1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. DENKTAŞ "HAYIR" KAMPANYASINA BAŞLATTI
DENKTAŞ HAYIR KAMPANYASINA BAŞLATTI

DENKTAŞ "HAYIR" KAMPANYASINA BAŞLATTI

“2004 Annan Planı döneminde ortaya bir belge çıktı ve okuduk. Kimimiz, ‘hemen kabul edelim’, kimimiz ise ‘ret edelim’ dedik. Ancak bu kez ortada böyle bir belge yok. Görüşmeler son derece kapalı yürütülüyor. Bize de ‘tutanakları okuyun’ deniliyor. Tutanak

A+A-

Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş, “ortada bir senaryo var  5’li görüşme  tarihi aslında belirlenmişti, ‘Rum geri adım attı’ denilerek bizden ek taviz istenecek” diyerek, referandumda iradesini ‘hayır’dan yana kullanacağını açıkladı.

Denktaş, dün akşam Mağusa ve Mağusa’ya bağlı köylerin muhtarıyla bir araya geldi.

Başbakan Yardımcılığı’ndan yapılan açıklamaya göre, 55 muhtarın örgütlü bulunduğu Mağusa Muhtarlar Derneği’nin organize ettiği toplantıda, muhtar, bölge ve bölge halkının sorun, beklenti ve talepleri iç siyaset ve Kıbrıs sorununa bağlı olarak ilerleyen müzakere sürecinde gelinen son aşama masaya yatırıldı.

Muhtarların görüş ve önerilerini  dinleyen ve yazılı olarak taleplerini alan Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş,  çözüm bekleyen köy sorunlarını da ivedilikle çözüme kavuşturacaklarını söyledi.

Muhtarlar;  “ova yollarının tamiri, kırsal kesim arazisi ve toplu konut, sosyal güvencesi olmayan muhtarın sosyal güvence altına alınması, belediye meclislerinde söz sahibi olması, muhtarlık binası bulunmayanların binalarının oluşturulması, merkezden uzak bölgelere kolaylığın sağlanması, işsizlik ile mücadele” konularında taleplerini ifade etti.

“GÖRÜŞMELER KAPALI YÜRÜTÜLÜYOR”

Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş toplantıda  müzakere süreci hakkında muhtarlara bilgi verdi.

Müzakere sürecinde bugün gelinen aşamanın Annan Planı’ndan farklı yürütüldüğüne dikkati çeken Denktaş, bu farkı  şu sözleriyle açıkladı: 
“2004 Annan Planı döneminde ortaya bir belge çıktı ve okuduk. Kimimiz, ‘hemen kabul edelim’, kimimiz ise ‘ret edelim’ dedik. Ancak bu kez ortada böyle bir belge yok. Görüşmeler son derece kapalı yürütülüyor. Bize de ‘tutanakları okuyun’ deniliyor. Tutanakları okuyoruz ancak nasıl bir ilerleme sağlandı, hangi konularda anlaşıldı, hangi konularda anlaşılmadı somut bir bilgi sahibi değiliz.”

“GARANTİLER GÖRÜŞÜLECEK SON KONU OLURSA...”

Tutanakları okumanın yanı sıra, Rum basını ve Rum Yönetimin açıklamalarını dinleyip, izlediklerinde endişelerinin katlanarak arttığına açıklık getiren Serdar Denktaş, neticede sona gelindiğini ancak hala daha net bir sonucun gerek kendileri, gerekse halkın eline geçmediğini söyledi.

Başbakan Yardımcısı, Cenevre’de gerçekleşen son görüşme öncesi kendilerine, ‘mülkiyet, toprak ve garantiler’ konusunun konuşulacağını, uzlaşı sağlanması halinde 5’li toplantı tarihinin belirlenip bu işin biteceğinin söylendiğini hatırlatırken, Mustafa Akıncı’ya; “iki lider olarak her konuda anlaşır ve ‘Garantileri’ sona bırakırsanız Türkiye,  ‘garantörlük hakkımdan vazgeçmiyorum’ diyemeyecek. Ve garantiler ortadan kalkacak, öyle bir durumda Kıbrıs Yunan adası olacak.

Böyle bir sona sakın gitmeyin, garantileri sona bırakmayın” telkininde bulunduğunu hatırlattı.

“80 BİN RUM YERLEŞECEK”

Cenevre’de haritanın görüşüldüğünü  yerleşecek Rum’un sayısı konusunda da anlaşıldığını belirten Denktaş; “ilk turda ‘%28,2 - %29,2 arasında bir oranla harita görüşüldü, 80 bin civarında Rum’un içimize yerleşmesi talep edilmekte” dedi.

Denktaş,  haritaya bakıldığında tablonun net bir biçimde ortaya çıktığını buna göre; ‘Kapalı Maraş, açık Maraş, Tuzla, Boğaziçi, Güvercinlik, Türkmenköy, Vadili, Türk toprağı olmasına rağmen Beyarmudu, Akdoğan, Paşaköy, Aslanköy, Değirmenlik, Haspolat, Alayköy, Yılmazköy, Serhatköy, Zümrütköy, Akça, Bostancı, Yayla gibi köylerin Rum’un yerleşkesi olarak talep edildiğini kaydetti.

“YERLEŞECEK RUM YEREL SEÇİM VE ALT PARLAMENTODA OY KULLANABİLECEK”

Olası bir çözümde Türk tarafına yerleşecek Rum nüfusunun %20’nin üzerine geçmeyeceğini ancak buna rağmen, yasal ikametten doğan bir hak nedeniyle Rumların yerel seçimler ve alt parlamentoda oy kullanabileceğinin de bilinmesini isteyen Başbakan Yardımcısı; “%20 blok oy demek, Rum’un istediğini seçmesi, seçtirmesi demektir” dedi.

“Siyasi eşitliğimiz söz konusu değil” diyen Denktaş, oluşacak alt parlamentoda 36 Rum, 12 Türk’ün yer alacağını, kararların oy çokluğu ile verileceğini, 12 Türk parlamenter ‘hayır’ dediğinde konunun Senatoya çıkacağını, burada sayıların 2’ye 2 eşit olduğunu ancak senatodan da bir anlaşma sağlanamaz ise Yüksek Mahkemeye gidileceğini, AB’nin daha önce ismini verdiği 5 hâkimden birinin atanacağını, 1 Avrupalı, 2 Türk, 2’de Rum’un kararının geçerli olacağını, 3’e 2 yine kaybedilirse Türk’ün kaybedeceğini belirtti ve  “hadi söyleyin siyasi eşitlik bunun neresinde?” diye sordu.

“MÜLKİYET VE İNKİŞAF BELİRSİZ”

Mülkiyet konusunda var olan komplikasyonlara da değinen Serdar Denktaş, Rum’un malının değer kazanırken, Türk malının değerinin düşeceğini, bununda ekonomiye olumsuz yansıyacağını kaydetti.

İnkişaf edilen mülk konusunun da iyi bilinmesi gerektiğine dikkati çeken Denktaş, toprak parçasına inşaat yapıldığında veya tüm izinler alınıp henüz daha inşaat başlamadıysa bunun inkişaf olduğunu, ancak 74 veya sonrasında tek katlı ev alan bir Türk, üzerine ikinci katı çıkmış ise, bunun inkişaf olup olmadığı konusunda değerlendirmeye gireceğini söyledi.

Denktaş  devamında; “Değerlendirme Komisyonu üste çıkılan katın değerini belirleyecek, şayet yeni yapılan üst katın değeri, toprağın ve alt kattaki binanın değerinden yüksek ise, o zaman inkişaf. Değilse, inkişaf olmayacak. O mülkte eski sahip söz sahibi olacak. Bu memlekette bu durumda olan mülk sayısı, inkişaf edilen mülkten çok daha fazla olduğuna göre Türk Halkı yine belirsizlik içinde kalacak, mülküne ‘mülküm, malım’ diyemeyecek” ifadelerini kullandı.

“OLASI ÇÖZÜM TÜRK ÜRETİCİSİNİ FAKİRLEŞTİRECEK”

AB Gıda Güvenliği’nin de Türk ekonomisine darbe vuracağına dikkati çeken Serdar Denktaş, Rum tarafının 7 senelik bir geçiş sonrası AB müktesebatına uyum sağladığını, gıda güvenliğini uyguladığını ancak olası bir çözümde Türk üreticisinin zor durumda kalacağını, sadece Türk toprağının AB Gıda Güvenliği’ne uyum sağlaması için en az 3 yıla ihtiyaç duyulduğunun bilinmesinin gerekli olduğunu kaydetti.

Denktaş, “Sayın Akıncı’ya soruyorum, kendi ürünlerimizin satılması yönünde geçici bir süre önlem alınacağını belirtiyor. Bugün bile bunu başaramıyorsak yarın nasıl olacak? Tüm bu komplikasyonlar benim insanımı fakirleştirecek. Ben fakirleştikçe saldırganlaşacağım. Ve neticede var olan barış da bozulacak, yine mevzilere çıkacağız. Dikkatli olun!” dedi.

Müzakere sürecinde her gördüğü tehlikelere dikkat çektiğinde ‘Türk-Rum diye düşünme, Kıbrıslı olarak düşün!’ diye telkinlerle karşılaştığına dikkati çeken Serdar Denktaş; “Benim safım belli. Ben Kıbrıslı Türk’üm ve bunu da kaybetmek istemiyorum” diye yanıt verdi.

Geçmiş haftalarda önce İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi ardından BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışması Espen Barth Eide ile yaptığı görüşmelerden anekdotlar da paylaşan Denktaş; “Kıbrıs Türk halkını Birincil Hukukla korumuyor, garantileri de ortadan kaldırıyorsunuz. Peki, bizi kim koruyacak?’ yönünde sorular sorduğunu aldığı yanıtın ise kendisini tatmin etmediğini söyledi.

“5’Lİ GÖRÜŞME TARİHİ BELİRLENMİŞTİ BİZDEN EK TAZVİZ İSTENECEK”

Yaptığı tüm görüşmelere bakıldığında işin gerçeğini görebildiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş; “Anlıyorum ki, işin gerçeği, 5’li görüşme tarihi aslında belirlenmiş durumda. Sadece belirlenemediği söyleniyor. Bir senaryo var ortada. ‘Rum tarafı geri adım attı’ denilerek aslında bizden hem garantiler, hem içimize yerleşecek Rum sayısından, hem de iade edilecek toprak konusunda ek tavizler istenecek. Neticede bizleri gelecek yıl Mart-Nisan gibi bir referandum bekliyor olacak” diye konuştu.

“REFERANDUMDA “HAYIR” OYU KULLANACAĞIM”

Serdar Denktaş, bugüne kadar tüm okudukları, gördükleri ve duyduklarından hareketle pozisyonunu belirlediğini, referandumda iradesini ‘hayır’ yönünde kullanacağını, çünkü gidişatın Kıbrıs Türk halkı açısından hiç iç acıcı olmadığını belirtti.

“HALKIMIZ DEVLETİNDEN SOĞUTULUYOR”

Denktaş,   Türk tarafının ‘evet’ yönünde irade sergilemesi için AB fonlarıyla halkı, devletten soğutmaya, Türkiye karşıtlığını yükseltmeye yönelik oyunların başladığı tehlikesi ile karşı karşıya kalındığını  belirterek “inanılmaz sinsi bir kampanya yürütülerek halkımız devletinden soğutulmaya çalışılıyor, Türkiye karşıtlığı yükseltiliyor” dedi.

DEĞİRMENLİK GİRNE DAĞ YOLUNDAKİ KAZA

Girne dağ yolunda gerçekleşen kazanın herkes gibi kendisini de derinden üzdüğüne işaret eden Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş, trafik kazasında kardeş kaybetmiş birisi olarak o ailelerin ve gençlerin acısını hissedebildiğini ancak acının üzerinden siyaset ve provokasyon yapılmasının da son derece yanlış olduğunu söyledi.

Denktaş şunları söyledi:

“Eylem yapan öğrencilerin yanına kendilerini anladığımı anlatmak için gittim. Suçlu değil ama sorumlu olduğumu, sorumluluktan da kaçmadığımı anlatmak için gençlerimizin yanında var olmak istedim.

Trafik kazasında kardeş kaybetmiş birisi olarak o ailelerin, o gençlerin acısını çok daha derinden hissediyorum. Ancak acının üzerinden siyaset ve provokasyon yapmak isteyen bazı sendika ve sivil toplum örgütleri, gencecik çocuklarımıza ‘katil devlet! diye haykırmasını söylüyor. Yakın arkadaşlarını kaybetmiş çocuklarımızın, yaşadığı acı doğrultusunda o anki sözlerini anlayabiliyor, hissedebiliyorum. Çocuklarımızın suçu ve günahının olmadığını biliyorum. Ancak bu acı üzerinden siyaset uğraşında olanları da Allah’a havale ediyorum” .

 

Bu haber toplam 1501 defa okunmuştur