1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. En İyi Bin Arasında Kıbrıs’tan Bir Üniversite
Salih Sarpten

Salih Sarpten

En İyi Bin Arasında Kıbrıs’tan Bir Üniversite

A+A-

Evet, yanlış okumadınız… En iyi bin üniversite arasında Kıbrıs’tan bir üniversite var. Ancak “KKTC”den değil, Kıbrıs’ın güneyinden… Güney’deki Kıbrıs Üniversitesi (University of Cyprus) 44.10 puanla en iyi bin üniversite arasında 928’inci sırayı aldı…

Dünyanın saygın üniversite derecelendirme kurumlarından biri olan “Center for World University Rankings” tarafından 2015 yılının en iyi bin üniversite listesi yayımlandı… Listede birinciliği Harvard Üniversitesi kazanırken, Türkiye’den 10, Güney Kıbrıs’tan 1 üniversite sıralamaya girebilirken, KKTC’den hiçbir üniversite yok…

Bu durumun nedenlerini daha iyi anlayabilmek için sıralama kriterlerine bakmak yeterli aslında… Sıralama için 8 temel kriter var: Eğitim kalitesi, mezunların istihdam oranı, fakültelerin kalite kriterlerinin ağırlıkları, mezunlarının kazandığı uluslararası ödüller, akademisyenlerin kazandığı uluslararası ödüller, bilimsel yayınlar, bu yayınlara atıflar ve elde edilen patentler…

İlk on sıranın 8’i ABD, 2’si ise Birleşik Krallık üniversitelerinden oluşurken; ilk 20’ye üniversitesi girebilen ülkeler ise şöyle; ABD (15), Birleşik Krallık (2), Japonya (2) ve İsviçre (1)… İlk on, ilk yirmi, ilk yüz, ilk beş yüz bir kenara, neden ilk binde ülkemizden tek bir üniversite bile yok… Galiba bunu dert edinen üniversitemiz de yok…
Lafı dolandırmadan söyleyeyim. Herkes tarafından bilinen, açık, şeffaf ve amacı anlaşılır bir yükseköğretim politikamız yok... Ne yazık ki hâlâ daha yükseköğretime bir sektör olarak bakıyoruz. Yükseköğretimi ve üniversiteleri, gelir getiren bir meta olarak görüyoruz… Bilim yapmak, teknoloji üretmek neredeyse hiç konuşmadığımız şeyler… Toplumu, bilim toplumu haline getirecek akademik birikimler ortaya konamıyor. Ülkemizdeki hemen her üniversitenin tek bir derdi var daha çok öğrenci almak… Oysa Dünya’da ilk 1000, ilk 500 üniversitenin içinde olmak, uluslararası prestijli bilim ödüllerine aday olmak hatta kazanmak temel hedefler arasında olmalı…
Öte yandan; 75 bin yükseköğretim öğrencisi bulunan bir ülkede 1500 öğretim elemanından söz ediyoruz. Bu yapıyla değil ilk bin içinde, tüm sıralamaların hep en sonunda yer almaya mahkumuz… Dahası bu öğretim elemanlarının kaçı gerçekten bilim üretmek için uğraş ortaya koyuyor ya da sosyal sorumluluk alarak toplumsal projelerde yer alıyor. Şüphesiz bu durumlarla ilgili güzel örnekler var. Ancak “üniversiteler adası” lafını ağzımızdan düşürmediğimiz bir ülkede bu örneklerin oldukça düşük oranda olduğu da aşikardır…
Aslında yapılması gereken belli… Yükseköğretim politikası oluşturmak, bu politikayla beraber hem YÖDAK, hem de üniversitelerimizin içinde bulunduğu; yönetim, denetim ve özerklik sorunlarının bir an önce çözüme kavuşturulmasıdır… Aksi durumda yükseköğretim kurumlarımızın yaşadığı kurumsallaşamama sorunu devam edip gidecek, üniversitelerimiz diğer üniversitelerle aynı kulvarda olması pek mümkün olmayacak…

Aklınızda Bulunsun

Türkiye Eğitiminde Dershane Çıkmazı

Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın önerisiyle çıkartılan bir yasa kapsamında tüm dershaneler 1 Eylül 2015 tarihine kadar ya özel okula dönüşecek ya da bu tarihten itibaren tüm faaliyetlerine son verecekti. Ancak söz konusu yasa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Peki, şimdi ne olacak?

Açıkçası kimse bilmiyor… Ne TC Milli Eğitim Bakanlığı ne de bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuran CHP bu noktadan sonra ne olacağı kestiremiyor… Siyasilerin de, hukukçuların da, eğitimcilerin de görüşleri birbirinden çok farklı. Herkes Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararını bekliyor… Ancak durum içinden çıkılacak gibi değil…

Çünkü bu yasa kapsamında Türkiye’de bulunan toplam 3 bin 107 dershaneden 2 bin 280’i özel okula dönüşüm için başvurdu. Bunlardan 2 bin 260’ına ön izin verilip dönüşüm için gerekli hazırlıkları yapıldı. Bu arada da 967 özel okula dönüştü. Hatta öğrenci kabulü bile yapıldı.

Aslında lafı uzatmaya gerek yok… Dershanelere ihtiyaç olduğu müddetçe, onları farklı düzenlemelerle kapatmak pek mümkün değildi. Esas olan dershane ihtiyaç duymayacak bir eğitim modelini oluşturmaktadır…

Hepimizin malumudur… Bizim ülkemiz eğitim sisteminin de kanayan yaralarından birisidir özel ders ve dershaneler… Kolej Sınavı, Fen Lisesi Sınavı, Anadolu Lisesi sınavı, YGS, LYS gibi yarışması anlayışlarla donanmış eğitim modelleri olduğu müddetçe dershaneler var olacaktır… Ama yasal ama yasa dışı mutlaka bir biçimde var olmaya devam edecektir.

Biliyor musunuz?

Pluto’ya Ulaştık

Şu sıralar tüm insanlığı heyecanlandıran büyük bir bilimsel gelişme var. İnsanoğlunun yaptığı bir araç Dünya’nın en uzağında bulunan bir Pluto’ya ulaştı…

Aslında Pluto 1992’ye kadar dertsiz tasasız bir gezegendi. Sonra Güneş Sistemi’nin en dışında binlerce gök cisminden oluşan Kuiper Kuşağı keşfedildi. Artık Pluto yalnız değildi. 70 bin arkadaşı ve kendine benzer yüzlerce gezegen büyüklüğünde gök cismi bulunuyordu. Ya hepsine isim verilecekti ya da Pluto gezegenlikten ‘cüce gezegenliğe’ inecekti. İkincisi oldu. 2006 yılında Pluto gezeğen değil, cüce gezegen olarak tanımlanmaya başlandı. Ancak aynı yıl onu araştıracak çalışmaların da başlangıcıydı…

Ocak 2006’da “New Horizons” adında tarihinin en hızlı uzay aracı Florida’dan havalandı. Bir sene sonra Şubat 2007’de Jüpiter’e ulaştı ve Jüpiter hakkında benzersiz veriler topladı. Bu görevini tamamlayan New Horizons’un yeni görevi Plotu sistemiydi… 9 yıllık bir yolculuktan sonra 14 Temmuz 2015 günü Dünya’ya yolladığı fotoğraflarla yeni ve gizemli bir dünyanın kapılarını araladı. Artık insanlık Pluto’ya çok yakından bakabiliyordu… Bu fotoğraflar sayesinde Pluto’un metan ve nitrojenden oluşan buzul bir çekirdeğinin olduğu düşünülüyor…

85 yıl önce teleskopuyla Pluto’yu keşfeden Amerikalı astronom Clyde W. Tombaugh’un ömrü bu yoluculuğu izlemeye yetmedi. Ancak New Horizons uzay aracında kâşif astronomun külleri de var. Önümüzdeki günlerde uzay aracında bulunan küçük bir roketle astronomun küllerinin Pluto’ya gönderilme hedefi var. Böylece Tombauhg, ölümünden 18 yıl sonra keşfettiği gezegeni ziyaret etmiş hatta kendini oraya ulaştırmış olacak.  Dahası Güneş Sistemi’nin en az bilinen noktasına Pluto Sistemi ve Kuiper Kuşağı’nın sırları aralanacak. Son not; proje 720 milyon ABD dolarına mal oldu.

Bu yazı toplam 4841 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar