1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. İki toplumdan “kayıp” yakınları, Kayıplar Komitesi’nden neler istedi, neler önerdiler? 2
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

İki toplumdan “kayıp” yakınları, Kayıplar Komitesi’nden neler istedi, neler önerdiler? 2

A+A-

 “Birlikte Başarabiliriz” örgütünün bir araya getirdiği “kayıp” yakınları ile Kayıplar Komitesi toplantısında, “kayıp” yakınları çeşitli öneriler yaptı…

Geçtiğimiz Çarşamba günü (21 Şubat 2018) eski Fulbright ofisinde İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Kurbanları’nın örgütü “Birlikte Başarabiliriz” bir toplantı düzenleyerek, Kayıplar Komitesi yetkilileri ile “kayıp” yakınlarını bir araya getirmişti… Bu toplantıda “kayıp” yakınları, Kayıplar Komitesi’nden neler istedi, neler önerdiler? Bugünden itibaren iki toplumdan “kayıp” yakınlarının toplantıda neler söylemiş olduklarını yayımlıyoruz…

ss-017-001.jpg

Mihalis Yangu Savva: “Liderlerin müdahalesine, girişimine ihtiyaç vardır…”
Hanımefendiler ve beyefendiler, ben bugün burada, Kıbrıslıtürk “kayıp” yakınlarıyla birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Ben din, renk, kadın-erkek, hiçbir şekilde ayırımcılık yapmıyorum. Ailem içerisinde de böyle yetiştirildim. İnsanları bu şekilde görüyorum, bu şekilde seviyorum, hangi topluma ait olduklarına bakmadan, benim için çok da önemi yok zaten, insanları seviyorum. Aynı şekilde de, bugün Kıbrıslıtürkler için, yarın Kıbrıslırumlar için çalışacağım demeden çalışıyorum. Dokuz yıl önce başladım “kayıp” kardeşimi aramak için çalışmaya… Çok fazla da beklentim yok insanlardan. Kendim ne bulabilirim diye çalışıyorum. Kardeşimi de buldum. Ve en son aşamada da Sevgül Uludağ bana yardımcı oldu, tercüman olarak o köyün muhtarıyla… Ve orada da durmadım çünkü iletişim kurmak hoşlandığım bir şey, insanlarla konuşmak, insanlarla birlikte olmak hoşuma gidiyor. Yüzlerce, binlerce Kıbrıslıtürk arkadaşım var artık, buluşmuş olduğum. Ve ben, Komite’ye yardımcı olmak istiyorum. Komite’nin bugün bizleri dinlemek üzere burada olması da beni çok memnun etti çünkü binlerce temas kurduk. Evet, öfke, memnuniyet, mutluluk, birçok şey duydum, öğrendim. Sizin başarınıza yardımcı olacak çok şey biliyorum. Bir çok bilgi de var. Şimdi ne yapıyorum ben? Bir kahveye gidiyorum, Kıbrıslıtürkler’le bir kahve içiyorum eğer Kıbrıslırumlar’ı arıyorsam… Evet, insanların size güvenmesi, dost olması zaman alıyor… Kişileri alıyorum, işte Baf’a götürüyorum, hastaneye götürüyorum, belki kimlik çıkarmalarına yardımcı oluyorum ve size güvenirlerse o zaman size bazı şeyleri söyleyecek, sizinle bazı bilgileri paylaşacaklardır. Kıbrıslıtürkler’le bunu yapmak benim için daha kolay… Ve günün sonunda birileri bana konuşuyor, bu bilgileri alıyorum ve Kayıplar Komitesi’ne aktarıyorum… Benim tarafımda bu daha zor. İşte bir Kıbrıslıtürk’ün nasıl “kayıp” olduğunu öğrendiğim zaman kaynağa gidiyorum ama orada bilgi alamıyorum. Diğer tarafta bana göre buna daha yardımcı olan insanlar var… Hatta bir defasında dayak bile yedim, çok fazla soru soruyorum diye… Yani benim önümdeki engeller, konuşmak istemeyen insanlar. Kıbrıslırumlar konuşacaklarsa, kendi partilerinin başkanına konuşmak istiyorlar, genellikle de zaten aşırı sağ parti… Yani bu tip durumlara rastladım. Kendi liderlerine konuşmak istiyorlar, kendi başkanlarına konuşmak istiyorlar, “Bize yardımcı olun ki Kıbrıslırumlar’ı da bulalım, işte bu adamı nereye gömdüğünüzü söyleyin” ve hep işte duvara çarptım. İşte Yusuf’un durumunda, Tijen’in durumunda konuştuğum kişilerle ve bir noktaya kadar gelebildim ama konuşmayı reddettiler. Ve dediler ki “Biz kendi siyasi partimizin başkanına konuşmak istiyoruz ve konuşursak bizimle ilgili bir yargılama olmayacağına dair onlardan güvence istiyoruz…” diyorlar. Ancak Kıbrıslıtürk tarafında mesela dört farklı tanıktan, dört farklı konum bilgisi aldım… Mesela Lapta konusunda farklı bilgiler aldım. Bir yerde 70 askerin gömüldüğü söylendi, işte birisi geldi, kemikleri aldı, doktorlara verdi, polis müdahale etti, asker müdahale etti, durumu durdurdu – işte kamyonlar geldi gibi şeyler söylediler. Bu dört tanığın hepsi de kamyonları görmüşlerdi kemikler taşınırken ama bunlar saçmalık, birileri bunları biliyor olmalı ama neden konuşmuyorlar? Yani bu oyun nedir? Neden bu tarafta kimse konuşmuyor? Yani neden 171 Kıbrıslıtürk’e ulaşıldı? Tijen kaç yaşındaydı? Üç yaşındaydı belki yakınını kaybettiğinde. Benim abimin kızı üç aylıktı abimi kaybettiğinde. Neden bizimle oynuyorlar, “kayıp” yakınlarıyla oynuyorlar? Komite’den bahsetmiyorum tabii… Politikacılardan bahsediyorum. Sayın Gülden Plümer Küçük’e gerçekten saygı duyuyorum, Nestoras benim arkadaşım zaten, Sayın Arni sizi ilk kez görüyorum, siz de beni ilk kez görüyorsunuz, kimse benim ne yaptığımı bilmiyor zaten… Ben yalnızca yardımcı olmaya çalışıyorum…

Liderlerin müdahalesine, girişimine ihtiyaç vardır. Yani radyodan konuşmak kolaydır ama işte bir Kıbrıslırum, bir Kıbrıslıtürk’ün nerede gömülü olduğunu bulmak için çağrı da yapıyor ama kendisi üst düzey bir siyasi. Ben kendisine söyledim, Sayın Akıncı’ya da söyleyin, Sayın Anastasiadis’e de söyleyin, müdahil olsunlar, ciddiyetle müdahil olsunlar buna… Altı aydır görüşmediler. Oturup “kayıp” şahıslarla ilgili konuşamazlar mıydı? Bilgi alış-verişinde bulunamazlar mıydı bizler için? Lütfen, bunu yapabilirlerdi…

Hristos Neokleus: “İnsanların hangi koşullar altında “kayıp” olduklarını bilmek istiyoruz…”
Ben de Kayıplar Komitesi’ne teşekkür etmek ve kutlamak istiyorum yaptıkları çalışmadan dolayı, hem bugün bize verdiğiniz bilgiler için, hem de genel olarak yaptığınız çalışmalar için… Sayın Nestoros’un da dediği gibi sizin görev alanınız sınırlı… Siz “kayıp” şahısları tespit etmek istiyorsunuz ama biz “kayıp” şahısların yakınları olarak başka isteklerimiz de var bizim. Evet, sizin görevleriniz arasına girmiyor olabilir ama ben söyleyeyim – birincisi, insanların hangi koşullar altında “kayıp” olduklarını bilmek istiyoruz… Ve toplumun hafızasını kaybetmemesini, “kayıplar”a ne olduğunu bilmesini istiyoruz. Bunun aslında bir uzlaşıya yardımcı olacağına inanıyoruz çünkü bu konuyu ilk aşanlar bizdik, ortak acıyla bir araya geldik iki toplumun insanları olarak ve biz Kıbrıs’ta kalıcı barış umudunun yeşermesine yardımcı olabiliriz, gelecek nesillerin bunu yaşamaması için… Ve size şunu sormak istiyorum aslında, evet görüyoruz, işinizi gayet iyi bir şekilde yerine getiriyorsunuz, görevinizi… Ama son derece yavaş bir süreç olduğunu siz de söylüyorsunuz, geciken bir süreç olduğunu da söylüyorsunuz ve “kayıplar”ın yakınları endişe duyuyor, belki de işinizi tamamlayamayacaksınız, tüm “kayıplar”ı bulamayacaksınız… Peki devletten ne istiyorsunuz, biz de en azından sahip olduğumuz küçük baskı unsurunu kullanabiliriz, bunun için çaba sarfedebiliriz ve hem toplumun, hem devletin size destek olması için belki yardımcı olabiliriz çalışmanızın daha etkili biçimde yürütülebilmesi için… Teşekkür ederim…

Anna Haralambudi:  “Karpaz bölgesi kayıpları Galatya’da gömülü olabilir…”
Ben de özellikle Kayıplar Komitesi’ne, Sevgül’e, aynı zamanda her iki tarafın da görünmez gönüllülerine teşekkür etmek istiyorum içtenlikle… Umarım Tanrı hepimize yaptığımız çalışmaları sürdürecek gücü de verecektir. Ben Kayıplar Komitesi’nin dikkatini Karpaz’daki “kayıplar”a çekmek istiyorum… Yalusa’da 8 Aralık 1974’te tutuklanmıştı benim babam, dokuz “kayıp” var Yalusa’dan, bulundular ve aileleri tarafından defnedildiler ama üç “kayıp” var hala aranan. Listelere baktığımızda ama az sayıda sivil “kayıp” var Karpaz bölgesinden. Onların olası gömüldükleri nokta Galatya olabilir… Galatya’daki kazıların durumu nedir? Çünkü çok çeşitli dedikodular, söylentiler duyuyoruz ve “kayıp” yakınları olarak bu konu bizim için önemli…

Maria Yeorgiadu: “Annem-babam, kızkardeşim bulunmazsa, öldüğümde beni yaksınlar, küllerimi onların gömülü olduğunu düşündüğüm Değirmenlik’teki evimizin bahçesine savurtsunlar…”
Merhaba, teşekkür ediyorum bugün bizlerle birlikte olduğunuz için… Odadaki bir çok kişi bizim arkadaşımız zaten… Ama şöyle bir sorum var benim: Henüz bulunamamış “kayıp” şahısların bir kaydı var mı elinizde? Ve bulunamamış kişilerin dosyalarını yeniden değerlendiriyor musunuz? Yani kalan kişi sayısı nedir? Biz çünkü ailemizi bulamadık… Hala umut edebilir miyiz, bizim de sıramız gelecektir diye? Bende de bazı bilgiler var… Ve ailemde hayatta kalan tek kişi de benim… Erkek kardeşim “kayıp”, babam-annem “kayıp”, kızkardeşim “kayıp”… Ben, ailem için şimdiye kadar yaptığınız çalışmalar, kızkardeşim için yaptığınız çalışmalarınız için teşekkür ediyorum… Çok çalıştınız ama umuyorum ki daha fazlasını yapacaksınız… Çünkü bizim bahçemize bir ev inşa edildi ve biz yakınlarımızın o bahçede gömülü olduklarına inanıyoruz. Yeğenim artık hayatta değil, geçtiğimiz yıl kalp krizi geçirip hayatını kaybetti ve bana demişti ki “kayıp” kardeşim, bizim evin biraz yukarısına gömülmüştü, amcamın arsasına… Değirmenlik-Kitrea’da Brudinya bölgesinde… O yüzden, dosyaları, benim ailemin dosyasını tekrar değerlendirmenizi rica ediyorum ve hala “kayıp” olan kişilerin dosyalarını… Çünkü artık zamanın sonuna geliyoruz… Ve ben öldüğüm zaman eğer annemin-babamın kalıntıları bulunmazsa, ben de beni yakmalarını ve küllerimi evimizin bahçesine atmalarını isteyeceğim, gömülmek yerine…

 

 

Bu yazı toplam 1609 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar