1. YAZARLAR

  2. Erdinç Gündüz

  3. ‘Bitti-Bitmedi’ tartışması
Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

‘Bitti-Bitmedi’ tartışması

A+A-

‘Çözüm’ için kapı hala gındırık mı ? Henüz net birşey yok. En yetkiliden, sokaktaki vatandaşa kadar herkes kendince bir yorum yapmakta. Büyük hayal kırıklığı yaşayanlar da var,  “Biz hiçbir şey olamayacağını söylememiş miydik ?” diyenler de. Hatta herşey düğümlendi diye bayram yapanlar bile var.....

Belki de yeni bir taktikle karşı karşıyayız.  Belki de, sonucun kamu oyunda da üst düzeyde de tartışılmasını ve tartışılanların olgunlaşmasını bekliyor BM yetkilileri.  Bekledikleri olur mu olmaz mı ? Göreceğiz sonunda. “Başınıza geleni çekin...” de diyebilirler.  Ama bu, uzak bir olasılık.

Neden mi ?

Birincisi Kıbrıs adasının hala,  Ortadoğu ve hatta Akdeniz için mükemmel ve son derece önemli bir askeri üs olarak  görevini (!) sürdürmekte olması...

İkincisi ise,  adayı çevreleyen gaz-petrol yatakları.

A-B-C Planları

Türkiye  “A-B-C planlarımız da var..” dedi ya ? Herkes kendine göre A-B-C planları çizmeye başladı kafasında. Çizmeye de devam edecek bu gidişle. Ama söz konusu olan A-B-C planlarının,  -varsa-  gerçekte ne olduğu,  ülkede en çok merak edilenlerin en başında geliyor şu sıralar.

Diyelim ki bu  ‘A-B-C  alternatifleri’nden biri,  K.K.T.C.’nin,  varlığının aynen devam ettirilmesi...Bir diğeri de  (A planı uygulamaya konulurken) K.K.T.C.’nin  ‘uluslararası alanda’  resmen tanınması  için ciddi girişimler başlatılması...

En çok tartışılmakta olan ve açıkçası kafaları bulandıran alternatif ise, Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’ye ilhakı. Yani Kuzey Kıbrıs’ın, Türkiye’nin bilmem kaçıncı il’i olması.  Olabilir  mi ? Mümkün mü ? Dünyanın tepkisi ne olur ? T.C. , böylesine ciddi mi ciddi, başını çok ama çok ağrıtacak bir karar almayı göze alabilir mi ? Alırsa ne olur ?

İşte gene, cevaplanması zor mu zor  bitmek bilmeyen sorular, sorular, sorular.....

K.K.T.C.

Biz dönelim muhtemel A ve B alternatiflerine...

Diyelim ki, -dünyaca tanınır veya tanınmaz-  KKTC devam edecek...  Diyelim ki, Kuzey’de yaşayan herkes de bunu kabullenecek...

Sadece ‘kabullenmek’ yeterli mi dersiniz ? Kabullenirken,  bir ülke halkı için en önemli şeylerden biri de Devletine güvenmek; onu her şeyiyle benimsemek; kucaklamak ve ona sahip çıkmak değil midir ?

Eğri oturup doğru konuşalım...

Bu güveni sağlamak için ne yapacağız ? Şimdiye kadar ne yaptık ? Bundan sonra ne yapacağız ? diye ciddi ciddi düşünecek miyiz ? Yoksa.....

Torpil düzeni aynen devam edecek mi ? Devletin en üst kademelerinden en altına kadar,  ‘karmaşa’ devam edecek mi ?  Sahiller, araziler, dağlar, bayırlar ‘ona-buna’ peşkeş çekilecek mi ? ‘Gerçek’ bir bağımsız Devlet olunabilecek mi ?  

Sorular üstüne  daha çoook sorular üretebilirsiniz.  Ama şu da bir gerçek; Kırk küsur yıldır olduğu gibi devam edilirse, sonuç yine hüsran olur. Bunu da bilelim....

 


Sokak Ağzı

“Bir ’20 Temmuz’ daha kutladıg.  Yollar gene kapatıldı, trafig gene allem gallem oldu. Ama ben bu halinden bile memnunum. En azından kafalarımızın üstünden savaş uçagları, helikobderler geçmedi. Tankların gürültüsü bana savaşı hatırlatmadı...”

***

“ Türkiyede  Evrim Teorisi okul kitaplardan çıkarılmış... Herhalde çocuklara bol bol  ve uzun uzun Adem ile Havva dersi verilecek...”

***

“ELAM eylem yapmış gene. Barikatlarda boy göstermişler. Yunan bayrakları sallayarak...Memleketi de mahfettiler, insanlarını da. Hala akılları başlarına gelmedi.”

***

“Türkiyedeki ilahiyatçılardan biri ‘Deve sidiği şifadır’ buyurmuş. Gülsek mi ağlasak mı ? Önce güldüm. Sonra, kendime geldim, aslında ağlamam gerektiğini anladım... Sonra Atatürk’ü hatırladım. ‘Nereden nereye...’ dedim kendi kendime... Zamanında, böylelerini neden ipte sallandırdığını da anladım iyice...”

***

“Sayın Dışişleri Bakanımız ‘Sözlerim çarptırıldı’ demiş. Sayın Ertuğruloğlu herkesi,ne okuduğunu ne duyduğunu anlamaz aptallar sanıyor herhalde..”

***

“Basın haberlerine göre Şafak Nöbeti’nde mehter marşları çalınmış, ilahiler okunmuş.  Herhalde biz 20 Temmuz Harekatını  hep yanlış bildik diye düşündüm. Adaya çıkanlar Osmanlı Orduları, savaş da din savaşıydı da biz yanlış biliyorduk...”

 

 

 

 

Bu yazı toplam 2484 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar