1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Biraz fakir, biraz zengin…
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Biraz fakir, biraz zengin…

A+A-

 

Resmi veriler 2009'dan itibaren Kıbrıs'ın kuzeyinde 'gelirlerde azalma' olduğunu gösteriyor.
Kamuda bol tarafından maaş artışları, şunlar bunlar artık yok.
Türkiye'nin Kıbrıs'ın kuzeyine bakışı artık değişti.
Kısacası çok para vermek istemiyor.

Özelde maaşlar düşük.
2000 TL'nin üzerindeki maaşa “iyi maaş” deniyor.
Kamuya giriş de hemen hemen aynı…
Yani kağıt üzerinde bir 'fakirleşmeden' söz etmek mümkün.
Kağıt üzerinde diyorum...
Zira sokağa yansıyan görüntü fakirleşmeye işaret ediyor mu?
Bence değil…

Çok değil, bundan 5 sene önce Lefkoşa'da ekonomik hareketliliğin yüksek olduğu Dereboyu'nda Cuma geceleri dışında bir hareketlilik yoktu.
Şimdi haftanın her günü kafeler, barlar mekanlar dolu…
Caddede dolaşan araçlara bakıyorsunuz, Mercedes'ler, BMW'lar, lüks arazi araçları, spor araçlar, motosikletler, ATV'ler…
Peki ama nasıl?
                               
***

KIBRIS'ın ekonomi ekinde sevgili Ali Cansu'nun özel haberinden bilgiler aktararak konunun derinine inelim.
Haberde ilginç veriler var.
Araç satışları TL'nin döviz karşısındaki erimesine rağmen yükselmiş!
• 6 aylık araç satış rakamları geçen yılın rakamlarının % 10,15 üzerindeymiş!
• 2014'ün ilk yarısında toplam araç satışı 1418'de kalırken 2015'te bu rakam 1562'ye yükselmiş.
Peki ne satın alıyoruz, hangi markalar revaçta?
• 2015'in ilk 6 ayında satılan araçların % 22,20'si Mercedes!..
• 319 tane Mercedes satılmış.
En fazla satılan marka bu.
Sıralama Ford, VW, Renault diye gidiyor.
Yani araç satışlarında yükselme var ve satılan markalar da sıradan değil, lüks, pahalı cinsinden…
Facebook'taki 'tatil' paylaşımlarımız, keza öyle…
Avrupa kentleri, New York, Los Angeles gibi ABD şehirleri, Uzak Doğu turları, gemi turları ve daha fazlası…
Demek istediğim yaşam standardımızda düşüş yok, aksine yükselen bir trend var.
En azından sokaktaki manzara buna işaret ediyor. Peki kağıt üzerinde bir fakirleşmeden söz ediyorsak bu tezat niye?
Nasıl olur da gelirimiz düşerken, böylesi bir harcama yapabiliyoruz?
Nasıl olur da bir yandan ‘fakirleşirken’ diğer yandan sokak bize tam tersini gösteriyor?
Bunu nasıl başarıyoruz?
Ekonomik verileri bu sorularımıza da cevap veriyor.
BORÇLANIYORUZ!
Her şeyi borçlanarak elde ediyoruz.
Yani ödemeyi öteliyoruz.
Yani faizleri yükleniyoruz.
Peşin ödeme yok!..
Taksit taksit…
Arabalar, evler, tatiller banka kredisi ile…
Günlük harcamalar kredi kartları ile…
Kıbrıs'ın kuzeyindeki ekonomi politikaları ile gelirleri azalan toplum çareyi borçlanmada bulmuş.
Evini, arabasını uzun vadeli kredilerle satın alıyor.
Tatilini taksitlendirerek faiz yükünü sırtına alıyor.
Okul ödemelerinde de taksitlendirmeler derde çare oluyor.
Çünkü toplum yaşam standardında meydana gelen 'gerileme riskini' kabullenmek istemiyor.
Peki sonrası?
Böyle giderse ne olacak, hiç düşündünüz mü?
KIBRIS'ın ekonomi ekinde “Araç satışları döviz krizine meydan okuyor” haberinden bir sayfa öncesindeki bir başka haber bu soruya da yanıt veriyor.
Haberin başlığı: “Alacak verecek davaları patlayacak”
Evet, dövizde yaşanan dalgalanma 'alacak verecek' davalarının artmasına neden olacak.
Çünkü bu borçları ödeyemeyeceğiz!
Mahkemelik olan borçlar şimdilik 777 milyon TL…

Bu rakamın daha da artmasından endişe ediliyor.
“Yapılması gereken en basit önlem kazandığımız para biriminden borçlanmak, uzun vadeli döviz borcuna girmemek” diyor uzmanlar...
Özetlemek gerekirse; yaşam kalitemizdeki gerileme riskini reddeden bakışımız, kredi faizleri ve dövizdeki değer artışı bizi daha da borca sokacak, bu kesin…
Peki bu borçlar nasıl ödenecek?
İşte bunu kimse bilmiyor.
-----------------------------------------------------------------------

Sonbaharda hükümetin küçük ortağı UBP’nin kurultayı var... Geçen seferki gibi olur mu bilmem ama şimdilik ismi telaffuz edilen 4 aday var... Özgürgün, Tatar, Üstel ve Çavuşoğlu... Heyecanlı olur mu dersiniz? Bence olur, hem de çok heyecanlı olur

----------------------------------------------------------------------

ÖNERİ

Bir süredir gündeme getiriyoruz, inşallah birileri sesimizi duyar... Bu aşırı sıcaklarda inşaatlarda çalışan işçiler konusunda bir önlem alınacak mı? Ölüm riski ile çalışan bu insanlarımız için bir tedbir şart!  Örneğin en sıcak saatlerde işçi çalıştırmak yasaklanabilir

Bu yazı toplam 2001 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar