1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Hukukta çağdaş değiliz”
“Hukukta çağdaş değiliz”

“Hukukta çağdaş değiliz”

Bir süre önce vefat eden Sanatçı Kayahan’ın avukatlığını da yapan Oğuz Hukuk Bürosu sahibi Avukat Özal Oğuz, KKTC Hukuk sisteminin çağın gerisinde kaldığını söyledi

A+A-

Gönendere’den İstanbul’a uzanan bir yaşam öyküsü bulunan Avukat Özal Oğuz, ülkemizdeki hukuk sistemi konusunda açıklamalarda bulundu. Oğuz, “Adamızda gerek mevcut yasal mevzuat, gerekse de hukukun uygulaması açısından iyi bir sınav verdiğimizi söyleyemem ne yazık ki. Bilgi çağında yaşıyoruz. İletişimin ve ticaretin şekli değişti, her şey elektronik ortamda yapılıyor. Ancak biz hala bu çağın gerektirdiği yasaları ve ilgili alt mevzuatı oluşturamadık. Bu şekilde dünya ile iletişime geçmek, sesimizi duyurmak mümkün değildir” dedi. Oğuz, Türkiye’de Kayahan Acar’ın da avukatlığını yaptı ve vefatından sonra eşi İpek Acar ile telif hırsızlığına karşı ciddi mücadeleler veriyorlar. Yeni kurulan hükümetten de başta eğitim konusundaki beklentilerini dile getiren Oğuz, ülkenin dünya ile entegrasyonu sağlamanın bir an önce yapılmasını, Kıbrıs sorununun arkasına artık sığınılmaması gerektiğini ifade etti.

“Kendi hukuk büromdayım”

  • SORU: Kamuoyunun sizi daha yakından tanıması için bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız ?
  • OĞUZ:1973 yılında doğdum. Gönendereliyim. İlk ve orta okulu Gönendere’de okuduktan sonra, Lefkoşa 20 Temmuz Lisesi’den 1991 yılında mezun oldum. Üniversite sınavında dereceye girerek İzmir 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım. Üniversite eğitimi ve devamında çalışma hayatı ile birlikte 9 yıl İzmir’de yaşadım. 2000 yılından itibaren de İstanbul’dayım.
    2004 yılında kadar kurumsal şirketlerde çalıştım ve 2005 yılında OĞUZ HUKUK BÜROSU adı ile kendi avukatlık büromu kurdum.
    Esen Oğuz ile evliyim ; Mete ve Tuna adlarında 2 oğlumuz var.        

Askerlik ve göç etken

  • SORU: 1991’den beri yurt dışındasınız. Sizi yurt dışında/İstanbul’da yaşamaya iten neden nedir?
  • OĞUZ: Göç, küçük adalar için her zaman bir sorun olmuştur, bu dünyanın her yerinde böyledir. Ancak bizim adamız bu konuda önemli bir farklılık göstermektedir. Kıbrıs’tan binlerce gencimiz, insanımız yurt dışına göç ederken, daha fazla sayıda göçmen adaya alınmıştır ve alınmaya devam edilmektedir. Üstelik de plansız ve kontrolsüz bir şekilde. Benim gibi pek çok arkadaşımın yurt dışında kalmasının en önemli sebeplerinden birinin de yine bu şekilde plansız ve sonuçları iyi düşünülmeden çıkarılan bedelli askerlik yasası olduğunu düşünüyorum. Yurt dışında eğitim alan gençlere, eğitim sonrası 7 yıl yurt dışında çalışma şartı ile bedelli askerlik hakkı verilmişti. Bir hak gibi getirilen bu uygulama, tahmin edeceğiniz gibi 7 yıl gibi uzun bir çalışma süresinin sonunda, buna evlilik ve çoluk çocuğa karışma da eklenince, göçün önemli sebeplerinden biri haline gelmiştir. Esasında benim niyetim bu 7 yıllık süre zarfında, İzmir’de kalmaktı. Ancak kısmen tesadüfler kısmen de iş hayatının gerçekleri yolumu İstanbul’a çıkardı. Eşimin Yunanistan vatandaşı olması ve ailesinin Yunanistan’da yaşaması da İstanbul’u bizim için bir orta ve ortak nokta haline getirmiştir. 

Müzisyen Kayahan’ın Avukatıyım

  • SORU: Sizi Türkiye televizyonlarında ve basınında zaman zaman Kayahan Açar’ın avukatı olarak gördük. Sadece telif hukuku ile mi ilgileniyorsunuz?  
  • OĞUZ: Sevgili Kayahan Açar ve kıymetli ailesinin yaklaşık 10 yıllık avukatıyım. Kayahan Bey vefat edene kadar ve sonrasında eşi İpek Hanım ile telif hırsızlığına karşı ciddi mücadeleler verdik, vermeye devam ediyoruz.Ancak fikri haklar ve telif hukuku ilgilendiğim tek alan değil. Bunun yanında ticaret hukuku ve şirketler, borçlar hukuku ve sözleşmeler, iş hukuku, başlıca çalıştığım alanlardır. 

Hukukta çağı yakalamamız gerekiyor

  • SORU: Yaptığınız işle ilgili Kıbrıs’taki durumu değerlendirir misiniz?
  • OĞUZ: Bu konuda sadece mesleğim olan avukatlığı değil, genel anlamda,  avukatlar olarak bir parçası olduğumuz, hukuku konuşmak isterim. Bana göre hukuk bir devletin temelidir. Hukuk, toplumun bir arada kalmasını sağlayan en önemli yapı taşlarından biri olan ADALETİ sağlamalıdır. Hukuk ve adaletin olmadığı bir toplumun bir arada, güven ve huzur içinde yaşaması ne yazık ki mümkün değildir. “Adalet mülkün (devletin) temelidir”, cümlesi bunu açıkça ortaya koymaktadır. Adamızda gerek mevcut yasal mevzuat, gerekse de hukukun uygulaması açısından iyi bir sınav verdiğimizi söyleyemem ne yazık ki. Bilgi çağında yaşıyoruz. İletişimin ve ticaretin şekli değişti, her şey elektronik ortamda yapılıyor. Ancak biz hala bu çağın gerektirdiği yasaları ve ilgili alt mevzuatı oluşturamadık. Bu şekilde dünya ile iletişime geçmek, sesimizi duyurmak mümkün değildir. Bu sebeple eğitime öncelik verilmeli, en az ortaokul düzeyinden başlayarak okullarda bir ders olarak hukuk okutulmalıdır. Üniversitelerde hukuk fakültelerinde “yargının bağımsızlığı” ve “hukukun üstünlüğü” kavramları temel alınarak, daha kaliteli ve uzmanlaşmaya yönelik ve bir eğitim modeline geçilmelidir. Mevcut avukat, hakim ve savcıların güncel eğitimler almaları sağlanarak, kendilerini geliştirmeleri sağlanmalıdır. Bu konuda barolara ve hukuk fakültelerine önemli görevler düştüğünü ve daha fazla insiyatif almaları gerektiğini düşünüyorum.    

Ülkemizde ne yapılabiliriz tartışıyoruz

  • SORU: İstanbul’da diğer Kıbrıslılar ile iletişim halinde misiniz?
  • OĞUZ: İstanbul’da çok sayıda Kıbrıslı var. Bizim de “Kıbrıslı Dostlar” olarak isimlendirdiğimiz bir grubumuz var. Sık sık bir araya gelerek sohbet ediyoruz, fikir alışverişinde bulunuyoruz, yardımlaşıyoruz. Aklınıza gelebilecek her meslekten insanımız var. En çok da adamızın nelere ihtiyacı var, nasıl bir planlama yapılmalıdır, biz kendi adımıza neler verebiliriz, ne katkı koyabiliriz konuşuyor, tartışıyoruz. Son dönemde özellikle eğitim konusunda kafa yormaya çalışıyoruz.

Dünyayı Kıbrıs sorunu üzerinden görmekten vazgeçmeli

  • SORU: KKTC hükümetinden beklentileriniz nelerdir ?
  • OĞUZ: Yeni seçim oldu ve geniş tabanlı yeni bir hükümet kuruldu. Bu hükümetten her anlamda, her alanda beklentiler büyük. Kendi adıma benim beklentim eğitime ayrı ve özel bir önem verilmesi. Çocuklarımıza dünya standartlarında çağdaş, akılcı ve bilimsel bir eğitimi, adamızın ihtiyaçlarını da gözeterek, mutlaka sağlamalıyız. Bunun için de nüfus, meslek ve buna uygun eğitim planlaması yapılmalıdır. Geniş katılımla yapılacak bu planlama, hükümetlerden ve partilerden bağımsız bir devlet politikası haline gelmelidir.
    Dünyayı “Kıbrıs Sorunu” üzerinden görmeyi,değerlendirmeyi bir an önce terk etmeli ve insanımızı dünya ile entegre olmaya hazırlamalıyız. Bilginin ve ekonomik ilişkilerin sınırları tanımadığı bir çağdayız. Bilgi ve iletişim, sınır ve gümrüklere takılmıyor. Buna yönelik ürün ve hizmetleri ortaya çıkaracak eğitim planlamalarımız acilen yapılmalıdır. “Tanınmıyoruz” bahanesinin arkasına daha fazla saklanacak zamanımız kalmamıştır.  Yarın AB bizi üyelik için davet etse hangi hukuki ve ekonomik altyapı ile buna uyum sağlayacağız?  Bilgiye değer veren ve  koruyan,  el değiştirmesini düzenleyen, emeği ve eseri koruyan yasaları acilen getirmeliyiz ve uygulamalıyız.

Koşullar oluşursa dönme arzusundayım

  • SORU: İlerleyen dönemlerde adaya kesin dönüş yapmayı düşünüyor musunuz?
  • OĞUZ: İstanbul’da ve genel olarak yurt dışında tanıdığım konuştuğum pek çok Kıbrıslı arkadaşım gibi ben de bir an önce adamıza geri dönme umudunu taşıyorum. Ailem ve sevdiklerimle güzel bir iklimde, güneşi, denizi ve huzuru bol yaşam istiyorum.  Dilerim bir an önce elverişli koşullar oluşur ve umudumuz gerçekleşir.

Ülkenin değerini bilelim

  • SORU: Son olarak ne söylemek istersiniz. ?
  • OĞUZ: Dünyaya baktığımızda, ne kadar güzel bir yurda sahip olduğumuzu ve aslında ne kadar şanslı olduğumuzu açıkça görüyorum. Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım işleri yapabilecek nitelikli ve verimli insan gücüne de sahibiz. Yeter ki planlamayı iyi yapalım ve cesaretle uygulayalım. Liyakate önem vererek, eş dost ahbap ilişkilerini gerek kamusal gerekse özel iş yaşamının dışında tutalım.

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 6176 defa okunmuştur