1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Bilmemiz gerekenler
Bilmemiz gerekenler

Bilmemiz gerekenler

Çocukların, sevdiklerin için endişelenmeyi bırak… Sadece, onları sev. Beyaz bir ışıkla kuşat ve rahat, emin izle…

A+A-

Neriman CAHİT

“Korku, kaygı, nefret, öfke” vb. duyguları tamamıyla hayatından sil. Seni üzen, mutsuz eden insanları da “BAĞIŞLA” ve hemen yaptıklarını unut…

HASTALIK KONUSUNDA

Bedenine de hitap et:

“Sevgili bedenim, biz, birlikte incindik, birlikte iyileşeceğiz” de…

Bedeninle karşılıklı konuşabilirsin: Ör:

Birlikte yeniden iyileşeceğiz,

Birlikte, ‘ölüm hormonunu’ yavaşlatacağız…

Çocukların, sevdiklerin için endişelenmeyi bırak… Sadece, onları sev. Beyaz bir ışıkla kuşat ve rahat, emin izle…

Kendine acıma ve kendini eleştirme gibi Ego’nun bayıldığı şeyleri yapma. Gerçek kimliğine saygı duy, onurlandır ve daha çok GÜL…

Her konuda ‘Niyet’ çok önemli: Uzun ömür, sağlığını kazanma ve dünyada hak ettiğin kadar kalma niyeti vb.

Korktuğunda, “Ben sevgi kaynağına ulaşmak istiyorum” diye tekrarla…

Bedenine değer ver ve bunu “ONA” söyle.

Bir an bile ‘endişe’ duymana gerek yok. ‘Kendi realiteni kendin yaratabilir; ‘kendi niyetinle’ sonsuza dek değişebilirsin…

Her zaman “ANI YAŞA” çünkü ‘dün’ geçti, ‘YARIN’ da daha gelmedi…

Kendi değerini bil; çünkü, Tanrı’nın bir parçasısın ve ölümsüz – kutsal bir varlıksın…

Korku ve endişe anlarında hücrelerine: “Biz iyiyiz… Sakın korkuyla tepki göstermeyin… Biz bunu hak ediyoruz… Biz buna değeriz…” deyin…

Yediğin her şeyi niyetinle arındır… (Hatta içtiğin ilaçları bile)

“Seni, kendi titreşimine yükseltiyorum” dedikten sonra ye-iç…

Her gün bedenine (ağrı ve hastalıklarla ilgili olarak): “Bizim istediğimiz bu mu sevgili bedenim?” diye sor. Böylece, ‘bilincin’, her hücrenin spiritürel bölümünü harekete geçirecek ve hastalığın şifa bulacak…

Her gün bir süre sessizce otur.

Sessizce otur ve sevilmene izin ver. Hiçbir şey düşünme – sorma, sakin otur. Sadece “Yüce Ruhun – Tanrı’nın” seni saran kollarını hisset… (sonra kalk ve normal işini yap.)

Herhangi bir rahatsızlık durumunda… Ör: “Merhaba depresyon, merhaba huzursuzluk… Seni – sizi tanıyorum… “BEN DEĞİŞİYORUM…” çünkü, buna niyet ettim. Bu değişimimi, tamamlanana dek kutlayacağım…” de…

Korku anında:

“Korku, sen beni asla yönetemeyeceksin. Şimdi arka koltuğa geç; artık seninle hiçbir şey yapmak istemiyorum…

Kendi değerini bil, sen kendi değerini bildiğinde, şoför koltuğuna geçersin…

Kendi değerini bilmek ailenin bir parçası olduğunu bilmektir…

Her gün, bir süre sessizce otur. Hiçbir şey yapma… sadece, ailenin seni saran kollarını hisset…

Kaç saat uyuduğun önemli değil: Yattığında şöyle de: “Bedenimin ihtiyaç duyduğu kadar uyuyacağım ve sabah 8 saat uyumuş gibi kalkacağım…”

Kendi değerini bil… Korku ve kuşkuyu aş… Bunun için de, “yaşamında olumlu değişimler yaratma mantrası: KENDİMİ MUKTEDİR KILACAĞIM…

Yediğin her şeyi arındırabilirsin…

Yiyeceğin şeylerin üzerine elini tutarak: “Seni, kendi titreşimime yükseltiyorum” demen yeterlidir.

Endişelerimiz boşunadır…

Endişelendiğimizde bedenimizde müthiş bir “hücresel değişim” oluşur ve benimizde ‘tahribat’ yaratır. Endişeyi huzura dönüştür…

En büyük kargaşa ortamında bile ‘GÜLMEYE’ ve bu durumun, eninde sonunda düzeleceğini bilmeye İNAN  ve devam et…

SEVGİNİN, madde üzerinde, mutlak bir gücü vardır. Şifayı da gerçekleştirebiliriz. Bu şifa, yukarıdan değil, ‘BİZİM İÇİMİZDEN’ gelir. Bu mucizevi enerji, hepimizin taşıdığı “spiritüel öz” tarafından üretilir…

Siz, kimyanızı değiştirebilirsiniz… Ve, içinizde ŞİFA yaratabilirsiniz. Bu size bir armağandır. Bu armağan, ‘farkındalığın’ artmasıdır ve eğer, ‘saf bir niyetle’ isterseniz, o, sizin olabilir.

İçinizdeki “altın meleğinize” sahip çıkın ve o zaman neler olacağını görün…

Sabahları ne sorununuz olursa olsun, yüzünüzde bir gülümseme ve kalbinizde, bir sevgi şarkısıyla söyleyen bir ‘huzurla’ uyanın… (Sınav budur)

ASLA, ENDİŞE ETMEYİN…

Endişe, sevgisiz bir aklın enerjisidir… Sevgiye sahip bir akıl çok yararlı ve güzeldir…

Herhangi ağır bir sorunla karşılaştığınızda, hemen, ‘Zavallı ben’ ya da, ‘Neden ben’ diye tepki göstermeden… “Bundan ben sorumluyum. Onu sahipleniyorum ve dolayısıyla onu çözebilirim’ diyerek bunun gerçekleşmesine çalışın…

Çözün…

Siz görmeseniz de çözüm kesinlikle mevcuttur. Onu kabul et ve gözünde canlandır…

Ör: Bir koşucu, ertesi gün katılacağı bir yarışma için, sadece: ‘Bitiş çizgisini’ kolayca geçtiğini gözünde canlandırdı mı… Ya da bir öğrenci gireceği bir sınavı canlandırdı mı o sonuca varması kesindir…

Sakın, unutmayın: Sorununuz ne olursa olsun: Onun, tümüyle hallolduğunu gözünüzde canlandırın… (Ayrıntıları bırakın, onlar kendiliğinden hallolacaktır.) ama, bu imgelemeyi sık sık yapın…

İşler, her zaman göründüğü gibi değildir. Olaylar, çok şaşırtıcı ve olağanüstü bir biçimde gelebilir…

Bu haber toplam 2438 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 375 Sayısı

Adres Kıbrıs 375 Sayısı