1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Duymak da yazmak da istemiyorum…
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Duymak da yazmak da istemiyorum…

A+A-

Bizdeki siyasetin geldiği noktayı ve de yaşamak istediğimiz ülkemizin içinde olduğu durumu yazmak zor geliyor artık bana…

Yani örneğin siyasetin aslında bireysel çıkar elde etmek için yapıldığı anlayışının yaygın olmasını…

***

Bireysel çıkar elde etmek için siyaset yapanların yanına yine bireysel çıkar elde etmek için yanaşanların olmasını…

***

Hükümet kurmanın yurttaşa hizmet etmek için değil de şöhret elde etmek, tarihe sadece bir isim yazdırmak için olmasını…

Bir şeyler yapmak için değil de sadece orada bulunmak için olduğunu, sırası gelirse bazı şeyler kazanmayı, sırası gelmediyse de o sıranın gelmesini sağlamayı…

***

“Türkiye, Maliye Bakanlığı’na güven duymadı” diyen dörtlü ve de ikili koalisyonun bakanının söylediklerini…

“Rus Büyükelçi’yle Kıbrıs sorununu, doğal gazı konuştum” diyerek görüşmeye resmilik katan ama Rus Büyükelçi’nin “Yemekte konuştuk, resmi değildi, senin unvanın yok” dediği yine aynı sayın bakanı…

***

Avrupa Parlamenteri olan Niyazi Kızılyürek’e verilen Kıbrıslı Türk oylarını “AKEL’e verildi” şeklinde küçümsemeye çalışan ve ‘neden oy verildiğini anlamayan’ veya ‘anlamamazlıktan gelen’ demeçleri yazmayı istemiyorum…

***

İstemiyorum; “Cumhurbaşkanı Federasyonu görüşmek istiyor, o yüzden ayar vermek lazım” diyen yeni Başbakanı yazmayı…

***

Dörtlü koalisyonu bozan, daha önce “UBP ile kahve bile içmem” diyen ama önceden hazırlanan koalisyonu kuran HP’nin içine düştüğü hali yazmayı…

UBP-HP koalisyonunu kurar kurmaz, iki gün önceki koalisyonu ‘tu-kaka’ yapan yine HP’li bakanları yazmak istemiyorum…

***

Her gün dolan mahkemeleri, adi suçları, tacizleri, uyuşturucu ticaretini, şiddeti, silahlanmayı, ateş açmaları, yaralamaları, öldürmeyi, katillikleri yazmak istemiyorum…

***

Yazmak istemiyorum işsizliği, gelecek belirsizliğini, gençlerin göçünü, gidip de gelmemelerini, borçları, parasızlığın ortaya çıkardığı suçları, değişen popülasyonu, kültür erozyonunu, umursuzluğu, bencilliği…

***

İstemiyorum yazmak; Trafiği, kazaları, ölümleri, yolları, açılmayan yol ihalelerini, bozuk yolları…

***

İstemiyorum duymak; Hala Sultan’daki kitap günlerini, hâlâ bitmeyen Dome Otel’i peşkeş çekme isteklerini, değer biçilen denize girişleri, bitmek tükenmek bilmeyen betonlaşmayı ne yazmak, ne de duymak istiyorum…

***

İstemiyorum ama yazıyorum işte… Duymak da istemiyorum ama duyuyorum işte… Aksi ne olurdu o zaman; Ot. Ot da olmak istemiyorum… O zaman yazmaya da, duymaya da, belki azalır diye de konuşmaya devam.

 

 

 

 

Bu yazı toplam 1424 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar