1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. İki toplumdan “kayıp” yakınları, Kayıplar Komitesi’nden neler istedi, neler önerdiler? (4)
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

İki toplumdan “kayıp” yakınları, Kayıplar Komitesi’nden neler istedi, neler önerdiler? (4)

A+A-

 “Birlikte Başarabiliriz” örgütünün bir araya getirdiği “kayıp” yakınları ile Kayıplar Komitesi toplantısında, “kayıp” yakınları çeşitli öneriler yaptı…

 

Geçtiğimiz Çarşamba günü (21 Şubat 2018) eski Fulbright ofisinde İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Kurbanları’nın örgütü “Birlikte Başarabiliriz” bir toplantı düzenleyerek, Kayıplar Komitesi yetkilileri ile “kayıp” yakınlarını bir araya getirmişti… Bu toplantıda “kayıp” yakınları, Kayıplar Komitesi’nden neler istedi, neler önerdiler? Bugünden itibaren iki toplumdan “kayıp” yakınlarının toplantıda neler söylemiş olduklarını yayımlıyoruz…

 

Hristina Pavlu Solomi Patça: “Komikebirli üç Kıbrıslıtürk, 1963’te Lefkonuk polis karakolunda “kayıp” oldular… Biz bu bilgiyi Kayıplar Komitesi’ne verdik…”

“Merhaba… Ben Komikebir’denim, Karpaz bölgesinden. Ve ben “kayıp” yakınları bulunan insanlardanım. Ve 3 Mart’ta cenazemiz olacak…

Ben ölüm nedenini biliyorum… Aslında insanların nefretiydi bunun yaşanmasını sağlayan. 1963’e geri dönecek olursak, benim köyümden üç Kıbrıslıtürk “kayıp” vardı… Benim köyümden Lefkoşa’ya gitmek üzereydiler ve daha önceki konuşmacı da bahsetti, bu insanlar “kayıp” oldu. Ve Lefkonuk’taki polis karakolunda “kayıp” oldular. Lefkoşa’daki akrabalarına gidiyorlardı aslında. Ama Lefkonuk polis karakolunda izleri kayboldu. Ve araştırdık Sevgül Hanım’la birlikte, oradan alınmış bu insanlar, ardından Mersinlik bölgesinde öldürülmüşler, Akatu köyüne doğru olan bölgede öldürüldü bu insanlar… Biz bu bilgiyi verdik Kayıplar Komitesi’ne, elimizde bu bilgi var çünkü…

Ancak bizler, şahıslar olarak polis karakoluna gidip “Kim yaptı bunu? Hangi polis bunu yaptı?” ya da “Hangi polis görevlisi orada görev yapıyordu o zaman?” diye bir şey yapamayız. Biz bu bilgiyi Kayıplar Komitesi’ne verdik… Çünkü sizin araştırma yapma yetkiniz var polis karakollarında ve o dönemde, orada kim görev yapıyordu, bu soruları sorabiliyorsunuz… Hala hayatta olanlar varsa, onlara araştırmacı olarak yaklaşabiliyorsunuz ve bilgi alabiliyorsunuz. O yüzden biz bilgiyi bulur bulmaz sizlere verdik, gerekli araştırmanın yapılabilmesi için… Ve biz bundan daha fazlasını yapamayız çünkü çok bilgi var aslında… Bu bilgi de, polis görevlilerinin Kıbrıslıtürkler’in “kayıp” edilmesi konusunda da suçlu olduklarını düşünüyorum.

Bence hangi polis görevlileri o gün oradaydı, görev yapıyordu, bunu tespit eder, bunun üzerine soruşturma yaparsanız, ararsanız, bilgi bulacaksınız…”


 “İnsanların “kayıp” edildiği günlerde, polis karakollarında kimler görevliydi?”

Sevgül Uludağ: “Bu konuda ben de bir şey söylemek istiyorum. Bu gördüğünüz fotoğraftaki “kayıp” şahıs, Cengiz Ratip. Cengiz Ratip, tek “kayıp” milletvekilidir Kıbrıs Cumhuriyeti’nin…

14 Şubat 1964’te Poli’nin ortasında güpegündüz kurulan bir tuzakta Turgut Sıtkı diye bir öğretmenle birlikte vuruldu… Ondan sonra yaptığımız araştırmalarda ortaya çıktı ki, oradan bir landroverle alındı ve Yalya polis karakoluna götürüldü.

Hristina’nın dediği gibi, biz bu noktaya kadar ulaştırdık araştırmayı ki bu yeni bir bilgi yani… Daha önce böyle bir bilgi yoktu. Bunu kendi çabamıznan, kendi okurlarımızın, kendi arkadaşlarımızın Baf’taki arkadaşlarımızın çabasıynan bulduk. Ortaya çıktı ki Yalya’da polis karakolundan alındıktan sonra Yalya’da bir noktaya, Yalya ormanının içine öldürülüp gömüldüler… Daha sonra oradan çıkarılıp başka bir noktaya, belki Pomo ormanına gömüldüler ama Yalya’da o gün – çünkü tarih belli, 14 Şubat 1964 – bu mutlaka kayıtlarda vardır. O polis karakolunda kim görevliydi? Kimler vardı? Bunlar bizzat herhangi bir suça karışmamış olsalar dahi, eğer hayattaysalar mutlaka bir şey görmüş, bir şey duymuş olabilirler. Artı, gene araba konusu çıkıyor karşımıza…

Cengiz Ratip yenile araba aldıydı, Fiat marka yepizyeni, iki aylık bir arabaydı… O dönem arabalar çok ender olduğu için mutlaka bunu, plakasını değiştirip, rengini değiştirip kullanıyorlardı.

Çünkü bu tip arabaları ben araştırmalarımda buldum. Örneğin Koççinodrimitya’da, hala daha köyün ortasında “kayıp” edilen, öldürülen ve kalıntılarını bulduğumuz Rifat Salih’e ait kamyon duruyor! Köyün ortasında duruyor bu kamyon! Modifiye edip, vidanjöre dönüştürüp bu kamyonu kullanmaya devam ettiler… Yaptığımız araştırmada plakasını değiştirdiler, başka bir Kıbrıslırum’un o timden, Koççinodrimitya’daki Yorgacis’in timinden bir adamın üstüne kaydettiler bu kamyonu… Hatırlarsın sevgili Maria, birlikte gitmiştik… Maria Yeorgiadu’yla birlikte, biraz da canımızı tehlikeye atarak o köye gittik… O köyde araştırma yürüttük, o kuyuların bulunması için yer gösterdik… O köyden yedi tane “kayıp” kişi bulundu, “kayıp” Kıbrıslıtürkler’di bunlar. Şimdi Tijen Gülle’nin babasının hikayesi de o köye bağlanıyor… Yani demek ki daha var…

Kamyon hala oradadır…

Sürekli şöyle bir şey duyarız Kıbrıslırum basınından: İşte “Türkiye arşivlerini açmalıdır! Askeri arşivler derhal açılmalıdır!” diye sürekli bir talep var… Haklı bir taleptir bu, bunu eleştirmiyorum ama kendi evimizde de yapılacak çok şey var öncesinde… Polis kayıtları! En basiti bu karakollarda o gün kimler görevliydi, barikatlarda kimler görevliydi? Her iki taraf için söylüyorum bunu, sadece Kıbrıslırumlar için söylemiyorum çünkü biliyorum ki bazı Kıbrıslırumlar’ın 1963-64’te öldürülmesine, bazı Kıbrıslıtürk polisler de karıştıydı yani, bunu biliyoruz, senelerdir biliyoruz…

Gene Kostas Ellinas’ın kardeşi Miltiadis, Değirmenlik’ten (Kitrea) “kayıp”tır 1974’te… Bu konuda çok araştırma yaptık, o da polis karakolundan “kayıp” edildi… Orada, polis karakolunda kimler görevliydi 1974’te, bunu bulmak kolaydır, ben bile buldum bir takım isimler, tek başıma yani… Ve kardeşinin polis karakolunun arkasında bir yere gömüldüğü yönünde bilgiler vardı… Orası askeri bölge olduğu için girip bizzat araştırma yapamadık… Ama bu bilgileri paylaştık, Kayıplar Komitesi’ni de götürdük polis karakoluna Değirmenlik’te, gösterdik…

Cengiz Ratip’in, tek “kayıp” milletvekilimiz, oğlu Birtan Cengiz Gökeri bir mesaj gönderdi, onu okumak istiyorum size… Kendisinin bir takım sağlık sorunları olduğu için istediği halde gelemedi… Adı Birtan Cengiz Gökeri… Şöyle diyor mesajında:

“Babam Cengiz Ratip, insancıl kişiliği ile bölgede gerek Kıbrıslıtürkler, gerekse Kıbrıslırumlar tarafından sevilen-sayılan bir kişiydi. İki toplum arasındaki ihtilaflı konularda arabuluculuk görevi yapar ve  arada oluşabilecek kin ve nefreti önlemeye çalışırdı. Ancak ne onun, ne de onun gibi barışı savunan insanların çabaları iki toplum arasındaki çatışmaları engelleyememiş ve Kıbrıs’ta çok kanlar akıtılmıştır. Bu akan kanlar içerisinde, kendisinin de kanı akıtılmış ve öldürülüp kaybedilmiştir. Savaşların doğal sonuçları olarak babamın başına gelenler, Kıbrıs’ta yaşayan halkaların içerisinde pek çok kişinin başına da aynen gelmiştir.Aile olarak isteğimiz tüm kayıp kişilerin yattıkları yerlerin tespit edilmesi  yanında, babamın da gömü yerinin  bulunabilmesi ve hepsinin kabirlerinin de aileleri tarafından ziyaret edilebilecek konumun yaratılmasıdır.Bundan sonra Kıbrıs’ta ihtiyaç duyduğumuz nedir? Barış rüzgarlarının kötü savaş havasını dağıtmasını ve yok etmesini, Kıbrıs’ta bundan sonra doğan ve doğacak insanların bir kere daha aynı acıları yaşamamasını arzuluyorum. Bu nedenle bu konuda halkların ve liderlerin daha çok gayret  sarf etmeleri gerekmektedir.Bu duygularla, ister Kıbrıslı Türk olsun, ister Kıbrıslı Rum olsun, bu yolda hayatlarını kaybetmiş tüm insanlara Tanrı’dan rahmet dilerim.”

Ben Leyla arkadaşımızın söylediğine bir şey eklemek isterim: Kayıplar Komitesi yetkilileri eğer kabul ederlerse, bu tür toplantıları bölgelerde de yapabiliriz. Çünkü Yusuf arkadaşımızın da belirttiği gibi 63’te 20 yaşında olan bir insan bugün 70 küsur yaşındadır… Onun için bu insanlarımızı işte Mağusa’dan, işte Topçuköy’den, oradan buradan buraya Lefkoşa’ya taşımamız çok zordur. O nedenle eğer istiyorsanız, bölgelerde bu tip toplantılar yapıp biz onların ayağına gidebiliriz. Leymosun’da, Ayios Athanasios bölgesinde Hristina’nın annesi yaşıyor. Burası büyük bir göçmen bölgesidir. Pek çok “kayıp” yakını vardır o bölgede… Bir toplantı yapabiliriz ki insanlarla sağlam bir diyalog olabilsin. Ve herkes mümkün olduğunca sizlere, Kayıplar Komitesi’ne yardımcı olabilsin…”

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 1629 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar