1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Eğitim Sisteminim En Önemli Çıktısı: Mutsuzluk…
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Eğitim Sisteminim En Önemli Çıktısı: Mutsuzluk…

A+A-

 

Bu öğretim yılında da Kolej Giriş Sınavları tamamlandı… Yanındaki sıra arkadaşından bir-iki soruya daha az doğru yanıt verenin başarısız olduğu bir sistem bu dönemi de tamamladı. Bu yapının sürdürülebilir olmadığı ortada, ne var ki mutsuz öğrenciler yetiştirilmesi pahasına yapıyı değiştirmek adına herhangi çaba yok.

Uluslararası öğrenci denetleme programı raporuna göre 28 OECD ülkesi arasında Türkiye'deki öğrenciler mutsuzlukta 1. sırada. Öğrencilerin %28,6'sı hayatlarından memnun değil. Tahmin edeceğiniz gibi KKTC bu raporda yok ancak bizde de durumun çok farklı olduğunu sanmıyorum…

Öte yandan Kuzey Kıbrıs kapsamında öğrencilerin memnuniyeti üzerine yapılmış birçok araştırmaya rastlamak mümkün. Bu araştırmalara göz attığınızda şu ortak sonucu görebilirsiniz: “Eğitim denildiğinde ailelerin seferber olduğu gerçeğine rağmen öğrenciler okula severek gitmiyor…”

Bu sonucu ortaya çıkaran temel nedenler de şöyle sıralanabilir:

  1. Öğrenciler tarafından ortaya konan çabanın asla yeterli olmaması
  2. Sınav kaygısını artması
  3. Performans düşüklüğü
  4. Eğitim-öğretim uygulamalarından zevk almama
  5. İsteksizlik ve sürekli yorgun olma hissi…

Bu tablo aslında eğitim sistemimizin en önemli göstergesidir. Ne yazık ki eğitim sistemimizde yarışçılık tavan yapmış durumdadır. Bilim sevgisi, araştırma hevesi ve zihinsel girişkenliğin yok edildiği, öğrenme sevgisinin yitirildiği bir eğitim anlayışla tam yol ilerliyoruz… Çocuklarımızın karşılaştıkları sınavlarda, en yüksek notları almalarını gerekli kılan uygulamaları neredeyse saplantı haline getirdik… Mutsuz ve kişiliksiz gençler yetiştirdiğimizi fark edemiyoruz…

Bilim insanı Russell’e göre: “Eğitimde yarışçılığın en zararlı yönlerinden biri, özellikle iyi öğrencilileri aşırı eğitime yöneltmektir. Bunun da iyi öğrencilerin hayal güçlerine, zekâlarına ve hatta sağlıklarına zarar vermekte, onların artık iyi öğrenci olmaktan çıkartıp, potansiyelini kullanmayan mutsuz bireyler haline getirmektedir.”

Oysa öğrenci ve öğretmenlerin okula sevinçle gelmelerini sağlayacak en önemli etkenlerden birisi ve belki de birincisi, sahip oldukları potansiyeli kullanma istediğidir… Bunu ortaya çıkartmanın yolu da öğrencinin, eğitim sistemi içinde nasıl mutlu olacağının sorusuna yanıt bulunmasından geçmektedir…

Yarışma sınavlarıyla, süreci değil sonucu dikkate alan uygulamalarla, geleceği düşünerek değil bugünü kurtarmaya yönelik kararlarla geleceğin gençlerini yetiştirebilecek miyiz? Pek sanmıyorum… Çocukların mutlu olmalarını bir kenara itmeden, onları geliştirmek bu kadar da zor olmamalı.

Eğitim sistemi, öğrencilerin mutluluğunu yok etmemeli ya da okul sonrası hayata ertelememeli…


Biliyor muydunuz?

Üniversite Diploması Yeterli Mi?

İş insanları, üniversitelerin meslek edindirmekten ve iş dünyasına hazırlamaktan çok, diploma sahibi yaptığını ve sadece prestij kazandırdığını düşünüyor. Oysa iş insanlarına göre üniversitelerin müfredatları yenilenmeli; teorik bilgilerle birlikte pratiğe ve iş insanlarının ihtiyaçlarına da önem verilmeli.

İş insanlarının üniversitelerden beklentilerini yaklaşık 3 bin İnsan Kaynakları profesyoneline sorarak gerçekleştirdiği anketine göre, iş dünyası profesyonellerinin sadece %15’i üniversitelerin meslek edindirdiğini düşünürken, anketi yanıtlayanların %54’ü ise üniversitelerin adaylara sadece teorik bilgi verdiğini söylüyor.

Ayrıca ankete katılanların %46’sı üniversitelerin sadece diploma sahibi yaptığını,  %23’ü ise sadece prestij kazandırdığını belirtiyor. Araştırmaya göre üniversitelerin, iş insanlarının istediği nitelikli personel sorunu çözemediklerini ve daha iyi bir mesleki eğitime ihtiyaç duyulduğunu öne çıkartıyor…

Araştırma sonuçlarına göre birçok iş yerinin uygun pozisyonlar için deneyimsiz çalışanları istihdam edip, meslek içi eğitimler ve sertifika programlarıyla yetkinliklerini artırma yoluna gidildiği vurgulandı. Arıca yükseköğretim kurumlarının da öğrencileri staj ve iş deneyimi konusunda yönlendirmesi gerektiğini, kariyer hayatlarına başlamadan önce öğrencilere pratik ve iş dünyasının insan kaynağı talebine uygun eğitim vermesi gerektiğinin altı çiziliyor…


 

Aklınızda Bulunsun

 

YÖK’ten Yeni Bir Uygulama Daha: Çift Anadal

2017 LYS devam ederken, YÖK yeni kararlar almaya devam ediyor. Yükseköğretim Kurumlarında Önlisans ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasında Geçiş, Çift Anadal, Yan Dal ile Kurumlar Arası Kredi Transferi Yapılması Esaslarına İlişkin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" yürürlüğe girdi.

YÖK'ün ilgili yönetmelik değişikliğine göre, aynı yükseköğretim kurumunda yürütülen önlisans diploma programları ile diğer önlisans programları arasında, lisans programları ile diğer lisans programları veya önlisans programları arasında ilgili bölümlerin ve fakülte ve yüksekokul kurullarının önerisi üzerine senatonun onayı ile çift anadal programı açılabilecek.

Yönetmeliğe ilişkin açıklamada bulunan Yükseköğretim Kurulu Başkanı (YÖK) Prof. Dr. Yekta Saraç; “Bu değişikliğin özellikle meslek yüksekokullarına ilgiyi artıracağını ifade etti. Saraç, meslek yüksekokulları (MYO) anadal yönetmeliğine ilişkin; "Aynı yükseköğretim kurumunda yürütülen önlisans diploma programları ile diğer önlisans programları arasında çift anadal programları açılabilmesi ve öğrencilerin ikinci anadal diploma programında öğrenim görebilme fırsatını elde edebilmesi mümkün olabilecek" değerlendirmesinde bulundu.

Bu yazı toplam 2179 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar