1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. Gizli gücümüz
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

Gizli gücümüz

A+A-

Hayatta rastlantıların gücü hep düşündürmüştür beni… Bazı insanlarla yollarımızın kesişmesi örneğin. Evden on dakika daha geç çıksak hayat daha farklı bir hikâye yazabilir bizim için. Sezgilerimizin açık olması, işaretleri doğru okumamız, atak davranıp doğru hamleyi yapmamız da önemli tabii ki. En önemlisi içinde bulunduğumuz ruh hali. Hayata kalbimizi açmazsak o da ışığını kesiyor bizden.  Perdelerimizi kaparsak göremiyoruz güneşi. Koşulların bazen son derece negatif olması da mümkün kuşkusuz. Buna rağmen her zor durumda insanın içini ısıtacak bir şeyler bulunabilir.

Berlin’deki göle bakan Edebiyat şatosunda geçen güzel günlerden ayrılmak biraz zor gelse de oradan getirdiğim enerji yazın geri kalanını olumlu kılmaya yetiyor. Boşnak şair Mili Dukic’in anlattığı hikayeleri anımsayıp gülümsüyorum ara sıra. Savaş sırasında yemek yapabilmek için kitapları yakmışlar. En güzeli Dostoyevski çorbası oluyormuş mesela ( Burada kahkahalarla gülüyoruz)

Edebiyat festivallerinde, konferanslarda dinlediğimiz şiirler, bildirilerden öte kişisel sohbetler çok değerli. İrlandalı şair Sinead Morrissey ile tanışmak harikaydı örneğin. Sinead her gördüğünü, her dokunduğunu şiir yapabilenlerden. Parallax adlı şiir kitabıyla 2013 yılında T.S Eliot ödülünü almış. Kesinlikle Türkçeye çevrilmeli. Bunun dışında beni derinden etkileyen Suudi bir baba ve Alman anneye sahip genç yazar Rasha Hayat oldu. Yazdıklarını okuyamasam da uzun sohbetlerimiz onun iç dünyasına, romanlarındaki atmosfere dair ip uçlarıyla doluydu. Keşke o da çevrilse bir gün.

Bir savaş üç gün sürer yaralarını iyileştirmek yüz yıl derler ya bu kişisel hayatlarımız için de geçerli. Yaşadığımız travmalar kolay iyileşmiyor. Hikâyeyi baştan kurmak, içindeki gülünç unsurları bulup çıkarmak insana iyi geliyor bu yüzden. Bir zamanlar Beyoğlu’nda bir sergiye denk gelmiştim. Konsept neydi tam hatırlamıyorum ama bir odada Boşnakların savaş sırasında yaptığı esprilerle ilgili videolar ve enstalasyonlar vardı. Mili’yi dinlerken bunlar geldi aklıma. Bir de savaş sonrası gittiğim Saraybosna’da gördüklerim. Sınır Tanımayan Palyaçolar örgütünden bir palyaço örneğin. Bir de kuşatma  sırasında kadınların saçlarını yaparak onlara yaşama sevinci aşılamaya çalışan İspanyol saç bakım ürünleri şirketi. Kadınlar kurşunların arasından sıvışıp saçlarını yaptırmaya koşuyorlarmış.

Ne kadar kötü durumda olursak olalım bizi dinleyecek, bize sarılacak arkadaşlarımız varsa şanslıyızdır. En kötü durum insan sıcağını yitirmemiz ve yalnızlığı başaramamamızdır. Arkadaşlarımız en büyük zenginliğimizdir ama bize seven arkadaşlara sahip olmak için bu sevgiyi hak edecek biri olmamız da önemli. Bunu da ancak bütün zaaflarımız, iyi ve kötü yanlarımızla gerçek bir insan olarak başarabiliriz. Sahte bir insansak, maske taşıyorsak bizi sevenlerin gerçek sevdiği değilizdir zaten. Gerçek sevgi bir insanı her şeye rağmen olumlu ve olumsuz özellikleriyle birlikte sevmektir. Mükemmel olduğumuzu düşünüp bizi sevenler fena halde yanılmaktadırlar zaten. Gerçek birer insanız ve gerçek bir insan gerçek bir sevgiyi hak edendir.

Dışsal faktörler ne olursa olsun güç bizim içimizde. En zor koşullarla başa çıkabilecek zekâ ve beceri var insanda. Beynimizi korumak önemli bu yüzden. Gerildiğimiz zaman toksin oluşturuyormuş bedenlerimiz ve bu zihnimizi bulandırıp net düşünmemizi engelliyormuş. Yaptığımız zincirleme sakarlıkların bir nedeni de buymuş. Sakin olmayı başarabilmek önemli bir yüzden. Benim gibi panik bir insanın bunu tavsiye etmesi biraz tuhaf tabii. Ama sizlere tavsiye ederken kendime de telkinde bulunmuş oluyorum.

Hayatlarımızın hikayesi büyük oranda bizim elimizde. Bunu ayırdına varıp dışsal faktörlere büyük önem atfetmekten sakınırsak sanki daha mutlu olacağız.

Başımıza pek çok kötülük gelmiş olabilir, daha kötülerinin bile gelmesi mümkündür hatta ama önemli olan bizim nasıl birer savaşçı olduğumuz. (Savaş kelimesini bu bağlamda bile sevmesem de yerine koyacak başka bir söz bulamadım) Kendi hayatlarımızda birer kahramanlık hikayesi yaratabiliriz, söylemek istediğim bu. Gücümüze inanıp işaretleri doğru olursak kim korkar hain kurttan.

Bu yazı toplam 1575 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar