1. YAZARLAR

  2. Erdinç Gündüz

  3. Birkaç soru...Birkaç cevap...
Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

Birkaç soru...Birkaç cevap...

A+A-

 

Sayın Gündüz... Ben yaklaşık on yıldır geçici statüsündeyim. Bir devlet dairesinde çalışıyorum. Geleceğimin ne olacağını da bilmiyorum. Hele hele bu son yaşananlardan sonra....
.....Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla geçicilerin durdurulmasından yanasınız. Peki böyle birşey olursa ben ve benim gibiler ne olacak ? Bunu düşündünüz mü ?..... ((Lefkoşadan bir vatandaş)

Sayın Erdinç Gündüz... Başka hiç dert yokmuş gibi bugünlerde herkes geçicilere taktı. Farkında mısınız bilmem ama asıl şimdi insanlar ikiye bölündü. Bir kısım halk durdurulsunlar diyor, bir kısım halk da durdurulmasınlar diyor. Yakında durdurulsun deyenler de sokaklara düşerse ne olacak ?...... (Lefkoşadan bir vatandaş)

     ***

Geçicilerin durdurulmasından yana mıyım değil miyim ? Doğrusu,  çoğu insan gibi ben de ikilem içindeyim.  ‘Aşağı tükürsen sakalın, yukarı tükürsen bıyığın’ misali.  Ama bu soruna bir çözüm bulunması; ileride böyle durumlarla yeniden karşılaşılmaması için her türlü önlemin alınması gerektiğine de içtenlikle ve kesinlikle inanıyorum.

Bu işin bir yüzü.. Diğer yüzü ise bambaşka...
Politikacıların ‘istihdam’ı  yıllardır – koltuk uğruna- bir silah olarak kullanmış olmalarına; hala da bu silahı kullanmayı sürdürmek istemelerine de çok ama çok kızgınım...
Bu kızgınlığım ‘UBP Kurultayı öncesi istihdamları’ ile ortaya çıkmış değildir.  Yıllardır vardı.  Bu yolla oy avcılığı yapanlara hep kızgındım, hala da kızgınım.. Buna muhakkak ve muhakkak birilerinin ‘DUR’ demesini gerektiğini yeni yeni söylemeye başlamadım. Hep söyledim.
Öte yandan,  kızgınlığım ve isyanım, insanlarımızın,  buna alışmış ve alıştırılmış olmasına; (hepsinin diyemeyeceğim ama en azından bir bölümünün) yüzsüzleşmesine;  oy’unu  ‘satacak’  kadar alçalmasına;  yaratılan ‘torpil’ ve ‘ganimet toplumu’ olmayı gururuna yedirmesine;  gerçekte nasıl aşağılandığının farkında olmamasına.....

Ve sorulara sorular...
Sizce, ‘partili’ (!!!) olup, bir Devlet Dairesi veya Kurum’a kapağı atanlar bizim insanlarımızdırlar da, yollarda sokaklarda işsiz dolananlar, göç etmeyi düşünenler  bizim insanlarımız değil midirler ?
Sizce bu Devlet, sınavların bile tartışıldığı bir ülkede, sınavsız, bilgi ve yetenekleri hiç bilinmeyen, tek özelliği, bilmem hangi partinin veya bilmem hangi politikacının adamı olmak olmak olan kişilerle mi bir yerlere varacaktır ?
Adı ister kalıcı ister geçici olsun; ister sözleşmeli isterse müşavir olsun,  tüm bu insanların maaşlarının nerden çıkacağını tahmin ediyorsunuz ?  Hele hele iş çığırından çıktıktan sonra. (Eğer hala çıkmadıysa...)
Nüfus oranları göz önüne alındığında, dünyanın hangi ülkesinde KKTC’deki oranda Devlet Memuru bulunduğunu hiç merak ettiniz mi ? Bu dalda da eşimiz benzerimiz olmadığını biliyor musunuz ?
    ***

Bir şekilde bu soruna bir nokta koymanın zamanı geldi ve geçti bile.  Geçen yazımdaki son cümleye benzer  bir cümle ile bitirmek istiyorum bu günkü yazımı da...
Eğer siz bir önlem almazsanız, birileri çıkar ve sizin için,  hiç hoşlanmayacağınız kararlar alır... Önemli olan durumu ‘o’ noktaya getirmemektir.

Bu yazı toplam 2140 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar