1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Cinsellik ve Sosyalizm
Cinsellik ve Sosyalizm

Cinsellik ve Sosyalizm

Sherry Wolf kitabında ortaya koyduğu teoriyi genel olarak Amerikan kültürü, politikası ve yasaları üzerinden yorumlasa da, dünya genelinde uygulanan baskı politikaları üzerinden de düşünebiliriz.

A+A-

 

Yazar: Sherry Wolf
Çevirmen: Kıvanç Tanrıyar
Yayınevi : Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 288
Baskı Yılı: 2012

Özgül Saygun  o.saygun@hotmail.com

“Tüm cinsel azınlıklara yapılan baskı, modern kapıtalizmin binlerce çelişkisinden biridir”

Sherry Wolf Cinsellik ve Sosyalizm kitabında lezbiyen, gey, biseksüel ve trans (LGBT+) özgürleşmesinin tarih, politika ve teorisine sosyalist bir bakış açısıyla çok önemli bir teorik katkıda bulunuyor. Kitap hem LGBT+ özgürleşmesi hakkında bilgisini yeterli bulmayan sosyalist hareket özneleri için hem de sosyalist harekete çeşitli nedenlerle uzak duran LGBT+ aktivistleri için bir giriş niteliğinde.

Sherry Wolf kitabında ortaya koyduğu teoriyi genel olarak Amerikan kültürü, politikası ve yasaları üzerinden yorumlasa da, dünya genelinde uygulanan baskı politikaları üzerinden de düşünebiliriz.

Kapitalizmin çelişkilerinden bahsederek başlıyor kitabına Wolf ve “LGBT’ler üzerindeki baskının kökenleri” adlı bölümde bu baskının temellerine dikkat çekiyor. Öncelikle bu baskının her zaman olmadığını söyleyerek başlıyor ve bu baskının kapitalizmin nüfus ve aile politikalarıyla birlikte düşünülmesi gerektiğini bir çok kaynaktan örnek vererek anlatıyor. “Tonlarca tarihsel kanıt, bugün eşcinsel davranış diye tanımladığımız şeyin en azından binlerce yıldır var olduğunu onaylıyor ve eşcinsel davranışların insanlar dünyada yürümeye başladığından bu yana olduğunu varsaymak mantıklı.” diyor Wolf kitabında. Peki o zaman ne oldu da varlığımızın ilk anlarından bu yana var olan bu davranış bütünlüğü modern çağda bir baskıya dönüştü? Sherry Wolf bu sorunun cevabını modern kapitalizmin aile kurumunda buluyor. LGBT+ bireyler ezilir, çünkü kapitalizmin ertesi güne sağlam işçi hazırlayan ‘çekidek ailesine’ meydan okur. Çekirdek aile meşrulaşmaya devam etmeli ve işgücünü disipline eden davranış normlarının dayattığı sınıflı toplumları yeniden üretmelidir. LGBT+ bireylerin varlığı ertesi güne işçi hazırlayan heteronormatif çekirdek aileyi tehtit eder, bu yüzden de kapitalizm tarafından bir baskı aracıdır. Ancak bahsedilen çelişkiler, kapitalizmin LGBT+ özgürlüğüne kendi kontrolü altına izin verdiğini de gösterir, bir yandan homofobik ve transfobik saldırılar devam eder,  bir yandan da televizyonlar ‘komik’, ‘beyaz’ ve ‘üst sınıf’ eşcinsel karakterlerin olduğu dizi ve filmlerle doludur.

Şüphesiz ki kitabın en ilgi çekici bölümlerinden biri "Marksist Homofobi Miti" bölümüdür. Bu bölümde Sherry Wolf, sosyalistlerin iyi ihtimalle cinsel özgürlük mücadelesini devrimden sonraya ertelediği savını çürütmeye çalışır. Wolf, Marksistlerin cinsel özgürleşmeyi devrimden sonraya ertelemez, ırk, cinsiyet, cinsel kimlik temelli baskıları kapitalizminin çerçevesinde gördüğünü söyler. Daha sonra, Wolf, 1917 Ekim Devrimi'nin cinselliği özgürleştirici uygulamalarını ortaya koyar ve çoğu zaman feministler Stalin dönemine işaret etse de hemen öncesinde, Ekim Devriminde, eşcinsel evliliklerin onaylandığını ve trans bireyler için geçiş ameliyatlarının ücretsiz olduğundan bahseder. Wolf'un temel çerçevesini çizdiği bu anlatı, genellikle Marksistlere karşı üretilen alışılmış sözlerin dışında olduğundan büyük bir önem arz eder.

Ancak, cinsellik ve sosyalizm arasındaki bağ üzerine yaptığı değerli katkının yanı sıra Wolf'un eksik bıraktığı bir çok nokta da vardır. Örneğin, kitap boyunca Wolf'un "feminist" kelimesini kullanmaktan kaçındığı görülebilir. Wolf, ataerki'ye erkeğin kadın üzerindeki hakimiyetini kapitalist baskı sisteminden bağımsız olamayacağını savunacak kadar değiniyor. Özellikle Iris Young gibi sosyalist feminist yazarların 1980'lerden sonra kapitalizm kadar toplumsal cinsiyet temelli çelişkileri de barındırdığından  bahsetmekten kaçınıyor. Devanımda, Bolşeviklerin 90'lı yıllarda yaptığını basitçe devrimcilerin yüzyüze kaldığı zor durumlara bağlayarak, soğuk savaşın beraberinde gelen, asker yetiştirme gereği, işgücüne duyulan ihtiyaca ve planlanan çocuk bakım evleri, çamaşırhaneler gibi ihtiyaçların kurulamamasına bağlar. Bunları bir neden olarak görmek, en hafif tabiriyle sadece 'saflık' olacaktır. Neredeyse 30 yıl sonra böyle bir savunmaya ihtiyaç olmadığını ve Marksistlerin 90'larda yapılanlarla yüzleşmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca, eleştirel bakılacak diğer bir nokta da, Wolf'un Queer Teori'ye bakış açısıdır. Neredeyse her marksistin yaptığı gibi, "postmodernizm" çığlığına katılmasının nedenini Wolf'un iyi ihtimalle kitabı yazdığı dönemde, Queer Teori konusunda yeterli kaynağın çıkmadığı gerekçesine bağlıyorum. Zira, Queer Teori'yi basitçe "kimliksizleşme" politikası olarak yorumlayan ve Judith Butler'ın bunun öncüsü olduğunu söyleyen Wolf, Cinsiyet Belası'nda Butler'ın, cinsiyetin de toplumsal cinsiyet gibi bir sosyal inşa olduğunu söylese de yine de bir yürüyüşte "lezbiyen bayrağı altında" yürüyeceğini söylediğini, siyasileştirmek üzere seferber edilen tüm kimliklerin tersini üretme potansiyeli taşıdığını bu nedenle sorgulama gerektirdiğini söylediğini gözden kaçırmış olabilir. Bununla birlikte, Queer Teori Giriş kitabının tamamı da Queer Teori'nin bir kimliksizleştirme değil, "kimliklerin sınırlarını sorgulama politikası" olduğunu söyler.

Sonuç olarak, çok değerli ve kesinlikle okumaya değer bulduğum Cinsellik ve Sosyalizm, kesinlikle bir giriş niteliğinde ve eleştirel bir bakışla okunmalıdır. Akıllardaki bir çok soruya cevap olabilecek Cinsellik ve Sosyalizm özellikle sosyalistlerin LGBTİ+ mücadelesini görmezden geldiği inancını ilk bölümüyle çürütmektedir. Öte yandan sosyalistler için de bir incil niteliğinde olmamalı, tartışılmalı ve geliştirilmelidir. Mücadele gibi.

 

 

Bu haber toplam 5091 defa okunmuştur
Etiketler : ,
Gaile 419. Sayısı

Gaile 419. Sayısı