1. YAZARLAR

  2. Tümay Tuğyan

  3. Güvensiz çünkü silahlı
Tümay Tuğyan

Tümay Tuğyan

Güvensiz çünkü silahlı

A+A-

Askeri birliklerin ve mühimmat depolarının, yerleşim yerlerinin dışına çıkarılması talebi, geç kalınsa da yerinde ve gerekli olduğu kadar, tek başına esas ihtiyacı ötelemeye yarayacağından, eksiktir.

Adanın, bir an önce silahsızlandırılmaya ve askersizleştirilmeye ihtiyacı var.

Toplam nüfusla karşılaştırıldığında, Kıbrıs genelinde neredeyse her 10 kişiye bir askerin düştüğü ortaya çıkıyor ki bu dünyanın diğer ülkeleriyle kıyaslandığında, deyim yerindeyse dudak uçuklatan bir oran.

82 milyonluk Almanya’nın asker sayısı 120 binin altında.

65 milyonluk Birleşik Krallık’ta 100 bin, 45 milyonluk İspanya’da 125 bin civarında…

‘Fakat bu ülkeler AB ülkeleri, Avrupa’da savaş tehdidi ile bizim coğrafyamızdaki savaş tehdidi karşılaştırılmamalıdır’ gibi argümanlarla gelecek olanlar vardır eminim.

O zaman savaş ‘tehdidi’ Avrupa’dan, hatta bizden de kat be kat fazla olan başka bazı ülkelere bakalım.

Mesela İsrail’e…

İsrail’in nüfusu 8.5 milyon, asker sayısı ise 175 bin civarında.

Mesela İran’a…

İran’ın nüfusu 80 milyon, asker sayısı 460 bin civarında.

Mesela Kuzey Kore’ye…

Kuzey Kore’nin nüfusu 25 milyon, asker sayısı 1 milyon civarında.

Peki dünyanın büyük güçleri?

Mesela Amerika, Çin ve Rusya?

ABD nüfusu 327 milyon, asker sayısı 1 buçuk milyon.

Rusya nüfusu 145 milyon, asker sayısı 9 yüz bin.

Çin nüfusu yaklaşık 1 buçuk milyar, asker sayısı 2 buçuk milyon.

Çin’de bile ki Çin, bütün bu ülkeler arasında nüfus/asker oranı en yüksek olandır, her 60 kişiye bir asker düşmektedir.

Yani yazının başına dönecek olursak, Kıbrıs tam bir askeri yığınak ve ada başlı başına bir askeri mühimmat istasyonudur.

Temmuz ayında Taşkent dağlığına düşen füzenin, Arapköy’deki  cephaneliğe isabet ettiğini bir düşünün!

Ya da benzer bir başka cephaneliğe!

Yaşanacak olan felaketi tahayyül edebiliyor musunuz?

Bize bu silahlar sayesinde güvende olduğumuz söyleniyor.

Hayır, biz bu silahlar sayesinde, tam aksine çok büyük bir tehlike altındayız.

Ülkemiz, en erken zamanda, askerlerden ve silahlardan arındırılmalıdır.

Hem Rum-Türk demeden hepimizin can güvenliği, hem de toplumlararası karşılıklı güvenin sağlam bir zeminde yeşertilebilmesi için!

patlama-001.jpg
 


Sır verilmez

Arapköy’deki patlamanın ardından, gerekli incelemeleri yapmak üzere Türkiye’den bir ekip gelmiş. Başbakan Tatar, TC Genelkurmayı ile Savunma Bakanlığı’na teşekkür ediyor bunun için.

Hem mühimmat ‘cenneti’ olacaksın, hem de bu ‘cennette’, mühimmattan anlayan olmayacak ve ekip başka bir ülkeden gelecek.

Ya da mühimmattan anlayan varsa da işin içine karıştırılmayacak.

Malum, üzerine konuşlanılan toprak bizim ama asker bizim değil, mühimmat bizim değil, tüm bunlara ait bilgiler, bizim hiç değil.

Ser verilir ama sır verilmez!


Ya sonra?

Cephaneliğin boşaltılması yönündeki çağrılar karşılık bulur ve TSK bu anlamda bir adım atarsa, boşaltılan arazinin akıbeti ne olur?

Bu soru da aklımızın bir kenarında dursun bence.


Vakıflar’dan Maraş Kampanyası

maras_.jpeg

Vakıflar İdaresi bir süredir internet ortamında Maraş’la ilgili bir reklam kampanyası yürütüyor. Üzerine tıkladığınızda sizi Youtube’a yönlendiren linkin ucunda, yaklaşık 2 buçuk dakikalık bir ‘Maraş Evkaf malıdır’ propagandası ile karşılaşıyorsunuz.

Bildik şeyler;

Orijinal tapular elimizdedir…

Maraş’ın büyük bir çoğunluğu Vakıf malıdır…

İngilizlerin yaptığı devir yasadışıdır…

Falan, filan!

Peki bu reklam filminin hedef kitlesi kim?

Türkçe olduğuna göre, Rumlar değil.

BM de değil.

İyi de Maraş’ın vakıf malı olduğu iddiasıyla ikna edilmesi gereken biz değiliz ki!

İkna etmeniz gerekenler Rum tarafı ve uluslararası toplumdur.

Öyleyse kimin reklamını kime yapıyorsunuz?


Türkçe bilmeyen çocuklar

İki öğretmen sendikasının, yeni eğitim yılının başlayacak olması nedeniyle düzenledikleri basın toplantısında dikkat çektikleri konular arasında, 3’üncü dünya ülkelerinden göç eden çocukların okullarda yaşadığı sorunlar da vardı. Bu çocuklar Türkçe bilmiyorlar. Türkçe bilmedikleri için ne dersleri anlayabiliyor ne de sınıf arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle kaynaşabiliyorlar. Bakanlık, bu konuda hızlı bir biçimde harekete geçip, yabancı çocukların her türlü iletişim sorununu çözmek için gerekli tedbirleri almalı. Okullarımızdaki her bir çocuğun, kendilerine verilen eğitimden eşit bir şekilde faydalanma hakkı var çünkü.

Bu yazı toplam 2132 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar