1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. DÜNYANIN TEPESİNE YOLCULUK -3-
DÜNYANIN TEPESİNE YOLCULUK -3-

DÜNYANIN TEPESİNE YOLCULUK -3-

DÜNYANIN TEPESİNE YOLCULUK -3-

A+A-

 

Ali YÜKSEK


VENEDİK-İSVİÇRE

Birkaç gün boyunca gezip dolaştığımız Yunanistan’ı, Igoumenitsa limanından mükemmel bir feribot olan Anek-Superfast gemisiyle birlikte terk edip İtalya’nın Ancona Limanına doğru yola koyulduk.. Zorlu yolculuk öncesi iyi bir dinlenme imkanı bulduğumuz feribotta internet dahil birçok imkanı bulmak mümkündü… Ertesi gün Ancona Limanına inip Venedik’e doğru yola koyulduğumuzda iklimin değiştiğini fark etmek zor olmadı.
Yağışlı bir ortamda ve birkaç yüz kilometre sonunda akşamüstü Venedik’e varıp sular altındaki tarihi kendi gezmeye başladık... Bir zamanlar Venedik Cumhuriyetinin başkenti olan ve tarihi M.Ö.10 yy’a dayanan Venedik şehrini hafif bir yağmur çisesi altında bir süre gezip dolaştıktan sonra geceyi geçirmek üzere İsviçre Alplerine doğru yola koyulduk. Yolda yağmurun şiddetini artırması üzerine yön bulma cihazımızın yardımıyla küçük bir köy otelinde geceleyip ertesi gün İsviçre’nin Alp Dağlarına doğru yeniden yola koyulduk...

PASS KEYFİ

Genellikle dağlık olan kuzey İtalya ve İsviçre’nin bol virajlı yolları, adrenalin seviyesini tavan yaptırmaya gelen motorcuların eksoz sesleriyle yankılanıp durdu… Özellikle havanın iyi olması ve hafta sonuna denk gelmesi dolayısıyla Pass denilen dağ zirveleri adeta motorcuların bayram yeri gibiydi...
Passo Giau, Passo San Gottardo, Grimsell, Passo Falzarego, Passo Gardeno, Passo Pordoi, Furkapass, Passo del fuorn ve Passo Stelvio geçtiğimiz dağ geçitlerinden bazılarıydı… Kuşkusuz her biri 2 bin metrenin üzerinde olan bu geçitlerden geçmek her motorcu için mükemmel bir rota sayılsa da özellikle 48 virajla çıkılan ve 2.760 mt. rakımlı Passo Stelvio geçidi bunların en önemlisiydi…
Teleferik ile iki durak yapılarak çıkılan ve tamamen karla kaplı olan 3.174 rakımlı Livrio tepesinde birkaç saat harcayarak bölgeyi kuşbakışı olarak izleme olanağı bulduk... Kışın kapalı olan bu geçitlerin zirvelerinde ancak yazda kayak yapıldığını, kayak yapanlardan öğrendiğimizde şaşkınlığımızı gizleyemedik…
Yüzlerce motorcunun buraları ziyaret etmesinin yanı sıra bir o kadar da bisikletlinin spor ve gezi amacıyla bu zirvelere tırmanması bu spora verilen önemin bir göstergesi olsa gerek…

HEIDI’NİN ÜLKESİ

Özellikle otomobillerin bisikletlileri ve motosikletlileri son derece koruyucu davranışları takdire şayandı,
İtalya’nın dolomiti havzasının bol virajlı yollarından kıvrıla kıvrıla inerek Heidi’nin ülkesi İsviçre’ye adım attık... Yeşillikler içinde akan dereleri ve halen solmamış rengarenk çiçekleri ile adeta cennetten bir yerdi İsviçre... Navigasyon cihazımızın rotası doğrultusunda Davos’tan geçip akşam konaklayacağımız kampa doğru yol aldık... Davos’ta yemek ve bazı ihtiyaçlarımız için uğradığımız Migros markette, alınan malzemeler için poşet verilmemesi dikkatimizi çeken bir başka husustu... Genellikle herkes evinden getirdiği Pazar çantası ile alışveriş yapıp gidiyordu... Bunun nedenini öğrendiğimizde çevrenin nasıl bu kadar temiz kalabildiğini de çözmüş olduk. Çevre kirliliği yaratmamak için marketlerde naylon poşet verilmiyordu... Biz de aldığımız malzemeleri poşetsiz olarak motorlarımıza yerleştirip önümüzdeki kampın yolunu tuttuk...
Akşam yemeği için çok fazla seçeneğimiz olmasa da konserveler yemeğimizin ana menüsünü oluşturuyordu... Tüm kampların doğal gaz ile donatılmış olması, günün sonunda duş ve diğer ihtiyaçlar için mükemmel bir ortam sağlıyordu... Elektrik sisteminin karavanlara göre ayarlanmış olması ile biraz sıkıntı yaşamış olsak da sonunda uygun bir adaptör satın alarak bu sorunu da çözmüş olduk…
Ertesi gün kamptan ayrılıp diğer dağ zirvelerine doğru yola koyulduk. İsviçre’nin bu bölgesinde, gezilerimizin rotası Pass’lar, yani dağ geçit ve zirveleri olduğundan genellikle otoban ve çift şeritli yolları kullanmadık... Avrupalı motorcuların da tercih ettiği bu dağ geçitleri gerçekten görülmeye değer yerlerdi…

DEV ŞELALE

İsviçrenin Zürih kenti yakınlarında birkaç gün kalıp Türkiye’den tanıdığımız birkaç motorcu arkadaşımızı ziyaret ettikten sonra Schaffhausen yakınlarındaki Rheinfall şelalesini görmek üzere yola koyulduk... 150 mt. genişliği ve 25 mt. yüksekliği olan Avrupa’nın en büyük şelalesi sayılan Rheinfall şelalesi, olağanüstü debisi ve çıkardığı müthiş gürültüsü ile İsviçre’ye gelenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yer...
Haftaya, Rheinfall şelalesi sonrasında, Fransa ve aşıklar şehri Paris’e doğru devam edeceğiz…

Kaskınız takılı, farınız ve yolunuz hep açık olsun… 

-devam edecek-

Bu haber toplam 1381 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 229. Sayısı

Adres Kıbrıs 229. Sayısı