1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Dostluğa Dair
Dostluğa Dair

Dostluğa Dair

Dostluğa Dair

A+A-

 

Nügen Derman Duru
nugenduru@hotmail.com

 

       Dostlar ırmak gibidir,  kiminin suyu az,
      Kiminin çok, kiminde elleriniz ıslanır yalnızca
       Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya.  

Can Yücel

İnsanlık serüveni başkalarına olan eğilimizle başlar. Başkasına muhtaç olma, başkalarıyla birlikte olma ve nihayetinde toplum hayatı. Birlikte yaşam, hep başkasına meyillenmemizin en somut son hali. Bundan dolayıdır ki çağın vebası olarak görülebilir kalabalıklar içindeki yalnızlık.

Yalnızlık duygusu insanı bunalımlara düşürür. İçinizdeki boşluğu dolduracak kişi ya da kişileri arar durursunuz. Belki diğer yarınızdır, belki eksik kısmınızdır, belki de öteki yanınızdır aradığınız.

Dostluk üzerine ilk yazılara muhtemelen çoğumuz Montaigne’in Denemeler’inde rastlamıştır. Kısa, derin ve ölçülü… “Dostluk dediğimiz, ruhlarımızın birlikte olmasını sağlayan bir rastlantı ya da zorunlulukla edindiğimiz yakınlıklardır” diye başlar Montaigne yazısına. En yakın dostunu neden sevdiğini ise şöyle özetler: “Çünkü o, o idi; ben de bendim.”

Ergenlik döneminin sorunları ve hormonlarıyla cebelleştiğimiz yıllarda bu satırları okurken ne düşündüğümüzü, bu cümleye nasıl bir anlam yüklediğimizi hatırlayabilseydik keşke! Belki hatırlayanlar vardır; kim bilir!... Akıp giden zamana, değişen koşullara bağlı olarak “dostlar” da değişiyor, yenileniyor.

Kalbimizin en derin yerine ilk dostluk deneyimimizi bize yaşatanı koyarız. Ancak gelin görün ki hangimize ilk dostumuz kaldı ki!... Hangimiz hep ilk dostumuzla kaldık ki?... “Çünkü o, o idi; ben de bendim.” Böylesi bir cümlenin derinliği karşısında diyecek pek fazla bir şey yok gibi. Sahi, size siz olduğunuzu ilk kim hissettirdi? Hangi insan yavrusu size bu onuru bahşetti? Hangisine gerçek dost dediniz? Tecrübeleriniz sizi salıncak gibi sallarken niceleri sızıverdi hayat aralığınızdan. Kimisi sevincin, hazzın kaynağı, kimisi derdin, tasanın mimarıydı. Gölge gibi yanı başınızda dolaşıp durdu. Her biri ayrı, her biri farklı bir hikâyenin kahramanı gibi. Dostum mu değil mi diye ölçüp tartarken kimileri toz duman, kimileri bulut oldu. Kimisine uzanan eliniz boş kalırken, kimisinin avucuna doldu yüreğiniz.  Adresi olmayan dostunuzu ararken köşe bucak kendinizi buldunuz.  Savruk yaşanan hayatların salaş olur dostlukları. Kendinizi ararken başkalarında, kalıplara sığdırmaya çalıştınız dostlukları. Kabına sığar mı dostluk? Mengeneye sıkıştırılan dostluk mudur gerçek dostluk? Nedir gerçek dostluk? Kimdir gerçek dost?

Gerçek dost aydınlık yanınızla gururlanan, karanlık yanınızla karşılaştığında da başucunuzda duran kişidir. Sizi değiştiren,  sizden de değişimin rüzgarını alandır. Yürüdüğünüz yolda omzunuza basmayı aklından geçirdiği an kendi varlığından ürperen ve sizinle omuz hizasında yürüyendir dostunuz. Kendi başı dik yürürken sizinkinin de bir o kadar onurlu olması gerektiğini bilendir. Umut denen ateşi her daim harlayandır. Sizi küstürüp sonra tekrar tekrar arayandır. Sizinle birlikte düşen, birlikte kalkan, an olup sizin için yalana sığınan, gün gelip yüzünüze gerçeği tokat gibi şaplatandır.   

İki ruhun birbirine yaklaşmasıdır dostluk, tıpkı Platon’un söylediği gibi; iki ruhun esintisinin tek bir ruha dönüştüğü ama gene nihayetinde ayrı ayrı yerlerde durduğu iki kıyısıdır aynı ırmağın. Aktıkça arınan, arındıkça karşı kıyısında azıcık dinlenmeyi kendinde hak gören su zerrecikleridir.

Bir cana hasret olduğunuzda can havliyle sarıldığınızdır dostunuz. Gözünüz kapalı güvendiğinizdir,  sizi sizden bile sakınandır. Ola ki perperişan olmuşsunuz, halinizin ahvalinizin bilincinde değilsiniz. Neredesiniz, kiminlesiniz? Sığındığınız o güvenli limandır dostunuz…

 

Bu haber toplam 5720 defa okunmuştur
Gaile 363. Sayısı

Gaile 363. Sayısı