1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. ÇIPLAKLIK MUTLULUĞU
ÇIPLAKLIK MUTLULUĞU

ÇIPLAKLIK MUTLULUĞU

ÇIPLAKLIK MUTLULUĞU

A+A-


Gürgenç Korkmazel
gurgench@yahoo.co.uk

Koca bir yaz geçti
mayo içinde göremedik sizi

Adem ile Havva, ‘yasak meyveyi’ yiyince, “ikisinin de gözleri açıldı ve çıplak olduklarını gördüler ve incir yapraklarını birbirine ekleyip önlerine örtü yaptılar…” diyor kutsal kitap. Hikaye bence. Gördükleri çıplaklıkları değil cinsellikleriydi. Daha doğrusu, herkes işin “yasak meyve” (yani elma) tarafına bakıyor, oysa bence burada asıl önemli rol, Adem ve Havva’yı yoldan çıkaran sözleri kulaklarına fısıldayan yılanınkidir. Ayrıca bu hikayede kafama takılan diğer bir mesele de “incir yaprağı”. İncir yaprağıyla örtünmüş olamazlar, çünkü incir yaprağı acayip kaşındırır.
Aslında tek tanrılı dinler ve kutsal kitaplarla başladı, bütün bu çıplaklığı abartma ve bundan utanma meselesi.      

O zamandan beri aile, toplum ve devlet, hepsi bir oldu çıplaklığımız nedeniyle utandırmaya, korkutmaya, cezalandırmaya çalışıyorlar bizi. Çocukluğumuzdan beri çıplaklık korkusuyla büyüdük. Bu korkuyla yüzleşmek ve ‘ahlak’ aygıtıyla bizi baskı altına almaya çalışan zihniyeti sorgulamak için yirmi yaşımıza gelmemiz gerekti.
Ailenin, 4-5 yaşında çocuklara ilk öğrettikleri ‘ayıp’ kendi çıplaklıkları. Hatta “giyin yoksa polis gelecek” diyerek korkutuyorlar onları. Toplum, çıplaklık konusunda en büyük ikiyüzlülüğü gösteriyor. Ve “çıplaklık düzensizliktir, düzeni bozmaktır” diyerek yasaklar koyuyor devlet. Bütün bu baskılar varken, nasıl çıplaklığıyla barışık, çıplaklığı sorunsallaştırmayan insanlar yetişebilir ki bu adada?

İnanılır gibi değil ama televizyonlarda tüyler ürpertici şiddet sahnelerini sorun etmezken, az biraz çıplaklığa bile tahammülü yok toplumun.  

Evet, sevişmeler saklansın çocuklardan ama çıplaklık değil. Çıplaklığın sadece cinsellik olmadığı, cinselliğe indirgenemeyeceği öğretilsin. Ayıp, ahlaksızlık veya pislik değildir çıplaklık; doğallıktır, en doğal halimizdir. 

Kıbrıs gibi sıcak bir iklimi olan ve yılın büyük bölümünde, gereklilikten öte doğaya karşı gelmektir bedenin ihtiyacından fazlasıyla örtünmek. Soyunmak için doğru zaman yok, yaşın ve kilon kaç olursa olsun soyun (ama doğru yerde olması, yani toplumun ve devletin gözü önünde olmaması gerek bunun.)
“İnsanlar yüzmek için veya söyledikleri gibi bronzlaşmak için gitmezler plajlara…” diyor Alphonso Lingis, Tehlikeli Duygular adlı kitabında. Peki, neden giderler, adını başka türlü koysalar da, tabii ki çıplak veya yarı-çıplak insanları seyretmek ve kendi çıplaklıklarını veya yarı-çıplaklıklarını sergilemek (seyredilmek) için çoğunlukla. Yine de adada yaşamamıza rağmen denize girmeyenlerin (güneşte soyunmayanların) sayısı, girenlerden (güneşte soyunanlardan) kat kat fazla.   

(Soyunmayanlar da ikiye ayrılıyor galiba: 1. Vücudunu “çirkin” bulduğu için soyunmayanlar. 2. Ahlak nedeniyle soyunmayanlar.)  
Soyunanlar soyunuyor zaten, sözüm soyunmayanlara: Soyunun çünkü doğallık, samimiyet ve sahiciliktir çıplaklık.
“Çıplak olmak açık olmaktır.” (John Berger)
Güzellik ve mutluluktur çıplaklık.
Başkaldırıdır, özgürlüktür çıplaklık…

Bu haber toplam 1752 defa okunmuştur
Gaile 276. Sayısı

Gaile 276. Sayısı