1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Devletin suçu var dendi, fatura oğluma kesildi”
“Devletin suçu var dendi,  fatura oğluma kesildi”

“Devletin suçu var dendi, fatura oğluma kesildi”

Trafik kazasında hayatını kaybeden motosiklet sürücüsü Cuma Mağusalı’nın annesi Nazife Mağusalı, aylardır yaşadığı acıyı, “1 yıl hapislik” kararı sonrası YENİDÜZEN’e anlattı

A+A-

Didem MENTEŞ

Trafik kazasında hayatını kaybeden motosiklet sürücüsü Cuma Mağusalı’nın annesi Nazife Mağusalı, mahkeme kararında devletin ihmalinden de söz edildiğini, bu ihmalin faturasını ise oğluna kestiklerini söyledi.
20 Şubat 2016’da meydana gelen kazayla ilgili yargılanan Oya Göz’ün 1 yıl hapis cezası almasına isyan eden ve istinafa gidileceğini aktaran anne Nazife Mağusalı, yaşadığı acıyı ve oğlu Cuma’yı YENİDÜZEN’e anlattı.

Bir yıldır mahkemelerde perişan olduklarını, verilen cezanın artırılmasını istediklerini söyleyen Nazife Mağusalı, Oya Göz’ün suçunu kabul etmemesi yanı sıra kendilerine bir başsağlığı dahi dilemediğini söyledi.

Mahkeme kararında kazanın olduğu yolda devlet yetkililerinin de ihmali bulunduğuna değinildiğini anımsatan Nazife Mağusalı, bu ihmalin bir cana neden olduğunu ifade etti.

Oğlunun kaybıyla bir ailenin ocağına ateş düştüğünü söyleyen Mağusalı, her gün Cuma’nın mezarını ziyaret ettiğini, fotoğraflarıyla konuştuğunu ve oğlu üşümesin diye yağmurlu havalarda mezarının üzerini örttüğünü anlattı.

 


“Karşı taraf bize bir kere olsun başsağlığı dilemedi”

Bir yıldır mahkemelerde perişan olduklarını, verilen cezanın artırılmasını istediklerini söyleyen Nazife Mağusalı, Oya Göz’ün suçunu kabul etmemesi yanı sıra kendilerine bir başsağlığı dahi dilemediğini söyledi. Mağusalı, bu davanın Yüksek Mahkeme’de istinafa taşınacağını da ifade etti.

“Ben kazayı CD’lerde izledim. O yolda başka biri dursa da bu kadın çarpacaktı. Bir tanık Cuma’nın yolda düzgün geldiğini söyledi. Eğer baktıysan ve Cuma’nın geldiğini gördüysen sen bir cinayet işledin! Bu kazayı herkes yapabilir. İnsan olan bu suçu kabul eder ve bizi 25 kez mahkemeye getirtmez. İnsan bir vicdan azabı çeker. Oya Göz bize hiç başınız sağ olsun demedi. Ailesinden de hiç biri gelip başsağlığı dilemedi. Ben kadından ‘suçluyum cezamı çekeyim’ duymadım. Üstelik ailesi gelip gitti yüzlerinde bir gülümseme vardı. Avukatı duruşmada Oya Göz’ün ailesinin durumunu ve bakmakla yükümlü olduğu çocukları olduğunu söyledi. Ceza aldıktan sonra sınır dışı edilecekmiş, sınır dışı edilmesin diye beraatını istedi. İşte bu yüzden geçen hafta kavga oradan çıktı. Bir avuç insan gittik bir sürü polis geldi. Benim sadece istediğim adalet doğru düzgün bir ceza versin ve çeksin gitsin yoluna.”  

“Sanık Oya Göz 7 davadan suçlu bulundu, bu kadar az ceza aldı. O zaman bizi ne getirdiler bu duruşmalara... Benim oğlum o gibi yerlerde sürat yapan biri değildi. Eğer o kadın dursaydı, Cuma kurtulurdu. Kararda devletin de suçu var denildi. Eğer devletin suçu varsa bunun faturasını çocuğuma mı keseceksiniz? Benim oğluma fatura kesildi”

“Devletin suçunun faturası oğluma kesildi!”

Mahkeme kararında kazanın olduğu yolda devlet yetkililerinin de ihmali bulunduğuna değinildiğini anımsatan Mağusalı, bu ihmalin bir cana neden olduğunu ifade etti.

Nazife Mağusalı, şunları aktardı: “Oya Göz 7 davadan suçlu bulundu, bu kadar az ceza aldı. O zaman bizi ne getirdiler bu duruşmalara. Cuma’nın nasıl öldüğünü bana CD’lerde gösterdiler ben istemezdim göreyim. Benim oğlum o gibi yerlerde sürat yapan biri değildi. Eğer o kadın dursaydı Cuma kurtulurdu. Kararda devletin de suçu var denildi. Eğer devletin suçu varsa bunun faturasını çocuğuma mı keseceksiniz? Benim oğluma fatura kesildi! En azından bundan sonrakilerine kesilmesin. Bu nasıl adalet? O zaman birleri başka birine düşmansa gitsin arabayla bassın 1 yıl ceza verilsin. Herkes cezasını bulmalı. 48 yaşında kadın 27 yaşında çocuğu öldürdü. Uyuşturucuya, tecavüze 4-5 yıl verilir de adam öldürmeye bu ceza? Kadın vicdanlı bir insan olsaydı suçunu kabul eder ve yatar cezasını çıkardı. Biz her gün bu acıyı mahkemeye gider gelir yaşardık. Müebbet de olsa assalar da beni tatmin etmez. Sen benim çocuğumu öldüreceksin, ben de durup seyredeceğim. Suç işledin ve sebebiyet verdin. Kamuoyu sesini çıkarmazsa biz hep mahkum olacağız. Hey KKTC piyango bir gün size de çıkabilir.”

c1-001.jpg

Acılı anne Nazife Mağusalı, evin her köşesini Cuma’nın fotoğraflarıyla süsledi

“Küçük oğlum olmasaydı, ben şimdi Cuma’nın yanında olurdum”

12 Mart’ta Cuma’nın doğum günü olduğunu büyük hüzünle anlatan anne Nazife Mağusalı, 27 yaşında hayatını kaybeden oğlunun gözleri gülen, çok iyi bir insan olduğunu anlattı.  Cuma’nın her zaman  motosikleti çok dikkatli ve kimsenin hayatını tehlikeye atacak şekilde sürmediğini kaydeden anne, trafiğin yoğun olduğu yerlerde hız yapmadığını, hız yapan arkadaşlarını her zaman uyardığını söyledi. Cuma’nın insanlara çok değer verdiğini vurgulayan Nazife Mağusalı, “oğlum yuvada kalan kimsesiz çocukları alır giydirirdi, sokak hayvanlarını her zaman yedirirdi. Yolda gördüğü yaşlı insanlara yardım ederdi” dedi Oğlunu kaybettiği günden beri her gün 3-4 kez mezarlığa gittiğini, oğluyla dertleştiğini hatta soğuk havalarda üşümesin diye üzerini örttüğünü de anlatan acılı anne, her gün oğlunun cep telefonuna mesaj attığını ve fotoğraflarına bakarak konuştuğunu da dile getirdi. Evlatlarına çok düşkün olduğunu söyleyen yaslı anne, “Eğer Ahmet (küçük oğlum) olmasaydı, ben şimdi Cuma’nın yanında olurdum” dedi.

“Ben oğlumun sürüşünü motorun sesinden tanırdım. Oğlum mavi renk hastasıydı. Arabası da motoru da maviydi. Onlara gözü gibi bakardı. Tertemiz gezerdi, çok titizdi. Draglara katılırdı, motor yarışlarında şampiyonlukları vardı. Yoğun trafikte asla hız yapmazdı.”

“Oğlum bilinçli bir sürücüydü…”

Oğlunun motosiklet sevdasının çocukken başladığını anlatan Nazife Mağusalı, Cuma’nın motosiklet yarışmalarından birincilikleri olduğunu belirtti. Acılı anne oğlu Cuma Mağusalı’yı şu sözlerle anlattı: 

“Küçüklüğünden beri bir oyuncağının içinde motorcuk vardı hep onunla oynardı. 7 yaşında bisiklet yarışlarına girdi madalyaları vardı. Sonra motora başladı. Mezun olduğunda okul dergisinde ise onunla ilgili ‘inşallah istediğin motora sahip olursun’ şeklinde yazılar yazılmıştı. Aslında ben motor istemezdim. Araba aldım kendisine ama sonra onu sattı motor aldı. Daha sonra araya saygın kişileri koyduk, onları dinledi ve motoru sattı. Ama sonra yine motor satın aldı. Önce 50 CC gücünde başladı en son da 1000 CC’lik aldı. Ben oğlumun sürüşünü motorun sesinden, eksozundan tanırdım Cuma’nın geçtiğini bilirdim. ‘Anne o rüzgar bana vurması gerekir’ derdi. Oğlum mavi renk hastasıydı. Arabası da motoru da maviydi. Onlara gözü gibi bakardı. Tertemiz gezerdi, çok titizdi. Draglara katılırdı, motor yarışlarından şampiyonlukları vardı. Yoğun trafikte asla hız yapmazdı. Yapanlara da kızardı, elinizden alacağım derdi. Herkesi uyarırdı. ‘Ben kesinlikle zevkim için hız yapmayacağım, başkasının hayatına mahvetmeyeceğim’ derdi. Bilinçli bir sürücüydü…”


“Yağmur yağdığında oğlum üşümesin diye üzerini örterim"

“1 yıldır yatağıma girmem, çocuğumun fotoğraflarıyla konuşurum. Her gün 3-4 defa mezarlığa giderim. Yağmur yağdığında oğlum üşümesin diye üzerini örterim. Her yer oğlumun fotoğraflarıyla doludur…”

Oğlunun kaybıyla yıkılan Nazife Mağusalı, her gün oğlunun mezarını ziyaret ettiğini, fotoğraflarıyla konuştuğunu ve Cuma üşümesin diye yağmurlu havalarda mezarının üzerini örttüğünü büyük bir acıyla anlattı. “Oğlum 9 Mayıs 2015' de evlendi. Öldüğünde 9 aylık evliydi. Kendi halinde bir çocuktu. Çok merhametli çok iyi biriydi. Herkese yardım ederdi. İnsanlara çok değer verirdi. Ben çocuklarıyla mutlu olan bir anneydim... Ben onun o gülen yüzünü görüp mutlu olan bir anneydim.  Cuma beni her akşam arayan ve ‘anne ben yatıyorum sende yat’ diyen bir çocuktu. Biz çok sessiz insanlardık. Canımız yandı da sesimiz çıktı. Şimdi oturayım susayım çocuğumu suçladılar. 1 yıldır yatağıma girmem, çocuğumun fotoğraflarıyla konuşurum. Her gün 3-4 defa mezarlığa giderim. Yağmur yağdığında oğlum üşümesin diye üzerini örterim. Her yer oğlumun fotoğraflarıyla doldur.  Oğlumun büyük portresini evdeymiş gibi koltukta oturur vaziyette koymak istedim ama koymadılar. Oğlum motosikletini hafta sonu zevk için kullanırdı. Karpaz’a gittiklerinde herkes kalkmadan sakin yolda giderlerdi. Ben oğluma çok düşkündüm, nere gittiklerini merak ederdim. Telefonla da aramayım diye bana facebook sayfası açtılar ve konum atarlardı, nerede olduklarını görürdüm. Küçük oğlum da Cuma ile birlikte motor kullanırdı. Ayrı gayrıları yoktu. Benim ailemde 5 şehit verdim. Babamı, amcalarımı ve eniştemi şehit verdik şimdi evladımı da verdim. Ben hep can mı vereceğim? Babamın adıydı Cuma ama onu bile yaşatmadılar. Babamın naa’şını 2 yıl önce aldık, 2 yıl sonra oğlumu gömdüm.  

Anneanne: “Aile saadetimizden eser kalmadı”

c2-001.jpg

Öte yandan Nazife Mağusalı’nın annesi, Cuma Mağusalı’nın anneannesi olan Salime Sönmezanı’da torunun kaybetmesinin büyük acısını yaşadığını ancak evladı için ayakta durmak zorunda olduğunu ifade etti. Sönmezanı, “Benim eşim şehit oldu. 6 çocuğumu besledim büyüttüm. Onları geçindirdim. Ama Oya Göz’ün avukatı cezasını yattıktan sonra onun nasıl geçineceğini söyledi. Onun cezasını benim evlatlarım mı çeksin? Yakıştırmadık. Bütün gece fotoğraflarına bakarız. Neler çekeriz. Cuma’nın eşi her gün mezarlığa gider. Gel de bu acıya dayan. Bir yıldır evime gitmedim, masamı kurmadım. Eski aile saadetimizden eser kalmadı, hepimizin neşesi söndü, huzurumuz kalmadı, tadımız kalmadı" dedi

Bu haber toplam 27901 defa okunmuştur
Etiketler :
İlgili Haberler