1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. HERKES KENDİ KIBRIS SORUNUNU ÇÖZSÜN GİRİŞİMİ
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

HERKES KENDİ KIBRIS SORUNUNU ÇÖZSÜN GİRİŞİMİ

A+A-

Çarpan kapının sesini alıp gitti
Artık dönmemek için geriye
(Üşümüş Kuşlar s.58)

Çarpan kapının sesiyle irkildi ülke. İliklerimize kadar ürperdik. Neler konuşulduğunu bilmediğimiz o odalardan bir işaret geldi. Hayatlarımızın en önemli sorusunu, doğduğumuz günden beri ışığı bulmak için içinde debelendiğimiz tüneli acı bir çığlık dolaştı. Bir ses… Nedir o? Kapı çarpmış. Oysa biz beyaz bir güvercinin semalarımızda keyifle uçmasını beklemekteydik.

Öyle bir kapı çarpması ki ülkenin her yanında işitilmiş. Bir sinir harbinin meydanına düşen bomba gibi… Yıpranmış kavramları, yıpranmış hayatları, yıpranmış zamanları savuran bir rüzgârın belirişi, ortalığı birbirine katması gibi…

Öncelikle yapılması gereken işler yapılmadığı için, bacaklar altıncı basamağa doğru uzatıldığı için yere yuvarlanmalarını izledik. Hiç de hayret etmeden izledik bunu…

Hayatlarımız böyle sarsılırken devam ettik işimize. Sesi duyup irkildik önce, sonra sakinledik. Zaten beklediğimiz bir durummuş gibi sineye çektik.

İçerde pişirildiğine inanmak istediğimiz mucizevi yemek yanmış gibi iç çekip durduk.  

Ben Üniversite’deydim haberi aldığımda. Öğrencilerimle önce yasa kapıldık sonra da bir gülme krizi yaşadık.

Daha sonra buluştuğum bazı gençlerle birlikte yaşayabileceğimiz bir köy projesi üzerine konuşmaya başladık. “Herkes Kendi Kıbrıs Sorununu Çözsün Girişimi”nin ilk projesi.

Terk edilmiş bir köy bulunur ve oraya bir barış köyü kurulur. İsteyen kendi evini yapar. Kolektif yaşam için gelir kaynakları oluşturulur.

Yıllar önce birkaç kez gidip kaldığım Neve Şalom (What as Salam)’ı anlattım ben.  Tel Aviv ve Kudüs arasındaki bir arazide kurulu köyde İsrailli ve Filistinli barışseverler bir arada yaşıyorlar, bir barış okulu ve lokanta işletip gelirlerini oradan sağlıyorlardı.

Benim oraya son gidişim 90’lı yılların sonundaydı yanılmıyorsam. Şimdi durum nedir bilemiyorum ama içimi umutla doldurduğunu anımsıyorum.

Web sitelerine girdim az önce ve aktivitelerin sürdüğünü sevinçle gördüm. 10 Şubat’ta ölen bir barışseverin anısına zeytin ağacı ekimi varmış mesela. 8 Şubat’ta barış kahramanlarını anma etkinliği... 30 Ocak’ta mimarlar Arap köylerindeki yıkımları konuşmak üzere toplanmışlar…

Kıbrıs’ta çok daha iyisi yapılabilir diye bir umut kapladı içimi. Görüşme masasından nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın bunlar yapılması gereken projeler zaten.

Öncelikle henüz evini, hayatını kurmamış gençlerin ve emeklilik yaşayan yetişkinlerin birlikte var olabileceği bir proje gibi görünüyor.

Ara Bölgedeki Dayanışma Evi’nin barışa nasıl katkılar yaptığını düşünelim. Bir hayal gibi duran bu proje gerçek olabilmişse bu da mümkün.

Bir projenin gerçekleşebilmesi için en önemli unsur insan potansiyeli ve doğru zamanda doğru kararları verip doğru girişimleri yapabilmek.

Ortada bir barış masası değil bir pazarlık masası olduğu ortada… Daha çok da bir kavga, alabildiğini koparma masası bu… Bir boşanma masası… Boşanırken kimin ne alacağına, neyi nasıl paylaşacağına karar vermeye çalışan bir çift var.

Gerçek barış masaları kurulabilir her yerde. Ülkenin genelini etkileyecek güzel projelere imza atılabilir.

İsrail’de belli ki başka bir kültür, bir kibutz deneyimi yardımcı olmuş buna ama bizim de kendi paylaşımcı kültürümüz içinden yapabileceklerimiz olmalı.

Gözümüzü diktiğimiz masa son derece karışık bir denklemi bin bir güçlükle çözmeye çalışıyor. Bu kriz sadece var olan sorunlardan dolayı ortaya çıkmış bir sivilceyi andırıyor.

Böyle bir yaklaşımla ileriye gidilmesi mümkün değil gibi geliyor bana.

Yine bir araya geleceklerdir. Masasız bir Kıbrıs düşünülemez. Başımıza çok kötü şeyler gelmesi mümkün… Mucizevi bir gelişme olabilir mi peki? Belki…

Sonuç ne olursa olsun barış sokakta kurulacaktır.

Herkes Kendi Kıbrıs Sorununu Çözsün Girişimi hayırlı olsun derim ben.

Bu yazı toplam 2683 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar