1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Bu sistemle olmuyor, reformlar hayat bulmalı”
“Bu sistemle olmuyor, reformlar hayat bulmalı”

“Bu sistemle olmuyor, reformlar hayat bulmalı”

Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkan Vekili, Eziç Şirketler Direktörü Mehmet Eziç ile ülke siyasetini ve ekonomisini konuştuk

A+A-

ISRARLA REFORMLAR YAPILMIYOR… “Biz reformlarda ayak sürüyoruz. Israrla reformları yapmıyoruz. Ama bu yapı da sürdürülebilir değil.”

STATÜKO TOPLUMDUR… “Siyasilere de suç bulmamak gerekir, çünkü onları biz seçiyoruz. Hep statükodan bahsederler ya aslında statüko toplumdur. Toplum değişime hazır mı? Vatandaş, kalabalık ortamda değişimden, reformdan bahseder ama bireysele geldiğinde bu noktada değildir.”

BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİLMELİ… “Ben yeni bir sayfa açalım demiyorum, yeni bir defter ile başlayalım diyorum. Bu başkanlık sistemini uygulayacak olan insanlar olur mu? O yönde endişelerim var. Ama başkanlık sistemine biran önce geçilmeli, aksi takdirde güzel günleri önümüzde görmüyorum.”

AF YAPMAK İŞ DEĞİL… “Ben aflara karşıyım. Çünkü bu suiistimale açıktır. Doğru düzgün yatırım yapanlar için de bu haksız rekabet yaratır. Bu haksız rekabet de bizi üzer. Belki 1 defa af olur. Ama her yıl, her 2 yılda bir af yapılması iş değil.”

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkan Vekili, Eziç Şirketler Direktörü Mehmet Eziç, reformların biran önce yapılması gerektiğini ve başkanlık sistemine geçilmesinin önemini vurgulayarak, “mevcut sistemle olmuyor” ifadesinde bulundu.

 “Siyasilere de suç bulmamak gerekir, çünkü onları biz seçiyoruz” diyen Eziç, “Hep statükodan bahsederler ya aslında statüko toplumdur. Toplum değişime hazır mı? Vatandaş, kalabalık ortamda değişimden, reformdan bahseder ama bireysele geldiğinde bu noktada değildir” dedi.

Eziç,  “Ben yeni bir sayfa açalım demiyorum, yeni bir defter ile başlayalım diyorum” diye belirterek, “Bu başkanlık sistemini uygulayacak olan cesurlar olur mu? O yönde endişelerim var. Ama başkanlık sistemine biran önce geçilmeli, aksi takdirde güzel günleri önümüzde görmüyorum” vurgusunda bulundu.

Bu hafta Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkan Vekili, Eziç Şirketler Direktörü Mehmet Eziç ile hem siyaset hem ekonomi konuştuk.

  • YENİDÜZEN: 2018 ve 2019 yılında ciddi döviz krizleriyle karşı karşıya kaldık. Ülke ekonomisinde 2020 yılı nasıl geçecek? Beklentileriniz nelerdir?
  • Mehmet EZİÇ: 2018’de yaşadığımız döviz depremi korktuğumuz gibi olmadı, ben daha kötüsünü beklemiştim. Ama genel olarak bir daralma var.
    O dönem ki hükümet, yapabildiği önlemleri yaptı, kriz o kadar derin hissedilmedi. Ama bitti mi? Hayır. İnişli çıkışlı halen devam ediyor. 2020 zamlarla başladı, asgari ücret belirlenecek, ona bağlı olarak artışlar yaşanacak. O nedenle piyasanın geleceğini kestirmek zor.
    İnşaat sektörü, turizm ve eğitim ekonomi için önemli unsurlar. Ama inşaat bacağında sıkıntı var, özellikle Girne’de. Turizmde ve öğrenci gelişlerinde de sıkıntı var.  Piyasada para harcayan öğrenci de azaldı.
     
  • YENİDÜZEN: Sizin önerileriniz zaman zaman hükümetlere oluyor, sonuç alınmıyor mu?
  • Mehmet EZİÇ: Sürekli biz önerilerimizi paylaşıyoruz. Ama hükümetlerin bunlara çok hamle şansları yoktur. Bizim de esas derdimiz reformların yapılmasıdır. Reform bacağını harekete geçiremiyorlar, ya da yapmak istemiyorlar. Her 6 ayda da neredeyse seçim oluyor. Hayatımız seçimlerle devam eder. İstikrar yok.
  • YENİDÜZEN: Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Hükümetin iki ortağının başı da aday olduğunu açıkladı. Memlekette yaklaşık 4 aylık bir durağanlık olacak.
  • Mehmet EZİÇ: Evet… Ama siyasilere de suç bulmamak gerekir, çünkü onları biz seçiyoruz. Hep statükodan bahsederler ya aslında statüko toplumdur. Toplum değişime hazır mı? Vatandaş, kalabalık ortamda değişimden, reformdan bahseder ama bireysele geldiğinde bu noktada değildir.
    Biz seçimlerle neyi değiştireceğiz ki? Oturduk bekleriz, uzaydan biri gelsin de bize top atsın. Bu toplum buna alıştı da, alıştırıldı da. Ama bunu değiştirmek için de birey olarak,  siyasetçi olarak kimse bir şey yapmıyor. Türkiye son 2-3 yıldır bir kuruş vermiyor. Çünkü biz reformlarda ayak sürüyoruz. Israrla reformları yapmıyoruz. Ama bu yapı da sürdürülebilir değil.

“Başkanlık sistemini konuşmalıyız”

  • YENİDÜZEN: Bu sistem sürdürülemez, peki bu sistem yerine sizin öneriniz, fikriniz nedir?
  • Mehmet EZİÇ: Başkanlık sistemini konuşmalıyız. Başka yerden alıp kopyalayalım da demiyorum. Kendimize özgü olsun. Demokrasinin tamamen çalıştığı bir başkanlık sisteminden söz ediyorum. Bakanlar tamamen dışarıdan atanacak. Seçilen vekiller sadece yasa yapmakla uğraşacak. İş icraatçı bakanlar da ‘tekrar seçilebilir miyim’ endişesi taşımak yerine reformları hayata geçirmek için çalışması gerekecek. Ben yeni bir sayfa açalım demiyorum, yeni bir defter ile başlayalım diyorum. Bu başkanlık sistemini uygulayacak olan cesurlar olur mu? O yönde endişelerim var. Ama başkanlık sistemine biran önce geçilmeli, aksi takdirde güzel günleri önümüzde görmüyorum.
    Yapılması gerekenleri de herkes bilir. İcraatta olan Başkanın da, yapacakları koltuğunun altında olması gerekir, göreve geldikten sonra ‘ne yapacağım’ dememeli, dosyasındakini uygulamalıdır. Küçük bir ülke,  küçük bir ekonomi, küçük bir nüfus, 2 yıl yoğunlaşsa, 3’ncü yılda bunun meyvelerini toplar. Zaten ondan sonra sistem de iyileşir. Meyvelerini de topladığı için de seçilir.
    Parlamenter sistem yanlış mı? Hayır. Ama bizdeki sistemde 2’li koalisyon 3’lü koalisyon, ucu ucuna kurulan hükümetler, yeniden seçilme endişesi ile parlamenter sistem olmuyor. 
     
  • YENİDÜZEN: Aflar gündemde… Muhaceret affı, sırada sosyal yatırımlara yönelik aflar… Bir iş insanı olarak dönem dönem yapılan afları doğru buluyor musunuz?
  • Mehmet EZİÇ: Ben aflara karşıyım. Çünkü bu suiistimale açıktır. Doğru düzgün yatırım yapanlar için de bu haksız rekabet yaratır. Bu haksız rekabet de bizi üzer. Belki 1 defa af olur. Ama her yıl her 2 yılda bir af yapılması iş değil. Bunun amacı ne? Piyasadan para toplamaktır. İş dünyasında da kötü niyetli insanlar vardır. Bu kötü niyetliler de bunları kullanır.
    Her sektörde birazcık elemelerde olmalıdır. Kötü olanı, bırakacaksın elensin, iyi yapanlar devam etsin. Kötü yapan iyi yapacağı şeylere yönelsin. Kimse batmasın ama biz koruya koruya devleti batırdık. Bu da sürdürülebilir değil. Her şeyin bir ölçüsü var. Orada ölçü bence kaçtı.
     
  • YENİDÜZEN: Girne özelinde özellikle gözlemlediğimiz her gün yeni iş yerleri açıldığı gibi her gün de kapanan, devredilen iş yerlerini görüyoruz. Ülke genelinde yapılması gerekir ama belediyeler kendi sınırları içerisinde bir plana gidemez mi?
  • Mehmet EZİÇ: Serbest piyasa ekonomisinde her isteyen her istediğini yapabilir ama belli kuralları belediyeler koyabilir. Bir sokakta 30 tane berber dükkanı olmamalı. Bunun planlaması yapılabilmelidir. Böyle olduğunda ne biri ne diğeri hayır eder. Bölgesel ihtiyaçlara göre insanlar yönlendirilebilir.
    Serbest piyasayı gerçekten serbest bıraksalar taşlar yerine oturur. Yapamayanlar dökülmeye başlandığında ona müdahale edilmemesi gerekir ki yapanlar devam etsin.
     
  • YENİDÜZEN: Vergi reformu,  Ticaret Odası’nın da özellikle üzerinde durduğu bir konudur. Siz de vergi rekortmenleri arasında yer alıyorsunuz. Bu konuda herhangi bir sonuç alınabileceğine dair inancınız var mı?
  • Mehmet EZİÇ: Döviz krizinden dolayı şirketlerin bütçeleri yüzde 25-30 eridi. Şuan yapsalar 2 ay sonra maaş ödeyemeyecekler. Öyle de bir şey var. Ama serbest piyasanın ve özel sektörün önü açılmalıdır. Buralardan topladıkları vergilerle de diğer dinamikleri ateşlemeleri gerekir. Maalesef o da yok. Son yıllara baktığınızda ama bütçenin önemli bir oranı, özel sektörden toplanan vergilerle oluşuyor, ödemeler yapılabiliyor. Eskiden Türkiye’den gelecekti para da, ödemeler yapılacaktı. Şimdi ödenebilir noktaya getirildi, şimdi daha da yukarıya taşımalıyız. Kobilerin, özel sektörün önünü açarak bunu yapmalıyız.
    Bu nokta da tabii devlet denetimini yapacak. Vergi verenle vermeyen ayırt edilecek. Çünkü son zamanlar da duyuyoruz ki vergi vermeyen çok.

 “Sektörel bazda sendikalaşma olabilir”

  • YENİDÜZEN: Asgari ücret tartışmaları her dönem var. Sektörel bazda sendikalaşma bir dönem gündeme gelmişti. Bunun desteklenmesi için de adımlar atılmıştı. Sizce bu işin oluru nedir?
  • Mehmet EZİÇ: Sektörel bazda sendikalaşma olabilir. Olmaz diye bir şey yoktur. Zaten bugün hiçbir çalışanı asgari ücretle çalıştıramazsınız. Hele ki o çalışan işinde iyi ise sizin vereceğiniz asgari ücret ile tatmin olmayacaktır. Daha iyisinin arayışına girecektir. Siz de sadece ona iyi bir maaş değil örneğin barınma ihtiyacı için de lojman yapacaksınız. Daha iyi çalışma imkanı sunacaksınız. Çünkü iyi bir çalışanı siz zaten yanınızda tutmak istersiniz. Akıllı iş insanları da bunları yapar.
    Ama serbest piyasanın tam anlamıyla çalışmamasından dolayı eski Çalışma Bakanı Zeki Çeler de teşvik için söylemlerde bulunmuştu. Yani bırakılsa taşlar yerine oturacak.
     
  • YENİDÜZEN: Güneyden kaçak et konusu… Daha öncede birçok kez gündeme getirildi ama siz sektörün de içindesiniz. Et piyasası serbest bırakılmalı mı?
  • Mehmet EZİÇ: Kesinlikle serbest bırakılmalıdır. Kasapçılar Birliği’nin raporunda günlük kesilen hayvan sayısı ile tüketilen hayvan sayısında yüzde 30 açık var deniliyor. Peki o açık nereden kapanır? Yönetimler bunu bilmez mi? Bilir. Niçin bunun iznini vermezler ki getirenler getirsin tüketici de ne yediğini bilsin. Hangi fiyat kendisi için uygunsa alsın. Tamam, çiftçiyi de hayvancıyı da koruyalım ama sağlıksız şekilde, ne olduğu belirsiz, kaçak etler yemeyelim. Ama şuan olan kaçak ve sağlıksız etler ile bu açığı kapadığıdır.
    Özellikle besiciliğe de dikkat çekmek isterim. Ülkemizde besicilik yapılmıyor. Büyükbaşta besicilik yoktur. Biz danaları, tosunları satmaya çalışıyoruz. Bu da yüzde 30-35 pahalılığa neden olmaktadır. Çünkü bu hayvanlar yenmek için değil, sütünden yararlanmamız içindir.
    Tarım Bakanlığı besiciliğin önünü açmalıdır. Ama bugün oldu besiciliğe halen izin verilmiyor. Teşvik veriyorsunuz ama olmuyor. Değişmek lazım.
     
  • YENİDÜZEN: Son olarak ne söylemek isterseniz?
  • Mehmet EZİÇ: 2020 yılı zor bir yıl olacak. Akdeniz’de yaşanacak sıkıntılardan dolayı ortamın daha da ısınacağını düşünmekteyim. İnşallah yanılırım. Petrolün doğalgazın olduğu yerlerde biliyorsunuz gerginlikler oluyor, umarım bunları yaşamayız. Ama bunları oturup beklerken, kendi içimizi de düzeltmeliyiz. Gece yatırken, ‘yarın dairede işim var’ deyip maraz etmeyeceğimiz bir sistem olması gerekir. Bunu bugüne kadar başaramadık, belki bundan sonra… Başkanlık sistemi ile belki başarabiliriz. Çalışanla çalışmayan ayrılsın, iyi yapanlar ödüllendirilsin, kötü niyetliler uzaklaştırılsın. Bu mevcut sistemle çünkü maalesef daha iyisi olmuyor.
Bu haber toplam 3943 defa okunmuştur