1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. ‘Çözüm dalgası’na doğru
Sami Özuslu

Sami Özuslu

‘Çözüm dalgası’na doğru

A+A-

 

Beğensek de beğenmesek de siyaset hayatımızı büyük ölçüde şekillendiriyor.
Siyaseti ve siyasetçiyi topyekün ‘topun ağzı’na koymak, ‘güven’ konusunda sürekli sorgulamak ve eleştirmek yaygın bir davranış biçimi...
Siyaset kurumu bütün unsurlarıyla eleştiri-özeleştiri mekanizmasını çalıştırmalıdır elbette... En fazla eleştirilenin ‘vitrin’deki siyasiler olması da yadsınacak bir durum değil.
Ancak şuna dikkat etmek lazım: Mevcut siyaseti ve siyasetçileri eleştireyim derken, siyaset kurumun yerle bir etmeyelim!
Zira iki seçenek vardır: Birincisi, ülkeyi siyasetçiler yönetmeye devam edecek ya da bir ‘vali’ isteyeceğiz, gelsin bizi idare etsin diye!..

**

Siyaset her sabah yeniden şekilleniyor gerçekten de...
“Hiçbir şey değişmez” algısına rağmen, değişimin vazgeçilmez olduğunu hayat bize gösteriyor.
Kıbrıs Türk Toplumu gibi ‘na-müsait şartlar’ altında yaşam sürev ve bir anlamda ‘devletçilik’  ile ‘demokrasicilik’ oyunu oynayan bir toplumda bile birdenbire baş döndürücü dönüşümler yaşanabiliyor.
2000’li yılların başını anımsayalım: Toplum yıllarca baskıyla, dezenformasyonla, topuzla sindirilmişti. “Barış” istemek bile ‘suç’ sayılıyordu. Statükonun bekçileri ’devlet’in derinliklerine işlemiş, ideolojik ‘taksim’ siyasetini topluma yedirmeye, hazmettirmeye çalışıyordu.
Uzun yıllar toplumdan ‘ses’ çıkmadı pek... ‘Barış’ isteyenler vardı ve onlar cesurca her dönem meydana çıktı, eylemini yaptı.
Ama ‘sessiz çoğunluk’ gerçekten de sessizdi. “Ekmek parası” gailesiyle insanlar susmayı tercih ediyordu.
Ama bu, düzenden ve çözümsüzlük koşullarından, bu daracık coğrafyaya hapsedilmiş olmaktan mutlu oldukları anlamına gelmiyordu.
İşte 2000’li yılların başında bu ‘sessiz çoğunluk’ sokağa döküldü, ses verdi ve toplumsal irade sandığa yüzde 65 oranında, ‘güçlü’ bir çözüm talebiyle yansıdı.
O dönemin sihiri, ortaya çıkan detaylı çözüm planının toplum tarafından içselleştirilmesi ve toplumda oluşan geniş çözüm talebinin sinerjiye dönüşmesiydi.
‘İç dinamikler’ dıştaki gelişmelerle birleşmiş, bir momentte ‘öncü’ haline gelmişti.

**

Biraz erken belki, ama sanki 2000’li yılların başlarına dönecekmişiz gibi bir hava var.
Son seçimde sandığa yansıyan yüzde 61’lik irade, oluşan ittifak ortamı ‘iç dinamikler’in yeniden ‘öncü’ olabilme koşullarını sağlayacak gibi görünüyor.
Dıştan gelecek yönlendirme, telkin, baskı, plan ve diğer konjonktürel olgular bir potada eritilebilirse eğer, 10 küsur yıl aradan sonra Kıbrıs’ın kuzeyinde yeni bir ‘çözüm dalgası’ yaratılabilir.
İç siyasette arka arkaya yaşanan gelişmeler, bu yönde umutlu olmak için birer ipucu şimdilik...
Gerisi nasıl gelecek, göreceğiz.
Ancak siyaset bu: Her gün yeniden şekilleniyor ve yaşamımızı yönlendirmeye devam ediyor.
Ona sırt çevirmek, yerden yer vurmak yerine, herkes bulunduğu noktada katkı yaparsa eğer, siyaset kurumu zenginleşir, denetlenir, kalitesi yükselir.
An gelir, ‘çözüm dalgası’ sarar adayı ve dalga dalga yayılır o mesaj dünyanın her ucuna...

Bu yazı toplam 2170 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar