Sami Özuslu

Sami Özuslu

Beleş su

A+A-

Kaç defa söyledim, dinlemediniz.

İşte bakın, şimdi gerçekler ortaya çıktı.
Bizzat, kendisi, şahsen ve de hassaten çıktı, konuştu, izah etti, malumat verdi.
Artık siz de kabul edin ve mevzuu tarihe havale eyleyin.
Zaten ekselansları da öyle yaptı: Konuyu tarihe havale etti. Çok eskiye değil, 500 yıl kadar geriye gitti, orada durdu.
Ne dedi?
“Sokollu” dedi…
Hangi Sokollu?
2 metrelik ihtişamlı boyuyla, bizim “Kıbrıs fatihi” diye bildiğimiz, ‘şahin’ anlamına gelen Sokol kelimesinden türeyen soyadını, geldiği Balkanlar’dan almış, Osmanlı’nın gelişmekte olduğu dönemde Sadrazamlık görevinde de bulunmuş, asıl adıyla Sokoloviç Mehmet Paşa…
İşte bu önemli devlet adamına getirdi lafı ve son noktayı koydu devletlu…
**
Ne buyurdu?
Da ne buyurmadı!
Esti, gürledi, yağdı, kastı, kesti, yaktı, kavurdu.
Sokollu Mehmet Paşa bile böylesine ağdalı, bu kadar dokunaklı konuşmamıştır belki…
O göndermenin bir nedeni öykünmedir belki, ama bizim mevzuumuz bu değil.
Bizimki Osmanlı’nın ‘su’ meselsi!..
Evkaf’ın olduğuna göre, Osmanlı’nın aslında o mesele de…
Evkaf da Osmanlı’nın değil mi?
Kıbrıs da öyle…
Sokollu karşı çıkmıştı adanın alınmasına ama, devletlüleri ikna edememiş, iş başa düşmüştü. Sonra Osmanlı’ya karşı cepheleşme olmuştu, Sokollu’nun öngördüğü gibi…
Neyse…
**
Devletlu dedi ki “Biz dağları deler, denizleri aşar, Yavru Vatan’a su götürürüz”
Fehtat da öyle yapmıştı ya, aşkı için…
Aşk için neler yapılmaz ki?
Hangi dere, hangi tepe, hangi derya engel olabilir ki aşkından divane olana?
Hiç!
Ve hiç aşkın ‘maddi bedeli’ olur mu?
Yani Ferhat dağları delip denizleri aşıp Şirin’e kavuşunca “Bak sana geldim ama bu kadar altın harcadım, bana borcun var, öde” der mi?
Demez tabii…
Öyle aşk mı olur!
E, hiç ana, yavrusuna “Bak sana su getirdim, parasını ver” der mi?
Demez tabii…
Der mi?
Davutoğlu astı, kesti, kükredi, büyük laf etti ama, sonunda beni haklı çıkardı.
Şükran…

Bu yazı toplam 2980 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar