1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. GÜLİSTAN ADLI ÇOCUK
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

GÜLİSTAN ADLI ÇOCUK

A+A-

Uzaktan gördüğünün yanına yaklaşınca şaşırırsın. Sana anlatılanı kendin tanıyınca… Birinin sesinin titreşimi içine çarpınca… Birine dokununca… Sarılınca… Hayat hep böylesi deneyimlerle doludur. Gerçekten bilmek, gerçeği bilmek bir süreçtir. Kelimeler önyargıları örer. Algılarımız bir biçimde yönetilir.  Bazen filler ve körler ilişkisinde olduğu gibi gerçeğin sadece bir yanını tutabiliriz. Gerçek aslında tutulmaz bir şeydir. Gerçek, değişkendir çünkü. En iyi bildiğini sandığın bile bilmediğindir. Hayat hep soru sormaktır; keşfetmeye çalışmaktır bu yüzden.

Gerçek derinlerdedir oysa biz yüzeye bakarız çoğu zaman. Bir cümleden kendi içimizdekine benzeyen bir hikâye yazarız. Başkalarına dair anlatılar kurarken kendimizi anlatırız daha çok da. İçimizdeki iyiyi ve kötüyü, kırgınlığı, güvensizliği, yaralarımızın verdiği sancıyı anlatırız.

Çoğu zaman kendimizi bile yeterince bilmiyoruzdur ki başkalarını bilelim; yargılarda bulunup haklarında dedikodular yapalım.

Bazen başkalarının kafasında bana dair kesin bir saptamayı görürüm ve bu sersemletir beni. Paralize edici bir enerji gelir üstüme ve garip bir biçimde bu yargıya katkı koyacak biçimde davranırım. Kendim olmamı, doğallığımı engelleyen bir durum oluşmuştur bu iletişimde. Karşımdakinin bakışlarında keşfettiğim öylesine içimi burmuştur ki nutkum tutulur. Küserim belki de o an, ona ve hayata… Suskunlaşırım böyle bir durumda, gözlerimi kaçırırım. Ruhum kapıyı çarpıp gitmiştir aslında. Öylece bomboş ve anlamsız kalmışımdır.

İnsan olmak nasıl bir şeydir? Budur hayatın yüzyıllara yayılan sorusu… Bunca vahşet bunca zulüm neden vardır? Savaşlar, kıyımlar, göçlerle doludur insanlık tarihi… İnsan insana, insan hayvana, insan doğaya bunca kötülüğü neden yapmıştır?

Bütün bu sorulara bazı cevaplar aramış, doğru-yanlış bazı açıklamalar bulmuşumdur kendimce. Kendi içime, insan olmanın getirdiği zaaflarıma bakıp kendimi yeniden oluşturmaya, varoluşun gizlerini anlamaya çalışmışımdır.

Geçenlerde Diyarbakır’daki Ezidi kampında çocuklara sarılmış yürürken hayatın ürpertisiyle doldu içim. O çocukların gelecekte nerelerde olacaklarını, her birinin var olabilecek hikâyesini düşündüm.

Bir kız vardı Gülistan adında. Çocuklar arasında bir lider gibiydi. Herkes biliyordu adını. Çevreye yaydığı bir efsun hissediliyordu. Çocuklara o tipik “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusu sorulduğunda istisnasız hepsi “doktor” dediler. (Ezidiler kampta verilmek istenen eğitimi reddettiklerinden ve maalesef çocuklar öğretmensiz olduklarından belki de…) Sadece Gülistan “Ben YPG olacağım” dedi. Küçücük bir kız çocuğunun, içlerinde en parlak, en zeki görünenin rol modeliydi bu… Bir gerilla, bir kahraman olmak…

Savaş görmüş, travmalardan geçmiş çocukların geleceği üzerine kesin hükümlerle tahminler yapmak yanlış kuşkusuz. Bazen böylesi deneyimler hayattaki olgunlukların ve isabetli tavır alışların da öncülü olabiliyorlar. Coğrafya kaderdir belki ama hayat kadere direnip onu alt edenlerle de doludur.

Hayat inanılmaz bir şeydir aslına bakılırsa. İnsan bir mucizedir. Her şeyi yapabilir insan.

Çocukları düşündüm günlerce o kamp ziyaretinden sonra. Onların masumiyetini… Onların köreltilmekte olan ışığını…

Türkiye Yazarlar Sendikası, Kürt Yazarlar Derneği ve K. T Sanatçı ve Yazarlar Birliği olarak Diyarbakır’daydık. Hedefimiz yıldönümü dolayısıyla Roboski’ye gitmekti ama sis dolayısıyla şehre üç saat rötarlı inince güvenlik gerekçesiyle ertelendi program. Ezidi kampına gitmemiz, Gülistan ve diğer çocuklarla karşılaşmamız böyle bir rastlantıyla gerçekleşti. Savaşın, insanın insana karşı vahşetinin bir başka yüzünü görmüş olduk böylece…

Hayat Gülistan olsun istiyor insan. Çocuğuna da bu adı veriyor belki. Genelde güzel şeyleri simgeleyen adlar veriliyor çocuklara. Her çocuk bir gelecek hayali demek aynı zamanda. Zulüm giriyor sonra hayata. Geçen gün izlediğim Fatih Akın’ın “Kesik” filmindeki zulmün yeni yüzyıla dair versiyonları… Biter sanıyoruz savaşlar ama bitmiyor. Başka bir dünya kurulacaktır belki ama yol çok uzun daha. Sen özgürlük savaşçısı olmayı hayal ediyorsun Gülistan, ben hayranım onlara bir anlamda ama gerçekleşmez umarım bu dileğin. Sana gül bahçeleri vaat edemiyoruz ama biraz daha iyi bir dünyada yaşarsın belki. Kampta geçen bir çocukluğu hep hatırlasan da bir silahtan daha güzel şeyler taşırsın umarım elinde.

Bu yazı toplam 3620 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar