1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “ERKEN SEÇİM hükümeti değiliz”
 “ERKEN SEÇİM hükümeti değiliz”

“ERKEN SEÇİM hükümeti değiliz”

Turizm Bakanı Faiz Sucuoğlu, ‘koalisyon hükümeti’ hakkında konuştu, eleştirilere yanıt verdi, turizm için hedeflerini anlattı

A+A-

 

• “İki parti de elini çok ağır bir taşın altına koydu”

• “Hükümet daha başlamadan eleştiri haksızlık, önce bir başlayalım”

• Kıbrıs konusunda 11 Şubat kararlarına destek veriyoruz”

• “Polisin her halükarda politikaya karıştırılmaması şart.”

• “CTP ile koalisyona parti meclisinde sadece 3 ret oyu çıktı”

 

YENiDÜZEN

Turizm Bakanı Faiz Sucuoğlu, “iki büyük partinin koalisyon ortaklığı kurması, her ikisinin de ne kadar kritik sorumluluk aldığının göstergesidir” ifadesinde bulundu.

Dün Kanal Sim’de Damla Dabiş Özel’in sunduğu ‘Sabah Postası’ programına katılan Turizm Bakanı Faiz Sucuoğlu hem koalisyon olma yolunda UBP’de yaşanan gelişmeleri hem koalisyon ortaklığını hem de turizmdeki hedeflerini anlattı.

---------------------------------------------------------------------

UBP’de koalisyon tartışmalarında neler yaşandı?

‘3 ret oyuna karşı, 40 veya 50 kabul oyu’

“Her iki partinin yetkili organlarının yetki vermesiyle birlikte, iki genel başkan ve genel sekreterlerin temsiliyeti ile uzun görüşmeleri oldu. Bu görüşmeler sonucunda ilk etapta belli ölçüde mutabakat sağlandı. Bakanlıklar ve bakanlıkların altı dolduruldu. Bir hafta önce, Cuma günü genel başkanımız bakanlıkların isimleri ile birlikte genel açıklamayı yoğun bir katılımla parti meclisimize sundu. Parti Meclisi’nde 5 bakanlığın UBP’ye, 5 bakanlığın da CTP’ye kaldığı, bakanlıkların isimlerinin neler olduğunu, o günlerde diğer konulardaki görüşmelerin geldiği aşama anlatıldı. 2,5 veya 3 saat süren toplantıda 20’ye yakın arkadaşımız görüşlerini söyledi. Genel Başkan bahsedilen konularla ilgili Parti Meclisi’nde menfi bir karar çıkarsa koalisyon denemesinin o gün bozulacağını söylemişti. Büyük bir sorumluluk üsteleniyorsunuz, vereceğiniz karar yeniden kurulacak koalisyon hükümetini tayin edecek. Görüşmelerin sonucunda 3 ret oyuna karşı 40 veya 50’ye yakın parti meclisi üyesi koalisyonun kurulması yönünde evet oyu vermiştir.”

“Bir ilki başardık…”

“İki büyük parti bir ilki başardılar. Bir koalisyon kurdular. 39 milletvekili ile temsil edilen büyük bir koalisyon kuruldu. Tabii ki 40 yıl boyunca birbiriyle didişen, birinin iktidarda olduğu dönemde ana muhalefet veya tam tersi durumlarda hep eleştirilen iki parti, tavan ve taban… Dolayısıyla her iki parti içerisinde tartışmalar veya karşı duruşlar olacaktır. Bu da demokrasinin bir gereğidir. Belli konular, parti içerisinde yapılan toplantılarda gündeme getirilir. Ama basın önünde konuşurken parti disiplini ve partiye zarar vermeyecek şekilde konuşmak daha anlamlıdır. Herhangi bir yetki verilmemiş olsaydı, oy çokluğuyla böyle bir karar üretilmeseydi bu bir tartışma götürürdü. Ama yüzde 95’e yüzde 5 veya yüzde 97’ye yüzde 3’lük karara saygı duymak gerekir”


“Başarı veya başarısızlık koalisyona mal olacak”

“İki parti elini çok ağır bir taşın altına koymuştur.  Bana göre de her iki parti için de çok önemli bir süreç olacaktır. Başarı veya başarısızlık direk olarak koalisyona mal olacaktır. Bu yüzden iki partinin de bu sorumluluk içerisinde hareket etmesi gerekir. Bu şekilde olacağını da görüyoruz. Geniş yelpazede temsiliyeti olan, özellikle UBP’de farklı düşüncelerin olması demokrasi gereğidir. Ama bunların tartışma alanı farklı olabilir diye düşünüyorum.”

“Amaç partizanlık yapmak değildir”

“Hükümet Programı’nın onaylanması aşamasında sıkıntı yaşanacağını beklemiyorum. Dün (önceki gün) çok kısa Bakanlar Kurulu toplantısı oldu. Önümüzdeki hafta, her bakanlık programını kendi hazırlamak suretiyle Başbakan’a verecek, program okunacaktır. Amaç; partizanlık yapmak, iki partinin herhangi birinin öne çıkacağı bir koalisyon ortaklığı değildir.

Bu koalisyonda, Kıbrıs Türk halkının önünü açabilecek, radikal kararların alınabileceği, reformların yürürlüğe gireceği şartı vardır.

Bildik bir şekilde, daha önceki şekilde hükümetin devamı olursa anlamı olmaz. Dağ fare doğurur. Önümüzdeki süreçte çeşitli kararları alma arifesinde olacağız. Bunlar tartışılacak, konuşulacak. Hükümet Programı’na konulacak şeyler de vardır. İki taraf da sorumluluk taşıyor. Kuzey Kıbrıs öyle bir noktaya geldi ki, bir şeyler yapılmak zorunluluğu vardır. İki büyük partinin koalisyon ortaklığı kurması, her ikisinin de ne kadar kritik sorumluluk aldığının göstergesidir. Buradaki başarısızlık her iki partiye ciddi zarar, darbe vuracak süreci de başlatır. Halkın son umudu olarak gördüğü iki partinin yapacağı, 2-3 yıllık süre içerisindeki hükümet etme, reformları yapma konusundaki başarısızlık işi daha da çıkmaza götürür.”

--------------------------------------------------------------------------

“Hemen eleştiri bombardımanı, haksızlık…”

“Dün (önceki gün) başlamış, önümüzdeki günlerde de start alacak bir hükümet. Hükümet başlamadan hemen eleştiri bombardımanına tutulması haksızlıktır. Bir başlasın, hükümetin ne yaptığı görülsün, ardından hesap verebilirlik ortaya çıkar. Ama daha koşu başlamadan bu atlet sonuncu gelecek iddiasında bulunmak çok da etik değildir.”

“DP ile mümkün değildi”

“26 milletvekili ile hedeflenen, amaçlanan, ciddi ivme kazandıracak UBP-DP koalisyon hükümetini yürütmek mümkün değildir. Örneğin, bir yurt dışı gezisinde veya sağlık sorunları olduğunda herhangi bir yasayı kabul ettirmeniz mümkün değildir. 26 sayısı aritmetik olarak sıkıntılı bir rakamdır. Daha önce UBP ile DP-UG yerel yönetimler ve Cumhurbaşkanlığı konusunda işbirliği yapma gayreti içerisinde oldular. Ama gördük ki çok da istenilen uyum sağlanamadı. Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili bende toplantılarda bulunan bir vekil olarak, konuşulan ile ondan sonraki uygulamaların yürürlüğe girmesi açısından hayal kırıklığı yaşadım. Politikaya girerken, sağda birlikteliğin idealim olduğunu söylemiştim. Ama süreç içerisinde başka hesapların da çok ciddi rol oynadığını ve sıkıntıların buradan kaynaklandığını gördüm. DP-UG’yi suçlamıyorum ama UBP milletvekili olarak seçimlerde hayal kırıklığı yaşadık. Bu birliktelik denemesinde ‘abi’ rolünü üstlendik. Hep tırmalandık, saçımız çekildi…  ”

Eroğlu müdahil oldu mu?

“Sayın Derviş Eroğlu müdahil değil, bir kere onu net olarak söyleyeyim, tabi ki kendisini ziyaret eden vekillerden birisi de benim. Hemen herkes de gidiyor zaman zaman, büyüğümüzdür. Sonuçta bir gidip hal hatır soruyoruz, bir kahvesini de içiyoruz.

Ben hiç öyle bir hava görmedim, öyle bir hava olsaydı da en azından bize bir telkinde bulunurdu. UBP-DP Hükümeti’ni bir kez daha deneyin gibi, hiç öyle bir şeyi, en azından bana olmadı. Sayın Eroğlu’nun bu yönde bir müdahil olma durumu veya isteği yok gibi görüyorum. Biliyorsunuz bizim ülkemizde dedikodu hat safhada, öyle istiyor, böyle istiyor gibi söylenti çok ama benim net olarak söyleyeceğim şu an için öyle bir müdahil olma durumu yok.”

------------------------------------------------------------------------

Kıbrıs Sorunu, Federasyon, Polisin sivile bağlanması, Özelde sendikalaşma… Özerkleştirme… Sıkıntı oldu mu?

‘Çözüm hedefinde yakın düşünceler var’

“ Farklı sesler olacak tabi ama özellikle Kıbrıs konusunda gerçekten çok yakın düşüncelerin olduğu ortaya çıktı. 11 Şubat belgesi biliyorsunuz UBP’nin de desteklediği, Sayın Derviş Eroğlu ile Anastasiades’in altına imza attığı bir durumdu.

Nelerin şu anda görüşüldüğü konusu çok şeffaf gitmiyor, bir şekilde Güney Kıbrıs’tan alıyoruz bilgileri, biraz daha şeffaf olunması bazı tartışmaları getiriyor ama kendileri de biz zaten iki görüşmeci heyeti olarak gizlilik şartında anlaştık diyorlar. Her zaman olduğu gibi güney komşumuz buna uymuyor, dolayısıyla gazetelerde çıkan bilgiler bize aktarılıyor. Tabii ki bunlar her iki partinin de önümüzdeki günlerde oturup tartışacağı konular olacak.

Hep bizim tabanımızda bir sıkıntı var, bu konuda UBP’nin duruşu nasıl olacak gibi, koalisyona mı girmek daha faydalı olurdu, yoksa dışarıda mı kalmak… Ben hep şunu söyledim, koalisyonda olmak bizim için bir emniyet sübabıdır çünkü işin içerisinde siniz, dolayısıyla fikrinizi çok daha net ortaya koyma şansınız var. Hükümetin dışında olduğunuzda muhalefet olarak eleştirirsiniz ama hükümette olduğunuz zaman o sorumluluğu da taşırsınız, daha etkili olursunuz diye düşünüyorum. Şu an için herhangi bir sıkıntı görünmüyor, iki partinin de özellikle Kıbrıs konusunda, temel aldığı konu 11 Şubat kararladır… Şu aşamada bu konuda bir sıkıntı görünmüyor.”

Polisin ve itfaiyenin sivil otoriteye bağlanması…

“Biliyorsunuz bu konuda bizim bundan önceki tek başına UBP iktidarı Hükümeti, İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı ve tasarı olarak kalan ‘Polisin Sivile bağlanması’ da vardı. Tabi burada iki şey çok önemli açıkçası ve bu konuda çok hassas davranmak gerekir, birincisi polisin özellikle terfi ve özlük haklarının değerlendirilmesinde partiler üstü, yani tamamen partizanlıktan uzak bir komitenin, bir yetkili organın kurulması.

Bana göre bu çok çok önemli… Yani politik hedefler veya partisel çıkarların olmayacağı bir karar mekanizmasının ortaya konması gerekir. Polisin her halukarda politikaya karıştırılmaması şart.

İkincisi de mali portre tabi ki… Şimdi biliyorsunuz polis büyük oranda desteğini Güvenlik Kuvvetleri Fonu’ndan almaktadır. Bunun da GKK’yla oturulup konuşulması ve mali portrenin de ortaya çıkması lazım. Şu anki dar bütçede, polisin bağlanmasıyla birlikte ortaya çıkacak ciddi bir külfet olur. Bunu da dediğim gibi GKK’yla çok detaylı bir şekilde konuşmak gerekiyor. Bunlar yapılırsa, yapılabilir, hiçbir mahsuru yok.”

Özel Sektörde sendikalaşma…

“Bizde işletmelerin büyük bir kısmı aile işletmesi… 3-4 kişinin çalıştığı işletmeler. Bana göre bu maddenin çok ciddi bir şekilde, hem işverenler, hem de işçiler belki de sivil toplum örgütlerinin de katılacağı ve donelerin tartışılması gereken bir konu. Tabi 50’nin 100’ün üzerinde çalışanı olan bir firmada daha mantıklı olurken, aile işletmelerinde 3-4 kişinin çalıştığı ki bizde çok yoğundur bu, nasıl yapılacak, çok dikkatli ve detaylı tartışılması gerekir. Yani bu konu da önü açık ama sektör temsilcilerinin de katılacağı toplantılarla tartışılacak bir konudur.

Bir de gerçek var ki, bizde sendikacılık çok ciddi bir şekilde politikanın içerisine girmiş, bazı sendika başkanı arkadaşlarımız da, siyasi parti başkanları kadar bazı konuların içerisinde olan arkadaşlar. Bazen Almanya, Fransa’daki sendikaların çalışmalarını takip ettiğimiz zaman bazı konularda, özellikle eğitimle ilgili konularda ne kadar hassas olduklarını, hele hele İngiltere’de yapılan bir grevde çocukların eğitimlerinin geri kalmaması için gösterilen çabaları da gören, okuyan birisi olarak özellikle sendika konusunda tabi biraz daha dikkatli olmak gerekir diye düşünüyorum devlette. Belki bu nedenle özel sektörde de sıkıntı var bu konuda çünkü örnek var karşılarında.

Bu bana göre hassas bir konudur, eminin önümüzdeki süreçte tarafların da katılımıyla ortaya olgunlaşmış bir sonuç konur”.

Turizm…

“Turizm şu anda aşağı yukarı 50 kusur sektörü etkiliyor.  Üretim sektörünü direk etkiliyor, hayvancısından, tavukçusuna, meyve- sebze üretenine ve tabi ki işsiz gençlere kadar…

Çok ciddi bir yelpazede etkiliyor. Ama turizmi hala daha büyük oranda kum ve deniz olarak değerlendiriyoruz ama Akdeniz havzasında her taraf kum ve deniz. Sizin albeninizi artırmanız gerekir. Neden turist buraya gelsin? Bizim en büyük rakibimiz Türkiye ve Güney Kıbrıs’tır. Özellikle son dönemlerde Rusya’daki krizden dolayı ve çevre ülkelerdeki ateş çemberi, Ukranya’nın içinde bulunduğu durum Türkiye’deki turist sayısını etkilerken bu bizi de etkiledi. Çünkü Antalya’da sunulan imkanlar, çok daha geniş ve daha ucuz. Neden? çünkü hem Pazar tutulsun hem turistler kaçmasın. Böyle bir Pazar var. Özellikle biz 1 yılda bazı noktaları kaçırdık. Reklam konusunda çok ciddi darbe yedik. Bütçe ayrılmadı, reklam yapamadık. Özellikle bizim için çok büyük önemi olan İngiltere pazarında çok büyük kayıplar oldu. İngiliz turistin bir kısmının burada emlak alması ve tapularını alamamaları, malların ipotekli çıkması KKTC’nin İngiltere’de sorgulanmasına neden oldu. Bu turizme de yansıdı.

Çünkü turizmde tabi ki reklamınızı yapacaksınız ama en güzel reklam ağızdan ağza olandır. Yani gelecek, görecek hizmetten memnun kalacak ve döndüğünde bunu anlatmasıdır. Ki yapılacak diğer reklamlar ile de ortaya güzel bir Pazar çıksın.

Kumarhaneler…

“Bizim süreç içerisinde  turistler şunu söylemiştir, ‘Biz kumarhanesi olan otellere gittiğimiz zaman ikinci sınıf turist olarak görülüyoruz. Bize ilgi olmuyor daha ziyade ilgi kumarhane gelen müşterileredir’ şeklinde şikayetleri duyduk. Bu iş ekip işidir, otelciyle, turizm sivil toplum örgütleriyle, rehberlerle ve turizmle ilgili olanlarla yapılacak olan toplantılar sonucu ortaya bir plan program konulacak. Turizmde ciddi bir reform yapmamız gerekiyor. Bu ülkenin lokomotif sektörüdür ve 750 milyon dolarlara kadar çıkmış bir gelir vardı turizmde… Şu anda son 1 yıldır teşviklerin zamanında verilmemesi, fuarlara yeteri önem gösterilmemesi, reklamların çok cuzi bir bütçeyle yapılmaya çalışılması turizmde büyük yaralar açtı.”

“Erken seçim hükümeti değiliz”

“Bir koalisyon kurulmadı ve erken seçime gidildi farz edin, UBP 1 CTP 2 çıktı diyelim diğer partiler 3-4 çıktı yani yine bir koalisyon… Şu aritmetikte yapılacak erken seçimde roller değişebilir ama koalisyon yine halkın önünde olacaktır. Demokrasilerde çare tükenmez en son çare erken seçime gidilebilir ama o ana kadar iyi bir şeyler yapma gayesi ile koalisyon ortaklıklarını denemek ve kurma olanağını bulmak gerekir. Şunu söylemek istiyorum bu hükümet erken seçim hükümeti değildir, icraat yapma hükümetidir.”

Bu haber toplam 2088 defa okunmuştur