1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. GİAD'dan, Meclis’e toplumsal birlikteliği sağlama çağrısı
GİADdan, Meclis’e toplumsal birlikteliği sağlama çağrısı

GİAD'dan, Meclis’e toplumsal birlikteliği sağlama çağrısı

Yöneticilerin toplum çıkarlarını hiçe sayarak atılan adımlardan bir an önce vazgeçmelerini talep eden GİAD, Meclis’e toplumsal birlikteliği sağlama çağrısı da yaptı.

A+A-

Genç iş Adamları Derneği, “bu topraklarda yaşam mücadelesi veren bireylerin gözlerinin içine bakarak vaatlerde bulunan yöneticilerin, toplumla dalga geçercesine attığı adımların, gündem olup tartışılan konuların,  toplumun psikolojisini her geçen gün daha da bozduğunu ve yönetenlere olan güveni her geçen gün daha da azalttığını” savundu.

Yöneticilerin toplum çıkarlarını hiçe sayarak atılan adımlardan bir an önce vazgeçmelerini talep eden GİAD, Meclis’e toplumsal birlikteliği sağlama çağrısı da yaptı.

Genç iş Adamları Derneği yetkilileri ve temsilcileri, bugün Meclis önüne giderek, tüm toplumu ciddi şekilde rahatsız ettiğini ileri sürdükleri konularla ilgili açıklama yaptı. Derneğin bildirisini Başkan Ceyhun Tunalı okudu.

Tunalı, GİAD’ın ekonomik bir sivil toplum örgütü olarak, bugüne kadar “yürütmenin ekonomiyle ilgili attığı yanlış adımlara” ekonomik ve liberal akla uygun eleştirilerini yaptığını ve doğru adımları da gerek görsel gerekse yazılı basın yolu ile takdir ederek kamuoyunda farkındalık yaratmayı ilke edindiğini belirtti.

“Ancak,  geçmişte ve içinde bulunduğumuz bu dönemde oy vererek ülke yönetimini emanet ettiğimiz hükümetlerin ülke ekonomisinin gelişmesi adına icraatta bulunmalarını beklerken,  toplum bütünlüğünü ve çıkarlarını zedeleyen kararlar aldıklarını, hükümet programında ivedilikle yerine getirilmesi gereken birçok konuyu rafta tutmaya devam ettiklerini üzülerek izlemekteyiz” diyen Tunalı, siyasilerin toplum çıkarları yerine,  kişisel, zümresel ve partisel çıkarlarını göz önünde bulundurarak, ekonomik kalkınma sağlamadığını savunarak, bunların siyasete ve hükümete olan güveni temelden yaraladığını ileri sürdü.

Tunalı, yönetenlerin vekaleten bulundukları yerlerin ağırlığına ve sorumluluğuna yakışır adımlar atmalarını talep ederek, tüm toplumu ciddi şekilde rahatsız ettiğini savunduğu icraatları şöyle sıraladı:

“1.Hapisteki bir şahsı müdürlük mevkisine atayacak kadar ne yaptığının farkında olmayan, ayrıca atılmış olan imzaların daha mürekkebi kurumadan “haberim yok” diyen bir Başbakan ve hükümet tarafından yönetiliyoruz.

2.Bakanlar Kurulu ihale yasasını hiçe sayarak ihale bağlamaya devam ediyor. Çözüm bekleyen onca soruna rağmen, bu koltuklardaki bakanlarımız sadece belli zümrelere mi hizmet ediyorlar?

3.Meclis salonunda anayasayı savunan vekiller, dışarda hayır kampanyası yürüterek, başka bir deyişle “ikiyüzlü” davranmışlardır.

4.Cumhuriyet Meclisi’nin tehdit ve baskı altında aldığı kararlar toplum iradesini yansıtmayan bir hale gelmiştir.

5.Gerek KTHY, gerekse LTB gibi kurumlarımızı batıranlar halen daha yargılanmamış, sebep oldukları mağduriyetlerin hesabı sorulmamıştır.

6.Bir süre önce meclis kürsüsünden sallanan dolarlar halen hatırımızdadır. Sözkonusu şahıs halen elini kolunu sallayarak dolaşırken, olayın tarafları hiçbir şekilde hukuk sürecine dahil edilmemiştir. Rüşvet iddialarının araştırılmadığı ve suçlularının cezalandırılmadığı bir düzene bizi mahkum etmişlerdir.

7.En çok güvenilmesi gereken güvenlik kurumlarımızın yönetiminde ve keza atamalarında dahi hükümetin beceriksizce icraatları toplum içerisinde ve ciddi güvensizliğe, kurum içerisinde ise huzursuzluğa yol açmaktadır. Son zamanlarda artış gösteren soygun ve cinayetler ile bu olaylara güvenlik mensuplarının da karışması bu durumun sonucudur.

8.Eğitim adası olması hedeflenen ülkemizde DAÜ gibi gözbebeğimiz kurumlara siyasi erke hizmet edecek müdahaleler yapılmasına şiddetle karşıyız. Bu kurumlarda yönetimin demokratik koşullara uygun devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Böylesine önemli bir ekonomik kıymetin siyasi ranta kurban edilmesini istemiyoruz.

9.Bu ülke, Başbakanının kendi maaşını sorgulattırdığı bir dönemden geçti.

10.Hükümetin icraatları kamu ve özel sektörü karşı karşıya getirmekte ve toplum gücünü zayıflatmaktadır. Özel sektöre sürekli üvey evlat, hukuksuz usulsüz, vergi kaçakçısı, emek sömürücüsü gibi davranan hükümetler, kamudaki maaşların büyük bir kısmının özel sektörün ödediği vergilerden karşılandığını anlamamakta ve anlatamamaktadır”. 
“Yaşadığımız ülke hepimizindir. Bizler aynı geminin yolcularıyız, ya hep beraber batar ya da hep beraber refaha ve adalete kavuşuruz” diyen Tunalı, Meclisin belirli zümreleri değil tüm toplumu temsil ettiğini, sivil toplum örgütlerine eşit mesafede durmaları ve korumaları gerektiğini vurguladı.

Beklentilerinin toplumsal barış öncelikli olmak üzere, ekonomik akla dayanan, adaletli, şeffaf icraatların bir an evvel uygulanması olduğunu ifade eden Tunalı, bunu sağlamanın sadece hükümete değil aynı zamanda muhalefete ve sivil topluma da düştüğünü belirtti. (tak)

Bu haber toplam 1819 defa okunmuştur