1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Gaile’nin Gözüyle
Gaile’nin Gözüyle

Gaile’nin Gözüyle

Gaile’nin Gözüyle

A+A-

 

• Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), sağlık ve güvenlik raporları tamamlanmadan Ulusal Birlik Partisi (UBP)-Demokrat Parti (DP) Hükümeti tarafından 40 kişiye şartlı olarak verilen vatandaşlıkların iptali ve dava sonuçlanana kadar vatandaşlık haklarının durdurulmasıyla ilgili olarak Bakanlar Kurulu aleyhine YİM’de yeni bir dava açtı. Bu gelişme yaşanırken Bakanlar Kurulu, 16 kişinin vatandaşlığını iptal etti.  Hatırlanacağı üzere, vatandaşlık konusunda hükümet geçen hafta da geri adım atmış ve verdiği 18 “koşullu” vatandaşlığı iptal etmişti.

• Türkiye’de yaz saati uygulamasının devam etmesi kararının alınmasının ve KKTC Bakanlar Kurulu’nun da aynı yönde karar üretmesinin ardından 30 Ekim’den itibaren Kıbrıs’ta iki farklı saat uygulaması gibi absürt bir durum ortaya çıktı. Uygulama dolayısıyla KKTC’deki birçok örgüt hükümeti, “Türkiye’nin alt yönetimi gibi davranmakla” suçladı.

• Geçen haftanın dikkat çeken olaylarından bir tanesi, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst’ün Türkiye-Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İşbirliği Cemiyeti tarafından İstanbul’da düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmaydı. Dürüst, “KKTC’deki bazı marjinal grupların anavatan aleyhine yaptığı ufak tefek kusurlu hareketlerden dolayı Kıbrıs Türk halkına bakışınızın hiçbir zaman olumsuz olmasını istemiyoruz. Siz bize yetersiniz, Allah sizden razı olsun” diyerek yağ çekme siyasetine yeni bir katkı yapmış oldu.

• LGBTI bireylerinin görünürlüklerini artırmak ve toplumda farkındalık yaratmak amacıyla Kıbrıs’ın birçok yerine yerleştirilen tabelalara yönelik saldırılara toplumun birçok kesiminden tepki gösterildi ve saldırıların, tabelaların yerleştirilmesinin ne kadar yerinde olduğunu ortaya koyduğu belirtildi.

• 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türkiye’deki siyasi baskılar artarak devam etti. Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanları Gülten Kışanak ve Fırat Anlı’nın tutuklanmalarının ardından Belediye’ye kayyum atandı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Figen Yüksekdağ’a da kaçma şüphesi gerekçesiyle yurtdışına çıkış yasağı konuldu. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Kışanak ve Anlı'nın tutuklanmalarıyla ilgili olarak, "Gültan Kışanak ve Fırat Anlı meselesi sıradan bir yargı operasyonu değil. Bütün toplumu esir almak siyasi projesinin ayaklarından biridir. Tutuklanmış bütün siyasetçi arkadaşlarımızın tutuklandı şeklinde hukuki kavramla açıklanmasını doğru bulmuyorum. Bu bir rehin almadır. Kaçırılmadır. Arkadaşlarımız şu anda iktidarda olan bir çete tarafından kaçırılmış, Kandıra denilen bir yerde rehin tutuluyorlar" diye konuştu. "İlk sandık önümüze kurulduğunda güçlü bir muhalefet olarak Türkiye’ye alternatif bir demokratik iktidar seçeneği sunmamız lazım" diyen Demirtaş, CHP’ye de çağrıda bulunarak "Biz şu faşist bloğa mecbur muyuz ya? Eşitlikten, kardeşlikten yana olanlar neden yüzde 60 oy alamayacakmışız, neden bir araya gelip demokratik bir blok oluşturmayacağız?” dedi. Bilindiği üzere İMC TV ve Hayatın Sesi kanallarının kapanmasının ardından HDP'nin Meclis’teki grup toplantıları canlı olarak sadece Periscope ve Facebook'tan yayımlanabiliyor.

• Türkiye’de geçen haftanın en önemli olaylarından bir tanesi, Cumhuriyet gazetesine düzenlenen baskındı. Yapılan baskınla Cumhuriyet Vakfı ile gazeteden 18 yönetici ve yazar için “FETÖ ve PKK terör örgütleri adına suç işledikleri” ve “Vakıf yönetimine usulsüz seçildikleri” iddiasıyla gözaltı ve yakalama kararı verildi. Bu isimlerin 14’ü gözaltına alındı. Yaşanan bu gelişmelere özellikle uluslararası çevrelerden büyük tepki geldi. Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz, twitter hesabından yaptığı açıklamada Cumhuriyet çalışanlarına yönelik gözaltı ve yakalama karar ve uygulamalarının “düşünce özgürlüğüne ilişkin kırmızı çizgiyi” aştığını ifade etti. Schulz, Türkiye’deki genel atmosferle ilgili olarak da şunları söyledi: “Darbe girişiminin ardından demokrasiyi savunan Türkiye vatandaşlarının cesaretine dair AB'nin takdirini daha önce belirttim. Ancak devam eden tasfiyeler, hukuku ve güvenliği sağlama gerekçeleriyle değil siyasi kaygılarla yapılıyormuş gibi görünüyor. İdam cezası tartışması, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması, üniversite rektörlerinin atanması gösteriyor ki Türk hükümeti birlik değil ayrıştırma peşinde". Almanya Başbakanı Angela Merkel de Türkiye’de basın özgürlüğünün kısıtlanmasını son derece endişe verici bir gelişme olarak değerlendirdi. Cumhuriyet gazetesine yönelik baskılara tepkiler devam ederken gazeteyle ilgili soruşturma yürüten savcının 41 hâkim ve savcı hakkında açılan FETÖ davasının sanığı olduğu ortaya çıktı! 

• Türkiye’de 15 Temmuz’un “Şehitleri Anma Günü” olarak ilan edilmesinin ardından günle ilgili yapılacak etkinlikler de açıklanmaya başlandı. Bunların arasında imam-hatip okullarında okuyan öğrenciler için “hatim indirme etkinliğinin” de yer alacağı açıklandı. Bu karardan ilham alan İstanbul Ümraniye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde görevli Şube Müdürü Fehmi Ergen, ilçedeki tüm okullara hatim indirme talimatı verdi. Ergen WhatsApp aracılığıyla okul müdürlerine şu mesajı gönderdi: “Kıymetli müdürlerim, 15 Temmuz Şehitleri Anma Programı münasebetiyle tüm okullarımızda şehitlerimiz için hatim indirilmesi gerekmektedir. Konunun personel ve öğrencilerimize duyurulması, her okulun en az bir hatim indirmesi, imam hatip ortaokullarımızın en az beş, Anadolu İmam Hatip Liselerimizin en az 10’ar hatim indirmesi, indirilen hatim sayılarının 16 Aralık’a kadar buradan paylaşılması rica olunur. Not: Daha fazla hatim indirilebilir.” Olayın basına yansıması üzerine İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada,  öğrencilerden değil, öğrencilerin velilerinden hatim indirmelerinin istendiği belirtildi. Bir başka dâhiyane buluş Mersin’den geldi. 1.090 öğrencinin eğitim gördüğü İleri Ortaokulu’nun Müdürü Hasan Hüseyin Aygül, 31 Ekim’den itibaren kız ve öğrencilerin yan yana oturmalarının yasaklandığını okul öğretmenlerine bildirdi. Bu duruma velilerin tepki göstermesi üzerine adı geçen müdür görevinden alındı. Her ne kadar ilgili müdür görevden alınmışsa da, bu gibi açıklama ve uygulamaların, aynen TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın “Anayasa’dan laiklik ilkesinin çıkarılabileceğini “söylemesi gibi, toplumun nabzını ölçme için yapıldığı açıktı.

• Dehşet verici bir diğer haber Türkiye’deki özel bir okuldan geldi. 14 yaşındaki bir kız öğrencinin sanal ortamda Türkçe öğretmeninin şantaj ve cinsel istismarına maruz kalması üzerine ailesi savcılığa başvurdu. Aile, ilgili savcının kendilerine, “Küçücük kızının eline böyle bir telefon verirsen taciz de edilir, başka şeyler de başına gelir” dediğini öne sürdü. Yapılan bilirkişi incelemesinde sanık öğretmenin öğrenciye sosyal medya üzerinden çok sayıda müstehcen ve cinsel içerikli görüntü gönderdiği saptandı. Bunun üzerine savcılık hazırladığı iddianamede, şüphelinin cinsel taciz ve şantaj suçlarından yargılanmasını talep etti. Mahkeme, ailenin avukatlarının müstehcenlik ve cinsel istismar maddelerinden de dava açılması talebine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmazken istismara maruz kalan kız çocuğunun ifadesi, ailenin talebine rağmen sosyal çalışma görevlisi bulunmadan alındı. Duruşmalara bir kere bile gelmeyen sanığa verilen cezada takdir indirimi uygulandı. Bu çerçevede sanığın ‘şantaj’ suçundan verilen bir yıl altı ay hapis ve 180 gün adli para cezası, ‘iyi hal’ indirimi ile bir yıl üç ay hapis ve üç bin lira adli para cezasına indi. ‘Cinsel taciz’ suçundan ise duruşmalara hiç gelmeyen sanığın yargılama sürecindeki olumlu tutum ve davranışları indirim nedeni olarak görülerek kendisine sekiz ay 10 gün hapis cezası verildi. Her iki cezada da “Sanığın sabıkasız oluşu, geçmiş hali, dosya kapsamına yansıyan kişiliği ve suç işleme konusundaki eğilimi dikkate alındığında ileride bir daha suç işlemekten çekineceği” kanaati ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi.

• Türkiye’de gündemi meşgul eden bir diğer konu idam cezasıydı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı'nın açılışında " idam isteriz" sloganlarına verdiği yanıtta, "İdam inşallah Parlamento’dan geçer. Yakın... Yakın… Merak etmeyin... Egemenlik milletin olduğuna göre mesele bitmiştir. Batı'nın ne dediği değil milletimin ne dediği önemlidir" dedi. Erdoğan, aynı günün akşamı Cumhuriyet resepsiyonunda konuşurken “İdamın geciktirilmesi doğru değil” açıklamasında bulundu. Başbakan Binali Yıldırım’ın “İdam cezasını tek başımıza getiremeyiz, bu konuda uzlaşma şart” demesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Başkanı Devlet Bahçeli, konuyla ilgili olarak AKP’ye her türlü desteği vereceklerini açıkladı.

• Bir diğer gelişme üniversitelerle ilgiliydi. Hükümetin 15 Temmuz sonrası torba yasaya önergeyle eklemek istediği, ancak muhalefetin itirazı üzerine geri çektiği rektörlerin cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesine ilişkin düzenlemeyi, OHAL kararnamesiyle yaptı. Böylece 1992’den beri üniversitelerde rektör adaylarının öğretim üyelerinin oylarıyla belirlenmesi uygulamasına son verildi ve cumhurbaşkanının, devlet üniversitesinin rektörünü, YÖK’ün belirleyeceği üç aday arasından seçebilmesine, bazı koşullarda doğrudan istediği bir ismi atayabilmesine olanak sağlandı. Hatırlanacağı üzere, 1981 yılında çıkarılan yasayla rektörlerin cumhurbaşkanınca atanması uygulaması getirilmişti. Böylece, bu düzenlemeyle 1981’e, yani askerî cunta dönemine geri dönülmüş oldu.

Bu haber toplam 1561 defa okunmuştur
Gaile 392. Sayısı

Gaile 392. Sayısı