1. HABERLER

  2. GÜNEY

  3. “Enerji Konusunda Kritik 24 Saat…"
“Enerji Konusunda Kritik 24 Saat…"

“Enerji Konusunda Kritik 24 Saat…"

 Alithia haberi “Kritik 48 Saat… ‘Saipem 12000’in Ablukasının’ Varacağı Sonuçla İlgili Kaygı Tırmanıyor… Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Sorunu Çözülmese Bile Doğal Gaz Çalışmalarına Katılmak İstiyor” başlık ve spotlarıyla manşete çekti

A+A-

Kıbrıs  Rum gazeteleri Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de icra etmekte olduğu tatbikat için ilan ettiği Navteks’in sona erişine iki gün kala, “Saipem 12000” sondaj gemisinin Kıbrıs Rum yönetiminin tek yanlı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge’deki (MEB) 3’üncü parsele girişine izin vermemeyi sürdürdüğüne dikkat çekti.

Gazeteler Türkiye’nin Navteks’ini iptal ederek sondaj gemisinin 3’üncü parseldeki “Supya” hedefine ulaşmasına izin vermesi için Kıbrıs Rum Yönetimi önderliğinde yapılmakta olan diplomatik perde gerisinin sonuç vermediğine ve herkesin, Navteks’in süresinin biteceği 22 Şubat’ı beklemekte olduğuna işaret etti.

Haberlerde Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın Kıbrıslı Türklerin kaynaklar üzerindeki haklarına dair açıklamaları da öne çıkarıldı.

 Alithia haberi “Kritik 48 Saat… ‘Saipem 12000’in Ablukasının’ Varacağı Sonuçla İlgili Kaygı Tırmanıyor… Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Sorunu Çözülmese Bile Doğal Gaz Çalışmalarına Katılmak İstiyor” başlık ve spotlarıyla manşete çekti

Türkiye’nin, Navteks’in süresinin dolması ile birlikte bölgede tatbikat icra etmekte olduğu savaş gemilerini çekmesi halinde İtalyan ENI şirketinin, iki hafta gecikmeli de olsa “Supya” hedefinde planlanan sondajı yapacağını belirten gazete, aksi halde Kıbrıs Rum Yönetimi’nin çok zor durumda kalacağını çünkü bunun, Türkiye yüzünden yapılmayan ilk sondaj olacağını vurguladı.

Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Türk “meydan okumasının” 22 Şubat’ta sona ermesi için çabalarını bugün ve yarın da sürdüreceği “ancak diplomatik düzeydeki haberlerin hiç de iyi olmadığı” belirtilen haberde “Türk tavrı yetmezmiş gibi Kıbrıs Türk siyasi liderliği de Kıbrıs sorununun doğal gaz konularıyla bağlanmasını talep ettiklerini belirterek Türkiye ile aynı çizgiye geldi” ifadesine yer verildi.

Devamla, Akıncı’nın Türk medyasına yaptığı, “Rum tarafının bugün çözüme hazır değilse bile doğal gaz konusunda diyalog yoluyla ara formüller üzerinde Kıbrıslı Türklerle anlaşma yolunu bulması gerektiği” açıklamasının satırbaşlarını aktardı.

Gazete Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın da “Rum liderliğinin, Kıbrıs sorunu çözülmeden ya da çözüm olmasa dahi oturup Kıbrıs Türk tarafıyla bu zenginliklerin çıkarılması ve paylaşılması konusunda bir uzlaşmaya varmadan bu konularda yolunda devam edemeyeceği, Türk tarafının buna izin vermeyeceğini anlaması gerektiği” açıklamasından da alıntı yaptı.

Fileleftheros manşet haberine “Enerji Konusunda Kritik 24 Saat… Diplomatik Hareketlere Rağmen Kıbrıs MEB’i Türk Ablukası Altında… Özersay Şirketler İle Ayrı Diyalog İstiyor” başlık ve spotlarını attı.

Gazete gemilerini bölgeden çekmesi için “baskı yapılacağı beklentisi ile Türkiye aleyhine bir siyasi abluka yaratmak amacıyla çeşitli yönlerde diplomatik girişimlerde bulunan” Rum Yönetimi’nin en büyük korkusunun ENI sondaj gemisinin hiçbir araştırma yapmadan bölgeden ayrılması olduğuna vurgu yaptı, “böyle bir şey, bütün enerji programının Türk meydan okumaları şartına bağlı olduğu anlamına geleceğini, Ankara’nın da bunu çok iyi bildiğini” ekledi.

ENI VAZGEÇERSE….

Haberde, İtalyanların sabır göstererek beklediği, bütün işaretlerin de bir 24 saat daha sabredeceğini gösterdiğini ancak 22 Şubat’tan sonra sabrın kalmayacağını, en azından ENI’nin bu yönde aleni bir açıklamasının olmadığı belirtildi.

Gazete, Rum tarafının en büyük kabusunun da ENI’nin “Supya” hedefinde doğal gaz araması yapmaktan vazgeçmesi olduğuna dikkat çekerek, böyle bir şeyin şu anlamlara geleceğini kaydetti:

“a) Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütün enerji programının Türk meydan okumaları şartına bağlı olacak, b)Kıbrıs Cumhuriyeti  yalnız enerji konularında değil, bütün konularda egemenlik haklarını kullanmakta aciz kalacak , c)Enerji programı kesin şekilde buzdolabına girecek ve bundan sonra, (enerji programını) Kıbrıs sorununa ve kendi çıkarlarına bağlayacak olan Türk hükümetine bağlı olacak, d) Yabancı şirketler  ve bölgedeki müttefikler açısından da güvenilmez hale gelecek, bunun da birçok olumsuz etkisi olacak.”

BM’YE YENİDEN ŞİKAYET ETTİLER

Gazete Kıbrıs  Rum Yönetimi’nin,  BM’deki Daimi Temslicisi Kornilios Korniliu aracılığıyla ENI hesabına çalışan sondaj gemisini engellemesi de dahil Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini BM’ye yeniden şikayet ettiğini haber verdi.

Gazeteye göre, daha önce BM Genel Sekreteri’nin siyasi konulardan sorumlu yardımcısı Jeffery Feltman’la görüşen Korniliu, geçen Perşembe günü de Genel Sekreterlik ofisi başkanı Maria Luiza Vioti ile bir araya gelerek Türkiye’nin hareketlerinin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını, Deniz Hukuku da dahil Uluslararası Hukuku  ihlal, bölgedeki barış ve istikrarı tehdit ettiğini” öne sürdü.

Gazete, Anastasiadis’in Türk Navteks’inin süresinin sona ermesine 24 saat kala Rum siyasi liderleriyle Çarşamba günü (yarın) ayrı ayrı bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapacağını, hafta sonu da AB zirvesine katılmak üzere Brüksel’e gideceğini ve  Avrupalı liderlere gelişmeleri anlatacağını kaydetti.

"KRİZ, AVRUPA’NIN ACİZLİĞİNİ DE ORTAYA ÇIKARDI"

Politis “Doğu Akdeniz’de Fransız ‘Anahtarı’” başlıklı manşet haberinde “MEB’deki kriz Kıbrıs’ın Türkiye ile sorunlarını ortaya çıkarmakla kalmadı, Avrupa’nın, üyesi bir devleti ile, daha çok da kendi çıkarlarıyla ilgili ciddi meselelerde top yükün hareket etmekteki acizliğini de ortaya çıkardı” ifadesine yer verdi.

Doğu Akdeniz’de cereyan eden durum karşısında güçlerin tek başlarına inisiyatif alarak Türkiye ile müzakereci rolü üstlendiklerine dikkat çeken gazete, ilk hareketin ENI’den dolayı İtalya’dan geldiğini ancak Saipem 12000’in 3’üncü parsele hareketinden önce Ankara ile temas eden Roma’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aldığı genel teyitlerle yetinerek sondaj gemisini 3’üncü parsele korumasız gönderdiğini yazdı. 6’ncı parseldeki çalışmalarına İtalyan ve Fransız firkateynlerinin de refakat ettiğini hatırlattı.

Gazete, Almanya’nın da kabine oluşturma sürecinde olmasından dolayı, AB’nin Doğu Akdeniz’deki krize “başsız” yakalandığını, ancak böyle olmasa bile Berlin’in daha kararlı bir duruş sergileyeceğinin kuşkulu olduğunu, Almanya’nın Türkiye ile ilgili konularda ılımlı bir rol oynamayı tercih ettiğini yazdı.

Gazete, bu boşlukta, kriz vesilesiyle Fransa’nın AB alanındaki rolünü geri almakta olduğunu, Emmanuel Macron’un artık daha bir başrol üstlendiğini, özellikle Türkiye konusunda gerilediğini ve Türkiye’nin daha Avrupai bir çerçevede hareket etmesi şartıyla AB’nin Ankara ile daha sıkı ilişkisini destekleme niyetini ortaya koyduğunu yazdı.

Paris’in Doğu Akdeniz’deki krizde alenen görünmediğini ancak diplomatik çevrelerin, perde gerisinde çok önemli bir rol oynadığına işaret ettikleri belirtilen haberde, başarılı olup olmayacağının önümüzdeki günlerdeki gelişmelere bağlı olduğu belirtildi.

Gazete haberine “Erdoğan’ın,  çok düşmanca bir ortamda AB ile bağlarını koruyabilecek ülkeleri -ilk sırada Fransa, ardından da Yunanistan ve Kıbrıs- değerlendirmesi gerekiyor. Kıbrıs MEB’indeki kriz  büyük bir AB-Türkiye krizine dönüşebilir, kriz yatışmazsa Lefkoşa ve Atina yaptırım talebinde bulunabilir. Türkiye-AB ilişkileri başlığını kesin kapatacak Türk karşıtı güçler de orada hazır olacak” iddiasıyla son verdi.

 

Bu haber toplam 1932 defa okunmuştur
Etiketler :