1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. 'DEREYİ MÜDAHALE TAŞIRDI'
'DEREYİ MÜDAHALE TAŞIRDI'

'DEREYİ MÜDAHALE TAŞIRDI'

YENİDÜZEN ekibi taşan dereleri uzmanlarla yerinde inceledi

A+A-

Her yıl su taşkınıyla gündeme gelen Lefkoşa'nın Ortaköy Bölgesi’nde, bu yıl da değişmeyen manzaralar hâkimdi… Bölgede yaşanan su taşkınını YENİDÜZEN ekibi ile yerinde inceleyen uzmanlar, biran önce önlem alınması gerektiğine işaret ediyor.

Fehime ALASYA


Her yıl su taşkınıyla gündeme gelen Ortaköy bölgesinde bu yıl da manzara değişmedi. Kısa süreli yağmurlar Ortaköy bölgesini tıkamaya yetti, dere taştı, su yola çıktı.

Dere içerisinde biriken çöpler, moloz atıkları ve derelere yapılan müdahaleler su taşkınlarına neden olan önemli faktörler arasında gösteriliyor. Yapılan araştırmada objektiflere takılan bazı görüntüler, deredeki güçlü suyun önünün neredeyse kapalı olduğunu ortaya koyuyor.

Derelerin seviyesinin alçak olması, yataklarının daraltılması, daraltılan köprüler, suların dereden taşmasına neden oluyor. Dere kenarlarındaki çarpık yapılaşma ise felaketin bir başka boyutu.

Dere kenarlarının değerlendirildiği takdirde çarpık yapılaşmanın önüne geçilebileceğine değinen bilirkişiler, bu sayede derelerin topluma kazandırılacağından yana hemfikir.

Dere içerisindeki yapılaşmanın yürüyüş yollarıyla, bisiklet parkurlarıyla durdurulacağına dikkat çeken Mimar –Belediye Meclisi Üyesi Onur Olguner, bu sayede dere kenarlarının Lefkoşa halkına kazandırılacağını ifade etti.

Kanalizasyon sularının dereye aktığı gerekçesiyle çok fazla kamış olduğundan yakınan Niyazi Türkseven ise “Kimse de çıkıp bu kamışlar on yıl önce yoktu, şimdi neden bu kadar çıkıyor?” diyerek sitem etti, kalıcı çalışmalar yapılması gerektiğine değindi.

Lefkoşa Ortaköy bölgesinde yaşanan dere taşkını beraberinde birçok soruyu da yeniden gündeme taşıdı. Yıllardır değişmeyen manzaraya, bu yıl da bir yenisi eklendi. Taşkın olan noktaları yerinde inceleyen mimar Onur Olguner ve Biyolog Niyazi Türkseven , Kıbrıs’ın kuzey ve güney kesiminde olan dereleri karşılaştırdı, çözüm önerileri sundu

Lefkoşa Belediye Meclis üyesi mimar Onur Olguner, derenin her yıl taştığına değindi, esas felaketin dere taşkını değil, ilgililerin gerekli önemli almaması olduğunu ifade etti.

Kıbrıs’ın güneyindeki bazı dereleri örnek gösteren Olguner, derelerin nasıl değerlendirildiğini örneklerle anlattı.  

Dere içerisindeki yapılaşmanın yürüyüş yollarıyla, bisiklet parkurlarıyla durdurulacağına dikkat çeken Olguner, bu sayede dere kenarlarının Lefkoşa halkına kazandırılacağını ifade etti. “Lefkoşalı buraları kullanırsa sahiplenecek, size o alanlara apartman diktirtmeyecek…” diyen Olguner, bu tarz projelerle derelerin halka kazandırılması gerektiğinin altını çizdi.  

Derelerdeki tahribatın sadece sel taşkınlarından ibaret olmadığına dikkat çeken Biyolog Niyazi Türkseven ise yapılan ıslahlarda derelerin tahrip edildiğini kaydetti.

Yaşanan su taşkınlarının nasıl önlenebileceğiyle ilgili bazı noktalara değinen Türkseven, en önemli konunun derelerin korunması olduğuna dikkat çekti.

Türkseven, derelerde hayat bulan kamış bitkilerinin de sürekli temizlenmesi yerine, nereden kaynaklı ortaya çıktıklarının bulunup, bunun önüne geçilmesi gerektiğini işaret ederek, bu kamışların suyun akışını olumsuz yönde etkileyen faktörlerden biri olduğunun altını çizdi. 

Kanalizasyon sularının dereye aktığı gerekçesiyle çok fazla kamış olduğundan yakınan Türkseven , ‘Kimse de çıkıp bu kamışlar on yıl önce yoktu, şimdi neden bu kadar çıkıyor?’ diyerek sitem etti.


“Dereler sürekli ıslah adı altında tahrip ediliyor”

Lefkoşa’da yaşanan bu dere taşkınının ilke olmadığını belirterek söze başlayan Biyolog Niyazi Türkseven, Kanlıdere ile ilgili bilgi verdi, böylesi önemli ve doğal güzellikleri bünyesinde barındıran bir kolun, kalıcı çözümlerle korunması gerektiğinin altını çizdi. 

Türkseven şunları dile getirdi: “Kanlıdere, Trodos’un eteklerinden doğup, Lefkoşa’nın içerisinden geçerek, Beşparmak dağları yamaçlarından gelen bazı küçük küçük dereleri de içine alarak, Mağusa körfezine dökülmektedir. 90 kilometrelik uzunluğu olan bu dere, adamızın en büyük deresidir. Bu ana kolun yan kolları da vardır. En önemli yan kollarından biri de asi dere olarak adlandırdığımız, taşkınların yaşandığı deredir. Burası çok önemli büyük bir koldur.

Uzun süredir burasıyla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Dereler bizim için çok önemlidir. Hem birçok canlıya ev sahipliği yapar, hem de yağmur sularının şehirlerden uzaklaştırmasını sağlar. Fakat ne yazık ki dereler sürekli ıslah adı altında tahrip ediliyor. Bunun yanında dere yataklarına akıtılan lağım suları da aşırı kamışlanmaya neden oluyor. Bu kamışlar derenin ekolojik yapısını bozuyor.

Yapılaşma nedeniyle dereler veya köprüler belli başlı noktalarda daraltılıyor. Bu yüzden bugün sel ve taşkınlar yaşıyoruz. Tüm bunların önüne geçebilmek için dereler korunmalıdır. Tespit edilen yetersiz köprüler yeniden inşa edilmeli. İmar planları yeniden gözden geçirilmeli ve yerleşime açılmamalıdır.

Kanalizasyon suları dereye aktığı sürece bu kamışlar hep olacak. Önemli olan derenin ıslahı değildir, derenin ıslahından sonra bunun korunmasıdır. Üstelik derelerin dozerler ile ıslah edilmesi oradaki yaşamı da çok etkiliyor. Bu çözüm değildir. Kaç kez temizleseler de yine kamışlar çıkıyor. Bu kamışlar olmasa, doğa, kendi kendine suyunu arıtır ve iyileştirir. Kimse ‘Bu kamışlar on yıl önce yoktu, şimdi neden bu kadar çıkıyor?’ diye sormuyor…”


“İki yıl önce çalışmaya başlansaydı şimdi bu taşkın olmazdı”

Lefkoşa Belediye Meclis üyesi mimar Onur Olguner ise artık derelerin atık olarak görülmemesi gerektiğine değinerek, bunun çözüm yollarını anlattı.

Derelerin rehabilite edilmesi, bu alanlara yürüyüş alanları ve bisiklet alanlarının yapılıp derelere sahip çıkılması gerektiğinin altını çizen Olguner şöyle devam etti: “1892 yılından beridir yapılan veriler ve araştırmalar internete düşüyor. O yazışmalarda bile bu derenin yılda en az iki kez taşabileceğine değiniliyor. Yani demem şudur ki, bu taşkın yüzyıllardır var ve var olacaktır da. Bunu bizler de mutlaka her yıl görüyoruz, göreceğiz de… Önemli olan bizim önlem almamamızdır. Derenin taşması değil, bizim önlem almamamız bir felakettir.

“İçinden akarsu geçen şehirler şanslıdır” sözünü çok seviyorum. Çünkü bu sözde akarsuyu problem kaynağı olarak görmüyorlar ve önem veriyorlar. Dünyanın birçok ülkesinde dereler yanlış yapılaşma ve yönelimlerle zarar görmüştür. Doğaya rağmen bir yapılaşma olmamalıdır. Doğanın yanında gelişim göstermelisiniz. Bizler de artık dereleri atık olarak görmemeliyiz. Bazı noktalarda kanalizasyon bağlantılarımız derelerin üzerinden geçiyor. Oradan dereye herhangi bir sızıntı kamışlanmaya neden oluyor. Kamışlanmalar da gelen suyun akışını engelliyor. Bunun yanında dere kenarlarına çarpık yapılaşmalar da bu taşkınlara neden oluyor. Bizler kamışlanmayı en az indirmeliyiz. Dereye pis sular atarsak kamış bunlardan besleniyor.

Derelerimiz rehabilite edilmeli, yürüyüş alanları, bisiklet alanları ile derelere sahip çıkmalıyız. Derenin yanında ev yapan bir vatandaş, dere kenarı sahipsiz olduğu için ya evini genişletiyor, derenin alanından kısıyor, ya da garajını oraya yapıyor…

Projelerle derelere sahip çıkılmalı. Eğer çeşitli projeler ile sahip çıkarsak insanlara da bunu verebiliriz. Bisiklet sürdüğünüz, çocuğunuzu alıp yürüyüşe çıktığınız bir dere kenarına birileri inşat yapmaya kalksa kıyameti koparırsınız, yapılaşmaya izin vermezler, vatandaş da dereye sahip çıkar. Dereleri kirletmeyerek, dereye rağmen yapılaşmamız sona erdiği takdirde, dereleri Lefkoşalıya kazandırdığımız zaman doğaya paralel yapılaşmamız artar ve sel taşkınlarının önüne geçeriz.

Müteahhitler Birliği, Belediye ile bir çalışmaya gitmek istedi. Afet riski ve sorun tespitleri ve giderilmesi ile ilgili bir çalışma yapılmasını Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’ya önerdim. Fakat kendilerinin bir çalışma hazırladığını ve bize haber vereceklerini söylediler. O günden bu yana bize bu konuyla ilgili bir bilgi veren olmadı. İki yıl önce böyle bir çalışmaya başlasaydı şimdi bu taşkın olmazdı. Ya bu çalışma başlamadı ya da yapılan çalışma yeterli olmadı.

Yasal mevzuata göre arsanızdan on ayak sonrasını dereye vermeniz gerekiyor. Dere kenarlarına ancak bu şekilde inşaat yapılabiliyor.” dedi.            

Bu haber toplam 3358 defa okunmuştur
Etiketler : ,
İlgili Haberler