1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Felsefe denilince
Felsefe denilince

Felsefe denilince

Felsefeden kendini tanımadan, pratik bir yarar beklemek boşunadır. Felsefe, insanın düşünceleriyle yapılandırdığı, eylem ve değerlerini oluşturduğu asla tamamlanmayacak olan kümülatif bir yapıdır.

A+A-

ozlem-onar.jpg

(Felsefe Öğretmeni)

Düşünce tarihi boyunca zaman ve mekâna göre felsefe terimine çok çeşitli anlamlar yüklendiği, gözlemlenmektedir. Günümüzde de felsefe terimi bir taraftan çok tanımlılığının zenginliğini, bir taraftan da tanımsızlığının gizemini korumaktadır. Ne olursa olsun, hangi zaman ve mekânda olduğunuzun önemine bakılmaksızın, felsefe kelimesinin entelektüel çevrelerin uğraşı alanındaki varlığı yadsınmaz bir gerçeklik olmuştur. İnsanlığın geleceğinde de felsefe teriminin içeriği araştırılmaya, sorgulanmaya ve irdelenmeye devam edecektir. İşte bu yazının amacı; günlük konuşmalarımızda yer verdiğimiz felsefe sözcüğüne yüklediğimiz anlamlara ve akademik anlamda felsefe teriminin nasıl ele alındığına dair bir nebze farkındalık oluşturmaktır.

Şimdi sözü çok uzatmadan, felsefe teriminin günlük hayatımızdaki farklı kullanımlarına birkaç örnek verelim.

 Felsefe akıl sağlığını bozar ya da felsefe ile ilgilenenler normal değildir.

“Felsefe yapmak, çok ayrıntılı düşünmek akıl sağlığını bozar” iddiasındaki felsefe terimi ile obsesif-kompulsif bozukluk terimi karıştırılıyor, olabilir mi? Felsefeye yüklenen bu olumsuz yaklaşımla belki de felsefeden korkuyor, onun içine girdiğimizde yavaş yavaş örümcek ağı gibi beynimizi, ruhumuzu saracağının ve sonunda da kendimize yabancılaşarak, benliğimizi yok edeceğinin senaryosunu oluşturuyoruz. Bununla da bitmiyor. Korkularımızı gençlere ve çocuklarımıza bir çığ gibi büyüterek, aktarıyoruz. Oysa felsefe disiplini ile uğraşan her birey sonunda çıldırır, diyebilir miyiz? İnsanın akıl sağlığını yitirmesindeki temel nedenlerden biri de felsefe midir? Başka bir deyişle felsefeden uzak duranların asla akıl sağlığı bozulmaz, diyebilir miyiz?

 Meniceus’a yazdığı mektubun başında Epicurus şöyle demişti: “Gençler felsefeden uzak durmasın ya da yaşlılar ondan bıkmasın. Böyle yapmak, mutlu bir yaşam için zamanın daha gelmediğini ya da çoktan geçmiş olduğunu söylemekle aynı kapıya çıkar.” (1)

 Felsefe; bizlere pratik çözümler getirmeyen, vaktimizi çalan, boş boş nutuk atmaktan başka bir şey  yapmayan, kibirli insana özgü  filozofça bir tutumdur.

Felsefe var olduğundan bugüne kadar birçok kez yadsınmış ve hakkettiği değeri bulamamıştır.

Karl Jaspers’a göre felsefe, insan için, pek de ilgi çekici değildir, o her zaman bir açıklık, gelenekleşen atasözleri, yaygın konuşma kullanımları açıklığa kavuşmuş olmanın dilinde bulunan egemen kanılar, politikaya özgü inanç görüşleri ve hepsinden önce; başlangıçtan beri süre gelen, söylenceler tarihi içindedir. Felsefede gelip geçiş yoktur. O, her zaman, bilinçli olup olmamayı kendi kendine sorar, iyi mi kötü mü, karışık mı açık mı olduğunu araştırır. Felsefeyi yadsıyan bilmeden, kendince bir felsefe geliştirir. (2)

Felsefeden kendini tanımadan, pratik bir yarar beklemek boşunadır. Felsefe, insanın düşünceleriyle yapılandırdığı, eylem ve değerlerini oluşturduğu asla tamamlanmayacak olan kümülatif bir yapıdır. Öyle bir yapıdır ki; o, yaşam var olduğu sürece kendi kendini yenileyen, varlığını ortaya koymaya çabalayan, sadece insana özgü, sonu olmayan, yüce bir etkinliktir. Felsefenin kurucularından sayılan Sokrates’in yazılı bir eseri yoktur, çünkü Sokrates yazarak felsefeye bir sınır çizmekten kaçınmıştır.

Devam edecek

 


KAYNAKÇA

1) ( Montaigne, Denemeler, İstanbul, KİTAPZAMANI, Parıltı Yayınları, 2011, s.67)

2) ( Karl Jaspers, Felsefe Nedir?, İstanbul, Say Yayınları, 1986, s.47)

 

    

 

 

Bu haber toplam 2352 defa okunmuştur
Etiketler : ,
Adres Kıbrıs 406 Sayısı

Adres Kıbrıs 406 Sayısı

İlgili Haberler