1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Bütçe açığı artabilir”
“Bütçe açığı artabilir”

“Bütçe açığı artabilir”

Eski Devlet Planlama Örgütü Müsteşarı Ödül Muhtaroğlu’dan, 2020 Bütçesi’ne ve enflasyon oranlarına yönelik önemli açıklamalar…

A+A-

Fayka Arseven KİŞİ

Devlet Planlama Örgütü eski Müsteşarı Ödül Muhtaroğlu, dövizin, petrol fiyatlarının ve enflasyonun yükselmesi durumunda 2020 Bütçesi’nin yetersiz kalabileceğini vurguladı.

Muhtaroğlu, “2020 yılı enflasyonu yüzde 11 civarında öngörüldü. Ama bütçenin büyütülmesine baktığım zaman 2019 yılının ilk bütçesine göre bütçe yüzde 14’lük büyüme gerçekleştirdi. Hatırlarsanız bir de tadil bütçesi yapılmıştı. Tadil bütçesine göre ise yüzde 6 oranında büyütüldü. Ama döviz, petrol fiyatları ve enflasyon yükselirse bu bütçe bize yetmeyecek” ifadelerinde bulundu.

Birçok bakanlık bütçesinin azaltıldığına da işaret eden Muratoğlu, bu bütçelerle hizmetin ve yatırımların nasıl gerçekleşeceğini sordu.

Yerel gelirlerdeki artışın önemli unsurlarından birisinin ise Kıbrıslı Rumların, kuzeyden alışveriş yapmaya başlaması olduğunu vurgulayan Muhtaroğlu, yeni kara kapılarının açılması için çalışmaların hızlandırılması gerektiğine dikkat çekti.

2 aydır enflasyon oranlarının eksi çıktığını ve bu konuda eleştiriler olduğunu kaydeden Muhtaroğlu, enflasyon hesaplamasıyla uğraşan uzmanların suçlanmaması ve zan altında bırakılmaması gerektiğini ifade etti, enflasyonun neden düşük çıktığını açıkladı.

Muhtaroğlu, özellikle araç alımlarındaki KDV indiriminin ve sabit telefon ücretlerindeki indirimin, oranın düşmesine neden olduğunu söyledi. Ayrıca Ekim ve Kasım aylarında döviz fiyatlarının dengeli seyrettiğini belirtti.

Muhtaroğlu, ancak telefon ücretlerindeki ani fiyat yükselişinin ve indiriminin dikkat çektiğini de vurguladı.

Bu hafta DPÖ eski Müsteşarı Ödül Muhtaroğlu ile 2020 Yılı Bütçesi’nin ve enflasyonu konuştuk. 

 

  • YENİDÜZEN: 2020 bütçesi Meclis’ten geçti. Siz bütçeyi incelediğinizde değerlendirmeniz ne oldu?
  • Ödül MUHTAROĞLU: 2020 bütçesini ana hatlarıyla inceledim. Ülkenin ekonomik ve mali şartları bellidir. Çok geniş mali imkanlar olmadığı için bütçeler de ona göre kurgulanıyor.
    Bütçenin yüzde 78’i maaş, maaş benzeri transferler ve cari giderlere harcanıyor. Bunu biliyoruz. Yüzde 7’lik kısmı da bakanlıkların, dairelerin kendi mal ve hizmet alımlarına harcanıyor. Bunda fazla bir oynama imkanımız yok. Ama geriye kalan kısımlarda özellikle yatırımlar noktasında çok hassas olmamız gerekiyor. Bu ülkede okullar, hastaneler, yollar ve diğer yatırımlar ancak bu yatımlar kalemiyle şekillenecek.
    Baktığımız zaman bütçe içerisindeki mahalli yatırım rakamlarına 221 milyon TL’lik bir kalem var. Sorduğunuz zaman Ulaştırma Bakanlığı’na ‘ancak bana yeter’ diyecek. Sağlığa bakıyoruz, bir sürü ekipman lazım. Yurtiçi ve yurtdışı tedavi, tedaviden sonra tedavi ve ilaç alımı masrafları var. Yeni hastaneler öngörülüyor. Bunları kanalize etmezseniz vatandaş hizmet alamayacak.
    En öncelikli sağlık, eğitim bütçeleridir ve hizmet bütçesi dediğimiz ulaştırma bütçeleridir. Yatırım kalemi yetersiz ama eldeki hamur da bu…
    Mahalli gelirlerin artması gerekir. Bu da ya ekonomiyi, milli geliri büyütmekle, artırmakla olur, ya da iç vergi mevzuatına girmeyen, kayıt dışı ekonomiyi ne kadar kayıt altına alırsak olur. Yani gelirlerimizi artırmak için projeler gerçekleştireceğiz. Giderlerimizi minimize etmek için tasarruf tedbirleri yapacağız.
    Geçen hükümet döneminde Bakanlar Kurulu ile müsteşarlar 3 kez 6’şar saat bu konularla ilgili toplantılar yaptık. O dönem gelirleri artırıcı, giderleri azaltıcı önlemler dizisi oluşturulmuştu. Bunlardan başlanılabilir aslında. Çünkü devletlerde devamlılık vardır. Bunları bu hükümet kullanabilir. Çünkü hükümetler değişir gider ama temel amaç halka nasıl daha iyi hizmet vereceğimizdir.

“Kooperatif Merkez Bankası ve İhtiyat Sandığı’na 8.1 milyar TL iç borç var. Bizim 2020 devlet bütçemiz 8.8 milyardır. Yani nerdeyse bütçe rakamına yakın bir iç borç var. Dış borç da 22 milyar.”

 

 “Bu iki kurumu rahatlatmamız gerekir”

  • YENİDÜZEN: Bütçede sizi rahatsız eden unsurlar neler oldu?
  • Ödül MUHTAROĞLU: Son birkaç yıldır bütçeye faiz ödemeleri konuluyor. Ama bir türlü bu faiz ödemeleriyle ilgili de bir aşama kaydedilmiyordu. Ödemeler başlamıyordu. Neydi bunlar? İç borçların faiz ödemeleri. Şuan da özellikle 2 büyük kuruma Kooperatif Merkez Bankası ve İhtiyat Sandığı’na olmak üzere 8.1 milyar TL iç borç var. Bizim 2020 devlet bütçemiz 8.8 milyardır. Yani neredeyse bütçe miktarına yakın bir iç borç var. Dış borç da 22 milyar. Türkiye dış borcu, bu parayı şuan istemiyor. Ama verdiği kredilerin rakamlarını dış borç olarak bir yere yazıyor. İlerleyen zamanlarda bu dış borcu talep edebilir. Şuan bizden istemiyor ama onun da rahatlığına yatmamız gerekir.
    İç borç için 2020 bütçesinde 360 milyon TL konuldu. Sevindirici konu Kooperatif Merkez Bankası ile bir protokol imzalandı ve aylık taksitler halinde ödemeler başladı. Akabinde İhtiyat Sandığı ile de benzer bir protokol yapılmalıdır.
    Bu iki kurumu rahatlatmamız gerekir. Çünkü bu iki kurum rahatlarsa özellikle Kooperatif Merkez Bankası o da kredi ve mevduat faizlerinde bir miktar iyileşmeler düzenleyebilir. Bankanın ekonomik bünyesi de rahatlamış olur.
    Mahalli gelirler, 2020 yılında 5.6 milyar TL öngörüldü. 2019 yılı sonu 5.1 civanında kapanacak. Aslında öngörü 4.5’ti, mahalli gelirlerde artış var. Bu artışın devam edeceğini düşünürüm. 6 milyara yaklaşabilir.

 

“2020 yılı enflasyonu yüzde 11 civarında öngörüldü. Ama bütçeni büyütülmesine baktığım zaman bütçede yüzde 14’lük büyüme gerçekleşti. Hatırlarsanız bir de tadil bütçesi yapılmıştı. Tadil bütçesine göre ise yüzde 6 oranında büyütüldü. Ama döviz, petrol fiyatları ve enflasyon yükselirse bu bütçe bize yetmeyebilir. Bütçe açığı artabilir.”

 

“Mevcut geçiş kapılarını iyileştirmeli, yeni kara kapıları açmalıyız”

  • YENİDÜZEN: Mahalli gelirlerin artmasıyla halka bunun yansıması nasıl olur? Fakirleşir mi yoksa bu vatandaşa etki etmez mi?
  • Ödül MUHTAROĞLU: Bunlar tüm gelirlerdir. Doğrudan vergiler, dolaylı vergilerdir, fon gelirleridir.  En önemlisi de Fiyat İstikrar Fonu dediğimiz, özellikle içkinin, sigaranın, akaryakıtın ve bir sürü ürünün üzerindeki fonlardır. Son 1.5 yıldır Kıbrıslı Rum komşularımızın kuzeye geçişlerinde önemli artışlar oldu. Buradan alışveriş yapıyorlar.  Bu da ticaret hayatına, işletmelere, esnafa olumlu katkı yapıyor ve gelirleri artırıyor.

 “Madem Rum komşularımız artarak bize gelmeye devam ediyor, mevcut geçiş kapılarını iyileştirmemiz gerekir veya yeni kara kapıları açmalıyız.”

 

Bu arada konuyla bağlantılı olduğu için şunu da belirteyim; madem Rum komşularımız artarak bize gelmeye devam ediyor, mevcut geçiş kapılarını iyileştirmemiz gerekir veya yeni kara kapıları açmalıyız. Çağlayan Mağusa Kapısı zaman zaman gündeme gelir.  Baf Kapısı var. Bunlar açılmalıdır. Çünkü daha çok Rum vatandaşı kuzeye geçmek istiyor ama kapılardaki yoğunluktan dolayı geçmekten vazgeçiyor. Yani bu kapıları rahatlatırsak daha fazla akış olacak ve gelirler de artacaktır. Dolayısıyla mahalli gelirlerin artması önemlidir.  Bizim kendi kendimize yeten yapıya kavuşmamız için.

Fiyat İstikrar Fonu işte bunlarla da bağlantılıdır. Bütçe içinde 1 milyarlık bir payı var.
Bütçenin önemli gelir noktalarından biri de TC Hükümeti Yardım ve Kredileridir. Gelirler bütçesinin yaklaşık yüzde 15’ni oluşturur. Dolayısıyla şimdi baktığımda yaklaşık 960 milyon TL bir TC yardımları öngörü var. Bu geçen yıl 695’ti. Şimdi 960. Bu 960’ın 650’si savunma giderleri, geriye kalansa alt yapı yatırımları ve reel sektör destekleridir. Bunlar protokol imzalanırsa gelecek. 440 milyon TL de TC kredileri var. Yani toplamda 1 milyar 400 milyon. Gelirler bütçesinin yaklaşık yüzde 15’i. Bu rakamlar gelirse, güzel. 310 milyonu yatırıma, reel sektöre harcanacak. 220 milyon da bizim mahalli yatırımlar kalemi var.

 

“TC Yardım ve Kredileri 1 milyar 400 milyon TL’dir. Bu rakam gelirler bütçesinin yaklaşık yüzde 15’ine tekabül ediyor. Bu rakamlar gelirse, güzel. 310 milyonu yatırıma, reel sektöre harcanacak. 650 milyon TL de savuna için öngörüldü.  221 milyon TL de bizim mahalli yatırımlar kalemi var. Bu kaynaklar gelirse idare edeceğiz. Ama protokol imzalanmazsa, para gelmezse bu noktalarda endişeliyim.” 

 

Ama protokol imzalanmazsa, para gelmezse bu noktalarda endişeliyim.  Çünkü bütçede 578 milyon TL bir açık görünür, bu kaynağın gelecek olduğunu düşündüğümüz zaman. 1 milyar 400 TL gelmezse, bütçe açığı 2 milyar TL olacak. Dolayısıyla temennimiz protokolün imzalanması ve bu kaynakların ülkeye 2020 yılında aktarılmasıdır.
Bu yılın bütçe açığına da bakacak olursak;  2019 yılı bütçe açığının yılsonunda mahalli gelirlerin artmasıyla birlikte ve enflasyon oranının geçen yıla göre 3 katı aşağıda gerçekleşmiş olmasına paralele olarak bütçe açığının öngörülenin çok aşağılarına geleceğini düşünüyorum.  Hayat pahalılığı ödeneğinin de düşük çıkmasından dolayı böyle bir durum var.
2019 yılı sonu itibarıyla Türkiye’den gelecek olan kaynaklar ve mahalli gelirlerdeki artışlarla birlikte bütçe açığının daha düşük gerçekleşeceğine inanıyorum.
2020 yılında döviz fiyatları dengeli olursa akaryakıt fiyatları dengeli giderse ve enflasyon düşük seyrederse, bütçe açığı gerileyebilir. İnşallah kötü senaryo olmaz.

 “1 milyar 400 milyon TL gelmezse, açık yaklaşık 2 milyar TL olacak. Dolayısıyla temennimiz protokolün imzalanması ve bu kaynakların ülkeye 2020 yılında aktarılmasıdır.”

 

Öte yandan 2018’de enflasyon yüzde 30’a dayanmıştı, döviz patlamıştı. Maliye’nin yüzde 32 HP ödediği bir yıl. Ona rağmen bütçenin artı 53 milyon TL kapandığı bir yıldı. Bunu önemli bir bütçe başarısı olarak görüyorum.
Bu yıl daha rahatız. Açık daha rahat kapanabilir. 2019’da enflasyon yüzde 10’larda... Döviz ve petrol fiyatları da çok artmadı. Dolayısıyla 2019’da öngörülen 825 milyonluk açık daha aşağıda olacak diye düşünüyorum. Temennimiz 2020’de de bütçe açığının artmamasıdır.
2020 yılı enflasyonu yüzde 11 civarında öngörüldü. Ama bütçeni büyütülmesine baktığım zaman bütçede yaklaşık  yüzde 14’lük büyüme öngörüldü. 2019 yılının ilk bütçesine göre. Hatırlarsanız bir de tadil bütçesi yapılmıştı. Tadil bütçesine göre ise yüzde 6 oranında büyütüldü. Ama döviz, petrol fiyatları ve enflasyon yükselirse bu bütçe bize yetmeyebilir.

 

  • YENİDÜZEN: Sizin 2020 için öngörünüz nedir? Yüzde 11 neye göre belirlendi?
  • Ödül MUHTAROĞLU: Bilirsiniz çok falcılık yapamayız. Hem Türkiye’deki ekonomik, siyasi gelişmeler hem dünyadaki gelişmelere bağlı ancak tahmin de bulunabiliriz.
    Mevcut koşullar ve beklentilere göre tahminde bulunursunuz. Ama 2018’de döviz artışıyla birlikte enflasyon yüzde 30 civarında gerçekleşti. O zaman sıkıntı olur. Çünkü bu bütçe rakamlarına göre enflasyon yüzde 11 düzeylerinde öngörüldü. Maaş artışları da bunun biraz üzerinde öngörüldü. Ama bunu aşan bir durumda bütçe açığı daha da artacak.
    Düşünün her yüzde 1 enflasyon artışının bütçeye 35 milyon TL maliyeti var.

 “Aflar konusu… Yatırımlarını düzenli yapanlara güvensizlik duygusu hissettiriyor. ‘Biz enayi miyiz’ diye sorarlar. İlla da bir af çıkaracaksanız buna yönelik gerekçeleriniz varsa düzenli ödeyenlere de bazı avantajlar sağlayınız.”

 

  • YENİDÜZEN: Bazı bakanlıklara ayrılan bütçelerde bir önceki bütçeye göre azalma var. Bunu nasıl yorumlarsınız?
  • Ödül MUHTAROĞLU: Bütçede en fazla pay Maliye Bakanlığı’nın… Ardından Eğitim Bakanlığı’nın yüzde 11.5 bütçe içerisinde payı var. Ama baktığımız zaman tadil bütçesindeki rakamlara yalnız 2.5 artış var. Bu kaynaktan devlet okullarının fiziki alt yapısı, öğretmen ihtiyaçları diğer ivedi gereksinimler… Bunlar nasıl karşılanacak merak ediyorum.
    Sağlık Bakanlığı bütçesine baktığımız zaman 2019 yılına göre 51 milyon TL azalan bir bütçe. Şimdi Güzelyurt Hastanesi’nin bitmesi lazım, onunla ilgili kaynak görülmüyor. Yeni Lefkoşa Hastanesi için kaynak yok. Hastanelerde oluşacak olan ekipman eksiklikleri bunların ivedi olarak tamamlanması gerekir, tedavi ve ilaç masrafları azaltıldı. Bu bütçeyle nasıl olacak açıkçası bilemiyorum.
    Çalışma Bakanlığı bütçesinde de çok küçük bir artış var. Yakın zamanda genel sağlık sigortasına geçeceğiz deniliyor. Genel sağlık sigortası için kaynaklar yetecek mi?
    Çocuk yuvalarına, yaşlılara, yoksullara hizmetler nasıl geliştirilecek?
    Yeri gelmişken söyleyeyim; Aflar konusu… Sıkça yapılan aflar yatırımlarını düzenli yapanlara güvensizlik duygusu hissettiriyor. ‘Biz enayi miyiz’ diye sorarlar. İlla da bir af çıkaracaksanız buna yönelik gerekçeleriniz varsa açıklarsınız ve düzenli ödeyenlere de bazı avantajlar sağlarsınız.
    Düşünün seyrüseferini ödemeyen bir sürü insan var. Bunlar artıyor. Yarın gelir ve kurumlar vergisini ödemek istemezse insanlar! Katma değer vergisini ödemek istemezlerse ne olacak? Vergilerini, harçlarını düzenli ödeyenlere bir mükafat getirilmelidir.
    Tarım Bakanlığı’nın bütçesi de yetmez. Komitede bir miktar bütçeyi artırdılar ama tarım sektöründeki bitkisel ve hayvansal hizmetlere, desteklere bu bütçe yeterli olmayabilir.
    Turizm ise lokomotif sektördür. Turizm bütçesi azaldı. Nasıl olacak bu işler? Yüzde 30 azalma şaşırtıcıdır. Üstelik çevre de turizme bağlı. Çevre bütçesinde de azalma var.
    Ekonomik büyümeye katkı yapan bu turizm sektörü için 2 milyon turist hedefi de var. 30 milyon azalma ile bu iş nasıl dönecek?
    Ulaştırmada da yüzde 30 azalma var. Karayolları Dairesi’nin de bütçesi yarı yarıya azaldı.
    Ekonomi bütçesine bakıyorum. Sanayi Dairesi Bütçesi yarı yarıya azaltılmıştır. Alt yapı destekleri, navlun, fuar destekleri, hibe ve kredi programları için sıkıntı yaratacak.

 

“Geçen yıl enflasyon yüzde 30’a yakın çıkmıştı. Kamu çalışanları, emeklilerinin maaşları da buna göre arttı. Ama özel sektörde çalışanlar bu oranda maaş artışı almasa bile harçları aynı oranda ödüyor. O anlamda adaletsizlik var. Bu yıl mesela enflasyon yaklaşık yüzde 10 düzeyinde seyrediyor. Harçlar da, cezalar da o oranda artacak.”

 

“Özel sektörde çalışanlar artış almadan aynı zammı ödüyor”

  • YENİDÜZEN: Enflasyon oranın artması harçlara da etki ediyor. Harçların aynı oranda artması vatandaşın bir cebine koyup diğerinden almak değil mi? Özellikle asgari ücret maaşı alanlara bir adaletsizlik olmuyor mu?
  • Ödül MUHTAROĞLU: Harçların artması en azından enflasyonun genel performansı ile doğru orantılıdır. Geçen yıl enflasyon yüzde 30 çıkmıştı o düzeyde artırıldı. Ama özellikle kamu çalışanları, emeklilerinin maaşları da buna göre arttı.
    Ama özel sektörde çalışanlar bu oranda artış almadan,  onlar da aynı zammı öderler. O anlamda adaletsizlik var. Kamu ve özel sektör maaş artışı ayırımından dolayı… Bu yıl mesela enflasyon yüzde 10 artacak, harçlar da, cezalar da…
     
  • YENİDÜZEN: Enflasyon oranları nedeniyle siz de çok eleştirilere maruz kaldınız. Belirlenme şekli, ortaya çıkan sonuç hep tartışmalı oldu.
  • Ödül MUHTAROĞLU: Daha çok eksi çıkan aylardır odaklanılan. Hele hele de o aylarda Türkiye’deki enflasyon bizden yüksek çıkmışsa eleştiriler başlar.
    Geçen yıl yüzde 30 civarında enflasyon görüldü ama gerekçeleri belliydi. Döviz patladıydı, petrol fiyatları arttıydı, elektrik zammı vardı ve bir sürü ürüne zam gelmişti. Ama bu yıl dövizde ve petrol fiyatlarında dengeli bir seyir var. Uzun zamandır ne elektriğe ne akaryakıta zam yapıldı. Bunlar aslında vatandaş için olumlu. Endeks sepeti de bunlara çok duyarlıdır. Sepet, döviz ve petrol fiyatı yükselişlerde yukarıya doğru etkilenir düşüşlerde de aşağıya doğru etkilenir.

 “Enflasyonun düşük çıkmasındaki en önemli faktör sabit telefon ücretlerine yüzde 89 civarında bir indirim yapılması. Birkaç ay önce yüzde yüzün üstünde zam yapılmıştı. Bu benim garibime gitti. Geçmiş yıllara baktığımda bir ayda bu kadar yüksek oranda artış ve indirimler pek görülmedi. Ayrıca, araba satışlarında uygulanan KDV oranlarındaki indirimler de enflasyonun düşük çıkmasında etkili oldu.”

“Manipülasyon yapıldı oranlarla oynandı, bunlara katılmıyorum”

  • YENİDÜZEN: Şimdi de çıkan sonuç tartışmalı hatta çok ciddi iddialar da var. Oranların değiştirildiği yönünde…
  • Ödül MUHTAROĞLU:   Enflasyon hesaplamasını yapanlar uzun yıllardır bu işi yapan arkadaşlardır. Onlara güvenim tamdır. Manipülasyon yapıldı oranlarla oynandı, bunlara katılmıyorum. Oradaki arkadaşlar böyle bir muameleyi hak etmez.  
    2 aydır eksi çıkmasını tetikleyen bazı olaylar oldu. Ekim ayına baktığımızda araçlarda KDV indirimleri uygulanmaya başlandı. Bu önemli bir faktördür. Türkiye’de özellikle Ekim ayında enerji fiyatlarında önemli artışlar oldu. Elektriğe, suya, gaza, kömüre zam geldi. Bunlar bizde olmadı. Dolayısıyla Türkiye’de enflasyon fırladı. Bizde de döviz istikrarlı gittiği için ve süreç içerisinde araba indirimleri filan da başladığı için bizde ivme aşağıda oldu. Buna bağlı olarak gerileme gördük.
    Kasım ayında da eksi 0.47 çıktı. En önemli faktör sabit telefon ücretlerine yüzde 89 civarında bir indirim yapıldı. Birkaç ay önce neredeyse yüzde yüzün üstünde zam yapılmıştı. Bu benim garibime gitti. Geçmiş yıllara baktığımda bir ayda bu kadar artış ve indirimler pek görülmedi.
    O yüzden sadece telefondaki indirimin bile enflasyon oranı içerisindeki etkisi 0.67 eksi oldu. Dolaysıyla eksi 0.47 çıkmasının en önemli faktörü yüzde 89 civarında indirimin yapılmasıdır. Arabalardaki KDV  indirimlerinin yansıması da etkili oldu.
     
  • YENİDÜZEN: Bir diğer eleştiri de ‘nüfus bilinmiyorken bu oranlar nasıl belirleniyor.’ Hangi nüfusa göre belirleniyor?
  • Ödül MUHTAROĞLU:  DPÖ ve İstatistik Dairesi, nüfusla ilgili her yıl idari kayıtlara bakar. Nelerdir bunlar? Yabancı öğrenci kayıtları, vatandaş kayıtları, çalışma izinleri ve seçim yapıldığı zamanlarda Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı nüfus rakamları var. Bunlar elimizde olduğu için bizim projeksiyon nüfus belirleme şansımız var. O projeksiyon nüfus üzerinden de yapılır.
    Gelinen noktada şu eleştiri de yapılır? Bu endeks, sepet eskidi. Son kullanılan endeks Ocak 2017’de başladı. Bunun anket çalışması da 2015’te 1 yıllık periyotta yapıldı. 1 yılda da analiz ve veri girişleri oldu. 1 Ocak 2017’de de yürürlüğe girdi. Yani 2 yılda yapıldı. O nedenle bu endeksi yenilemek kolay değil.  4-5 milyonluk da bütçe ister. Bunun ideali 5 yıldır aslında. 5 yılda yapılabilse idealdir. Çünkü tüketim alışkanlıkları çok değişmez. Şuan ki endeks çok da eski değil. Yenilenmesi gerekir mi? Gerekir. Ama bunu yenileyelim deseniz bile 2 yıl sonra ancak olur.
    Geçmiş yıllarda 10 yılda bir yapılırdı. 7 yıla düşürdük. Bundan sonraki hedef 5 yıl olmalıdır.
    Bir diğer eleştiri de; İtalya, Fransa turunun sepette ne işi var? Bu insanların ne tükettiği ve nereye para harcadığı beyanları ile oluşur.  Hane halkı bütçe anketi 1 yıl boyunca ülkede her gelir grubundan insanlarla yapılır. Onlardan harcamalarını beyan etmeleri istenir. Ne yazarsa onlar çıkar. Bu memlekette insanlar yurt dışına, tur gezilerine gitmezler mi?  Veya piyango bileti almaz mı? Piyango bileti aldıkları ve tura gittikleri için konulur bunlar. Yani sadece gıda ve alkolsüz içeceklerle, enflasyon sepeti hazırlanmaz. Bunun içinde eğitim, sağlık, giyim, sigara, elektrik, akaryakıt, mobilya, kira, eğlence ve kültür, su, gaz gibi her şey var.  
     
  • YENİDÜZEN: Enflasyon oranın önemi vatandaş için nedir?
  • Ödül MUHTAROĞLU: Kamu çalışanına, belediye çalışanlarına etki eder. Kurumsallaşmış bazı özel sektör de bunu uygular. Son yıllarda asgari ücret belirlemelerinde bu enflasyon oranları hep uygulandı. Yani asgari ücret belirleneceğinde enflasyon oranı kadar artırıldı.

 

 

 

 

Bu haber toplam 3449 defa okunmuştur