1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. ESKİ LEFKOŞA
ESKİ LEFKOŞA

ESKİ LEFKOŞA

Panagia Hodegetria binası ve Latin Katedrali St. Hia’nın karşısındadır ki,daha sonra Türk zamanında çarşıya çevrilmiş ve adına “Bedesten” denmiştir.

A+A-

Neriman Cahit

Eski Lefkoşa’nın güneydoğu ve güneybatı bölgelerinde  (5000) yıl yaşandığı: “Taş Devrinden (3900 – 2600 M.Ö) kalan mezarlar ve yerleşim bölgelerinden anlaşılmıştır… Buralarının ilerlemesinde: “Kış Nehri: Pediaeos” büyük rol oynamıştır. Leondari Vouno (Atalasa yanındaki düz tepe), Nehrin Batı yakasındaki yerleşim (Şehrin doğusunda prodromos Bölgesinde.), Venedik Duvarlarının ‘Davila Kalesi’nin yanında (şimdiki Belediye Binası alanı) ve Agia Paraskevi’ (Hilton Bölgesindeki) eski Mezarlık…)

Bu bölgelerde, Bronz Devri (2600 – 1050 M.Ö) ve (1050-750’ye) kadar uzanan gelişmiş bir medeniyet olduğunu gösteriyor.

  • Ada’nın Yunan Kolonisi olmasından sonra (1300 MÖ’den sonra) ve ‘Şehir Krallıklarının’ kurulmasından sonra
  • “Ledra – Ledrae ya da Ledroi” adında küçük bir krallık olarak kurulmuştu bu bölgede…
  • Ninereh’in, kral Sarayı’nın ‘Esar Hadd’ tarafından tekrar inşa edilmesinde: “Liair Kralı Anasagoras’ın adı geçmektedir. (673/2 M.Ö) son zamanlarda: ‘Antikalar – Eski Eserler Dairesi’ tarafından: Pediaos Nehrinin doğusunda yapılan bir kazıda bulunan: Zeytin sıkacağı ve diğer aletlerin, gelişmiş bir halkın buralarda ‘Cypro – Archaic’ zamanından – Hellenistic zamanına kadar (750-58-M.Ö) yaşadığını gösteriyor. ‘Tanrı Heykelleri’ için kalıplar, tezgah ağırlıkları, bronz Para (Demetrios Poliorketes (4.) yüzyıl M.Ö) buluan diğer önemli şeylerdir…

*  *  *

Dördüncü  yüzyılda, ‘Ledra Triphyllios Piskoposu’nun Sofya’daki Kilise toplantısına katıldığını: (343/4) St. Jerome’un yazılarından öğreniyoruz. Bu süreçte, kentin duvarla çevrildiğini… Venediklilerin -1567’de, ‘Lüzinyan Duvarları’ azaltmaları zamanında öğreniyoruz… Birçok büyük Constantine (306 – 337) Bakır Paraları buralarda bulunmuştur.

Bizanslılar zamanında (395-1191) kentin adı: (Leycosia – Leucosia)ya değiştirilir.

Constantine Pophyzogenilos’un (934) yazılarında şehirden: “Kermia ya da Leucosia” diye bahsedilir. Bu zamandan ‘Latin işgaline’ kadar Leucosia ismi kalır…

Arap işgallerinden sonra kent, büyük bir önem kazanmaya başlar ve 11. yüzyılda Bizanslıların idari ve askeri merkezi haline gelir.

Asi Bizans Valisi, Rhapsomates (1092) de: Leucosia’yı, Merkez seçmiştir. Fransız Maceracı Renaud de Chatillon – 1155’te, Ada’yı işgal ettiğinde, John Commeros, Ada’yı buradan yönetiyordu…

*  *  *

Aslan Yürekli Richard, 1191’de Ada’yı işgal ettiğinde, Kıbrıs İmparatoru İsaac Commenos, Leucosia’ya sığınmıştı…

Richard, sonunda Ada’yı eski İsrail Kralı Guy de Lusignan’a sattı. Ve, bundan sonra Ada’da 400 yıllık Fransız ve Venedik idaresi 1192-1489-1571 başladı. Lüzinyan Kralları, Leucosia’yı Krallığın Merkezi yaptılar. Kentin adı: Nicosia’ya değiştirildi. Fakat Yunanlar, Leucosia isminden hiç vazgeçmediler.

Bizans Sarayı, Lüzinyanlar için daha büyük bir saray haline getirildi. Bizans Kilisesi, St. Sophia 1209-1326, yıllarında Fransız Mimari Stili Alman Kilisesine çevrildi.

Daha birçok Alman Kilisesi inşa edildi. Birçok din, kendi kilise ve Manastırını inşa etti.

Fransızlar St. Claire Manastırını, Eski Bizans Kalesi Arsasında – Baf Kapısında – inşa ettiler. Onun için adı Lastigliotissa oldu.

Dominiciler, ‘St. Dominic anısına kendilerine, ‘Kontes Alice’ tarafından 1226’da hediye edilen Büyük Bahçelere büyük bir Manastır inşa ettiler.

*  *  *

Ama şehrin gelişmesi için pek bir plan yoktu. ‘Pediaeos Nehrinin iki yanına doğru genişledi.

*  *  *

Leontios Makhairas, George Bustron, Florio Buston, Estien ne de Lusignan’ın yazılarından kentin gelişmesi hakkında bilgiler alabiliyoruz…

*  *  *

Makhairos’ın yazdıklarına göre: 10 Kasım 1330’da, büyük bir yağıştan sonra nehir taşmış ve birçok evleri basarak, birçok insanın boğulmasına neden olmuştur…

Nehirdeki su seviyesini hatırlatmak için St. George Duvarına bir çivi, Tripolis kontu kalesine de bir çivi çakılmıştır.

Her 10 Kasımda, boğulanların anısına bir yürüyüş düzenlenmiş fakat 1340’da IV. Hugh zamanına kadar, nehrin kıyısına duvar yapılmamıştır…

*  *  *

Lefkoşa’daki ‘Dominican Kilisesi’, en güzel Gothic (Alman) binalarından birisidir ve birçok kral ve asillerin de mezarlarının bulunduğu yerdir…

Ve St. Dominic Venedik Kapısı, Baf Kapısı yanındadır…

*  *  *

Manastır, 1426’da, Memlükların saray ve mezarlıkları kurmalarından kurtulmuş fakat 1567’de Venedikliler tarafından yıkılmıştır…

Kral Janus 1398 – 1432’de Hugh da La Yönetim Merkezini (Kıbrıs Konstable – 1427’de) nin Sarayına geçirmiş ve burası daha sonra Venedik Valisi ve Türk Muhassili tarafından kullanılmıştır…

*  *  *

Kentteki Yunanlar kiliseleri yine, ‘Bizans Stilinde’ yapıyorlardı… Ama daha sonra Gothic Binalardan etkilenmeye başlamışlar ve Fransız – Bizans karışımı binalar çıkmaya başlamış…

Bunun en güzel örneği 13. ve 15. yüzyılda inşa edilen: Panagia Hodegetria binası ve Latin Katedrali St. Hia’nın karşısındadır ki,

daha sonra Türk zamanında çarşıya çevrilmiş ve adına “Bedesten” denmiştir.

O dönemde, özel evler yontulmuş taştan iki kat olarak inşa edilmiş. Ve randa, Galeri ve balkonları var ve bir iç bahçeye açılırdı. 15. yüzyılın evlerinin iyi muhafaza edilmiş bir örneği de: St. Sophia’nın doğusunda “Lapidary Müzesidir…” Buraya İngilizler bir: ‘Gothic Pencere’ yapmışlar ve Lüzinyan Krallık Armasını koymuşlar. 1935’de Lüzinyan Arması, 1904’de yıkılan son “Lüzinyan, Venedik, Türk Sarayından” alınmıştır…

Bu bina, tehlikeli olduğu için 1904’de yıkılmış ve yerine Atatürk Meydanı’ndaki ‘Hükümet Binası’ yapılmıştır…

Lüzinyan Duvarının uzunluğu dört, yedi ya da dokuz mil olarak belirlenmiştir…

*  *  *

15. yüzyılın sonlarında Nicosia (Lefkoşa), 50.000 nüfuslu, büyük kosmopolitan bir bölge haline gelmiştir.

Daha sonra: “Venedik Zamanında bu sayı: “100 000 ve daha fazlaya da çıkmış… Ve değişik dinlere ait 250 kilise ve manastır inşa edilmiştir…

 

Bu haber toplam 5660 defa okunmuştur
Etiketler : ,
Adres Kıbrıs 363 Sayısı

Adres Kıbrıs 363 Sayısı