1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. “Bulacan yoksa gidecen canım”!
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

“Bulacan yoksa gidecen canım”!

A+A-

 

Sendikal Platform geçtiğimiz gün grev ve Meclis önünde de eylem yaptı.
Grev ve eylem gerekçelerinin bazılarına katılmakla beraber bazılarına haklı gerekçeler demek mümkün değil.
Örneğin belediyelerin batırılmasına karşı eylem yapılırken belediyelerin batmasının en büyük nedenlerinden birinin populist yaklaşımlarla dönemin başkanlarının aşırı istihdam yapmaları olduğu herhalde biliniyordur.
Ha, bir şekilde bu aşırı istihdamlara o başkanın partisinin engel olması gerekirdi ama olmadı.
Ne zaman ki gelirler giderleri karşılayamaz olur o zaman “çalışanları devlete alın da bitsin” önerileri gelir.
Her batan kurum ve kuruluş için böyle bir alternatifin! ortaya çıkmasının çözüm olmadığını da artık herkes biliyordur diye düşünüyorum.
Asgari ücret konusu her zaman gündeme gelir… Asgari ücretle geçinenlerin, daha doğrusu geçinmeye çalışanların geçinemedikleri de gizli saklı bir olgu değil.
Çok daha yukarılara çıkması ve belli bir refah seviyesini karşılaması istenendir ancak asgari ücretin yükselmesi bir tarafı memnun ederken karşı tarafı yani en başta esnafı, küçük sanayiciyi ve iş insanını olumsuz etkileyecektir.
Çünkü asgari ücretin artması beraberinde sosyal yatırımların da, vergilerin de artmasını getirecektir ki bu yükün altına girmesi gereken esnaftır, yanında üç-beş kişi çalıştıran işinsanıdır…
Geliri artmazken giderinin artması işyerine kilit vurmayı gerektirir, o çalışanların da işsiz kalmasını ortaya çıkarır.
Böyle bir artışın külfetine devlet de ortak olmalıdır. Bu alt yapı hazırlanmadan sendikaların istedikleri asgari ücret artışı işsizliği ve ekonomik çöküntüyü daha da artırır.
Türkiye’de ‘cevizcinin çuvalından yermiş’ gibi asgari ücret vaadi veren siyasi partiler ve iktidara gelen AKP şimdi bu vaadi nasıl gerçekleştireceğini kara kara düşünmek durumundadır çünkü iş çevreleri “bu yükü paylaşmalısınız” demektedir.

***
“Para yoksa bulacan canım, bulamazsan gidecen canım” şeklindeki hesapsız ve de sonucun nereye varacağı bilinmeyen veya bilinmek istenmeyen söylemler sendikacılık adına söylenecek sözler olmaması lazım.
Maliye Bakanı’nın bisiklet kazası geçirmesini bile taleplerini ifade ederken ti’ye almaları ve böyle bir durumu aşağılamaya çalışmaları sendikacılık adına hoş görülebilecek bir tavır değil diye düşünüyorum.

***
Bu gibi tutum ve söylemler sendikaların arkasındaki kalabalıkları her gün azaltmaktadır.
Uzun süreden beri ilk kez geçtiğimiz gün ‘yüzlerce kişi’ ile ifade edilebilen bir kalabalık ile eylem yapabilen sendikalar o yüzlerce kişiyi de gün gelir arkalarında bulamayabilirler, her zaman yaptıkları gibi 3-5 kişiyle temsili eylem! yapmaktan öteye gidemezler.
Sendikacılık sadece talep eden değil, talepleri karşılayabilecek ortamın oluşması için de çaba gösterme örgütleri olmalıdır. Bu çabayı önce örgütlü oldukları işyerlerinde verimliliği artırmak için ortaya koymaya başlasalar çok iyi olacaktır.

Bu yazı toplam 1845 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar