1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. İRFAN NADİR’İN KIRMIZI OTOBÜSLERİ
Sami Özuslu

Sami Özuslu

İRFAN NADİR’İN KIRMIZI OTOBÜSLERİ

A+A-

Salamina ve Olimpiakos'un liberosundan anekdotlar-2

samm.jpg

Kıbrıslı Türk iş insanı İrfan Nadir ve eşi Safiye hanımdan ayrıca ve övgü dolu sözlerle bahsediyor, Salamina ve Olimpiakos’ta uzun yıllar futbol oynayan, Maraşlı Kiriakos Kureas...
"Çok yardımsever insandılar" diyor her ikisi için de...
İrfan ve Safiye Nadir'e dair önce Mağusa'da, sonra Londra'da yaşadıklarını anlatıyor:
"1960'larda Mağusa'da iki otobüs şirketi vardı. Birinin otobüsleri mavi renk, diğerininkiler ise kırmızıydı."
Kureas'ın anlattıklarına göre mavi renkli otobüs şirketi bir Kıbrıslı Rum'a aitti...
Kırmızı otobüslerin sahibi ise İrfan Nadir...
Şirketin adını soruyorum, hatırlıyor mu diye...
"Biz KIRMIZI BASLAR (otobüs) diye bilirdik, hep öyle kullanırdık" diyor.
O zamanlar otobüslerle seyahat edenler aybaşlarında, maaş aldıkları zaman ödüyormuş otobüs parasını... İçtenlikle ve biraz da minnettarlık duyguları içerisinde şu cümleler dökülüyor Kiriakos Kureas'ın ağzından:
"Maaş alamadığımız zamanlar oluyordu. Böyle durumlarda otobüs şirketini de ödeyemiyorduk. Mavi otobüslerin işletmecisi Kıbrıslı Rum, ödeme yapamazsak bizi otobüslerine almıyordu. Oysa İrfan Nadir öyle değildi. Anlayışla karşılar, borcumuz olsa da bizi otobüslere bindirirdi."
Benzer bir uygulama İrfan Nadir'e ait bakkalda da varmış. Nadir'in Mağusa'da Irodudu Attiken Caddesi'ndeki dükkanından da borçlarını ödeyemese de herkes alış veriş yapabiliyormuş. "Kıbrıslı Türk ya da Rum, ayırmazdı İrfan Nadir" diyor Kureas..,
Gençlik yıllarında Mağusa'da (Maraş) tanıdığı İrfan ve Safiye Nadir'le Londra yıllarında da yolları kesişmiş.
Nadir'in Londra'da büyük çaplı konfeksiyon işleriyle uğraştığı yıllardan söz ediyor Kureas: 
"Kıbrıslılara iş verir, ekmek verirdi. İster Türk olsun, isterse Rum..."
Londra'da evlenmiş Kureas... Nadir çiftiyle ilgili düğüne dair de unutamadığı bir anısı var.
Tam 500 Sterlin düğün takısı vermiş Nadir Kiriakos Kureas'a...
"O zamanlar çok ama çok büyük paraydı" diyor minnettarlıkla...
Peki doğup büyüdüğü, 55 senedir gidip görme imkanı bile bulamadığı Maraş için ne düşünüyor Kureas?
"Elbette BM kararları uygulanmalı, yani yasal sahiplerine verilmeli"
diyor, ama ekliyor:
"Maraş göçmeni kaç kişi hayatta kaldı ki? Birçok insan öldü. Maraş açılsa döneceklerin oranı zde 10'u bulmaz. Zaten kentin önemli bölümü turizm merkezi ve dükkanlardı."
Maraş'tan 'kapalı kent' diye söz edilmesinden hoşnut değil Kureas...
"Çünkü" diyor " Mağusa (Maraş) büyük bir bölgenin adıydı ve bazı yerleri hiç yerleşime kapanmadı. Sadece bir kısmı..."
Sohbetin sonunda Kıbrıs için 'tek dileği'ni dile getiriyor Kureas:
"Tüm Kıbrıslı Türk ve Rumlar huzur içinde, birlikte yaşasınlar!"
Katılmamak, dilememek mümkün mü?
 

Bu yazı toplam 4108 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar