1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “BM sorumluluk üstlenmeli”
“BM sorumluluk üstlenmeli”

“BM sorumluluk üstlenmeli”

CTP Güzelyurt Milletvekili ve Dış İlişkiler Sekreteri Armağan Candan, BM’nin tarafların pozisyonları arasında denge gözeten ve köprü kuran bir anlayışla hazırlayacağı bir paketi tarafların tartışmasına açması gerektiğini söyledi

A+A-

Ödül AŞIK ÜLKER

   CTP Güzelyurt Milletvekili ve Dış İlişkiler Sekreteri Armağan Candan, BM’nin tarafların pozisyonları arasında denge gözeten ve köprü kuran bir anlayışla hazırlayacağı bir paketi tarafların tartışmasına açması gerektiğini söyledi.

   Armağan Candan, Kıbrıslı Rumların “geri adım” atmış olmasının önemli olduğunu kaydederek, bundan sonraki süreçte yeniden müzakere sürecine odaklanılacağını ifade etti.

   “Artık BM sorumluluk üstlenmeli” diyen Candan, şöyle konuştu:

   “Eğer bunca yıldır devam eden bu sorunun bitmesini istiyorsa BM müzakerelerde açıkta kalmış olan konuları kapsayan ve tarafların pozisyonları arasında denge gözeten ve köprü kuran bir anlayışla hazırlayacağı bir paketi tarafların tartışmasına açmalı. Özellikle güvenlik ve garantiler konusunda bunu zaten yapmakta olduklarını biliyoruz. Diğer konularda da tarafların görüşlerini optimum bir noktada birleştirecek bir paketi gündeme getirebilirler, tarafların bunlara odaklanmasını kolaylaştırabilirler. Bunu yapabilirler ve yapmalılar. Çünkü bunca yıllık görüşmeler sonunda BM hangi tarafın neyi asla kabul etmeyeceğini, ya da neden asla vazgeçmeyeceğini biliyor durumda. İşte o zaman da gerçekten liderler çözüm konusunda ciddi mi değil mi anlaşılabilir . Takke düşer, kel görünür.”

“Artık BM sorumluluk üstlenmeli. Eğer bunca yıldır devam eden bu sorunun bitmesini istiyorsa BM müzakerelerde açıkta kalmış olan konuları kapsayan ve tarafların pozisyonları arasında denge gözeten ve köprü kuran bir anlayışla hazırlayacağı bir paketi tarafların tartışmasına açmalı”

   Enosis plebisiti konusunda alınan karar sonrasında zaman kaybedildiğine dikkat çeken Candan, “Kaybedilen zamanın da ötesinde hem liderler arasında, hem de iki toplum arasında güven erozyonu yaşandı. Çözüm süreci insanların gündeminden düştü. Sürece olan ilgi azaldı” dedi.

   CTP’nin bu süreçte görüşmelerin yeniden başlaması için gerekli ortamın oluşması yönünde aktif bir çaba gösterdiğini de anlatan Candan, “Bu noktadan sonra ‘geç olsun güç olmasın’ diyerek önümüze bakmamız gerekiyor. Önümüzdeki 2-3 ay önemli” dedi.

   “Çözümsüzlük devam ettikçe bu doğal zenginlikler kimseye yar olmayacak” diyen Candan, çözüm konusunda önümüzdeki 2-3 ayda sağlanacak ilerlemenin olası gerginliklerin önüne geçilmesine yardımcı olacağına kaydetti.

   Kıbrıs Türk tarafının pozisyonlarının Avrupa’da kabul gördüğünü söyleyen Candan, “Gerek Enosis kararının yanlışlığı, gerek dönüşümlü başkanlık ve kararlara etkin katılım, gerek mümkün olduğunca az insanın yer değiştirmesi, gerekse insanlarımızın güvenlik ihtiyacının karşılanacağı bir çözüm vurgumuz kabul görüyor” diye konuştu.

   Candan, UBP-DP hükümetinin açıklamalarının ve uygulamalarının Kıbrıslı Türklerin uluslararası camiadaki pozisyonuna zarar verdiğini söyleyerek, “Sürece sahip çıkan ve dünyanın anlayabileceği bir dilden konuşan bir hükümet ve özellikle de Dışişleri Bakanlığı olsaydı haklılığımızı dünyada çok daha rahat anlatabilirdik” dedi.

“Müzakerelerin geldiği böylesi önemli bir aşamada zaman kaybedildi. Kaybedilen zamanın da ötesinde hem liderler arasında, hem de iki toplum arasında güven erozyonu yaşandı. Çözüm süreci insanların gündeminden düştü. Sürece olan ilgi azaldı. Bu noktadan sonra ‘geç olsun güç olmasın’ diyerek önümüze bakmamız gerekiyor. Önümüzdeki 2-3 ay önemli”

 “Geç olsun güç olmasın”

  • Soru: Kıbrıs konusunda son yaşanan krizi, sonrasındaki gelişmeleri, açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Candan: Keşke yaşanmasaydı. İyi olmadı. Rumlar büyük bir hata yaptılar ve bu hatadan dönmeleri biraz zaman aldı. Müzakerelerin geldiği böylesi önemli bir aşamada zaman kaybedildi. Kaybedilen zamanın da ötesinde hem liderler arasında, hem de iki toplum arasında güven erozyonu yaşandı. Çözüm süreci insanların gündeminden düştü. Sürece olan ilgi azaldı. Ne var ki, bu dönemde görüşmelerin yeniden başlaması için gerekli ortamın oluşması yönünde parti olarak aktif bir çaba gösterdik. Biz siyasi atmosfer ne isterse olsun iki toplum arasındaki ilişkilerin sıcak tutulması için, bu kriz döneminde diğer dönemlerden bile daha çok iki toplumlu etkinlik düzenledik. Toplumlararası yakınlaşma ve birbirini anlamanın altını hep çizdik ve çözümün hepimiz için bir ihtiyaç olduğunu, mevcut durumun Kıbrıslı Türkler için de Kıbrıslı Rumlar için de sürdürülebilir olmadığını anlatmaya devam ettik. Sayın Cumhurbaşkanı, Kıbrıslı Rumlar, BM, AB, Rusya, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa temsilcileri ile görüşmeler gerçekleştirdik ve hem krizin aşılması hem de müzakerelerin yeniden başladıktan sonra sonuç alıcı ve hızlı bir şekilde devam etmesi yönündeki görüşlerimizi anlattık. Bu noktadan sonra “geç olsun güç olmasın” diyerek önümüze bakmamız gerekiyor. Önümüzdeki 2-3 ay önemli.

“Çözümsüzlük devam ettikçe bu doğal zenginlikler kimseye yar olmayacak. Uluslararası camianın da burada gerginlik yaratma potansiyeli taşıyabilecek adımların atılmasına zemin yaratmaması lazım. Çözüm konusunda önümüzdeki 2-3 ayda sağlanacak ilerleme de olası gerginliklerin önüne geçilmesine yardımcı olacaktır”

“İstenildikten sonra bu mümkün”

  • Soru: Güney Kıbrıs’ta okullarda kutlanacak anma günlerini belirleme yetkisini meclisten alarak eğitim bakanlığına veren yasa tasarısı Rum meclisinde olaylı bir şekilde onaylandı. 11 Nisan’da masa yeniden kuruluyor ama bu arada liderler arasındaki güven sorunu çok net ortada. Yeni dönemde metodoloji değişikliğinden de bahsediliyor. Önümüzdeki süreçten beklentiniz nedir?
  • Candan: Kıbrıslı Rumların bu konuda geri adım atmış olması önemli. Şimdi yeniden müzakere sürecine odaklanılacak. Artık BM sorumluluk üstlenmeli. Eğer bunca yıldır devam eden bu sorunun bitmesini istiyorsa BM müzakerelerde açıkta kalmış olan konuları kapsayan ve tarafların pozisyonları arasında denge gözeten ve köprü kuran bir anlayışla hazırlayacağı bir paketi tarafların tartışmasına açmalı. Özellikle güvenlik ve garantiler konusunda bunu zaten yapmakta olduklarını biliyoruz. Diğer konularda da tarafların görüşlerini optimum bir noktada birleştirecek bir paketi gündeme getirebilirler, tarafların bunlara odaklanmasını kolaylaştırabilirler. Bunu yapabilirler ve yapmalılar. Çünkü bunca yıllık görüşmeler sonunda BM hangi tarafın neyi asla kabul etmeyeceğini, ya da neden asla vazgeçmeyeceğini biliyor durumda. İşte o zaman da gerçekten liderler çözüm konusunda ciddi mi değil mi anlaşılabilir. Takke düşer, kel görünür. Geriye kalan konulara baktığımızda kararlılık olması halinde önümüzdeki 2-3 ayın bunların uzlaştırılması için yeterli bir zaman olduğunu görüyoruz. İstenildikten sonra bu mümkündür. Biz bu 2-3 ayın yapıcı ve sonuç üretici bir şekilde değerlendirilmesi için bütün taraflarla çalışmaya devam edeceğiz, liderleri bu çerçevede destekleyeceğiz, cesaretlendireceğiz. Gerekmesi halinde DİSİ ve AKEL başkanlarının gelip Cumhurbaşkanımız ile görüşmesi gibi biz de Anastasiadis’e gider çözümün sağlanması adına görüşlerimizi aktarırız.   

“Aynı filmi yine izliyoruz”

  • Soru: Güney’de hidrokarbon konusunda adımlar atılıyor. TOTAL şirketi Temmuz ayında sondaj çalışmalarına başlanacağını açıkladı. Sonrasında Türkiye’den bir açıklama geldi ve "KKTC’nin hak ve menfaatlerini korumak için gerekli her türlü tedbiri almaya devam edeceğiz" dendi. Bu konu süreci nasıl etkileyecek?
  • Candan: Bütün uyarılara rağmen aynı filmi yine izliyoruz. Çözümsüzlük devam ettikçe bu doğal zenginlikler kimseye yar olmayacak. Uluslararası camianın da burada gerginlik yaratma potansiyeli taşıyabilecek adımların atılmasına zemin yaratmaması lazım. Çözüm konusunda önümüzdeki 2-3 ayda sağlanacak ilerleme de olası gerginliklerin önüne geçilmesine yardımcı olacaktır.

“Çözüm vurgumuz kabul görüyor”

  • Soru: ENOSİS plebisiti krizi sonrasında meclisi temsilen Brüksel’de temaslarda bulundunuz. Avrupa’dan Kıbrıs’taki durum nasıl görülüyor?
  • Candan: Görüştüğümüz bütün çevreler Rumların Enosis’in anılması kararıyla çok gereksiz ve hatalı bir iş yaptığını, bunu düzeltmeleri gerektiğini ve krizin de daha fazla uzamadan artık müzakere masasının yeniden kurulması gerektiğini ifade ettiler. Zaten Cumhurbaşkanı da geçtiğimiz hafta Brüksel’de gerçekleştirdiği görüşmelerden oldukça memnun ayrıldı. Bizim pozisyonlarımız orada kabul görüyor. Gerek Enosis kararının yanlışlığı, gerek dönüşümlü başkanlık ve kararlara etkin katılım, gerek mümkün olduğunca az insanın yer değiştirmesi, gerekse insanlarımızın güvenlik ihtiyacının karşılanacağı bir çözüm vurgumuz kabul görüyor. ‘Dört özgürlükler’ konusunda Rumların oralarda kopardığı gürültü biraz kafaları karıştırdı ama gerek bizlerin, gerek Sayın Cumhurbaşkanı’nın, gerekse Eide’nin bu konunun tam olarak ne olduğunu izah etmesi sonucunda şu anda AB ciddiyetle bu konuyu çalışıyor ve muhataplarına neyin mümkün olabileceğini, neyin mümkün olamayacağını, Türkiye ile AB arasında dört özgürlüklerin bazılarının halihazırda uygulanmakta olduğunu, geriye kalanlarda ise Kıbrıs için özel birtakım uygulamalar olabileceğini vurguluyor. AB’de bunların örnekleri İspanya ile Latin Amerika ülkeleri, Portekiz ile Brezilya arasında var.

“Böylesi bir dönemde sürece olumlu katkı sağlayacak bir hükümet olması elbette daha iyi olurdu. Mevcut hükümetin açıklamaları ve uygulamaları Kıbrıslı Türklerin uluslararası camiadaki pozisyonuna zarar veriyor”

 

  • Soru: Bu süreçte hükümetten olumsuz açıklamalar geliyor. Hükümetin bu tutumu süreci etkiler mi?
  • Candan: Böylesi bir dönemde sürece olumlu katkı sağlayacak bir hükümet olması elbette daha iyi olurdu. Mevcut hükümetin açıklamaları ve uygulamaları Kıbrıslı Türklerin uluslararası camiadaki pozisyonuna zarar veriyor. Sürece sahip çıkan ve dünyanın anlayabileceği bir dilden konuşan bir hükümet ve özellikle de Dışişleri Bakanlığı olsaydı haklılığımızı dünyada çok daha rahat anlatabilirdik. 

 

“Güney’de kafalar karışık. Kıbrıs Rum toplumunun genel olarak Kıbrıs konusuna ilişkin kafasının karışık olduğunu söyleyebiliriz. Önümüzdeki 2-3 ayda Kıbrıs Rum siyasetinin çözüme mi, yoksa Şubat 2018’deki seçimlere mi odaklanacağını hep birlikte göreceğiz. Şu anda bu konuda en tutarlı AKEL gibi gözüküyor”

“Güney’de kafalar karışık”

  • Soru: Güney’deki durumu nasıl görüyorsunuz?
  • Candan: Güney’de kafalar karışık. Kıbrıs Rum toplumunun genel olarak Kıbrıs konusuna ilişkin kafasının karışık olduğunu söyleyebiliriz. Kıbrıs için nasıl bir gelecek öngördüklerine, Kıbrıslı Türkleri bir azınlık değil, eşit bir ortak olarak görüp görmediklerine, Türkiye ile nasıl bir ilişki kurmak istediklerine dair yaptıkları tartışmalardan belli bir netliğe sahip olmadıklarını, dolayısıyla da bazı adımları atmakta çekingen davrandıklarını görüyoruz. Günün sonunda da son Enosis’in anılması kararında olduğu gibi öngörüden yoksun ve diğer toplumun hassasiyetlerini görmezden gelen yanlış işler yapabiliyorlar. Önümüzdeki 2-3 ayda Kıbrıs Rum siyasetinin çözüme mi, yoksa Şubat 2018’deki seçimlere mi odaklanacağını hep birlikte göreceğiz. Şu anda bu konuda en tutarlı AKEL gibi gözüküyor.

“‘Evet’ propagandası ters tepti”

  • Soru: Türkiye’de 16 Nisan’da referandum var. Referandum öncesinde Kuzey Kıbrıs’ta yürütülen "evet" kampanyasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Candan: Burada bile ‘Evet’ kampanyasına bu kadar ağırlık verilmiş olmasından yarışın gerçekten çetin geçmekte olduğunu anlıyoruz. Aslında daha az görünür olmasına rağmen bir yandan ‘hayır’ kampanyası da yürütülüyor. Ben ‘Kıbrıs evet diyor’, ya da buna benzer sloganları doğru bulmuyorum. Çevremde de ‘evet’ yönünde gerek basın üzerinden, gerekse sokakta yapılan ağır propagandanın ters teptiğini gözlemliyorum. Normalde bu referanduma ilgi göstermeyecek insanların buna bir tepki olarak sandığa gideceklerini söylediklerini duyuyorum. Referandumun sonucu ne olursa olsun umarım Türkiye bir kaos ortamına sürüklenmez.  

“Halkımız hesabını sormalı”

  • Soru: Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’ın "7200 vatandaşlık verdik, 27 bin de verebiliriz" şeklinde bir açıklaması oldu. CTP’nin vatandaşlıklar konusunda yazılı sorusu olmuştu, bu konuda detaylı bilgi talep edilmişti, Denktaş detay vermedi. Hükümetin vatandaşlıklar konusundaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Candan: Kaç vatandaşlık verdiklerini sorduk, kaçının bakanlık, kaçının bakanlar kurulu tarafından verildiğini ve bakanlık tarafından verilenlerin isimleri ve yıllarını istedik. Sadece toplam 7200 sayısı zikredildi. İsimlerin açıklanmasının ise yasaya aykırı olduğu söylendi. Bu doğru değil. Kimin vatandaş olduğu gizli bir bilgi değil. Çekindikleri, yasaya aykırı bir durum yoksa, gerçekten hak edenler vatandaş yapılmışsa bunu açıklamaktan çekinmemeleri gerekir. Ha yok öyle değilse de, bu memleketin geleceğini ipotek altına alamazlar. Bu sadece bizim sorunumuz değil. Bütün toplumun varlık sorunudur. Halkımız bunun hesabını sormalıdır.

 

Bu haber toplam 2854 defa okunmuştur
Etiketler : ,