1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Dikkatli olmazsan parmağını kaptırırsın!”
“Dikkatli olmazsan parmağını kaptırırsın!”

“Dikkatli olmazsan parmağını kaptırırsın!”

YENİDÜZEN, ‘İşin Zoru’  yazı dizisiyle bu hafta dülger atölyesinin yolunu tuttu. İnsanoğlunun yaşamında büyük yer tutan, ahşabı ve ahşaba hayat veren dülgerliği kaleme aldı.

A+A-

Didem MENTEŞ

Bir ağaçtan harikalar yaratmak, ahşaba hayat vermek ustalık işidir. İnsanların yaşamında önemli yer tutan eşyalara can veren, talaş tozları hayatlarının parçası olan kişilerdir dülgerler… Tahtanın kokusunu içine çeken, o tahtadan sanat eserleri yaratanlardır… Çizimiyle, kesimiyle, estetiğiyle birer sanatkârdırlar…

 

40 yıllık dülger ustası Halil İlgin…

YENİDÜZEN, ‘İşin Zoru’  yazı dizisiyle bu hafta dülger atölyesinin yolunu tuttu. İnsanoğlunun yaşamında büyük yer tutan, ahşabı ve ahşaba hayat veren dülgerliği kaleme aldı. Tam 40 yıldır ahşapla uğraşan, tahta tozu yutmuş dülger ustası Halil İlgin ile görüştük. Dülgerlik ya da başka bir deyimle marangozluğu konuştuk.

 

Yıllar sonra tahta tozunu solumak…

Lefkoşa Surlariçi’nde uzun yılladır atölyesinde dülgerlik yapan Halil İlgin’in kapısını çalıyorum. İşi olmasına rağmen beni kabul ediyor ve sohbete geçiyoruz. Atölyeden içeri girer girmez soluduğum talaş kokusu sarıyor beni… Çocukluğuma götürüyor adeta… Mobilyacı olan babamın fabrikasında ahşapla ilk tanışmam, tahta tozunun üzerime sindiği zamanlar geliyor aklıma. Yıllar öncesine döndüğüm o güzel anları anımsıyorum bir süre… Ve yıllar sonra suntayı elime alarak, Halil bey ile kesim yapmaya başlıyorum. Az çok nelere dikkat edeceğimi bilerek işe koyuluyorum. O tahtanın makinede süzülüşü, çıkan o tozun kokusu yeniden yaşamak iyi geliyor. Bir tahtayı adım adım işlemek, usta olmayanlar için zor görünse de oldukça zevkli…

--------------

“Çocukluğumdan beri işimi severek yapıyorum”

Tam 40 yıldır ahşapla iç içe Halil İlgin… Ağacın kokusunu, tahtanın tozunu yutmuş, işine sevdalı bir isim. Bir ahşap ustası, bir sanatkar… “Ben çocukluğumdan beri bu işi yapıyorum. Çıraklık dönemlerim Türkiye’de geçti daha sonra Kıbrıs’a geldim. 1986 yılından beri burada dülgerlik yapıyorum. Neden bu işi seçtim bilmiyorum. Karadenizli olduğum için kereste ile iç içeydim, bu işi yapmaya karar verdim. İşimi seviyorum. Sevmediğiniz bir işi yapamazsınız. İnsanlar memnun olduğu sürece ben işimden zevk alıyorum”

 

“Herkes hazır işe döndü”

Ahşap işinin hiç bitmeyen bir iş olduğunu anlatıyor Halil usta. Fabrikasyon işlerin ön planda olmasına rağmen, dülgerliğin hala daha ayakta durmaya çalıştığını söylüyor. “Bizim işimiz sanatkarlıktır” diyor… “Bir zamanlar mobilya işleri daha iyiydi. Şimdi dolap, elbise dolabı daha fazla yapılır. Diğer şeyler plastik olduğu için ahşap işi azdır. Kısmen lake dolap, MDF boya işi yaptıran var. Şimdi herkes hazıra döndü. Ben mutfak dolabı, elbise dolabı gibi ahşaba giren her işi yaptım. Bu işi herkes yapabilir. Çünkü insan isterse her işi yapabilir.

--------------

“İnsanlar yaptığınız işten memnun değilse psikolojik olarak yorulursunuz”

Dülgerlikte dikkatli olmanın önemine dikkat çekiyor Halil İlgin… Dikkatli olmayan dülgerin kaza geçirebileceğini söylüyor. İşin zor yanının ise fiziksel olduğunu aktarıyor… Tahtayı taşımanın ağır olduğunu belirtiyor… “Bu işin pek zorluğu yok. Eskiden aşırı hamallık vardı. Tahtayı taşır eder o şekilde keserdiniz. Fiziksel zorluğu var sadece. MDF’yi tek başınıza taşıyıp keseceksiniz, zordur. Şimdi hep makineler var. Marangozlukta önemli olan dikkattir… Konsantre değilseniz eksik ya da fazla kesim yaparsınız. Belki çok önemli değil ama dikkatli olmak önemlidir. Ben çalıştığım işten yorulmam. Bu işin en güzel yanı insanları memnun etmektir. İnsanlar yaptığın işten memnun değilse o seni psikolojik olarak yorar.

 

“Önemli olan meraklı olmaktır”

Dülgerlikte meraklı olmanın önem taşıdığını aktarıyor Halil usta. İşin zorluğundan ziyade o işi sevmeyi, merak duymayı gerektirdiğini vurguluyor. “İşin zorluğu değil kişinin meraklı olmasıdır. Gençler artık bu işi yapmaya istekli değil. Şikayet eden insanlar, işini sevmeyenlerdir. Ben işimi severek yaptım elbette. Ama bazen vazgeçmeyi düşündüm ama vazgeçersem ne yapacaktım? Şansım da oldu ama değerlendirmedim. Bugün yarın derken yaş geçti ve artık başka iş yapamazsın. Sene 1992’de bana biri geldi İnşaat Planlama Dairesi’nde işe girmemi söyledi. Devlet işiydi ve dedim ki ‘sanatkar adam orda oturmaz’ dedim. Gitseydim daha rahat olacaktım. Ama her şey kısmetle olur.

--------------

“Parmağını kesenler, kaptıranlar var”

Dülgerlik işinde dikkatli olmanın altını bir kez daha çiziyor Halil İlgin. Bugüne kadar ufak tefek kazalar atlattığını, büyük bir kaza yaşamadığını anlatıyor. Bazı meslektaşlarının ise parmaklarını, kollarını makineye kaptırdıklarını söylüyor.

“Dalgınlık olduğu zamanlar ufak tefek kazalar atlattım elbette ama öyle büyük bir kaza yaşamadım. Birkaç defa makinenin kesen tarafına yaklaştım ama öyle kesip, koparma yaşamadım. 1986’da makine her dülgerde yoktu. O zamanlar daha tehlikeliydi çünkü makinede çalışmayan bir insan dikkat etmezdi. Bir de malzemeyi taşırken ya da kaldırırken üstüne düşenler olurdu. Elinize ve kolunuza dikkat etmeniz lazım. Geçen hafta dikkat etmedim, bir tahta almaya çalışırken üzerindeki başka bir parça üzerinden kayıp ayağıma düştü. Bir haftadır yarası geçmedi. Tabi tanıdığım çok insan var parmağını, kolunu kesenler var. Türkiye’de bir arkadaş dikkat etmedi, parmağı kaptırdı, koptu”

 

gg.jpg
Tahtayı taşımak zor olsa da ölçüsünde kesmek de önemli…

 

hh.jpg
Halil usta göz kararı kesimini yapıyor, bize de yardım etmek düşüyor…

Bu haber toplam 3121 defa okunmuştur
Etiketler :