hekim hastasını muayene ederken hiçbir zaman parayı düşünmemeli, teşhisini düşünmeli. Ben bu hastaya nasıl yardımcı olabilirimi düşünmeli, bir hekim bir hastaya böyle yaklaşmalı. Bazı arkadaşları vardı, eskiden vardı, bunu saklamaya da gerek yok, hastayı ticari bir araç olarak görürdü… O tür hekimlik olmaması gerekiyor, bununla ilgili de gerekli mücadele yapılacak.

Düzgün çalışan, kaliteli hizmet veren hekimlerimize de ona uygun bir maddi destek sağlamamız lazım, eğer’ full time hastanede çalışacaksınız diyeceksek’ karşılığını vermemiz gerekir… Bunu yapamazsak bazı farklı düzenlemeler getirmemiz lazım, bu performans sistemi de olabilir, döner sermaye olabilir ama bir şekilde bunu sağlamamız gerekir ki o insanlardan da iyi bir hizmet bekleyebilelim.

Kaliteli hizmetin her yerde, özelde de, devlette de verilmesi temel hedef. Hekim ayırmak istemem ben, ‘ÖZEL HEKİMİ’, ‘DEVLET HEKİMİ’ gibi ayrım olmaması lazım. Belki de öyle bir sistem geliştirilir ki, özel hekimler de gidip devletten yararlanabilir… Dünyada bunun örnekleri çoktur. Belli günlerde giderler, ameliyatlarını yaparlar, masrafı ödeyip ayrılırlar, böyle bir sistem de yaratabilir. Dediğim gibi aslolan kaliteli hizmet, iyi hekimlik hizmeti… Bunu da devlette sağlamışsınız, özelde sağlamışsınız bence hiç önemi yok.

Bu tür olaylara bence artık takılıp kalmamak lazım... Kaliteli hizmeti arayıp ne şekilde yapabilirsek o şekilde sunmamız lazım.

“Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi doğruyu söylemek gerekirse şu anda çok kötü durumda. Fiziksel olarak çok kötü durumda…”

• YENİDÜZEN: Peki hastanelerimizin durumu… Hastanelerin fiziki durumu ve alt yapısıyla ilgili yapılması planlanan, atılması hedeflenen adımlar var mı?

• Salih İZBUL: “Merkezimiz, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi doğruyu söylemek gerekirse şu anda çok kötü durumda. Fiziksel olarak çok kötü durumda… Bununla ilgili Ahmet Gülle’nin yaptığı bazı çalışmalar vardı, yeni bir hastane yönünde. Sanırım önümüzdeki dönemde en fazla üzerinde duracağımız konu bu olacak. Yeni bir kompleks yaratabilmek.

Modern, çağdaş alet ve cihazlarla donatılmış yepyeni bir hastane temel hedeflerimizden biri.
Öte yandan çok büyük bir eksiklik olduğuna inandığım bir Rehabilitasyon Merkezi… Engelli veya dislektik yurttaşlarımız için her şeyiyle tam donanımlı bir merkezin de toplumumuza kazandırılması temel hedeflerimizden biri olacak.

Lefkoşa’da yeni bir devlet hastanesi için çalışmalar zaten başlatıldı, uygun bir arazi de bulundu, biz de bunu süratlendirmek için ne gerekiyorsa yapacağız.  Görevde olduğumuz dönem içerisinde de inşallah yeni bir hastaneyi halkımızın hizmetine sunmaya çalışacağız.

Diyaliz hastaları için son Girne’de bir Diyaliz Merkezi açıldı ki büyük bir memnuniyete neden oldu. Gerçekten çok iyi çalışan bir merkez oldu. Hastalar evlerinden alınıyor, hastaneye götürülüyor, işleri bitince evlerine götürülüyor… Haftada 2, 3, 4 kaça kere ise, bu hizmeti şu anda Mağusa ve Lefkoşa da veriyor fakat taşımacılık hizmeti sanırım oralarda yok, oralara da bunu götürmeye çalışacağız. Olumlu şeyler düşünüyoruz, o hevesimiz de var şu anda, enerjimiz, yılların verdiği bilgi birikimimi de var. Sağlık çalışanları arkadaşlarımızla birlikte, hekimi, hemşiresi, hastabakıcısı, kapıcısı, odacısı olsun, ambulans şoförü olsun, hepsiyle birlikte, danışarak konuşarak, onların rahat çalışabileceği bir ortam hazırlamak ve onlardan kaliteli hizmet beklemek temel amacımız olacak.”

• YENİDÜZEN: Son olarak neler söylemek istersiniz?

• Salih İZBUL: İlk defa denenen, çok geniş tabanlı bir koalisyon… Kuzey Kıbrıs tarihinde bir ilk ve bana göre bir fırsat. Bunu iyi kullanalım, istikrar sağlayabileceğimiz bir süre bu hükümet gitsin, iyi niyetle çalışılsın. Özellikle UBP’li arkadaşlardan da biz bunu bekliyoruz. Ve tarihe geçsin bu hükümet… Böyle bir fırsatta vardır, iyi kullanmamız gerektiğine inanıyorum çünkü bizim başarısızlığımız toplum açısından büyük bir travma olacaktır, bunun da farkındayız. Bizim bütün uğraşımız, iyi niyetle, yapısal anlamda şu anda Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan bütün yurttaşlarımızın ortak şikayeti olan tüm konuları, şikayet edilemeyecek duruma getirmek olacak. Hukukun üstünlüğü ve adaleti sağlamak çok önemli…  Adalet sadece mahkemelerde değil, adalet her yerde adalet, bütün kurumlarda adaleti sağlamak temel hedefimiz olacak. Toplumun buna ihtiyacı vardır. Bu hükümet umarım, uzun süreli, normal seçim süresine kadar giden bir hükümet olur.

Bu haber toplam 5290 defa okunmuştur