1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. "...gençlerimize geleneklerimizi yaşatalım diye"
"...gençlerimize geleneklerimizi yaşatalım diye"

"...gençlerimize geleneklerimizi yaşatalım diye"

“Benim müşterilerimin çoğu yurt dışından gelen Kıbrıslı Türklerdi. Turistler de gelirdi tabi ama en çok Kıbrıslılar. Çünkü vatan özlemi var onlarda. Pandemi her şeyi alt üst etti. Şimdilerde gelen giden yok”

A+A-

Bandabuliya içerisinde geleneksel ürünler satan bir dükkânın sahibi Ekram Sultan Tayfur.

67 yaşında ve dört çocuk annesi. Macerası 1983 yılında, yine Bandabuliya içerisinde bir dükkânda el örmesi bebek ve çocuk kıyafetleri satarak başlamış.

Bu maceraya atıldığı ilk yıllarını paylaşan Sultan Hanım “O zamanlar işler çok güzeldi” diyerek giriyor lafa, yüzünde buruk bir gülümsemeyle.

“Sermayemiz büyük olmamasına rağmen dükkânımız çok güzel işlerdi. O dönemde çocuk konfeksiyonu üzerineydi. Özellikle yılbaşı ve bayram arifelerinde, kızım ve yeğenimle üç kişi çalışmamıza karşın işlere yetişmekte zorlanırdık” diye anlatıyor.

O dönemlerde Kıbrıs’ta çocuk konfeksiyonu üzerine fabrikaların ve atölyelerin bulunduğuna da değinmeden geçmiyor. Yıllarca el örgüsü ürünleri ile Bandabuliya’nın Sultan’ı olarak tanınmasına karşın, çarşı tadilata girdikten sonra konfeksiyon işinden vazgeçiyor.

“Ne yapsam diye düşünürken, el sanatları dedim”

Ona nedeni sorulduğunda ise “Modası geçmeyen ne yapabilirim?” diye düşünmeye başlamıştım şeklinde yanıtlıyor…

“Kıbrıs’a özgü el sanatları geldi aklıma. Hem geçmişimizi yaşatalım hem de gençlerimize geçmişimizi, geleneklerimizi yaşatalım diye bu işe başladım. Yerim aynı yer, dükkânım aynı dükkân ama içindekiler değişti. Eski müşterilerim de yaşlandı. Çocukları büyüdü. Ben artık onları tanıyamasam da onlar beni tanır, bilir. Geçerken selam verirler”.

“Sesta zor zanaat”

Dükkânında hala el örmesi bebek kıyafetleri satmasının yanı sıra Kıbrıs’a özgü ürünler de satan Sultan Hanım’a sestanın nasıl yapıldığını soruyoruz. “Zor zanaat” diyor. “Hepsi el emeği göz nuru. Ben sesta ya da sepet ustası değilim ama yapılışlarını çok izledim. Bunların yapımı çok zordur. Yapanların elleri genelde ya delik deşiktir ya parmaklarını nasır tutmuştur. Zahmetlidir. Bu ürünleri bana yapan bazı tanıdıkları ne yazık ki vefat etti. Yeniden yapabilen birini bulabilecek miyim bilemiyorum.

Pandemiden sonra her şey değişti

Pandemi dönemini de konuşuyoruz Sultan Hanımla. Bir elinde molehiyası, etrafı gösteriyor. “Gördüğün gibi her yer bomboş. Çarşıda biz bize oturuyoruz. Gelen giden de yok ama biz yine de elimizden geleni yapıyoruz. Pandemi öncesinde işler normal akışında devam ediyordu. Arife dönemleri hep yoğun geçerdi. İnsan kalabalığı vardı. Turistler, Güney’deki komşularımız, yurt dışında yaşayıp tatile gelen Kıbrıslı Türkler… Benim müşterilerimin çoğu yurt dışından gelen Kıbrıslı Türklerdi. Turistler de gelirdi tabi ama en çok Kıbrıslılar. Çünkü vatan özlemi var onlarda. Pandemi her şeyi alt üst etti. Şimdilerde gelen giden yok” diyor.

Canı sıkkın ancak vazgeçmemiş. “Kaderde varmış yaşanacak ancak bunlar da geçecek” diyerek gülümsüyor.

 

Bu haber toplam 3688 defa okunmuştur