1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “İki şair, iki “düşman” olarak karşılıklı iki siperde...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“İki şair, iki “düşman” olarak karşılıklı iki siperde...”

A+A-

 

Türkiyeli şair Sezai Sarıoğlu, geçtiğimiz Cumartesi günü Kıbrıslı şair Fikret Demirağ için bir anma toplantısı düzenlerken, Facebook sayfasında da onunla ilgili bir yazı ve bir fotoğraf yayımladı. Sezai Sarıoğlu yazısında şöyle diyor:
"O Kanlı Yaz’da İçimizdeki Çığlık Şuydu: 'Kaç, tavşan! Ölüm ok gibi fırladı yaydan!/ Çiğnedi yüreği korkunun ağır tankları!/ Kaç, tavşan! İşte, gene gökte bir uçak delirdi,/ Yerde tetik ...çeken parmaklar delirdi, kaç, tavşan!/ Asker oldu Aşk’ı yazan! Asker oldu Aşk’ı yazan!/ Kaç, tavşan! Kaç! Çevrildi sayfası ‘bahar’ın!/ Kaç, tavşan! Sen burda ölürsün!/ Bir keder bombası dönüyor içinde yüreğimin!/ Kaç, tavşan! Gene mayına bastı Hayat!/ Kaç, tavşan! Kaç, tavşan! Kaç!/ Gene idam kütüğüne yatırdılar ‘yarım barış’ı!” (Fikret Demirağ/KIBRIS)
1999 yazında İsveç’in Batlık Denizi kıyısındaki Gotland adasındaki Visby kentinde bir araya Kıbrıslı sanatçılar trajik bir bilgiyle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı. Kıbrıslı şair, ressam, sinemacı, yazar ve tiyatrocuların katıldığı etkinliğin olağan bir günüydü. Şairler Türkçeden Rumcaya, Rumcadan Türkçeye çeviri yapıyordu. Şair Fikret Demirağ, Neşe Yaşın, Yorgos Moleskis ve Niki Marangu birlikte çalışıyor Kıristina ile Eftihios çevirilere yardım ediyordu. Başka bir masada şair Elli Peonidou, Gür Genç ve başka çevirmenler… Bir molada İsveç televizyonunun “1974 Savaşı’nda neredeydin?” temalı röportajını kolaylaştıran Kıbrıslı yönetmen Derviş Zaim, ilk olarak mikrofonu şair Fikret Demirağ’a uzatınca ezberleri bozulur
- Benim hikâyem çok kısa, diye başladım. 1974’te Lokmacı Barikatı’ndan iki mevzi yukarıda Yeşil Hat’taki 22. Bölükteydim, dediğimde şair Moleskis’in “Ben de karşındaki mevzideydim!” sözleriyle herkes olaya odaklandı. Aynı yerde “Düşman” olarak mevzilendiğimiz ortaya çıkınca, “Şimdi neler hissediyorsun?” sorusunu Moleskis’le göz göze gelerek şöyle yanıtladım: “İyi ki ölmedin Yorgo, iyi ki ben de ölmedim ve şimdi ülkemizin barışı için birbirimizden şiirler çeviriyoruz!” Yorgo’nun gözlerinden yaş süzüldü ve “İyi ki ölmedin, Fikret. Ben kimseyi vurmak istemiyordum. Şimdi buradayız!” dedi. Trajik bir rastlantıydı. İşte böyle… Referandumda Rumlar “Hayır” deyince “İçten çürüdüm” diyen Moleskis çok insan biri. Moleskis’e nasıl kurşun atarım. Yıllar sonra kızım Uzay bana, “Savaşta neredeydin baba?” dediğinde, “Şair Moleskis’in karşısındaki mevzide!” dediğimde trajediyi anladı.
Sözün burasında şiirinin gölgesine saklanan mahçuplardan George Moleskis’in kısa hikâyesine girelim. Moleskis, Türk ordusunun 20 Temmuz 1974 çıkarmasıyla “çağrı” üzerine orduya katılarak Lefkoşa’da Lokmacı Barikatı’nda mevzilenir. Yeni baba olan bir Rum askerin ölümüne tanık olmayı “savaşın trajedisi” olarak tanımlayan Moleskis, “Aynı ülkenin insanları savaşırken aralarında sadece yol vardı ve her şey çok dramatikti” derken dalıp gidiyor.
- Fikret’le karşılıklı mevzilerde oluşumuz ikinci çıkarmadaydı. Yıllar sonra tanışacak iki şairin, birbirinden habersiz karşılıklı “savaşması” kadar, iki adalının bu olayı yıllar sonra birbirinin şiirlerini çevirirken Gotland adasında öğrenmesi de bir trajedidir. Savaşta insan olmanın güzel örnekleri de yaşandı. Mevzideki evin su deposunu onarmak için çatıya çıkan Türk askerini vurmak yerine “Nasılsın?” dediğimde, elindeki tıkacı göstererek “deliği kapatacağım” demiş, “Çabuk ol Rumlar seni öldürebilir” diyerek “düşmanımı” uyarmıştım. O günlerde şiirler yazar, insanların acılarıyla ilgili notlar alırdım. 1980’de Moskova’da “Ne Kadar Büyüktü Ay” isimli acıyı, kaybolan arkadaşlarımı, göçmenliği içeren şiirlerimi yayımladım.
Yıllar sonra arkadaş olan iki şairden üç yıl yitirdiğimiz Fikret Hoca'nın yarın kulaklarını çınlatacağız... (Kıbrıs üzreine sözlü Tarih çalışmamdan bir kesit)
(FACEBOOK – Sezai Sarıoğlu – 19.4.2013)

Bu yazı toplam 2800 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar