1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Galatya’da “Paşa”nın şöförü, 32 yıl önce bana, toplu mezarlardan söz etmişti…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Galatya’da “Paşa”nın şöförü, 32 yıl önce bana, toplu mezarlardan söz etmişti…”

A+A-

Babası Galatya’da ilk kazılan toplu mezardan çıkarılan Eptagomili Bambos Dimitriu, 32 yıl önce Galatya’daki toplu mezarların yeriyle ilgili ifade vermiş…

Babası Galatya’da ilk kazılan toplu mezardan çıkarılan Eptagomili Bambos Dimitriu, 32 yıl önce Galatya’daki toplu mezarların yeriyle ilgili ifade vermiş… Bu ifadenin hem Kıbrıslırum, hem de Kıbrıslıtürk polisinin elinde olduğunu gördüğünü anlatan Bambos Dimitriu, “Galatya’da “Paşa”nın şöförü, 32 yıl önce Galatya’daki toplu mezarlardan bana söz etmişti” diyor. Bambos Dimitriu, Galatya’daki toplu mezarlarla ilgili şöyle konuşuyor:

SORU: Hristina’nın babası Pavlos’u hatırlıyor musun?
BABMOS DİMİTRİU:
Tabii hatırlarım ya… Babamın Komikebir bölgesinde de tarlaları vardı… Hristina’nın babasını hatırlarım çünkü yanyana tarlalarımız vardı… “Garotsa”yı hatırlarım mesela… Hem de çok iyi hatırlıyorum… Bir Cumartesi gününü hatırlıyorum mesela… Babam bizi tarlaya götürmüştü. Traktörlerini durdurmuşlar ve bütün gün sohbet etmişlerdi babam Kutras’la Hristina’nın babası Pavlos…
Toplu mezarın derinliği ne kadardı?

SORU: Bir dam boyu derinliğinde…
BABMOS DİMİTRİU: Buna inanabiliyor musun? Aynı şiro gömmüştü benim babamı da, Hristina’nın babasını da…

HRİSTİNA PAVLU SOLOMİ PATÇA: Toplu mezarlar yanyanaydı… İki toplu mezar… Birinde senin baban, birinde benim babam… Ben de, orada babam ve kardeşimle birlikte olan bir şahsın ağzından ilk kez duyuyorum neler olduğunu…
BAMBOS DİMİTRİU:
Size şunu anlatayım… Ben Eptagomi’ye geri döndüğümde, insanlar birşeyler söylerdi… Ama anlatılanlar hep yalandı… Biz kulüpteyken ve onları alırlarken, bu adamların ellerinde silahlar vardı, kimse başını kaldıramazdı çünkü başlarını kaldırırlarsa vurulup öldürüleceklerdi…

HRİSTİNA PAVLU SOLOMİ PATÇA: Onlar öldürüldükten sonra hiç o toplu mezarların olduğu bölgeye gitmiş miydiniz?
BAMBOS DİMİTRİU:
Hayır… 32 yıl önce burada Londra’da Baflı birisiyle tanışmıştım… Kendisi Galatya’daki Paşa’nın şöförü idi. O bana anlatmıştı nereye gömülmüş olduklarını… Woodgreen’de yaşıyordu bu adam, benimle konuşmak istemişti… “Sana konuşacam ki kendini artık özgür hissedebilesin” demişti… “Babanın geri dönmesini beklemeyesin yani…” demişti… “Ve sana tam olarak neler olmuş olduğunu anlatacağım” demişti. Ve konuşmaya başlamıştı…
“Ben Baflıyım” demişti… “Galatya’ya gittim ama öldürme olaylarının olduğu dönem orada değildim… Ancak sonra Paşa’nın şöförü olmuştum” demişti. Bunları yapan aynı Paşa’dan söz ediyordu…
Bilirsiniz askerde komutanın şöförü hep yanında olur… Ve her zaman bu şöförler, neler olup bittiğini yakinen bilirler…
“Sana tam olarak ne olduğunu söyleyeyim, tüm o insanlar öldürülmüştü” dedi. “Nerede olduklarını da söyleyim sana” demişti. Ve tarif etmişti… İşte “Galatya’ya giderken, şöyle durup şu yöne baktığında, bir şinya ve bir zeytin vardır, onların arasında gömülmüşlerdir” demişti.
Böylece öğrenmiştim… Ve Baflı’ydı bu adam. Ve ben bu bilgiyi o zaman Kıbrıslırum yetkililere vermiştim.

HRİSTİNA PAVLU SOLOMİ PATÇA: Herhalde bu bilgiler babanın dosyasında vardır. Belki bu dosyayı isteyip bakabilirsin, senin vermiş olduğun ifade o dosyada var mıdır diye…

SORU: Dosyalarda pek bir şey bulabileceğini sanmam…
BAMBOS DİMİTRİU: Üç yıl önce Kıbrıs’a gittiğimde, Kıbrıslıtürk polisi sizi kontrol eder  karakolda – orada babamla ilgili büyük bir dosya olduğunu gördüm. Benim ifadelerim vardı o dosyada, bir de kendilerinin babamla ilgili olarak bildikleri şeyler de vardı dosyada. Benim vermiş olduğum ifade onlarda da vardı – benim kendi ifadem onların dosyasında vardı. Kıbrıslırum tarafı vermiş kendilerine bu ifademi…

HRİSTİNA PAVLU SOLOMİ PATÇA: Ve bu ifadeler Kayıplar Komitesi’nde yok!
BAMBOS DİMİTRİU:
Kıbrıslıtürk polisinde var bu ifadem, Kıbrıslırum polisinde var bu ifadem…

SORU: Ancak Kayıplar Komitesi’nde yok bu ifadeniz… Veya Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslırum ofisinde vardı bu ifade belki fakat belki bunu paylaşmamışlardı…
BAMBOS DİMİTRİU:
Ellerinde her şey vardı yani bu toplu mezarlarla ilgili çünkü ifademde vardı bu yer...

 


 

Dipkarpaz’da nenesi bıçaklanarak ve yakılarak öldürülen Eptagomili Markos Yanni Marku, 1974’te henüz 13.5 yaşındaydı…

Eptagomi’den acı hatıralar…

se-001.jpg

Dipkarpaz’da nenesi bıçaklanarak ve yakılarak öldürülen Eptagomili Markos Yanni Marku, 1974’te henüz 13.5 yaşındaydı…

Markos Yanni Marku, Londra’da röportaj yapmış olduğumuz bir diğer Eptagomili… Eptagomi’de neler yaşandığını şöyle anlatıyor:

 

SORU: Kaç yaşındasın Markos?
MARKOS YANNİ MARKU:
Şimdi 57 yaşındayım…

SORU: Eptagomi’de mi doğmuştun?
MARKOS YANNİ MARKU: H
ayır, Londra’da dünyaya gelmiştim. Ben dokuz aylıkken ailem Eptagomi’ye geri dönmüştü…

SORU: Babanızın adı neydi?
MARKOS YANNİ MARKU:
Yannis Marku… Annemin adı ise Eleni… Annem Dipkarpazlı (Rizokarpasso) idi.

SORU: Kaç kardeşsiniz?
MARKOS YANNİ MARKU:
Bir erkek kardeşim, bir de kızkardeşim vardır. Ben ortancayım…

SORU: Babanızın işi neydi?
MARKOS YANNİ MARKU
: Şef idi, yani ahçı… 1974’te Salamis Bay Otel’de çalışıyordu, otelin kapandığı son güne kadar orada çalışmaya devam etmişti…

SORU: Londra’da da şef miydi?
MARKOS YANNİ MARKU: Evet, evet…

SORU: 50’li yıllarda mı gitmişlerdi Londra’ya?
MARKOS YANNİ MARKU:
Babam önce Avustralya’daydı… Orada bir lokantası vardı. Kendi hesaplamalarına göre yeterince para kazanmıştı… O günlere göre iyi para kazanmıştı… Londra’da erkek kardeşini ve kızkardeşini görmeye gelmişti… Sonra da annemle tanışmıştı. Evlenmişler, ben doğmuştum, kızkardeşim doğmuştu… Ben dokuz aylık iken, Kıbrıs’a dönmeye karar vermişlerdi, Eptagomi’ye… Güzel bir ev yaptırmıştı babam Eftagomi’de…

SORU: Hangi yıldı bu?
MARKOS YANNİ MARKU:
Ben 1960 yılının Aralık ayında doğduğuma göre 1962 yılı falan olmalıydı… 1961-1962 yıllarında falan geri dönmüşlerdi.

SORU: Yani Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildikten sonraydı bu…
MARKOS YANNİ MARKU: Evet, evet…

SORU: Babanız ne zaman gitmişti Avustralya’ya, bunu hatırlıyor musun?
MARKOS YANNİ MARKU:
Tam bilmiyorum, sanırım 1950’li yıllardaydı…

SORU: Yalnız mı gitmişti yoksa köyünden başkalarıyla birlikte mi?
MARKOS YANNİ MARKU:
Sanırım başkalarıyla birlikte gitmiş olmalıydı… Çünkü o dönemler öyleydi, birkaç kişi bir arada… Sanırım Avustralya’da akrabaları falan vardı…

SORU: Eftagomi’ye geri dönüp bir ev yaptırdıktan sonra nerede çalışmaya başlamıştı?
MARKOS YANNİ MARKU:
Gene şef olarak çalışıyordu… Başka yerlerde çalışıyordu… Sonra Salamis Bay Otel inşa edilmişti, sanırım 1972-73 yıllarında açıldıydı Salamis Bay Otel… Sanırım orada bir yıl kadar çalışmıştı… Ondan önce Maraş’ta da çalışmıştı hatırladığım kadarıyla, sonra da Salamis Bay Otel açılınca, orada çalışmaya gitmişti. O günlerde Kıbrıs’ın en büyük oteli Salamis Bay Otel’di sanırım.

SORU: Anneniz çalışmıyordu dışarıda herhalde…
MARKOS YANNİ MARKU:
Annem köydeki işleri yapıyordu, tarlalarımızdaki işleri… Zeytin toplamak falan gibi tarlalarımızdaki işleri yürütüyordu.

SORU: Neneniz, dedeniz köyde miydi?
MARKOS YANNİ MARKU:
Nenem köydeydi, bizimle birlikte yaşıyordu. Babam evimizi yaptırdığı zaman onun da odaları evin yan tarafındaydı… Ayrı bir evciği vardı bizim evimizin yanında… Adı Tallu Marku idi nenemin.

SORU: Tallu hanımdan neler hatırlıyorsun? Nasıl bir kadındı?
MARKOS YANNİ MARKU:
Eski zamanların kadınıydı… Öldüğü zaman 104 yaşındaydı… Ne kadar uzun yaşamış olduğunu anlatmak için söylüyorum bunu sana… 74’ten sonra onu buraya getirdik, bizimle kalması için…
Bir çocukken ben, o benim için sanki bir oyuncaktı! Onunla birlikte çok gülerdik… Ben onun favori torunuydum çünkü eşinin adını taşıyordum. Bana para verirdi falan…

SORU: Eptagomi’de okula gittiniz herhalde…
MARKOS YANNİ MARKU:
Evet… İlkokulu Eptagomi’de bitirdikten sonra Trikomo’ya gittim ortaokula… İki yıl cimnasiyuma gittim Trikomo’da. 1974’te savaş yaz aylarında çıktıydı, tabii o yaşlarda kimsecikler okula gitmek istemez… Çocuk aklımızla “İnşallah birkaç ay sürer bu savaş da okula dönmemiz gerekmez” diye düşünmüştük naifçe! O günlerde çocuk aklımızla böyle düşünüyorduk! Bunun geçici bir şey olduğunu, herşeyin sonuçta normale döneceğini sanıyorduk, durumun böyle olacağını bilmiyorduk tabii… Ama hayat bu ve böyle oldu…

 

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 2508 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar