1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. "Cumhurbaşkanı bostan korkuluğu değil"
"Cumhurbaşkanı bostan korkuluğu değil"

"Cumhurbaşkanı bostan korkuluğu değil"

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ‘hükümetin kamuoyuna açıkladığı, Cumhurbaşkanlığı katkısının aranmadığı Maraş konusu’ ile Maronit açılımına yönelik değerlendirmede bulunuyor. 

A+A-

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Maraş ile ilgili hükümet kararında Cumhurbaşkanlığı'nın dışlanmasının vahim bir durum olduğunu vurguladı, ne yapılmak istendiğinin anlaşılamadığını, Başbakan ve Yardımcısı arasında çelişkili açıklamalar olduğunu belirtti. 

Başbakan Tatar'ın "Maraş adımını Türkiye ile birlikte atıyoruz" açıklamasına atıfta bulunan Akıncı, "KKTC Cumhurbaşkanı bostan korkuluğu değil. Siyasi etiğe uygun değil, bu yanlıştan dönülmelidir." şeklinde konuştu.

Akıncı, Crans Montana sonrası Maraş ile ilgili Türkiye ile 'BM çerçevesinde Ercan’ın uluslararası uçuşlara açmak karşılığında açılmasını ele alabiliriz. Ya da BM ile çatışmadan KT idaresi altında açmak da konuşulabilir' noktasını paylaştığını söyledi. 

Doğalgaz konusunda 'akıl işinin' konuşmakla başlayacağına değinen Akıncı, "Bu konuyu komitede ele alalım, gerginlik ortamından ortak yarar hedefine adım adım gidelim. Türkiye gemileri geliyor. Sen kazıyorsan biz de kazmak durumundayız. Bu gidişi tersine çevirmek mümkün." dedi. 

Akıncı,  Maraş konusu ile Maronit açılımı dahil, gündemdeki önemli konularla ilgili değerlendirmede bulundu.

Akıncı’nın açıklaması şöyle:

Göreve geldiğimden beri, karşılıklı kabul edilen ilkeler ve BM parametreleri, federasyon çerçevesinde var gücümle çalıştım. Bu yolda büyük mesafeler kat ettik. Kıbrıs Sorununa kapsamlı çözüm bulma çabalarını Kıbrıs Konferansı’na kadar taşıdık. Kıbrıslı Rum Liderliğin olumsuz tavrı nedeniyle olumlu sonuca ulaşamadık.

Güven yaratıcı önlemlerde de önemli mesafeler aldık. Henüz uygulanmayanlarla ilgili çabalarımız sürüyor.

Crans Montana sonrasında, Türkiye ve Kıbrıs tarafı olarak, izlenmesi gereken siyasetin temel noktalarını 13 madde olarak özetlemiş, kamuoyu ile paylamıştık.

“Türkiye’nin bölgedeki ilişkileri zayıfladı”

Bu maddeleri tek tek hatırlatan Akıncı, açıklamalarına şöyle devam ediyor: Son yıllarda Türkiye’nin bölgedeki zayıflayan ilişkiler söz konusu. Bu arzu ettiğimiz bir gelişme değil. Temennimiz her ülke, özellikle bölge ülkeleriyle aha güçlü ilişkiye evrilmesidir. Biz Türkiye’nin çok iyi olduğu ülkelerle iyi iletişim kuramadık. Azerbaycan’a bile Cumhurbaşkanı olarak gidemedik.”

Teknik komiteler…

“Telefon, elektrik, mayınların karşılıklı temizlenmesi gibi önümüzdeki günlerde sonuçlanması beklediğimiz konular var. Teknik komitelerdeki yavaşlamayı canlandırmak için çalışıyoruz. “

AB ile ilişkilerimizi geliştirmek istediğimizi çizmeliyiz demiştim. İki taraf ve AB ile oluşturduğumuz özel komite vardı. Kıbrıs Türk kurumlarını AB standartlarına ulaştırmaya çabalamayı amaçladık. Crans Montana sonrası ilişkiler kesildi. Biz bunların peşini bırakmadık. Bugünlerde de bu uğraşları sürdürüyoruz. Yeniden canlandırmanın yollarını canlandıracağımızı düşünüyorum. “

Crans Monta sonrası Maraş ile ilgili TC ile bunu paylaştım: BM çerçevesinde Ercan’ın uluslararası uçuşlara açmak karşılığında açılmasını ele alabiliriz. Ya da BM ile çatışmadan KT idaresi altında açmak da konuşulabilir.

Maraş…

“Kapalı Maraş ile ilgili Crans Montana sonrası yaptığım tespit şuydu; BM gözetiminde Kıbrıslı Rumlara ve orta Ercan’a direkt seferlerin başlamasını gündeme alabiliriz. BM ile çatışmadan Kıbrıs Türk iradesi ile açmak opsiyonu ile değerlendirilebilir. Ancak iki nokta da uluslararası hukukun önemi açık.”

“Her şeyi getirip, Kıbrıs Sorunundaki uyuşmazlığa bağlamaktan kaçınmalıyız. TC ve KKTC ile ilişkilerde ülkenin kendine yeten adımlar atmasına katkıda bulunmalıyız demiştim. Bu ilişkilerin sağlıklı zemine oturtturulması herkesin yararına olan hedef olmalı. Bu konuda, kendi kurumlarımıza daha fazla sahip olmamız açısından hem burayı hem de TC’yi rahatlatan bir durum. Ne yazık ki bu konudaki gelişmeler arzu edilen noktada değil.”

Maraş ile ilgili hükümet kararında Cumhurbaşkanlığı'nın dışlanması vahim bir hatadır. Ne yapılmak istendiği anlaşılmadı. Çelişkili açıklamalar var.

Cumhurbaşkanlığı’nın dışlanması vahim “Cumhurbaşkanlığını dışlayarak yol açma çabası vahim bir hatadır. Maraş konusunda Başbakan ve Başbakan Yardımcısı’nın çelişen açıklamalar var, ne yapılmak istendiği anlaşılmış değil. Maraş konusu hassasiyetle ele alınması gereken bir konu.

 

DOĞALGAZ KONUSU… Bu konuda akıl işi konuşmakla başlar. Bu konuyu komitede ele alalım, gerginlik ortamından ortak yarar hedefine adım adım gidelim. Türkiye gemileri geliyor. Sen kazıyorsan biz de kazmak durumundayız. Bu gidişi tersine çevirmek mümkün.

Hidrokarbon…

“Hidrokarbon olayında Kıbrıs Türkü’nün de hakkı var. Ama iş hep çözümden sonraya erteleniyor. Bu konuda akıl işi, konuyu konuşmakla başlar. bizimle ciddi bir örgütlenme altında komitede ele almaları gerekir ki çıkış yolunu bulalım. Gerginlik ortamından ortak yarar, işbirliği ortamına adım adım ilerleyelim. Türkiye tarafından gönderilen bir gemi var, ikincisi gelmek üzere. Bu çerçevede gerginlik artarak sürmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu gidişi tersine çevirmek mümkün.”

“Maronit açılımı birkaç ailenin Karpaşa’ya dönüşüne indirgendi”

Maronitlerin köylerine dönüşünü öngören karar, 26 Temmuz 2017’de Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlenen üst düzey toplantıda alındı. Bu çok olumlu yankı yarattı. Açılım sürecinin Cumhurbaşkanlığının eşgüdümünde yürütülmesi kararlaştırılmıştı. Çok sayıda teknik toplantı gerçekleşmişti, hukuki düzenlemeler belirlenmiş, alt yapı sorunları saptanmıştı. Bu hazırlıklar 4 aylık sürede tamamlanmış, dönemin hükümetine iletişmiş. Mali kriz gerekçesiyle bu kaynağın kullanılamayacağı iletilmişti. Projelerin hayata geçirilmemesi söz konusu olmadı.

Hükümet dağılana kadar Maronit açılımına ilişkin ilerleme kaydedilmedi. Yeni hükümet tarafından Maronit açılımı çerçevesinde Karpaşa’yı yerleşime hazırlamak için ihale sürecinin tamamlanmak üzere olduğu belirtildi. Görünüyor ki, Maronit açılımı birkaç ailenin Karpaşa’ya dönüşüne indirgendi. Açılım kapsamı Gürpınar ve Özhan köyleri ile ilgili karar adımlar atılması zorunludur. “

Maraş ile ilgili Crans Montana sonrasında yapılması gerekeni; Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı olarak kendi aramızda gündeme getirdim. Parti liderleri de oldu. Bu değerlendirmeler sonucunda Maronit açılımına öncelik verilmesi kararlaştırıldı.

Kapsamlı inceleme yapılmışsa, bizim dışımızda, bunun sonuçları hazırlanmışsa, Cumhurbaşkanlığına ulaştırılmadı.

BM gözetiminde Rumlara ve ortak işletmelere açılması ve karşılığında Ercan’a doğrudan seferlerin başlatılmasını gündeme getirmek, BM ile çatışmadan Kıbrıs Türk tarafı iradesinde açmak mümkündür. Uluslararası hukuk önemini vurgulamak isterim.

Bırakın BM’yi, Cumhurbaşkanı’nı dışlayarak, Maraş ile ilgili kararlar alındığını açıklamak ciddiyetten uzak. Telafisi zor olan şeyler açılabilir.

 “Biraz önce buraya gelmek için yürürken, Özel Kalem Müdürüm kendisini Dışişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürü’nün kendisini arayarak, bakanın haftaya gelip, Maraş açılımı ile ilgili Cumhurbaşkanlığı, sonrasında parti liderliğini bilgilendirmek istiyor dedi. Bunu da sizinle paylaşıp, kamuoyunun takdirine bırakayım”


Sorular…

Kıbrıslı Rum Lider Anastasiadis-Özersay’ın bir araya gelmesi…

“Kimin, kiminle yemek yediği derdinde değilim. Herkesin buluşması, konuşması, yemek yemesi en doğal hakkı. Ancak bu gibi olaylarda yemek yiyip, ne kadar güzel olduğu konuşulmaz. Siyasi unsurlar da gündeme gelir. Bu yemeğin yenmesi değil, gizlenmesi sorun. Bu doğru davranış değil, yanlıştır. Usulen, siyaseten, siyaset etik ve devlet gelenekleri açısından buluşma hakkında bilgi verilebilirdi. Nitekim, bu kardeşimiz, yeni bakan olduğu dönemde daha ilk adım olarak, İtalya’ya gitti. Gideceğini söyledi, gelişmeleri bana aktardı. Belli bir süreden beri bu tavır değişti. Bizimle bu diyalog koparıldı, bilgi alışverişi, devlet geleneklerine saygı ortadan kalktı. Bunu kabul etmek mümkün değil.
Ben yediğim yemeği gizlemedim. Aynı gece sosyal medyada yayınlandı.

“Devlet geleneği bunu gerektirir. Kıbrıs Sorununu yürütmek görevini yürütmekle görevli Cumhurbaşkanına hem usulen, hem sorumluluk gereği, hiyerarşi gereği bunu yapmak lazım. Burası halkın onayı ile görev yapar. Sizin görev yapabilmeniz için Dışişleri Bakanı olarak, halktan onay alıp milletvekili seçilirsiniz. Başbakan önerir, Cumhurbaşkanlığı imzalar. Cumhurbaşkanlığı imzalamazsa, siz bu görevi yapamazsınız. Bunlar sizi değersizleştiren konular değil. Ülke daha iyiye gider, Rum tarafında zaaf yaratmayız. Bunu en çok düşünmesi gereken makamlardır. Seçime 9-10 ay var. Biz son güne kadar görevimin yerine getirdiği sorumluluğu yerine getirmek zorundayız.

Adaylık: “Günü geldiğinde açıklayacağım”

“Aday mıyım, değil miyim, kararımı günü ve zamanını geldiğinde açıklayacağım. Bitmemiş bir sürecin ortasındayız. Genel sekreterin görevlendirmesiyle temas yürüten bir Lute var. Türkiye’de bu hafta, iki hafta sonra da Yunanistan’da seçim var.  Şu anda gayrı resmi resmi olarak 5’li buluşma yapılabilir mi bu konuşuluyor. Seçim meseleleri takvimi ileriye attı. Anastasiadis ne istediğini çıkıp, söyleyecek.
Son güne kadar Kıbrıs Sorunu ve diğer konularda yapabileceğim ne varsa yapmak isterim. Adaylık, günü ve zamanı geldiğinde değerlendirilir, kamuoyu ile paylaşılır.

Tatar Maraş adımını TC ile birlikte atıyoruz dedi. KKTC Cumhurbaşkanı bostan korkuluğu değil. Siyasi etiğe uygun değil, bu yanlıştan dönülmelidir.

Özersay ile ilişki:
“Cumhurbaşkanlığı, bostan korkuluğu değil”

“Bunu Özersay’a sormak gerekiyor. İlk günlerden iyi bir diyalog başlamıştı. Fakat bu, süreç içerisinde farklı bir noktaya geldi. Kamuoyunda bir takım algılar var. İnsanlar, her şeyi çok iyi görür ve anlar.  Sadece ben değil, kamu vicdanı Kudret beyin bu davranışını onaylamadı. Kamu vicdanı, başka şeylerin de farkında. Cumhurbaşkanını by-pass etme çabası var. Maraş olayı bile aynı. Basın toplantısına gelirken, öğreniyoruz ki Cumhurbaşkanının sorumluluğunda olan bir konuda bilgilendirme yapacağını… Tatar, açıklama yapıyor ‘Türkiye ile diyalog içinde yapıyoruz ha’ diyor. Cumhurbaşkanlığı, bostan korkuluğu değil, halkın iradesini temsil ediyor. Halk, bu davranışları içine sindiremedi. Bu konuda süratle yanlışlardan dönülmelidir."

Hükümet ortaklarının çelişkili açıklamaları… Özersay’a randevu

“Ben, bilgilendirme ile ilgili zamanlamaya dikkat çektim. Böylesi bir konuda Cumhurbaşkanının sorumluluk taşıdığı bir konuda önceden konuşup, aktarmalı.

Birisi başka bir şey söylüyor, diğeri Las Vegas’tan bahsediyor. Diyalog kurmama gibi bir lüksümüz yoktur. Randevu talep edecek, Cumhurbaşkanı bunu geri çevirecek durumu olmaz. Randevu vereceğim ama bütün bu yanlışları da söyleyeceğim.”

“Türkiye’nin benimle istişare etmek istemediğini düşünmem ama bu konuda bir eksiklik olduğu aşikar. "

“Buluşma, 4 Haziran’da oldu… Fotoğraf, 18-19’unda yayınlandı”

“Yemeğin yenmesi değil, saklanmış olması sorun. Buluşma, 4 Haziran’da oldu… Fotoğraf, 18-19’unda yayınlandı. Bakan kendini savunurken, ‘sosyal içerikli bir şeydi neden söyleyecektim’ diyor. Ama  Başbakan ve Bakanlar Kurulu’na bilgi verdim de diyor. Gizli diplomasi ile işler yürütülür de diyor.”

“Adada güvenlik içinde yaşamak istiyoruz. Herkes için güvenlik, ekonomik refah istiyoruz. Bu bölgede kurulabilecek yeni işbirlikleri, hidrokarbon olayının işbirliği halinde dönüştürülmesi yeni boyutlar ortaya çıkarır.”

Türkiye’nin gayri resmi görüşmeleri, hidro karbon konusu…

“Gayrı resmi diyalog herkesin istediği, herkesin yaptığı diyaloglardır. Resmi müzakere süreci olmadığı için hepsi gayrı resmidir, bunların böyle olması normal. Bundan bir şikayetim yok. Gayrı resmi diyalogların birbirimizden habersiz olmaması önemli. Hak ettiğimiz Kıbrıs’ta kalıcı barışa götürecek diyaloglar olması, katkı yapması önemli. Aksi takdirde başka vizyonlar olursa, adadaki bölünmüşlüğü perçinler. Rum tarafı tek yanlı arama işlemlerini sürdürdükçe Türk tarafı bu adımları atmak zorunda.”

“Biat eden varsa, onlar kendilerini biliyor”

“Biat açıklaması yaparken, kendimle ilgili konuştum, başkasını kastetmedim. Biat eden varsa, onlar kendilerini biliyor. Bu makamda böyle bir durum olmadığını söyledim. Türkiye ile benden kaynaklanan bir eksiklik yok. Kıbrıs sorununda şu anda resmi süreç olmadığı için bazı kopukluklar olabilir. Bazı yönleriyle doğal da karşılanabilir. Hükümetin daha sıkı diyaloğu var. Kıbrıs sorununda hareketlilik olmadığı için diyalog eskisi gibi değil.”

Maraş’ta envanter çalışması…

“Yapılan açıklamada; Erhürman hükümeti döneminde de çalışma yapılmadığı yönünde… Envanter çalışması yapıldıysa, Başbakan ile Yardımcısı arasında dil birliği olmalı. O da yok. Haftaya anlayacağız. Hem Başbakan ile hem de Başbakan Yardımcısı ile görüşeceğiz. Ben Cumhurbaşkanı olarak, envanter çalışmasına yönelik bir şey yaptırmadım. Benden önce de böyle bir çalışma yapıldığından haberim yok. Atılacak adım AİHM ile ilişkili bir adım mıdır bilmiyorum. TMK Müdürü ile istişare ettim. AİHM’deki davayla ilgili bilgi aldım. Sırf ondan dolayı bu yapılıyor diye bir bilgi aktarılmadı. Bilmediğimiz yönleri varsa, yakında öğreniriz. Kıbrıs Türk halkı, yama olmak istemiyor. Kendi bölgesinde, kendi evinin efendisi olarak, TC ile sağlıklı yaşam sürmek istiyor. Toplum, Türkiye’nin bir vilayeti olma hedefi, arzusu yok. Halkın arzusu bu olduğu sürece, başkalarının niyeti varsa bunun gerçekleşemeyeceği ortada.”

Bu haber toplam 5653 defa okunmuştur