1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Bay Tennedios’u ne zaman tanımıştım?...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Bay Tennedios’u ne zaman tanımıştım?...”

A+A-

TARİHTEN BİR YAPRAK – ULUS IRKAD, GAZETEMİZ İÇİN KALEME ALDI…

Ulus IRKAD

 

1974’te 1. Harekat olmuş birçok enklav merkezi ve Kıbrıslıtürk köyleri Güney Kıbrıs’ta Yunan Cuntası ve EOKA B eline esir düşmüştü. Oldukça üzüntülü ve telaş içindeydik. Hatta hayatımızın bile Yunan Cuntası ve EOKA B tutsaklığında tehlike altında olacağını düşünüyorduk. Harekatın Kuzey’de olacağı, Güney’de artık bizim yardımımıza gelecek bir gücün de olmayacağını anlamıştık. Bu telaşımızla her an öldürülebileceğimiz hissine kapılıyor ve elbette korkuyorduk. Kıbrıs’ın en Güneybatısı’ndaki Baf da düşmüştü ... Birinci Harekat’ta sadece Baf Serdarı Esat Fellahoğlu ve Gazi Baf Radyosu kurucusu Ömer Ayral tutuklanmışlardı. İkinci Harekat’ta yaşanan katliamdan sonra telaşımızı ve korkumuzu buradan anlatmak istemem ama Baflı Kıbrıslıtürklerin Baf’tan ayrılışı işte bu katliamdan sonra daha da doruk noktalara gelmişti. Birinci Harekat’ta içlerinde besledikleri korku ve endişe, İkinci Harekat’la adeta haklı bir noktaya ulaşmıştı çünkü gerçekten İkinci Harekat başlar başlamaz katliam başlamıştı Baf’ta... Birinci Harekat’ta Mavrali’de iki şehit verilmiş, bir ihtiyar kadın da düşen havan mermisinden şehit olmuştu. Geceleri televizyon başına geçip Kuzey’deki harekat hakkında bilgi almaya çalışıyorduk. Tek aldığımız televizyon kanalları RİK ve çevredeki Arap televizyonlarıydı. O sıralarda Kıbrıslırum Radyo elemanı daha yeni gördüğümüz çok güzel Türkçe konuşan bir zat, Lefke ve Limasol gibi yerlere gidip Kıbrıslırum ve Yunan Cuntası propagandası yapmak ve Türk karşı propagandasına yanıt vermek için, o bölgelerin komutanlarıyla ropörtajlar yapmaktaydı. Top sakallı, hafif esmerce ve güzel bir Türkçe konuşan bu zat, belki bir Ermeni veya İstanbullu bir Rumdu diye düşünürdük; o günlerde kimliğini bilmiyorduk. Amaç Yunan Cuntası ve EOKA’nın Türk enklavları ile köylerinde katliam yapmadığını göstermekti herhalde; Lefke’de program yapılıyordu:

-Erol Bey, Rum Milli Muhafız Ordusu Lefke’de katliam yapmış mı?

-Girmeden önce mi, girdikten sonra mı?

-Girdikten sonra tabi ki..

İsmini sonradan Tennedios olduğunu öğreneceğimiz bu televizyon sunucusu, sorularını o şekilde sormaktaydı ki sanki de Yunan Cuntası ve EOKA milislerinin ve tabi ki toplanan seferi Kıbrıslırumların bir yerde katliam yaptıkları da ortaya çıkıyordu. Mesela girdikten sonra katliam yapılmadığını ama girmeden önce ağır saldırıların olduğunu öğrenmiştik Lefke’de bu mülakatla. O sıralarda Lefke’de kocasını 1964 yılında şehit vermiş bir teyzem ve iki de oğluları olan yeğenlerim vardı ve bunlardan biri üniversite öğrencisiyken, diğeri yani büyük olan yeğenim de mücahitti (Bu yeğenimi birkaç sene önce beyin kanamasından kaybedecektik). Daha sonraları Türk Birlikleri ilerlerken onların da rehine alınıp Limasol’a götürüldüklerini öğrenecektik. Orada nörs olan küçük teyzem, onları kendi özel çabasıyla ortaya çıkaracak, BM raporlarına isimlerini geçirecek, hatta temas da kuracaktı. Nörslere karşı belli oranda bir hoşgörü vardı. Teyzem de bu olanaktan yararlanacaktı. Belli ki Lefke’ye girmeden önce Rum Milli Muhafız Ordusu onları bayağı zorlamıştı. Bay Tennedios aynı ropörtajı Limasol’da da yapmıştı. Gözleri şiş, belli ki işkence gören bir Mücahit Komutanı, söyleşiye çıkarılmıştı ama Bay Tennedios ondan isteksizce yanıtlar almıştı. Bay Tennedios’u orada tanımıştım yani 1974 yılında, sunucu olarak çalıştığı RİK’te yaptığı bu ropörtajlarla...

1974 sonrası oldu. Güney’den göçlerle Kuzey’e geçtik. 1974 sonrasında Kuzey Kıbrıs’ta gerek göçmenlere, gerekse genelde Kıbrıslıtürk halkına Kuzey’de uygulanan politikalar büyük bir yılgınlık yarattı. Bir türlü evrensel demokrasinin ilkeleri, uluslararası hukuk ve insan hakları, Türkiye’nin demokratik bir ülke olmaması ve de ideolojik nedenlerden ötürü pek uygulanamadı Kuzey Kıbrıs’ta. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin çalışmaması yüzünden harekatların yapıldığı şeklindeki resmi söylence de yerine getirilmedi. 1963 yılından beri devam eden hukuksuzluk maalesef devam etti. Türkiye Kıbrıs’a hep stratejik kaygılarla baktı ve Kıbrıslıtürklerin insan haklarını hiç kaale almadı. Kendi ideolojisini destekleyen Kıbrıslıtürk elitleri ve rejim yanlılarını destekledi. Demografik yapıyla oynayarak kurduğu rejimi korumaya çalıştı. Demokratik haklara ve siyasal iradeye hep müdahalede bulunarak 42 yıllık varlığını bu şekilde korumaya çalıştı. Fakat ne Kuzey’de, ne de Güney’de daha demokratik ve de genelde Kıbrıslıların haklarını koruyacak bir genel yapı da oluşturulmadı. Kıbrıslırumlar, Güney’de Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, 1963-64 önceleri istemedikleri halde, dominant olarak, ezen toplum statüsüyle Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sahip çıkarken, kendi kısır ve dinsel bağnazlıklarının etnosentrik milliyetçiliğinde yaşarken, Kuzey’deki Kıbrıslıtürkler de Türkiye’den kaynaklanan empoze karışmacılık ve baskı altında tutulma düzenlerine devam edip becerebildiklerince varolmaya çalıştılar. Durum hala aynı şekilde devam etmektedir.

1986 yılından sonra Öğretmenler Sendikası’nda görev almış ve Güney’e geçmeye başlamıştım. Bay Tennedios’la karşılaşmam daha sonra Karikatürcülerle olan temaslarımla başlamıştı. Bay Tennedios RiK’te çalışmaktaydı aynen 1974’de olduğu gibi. Karikatürcüler Derneğiyle sık sık Güney’e geçişlerimizde, arkadaşımız sanatçı Ümit İnatçı arkadaş da orada çalıştığı için, RİK’e de gitmekteydik. Bu geliş-gidişlerimizde onunla da orada karşılaşıp şahsen tanışma fırsatını yakalamıştım. Üzerimde bıraktığı etki aslında 1974 yılında savaş sırasında bende bıraktığı etki değildi. 1974 sonrasında Kuzey’e geçtikten sonra da onu RİK’te program yaparken tanıyacak ve onu hep Kıbrıslırum ve Yunan- sağ-milliyetçi resmi tezlerine hizmet eder bir kişi olarak önyargılarla görecektim. Onunla, bilhassa Karikatürcülerle RİK’e yaptığımız ziyaretlerde konuştuğumda, onun sadece Kıbrıs politikasına vakıf bir şahıs değil ama Türkiye edebiyatından tutun Osmanlı edebiyatına kadar, dünya politikasını yakından tanıyan aydın bir insan olduğunu anlayacaktım. Onu tanıdıktan sonra onun için, medeni, demokrat ve hoşgörülü bir insan olarak da rahatlıkla tanımlayabilirim sizlere şu anda.

2003 yılında öldüğünü öğrendiğim Bay Tennedios’un, ölümünden sonra 1934 yılında Gökçeada’da doğduğunu öğrendim geçenlerde. Büyükbabası ve babasının Gökçeada’da rahiplik yaptıklarını, babasının ve annesinin ölene kadar, hatta annesinin ölümüne kadar 1982 yılında orada kaldıklarını da öğreniyorum. Tennedios ailenin en son ferdiydi. 1957 yılında Büyükada’daki Ruhban Okulu’nu “pekiyi” derece ile bitirmiş. Kendisi daha sonra Atina Üniversitesi’nde İlahiyat ve Türkoloji alanında doktora da yapmış.1962 yılında Strasbourg’ta Din Bilimleri Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürmüş. Din ve Türkoloji alanında Avrupa üniversitelerinde Profesörlük payesi de kazanmıştı.Kıbrıs’a daha sonraları gelip yerleşen Tennadios, Mağusa göçmeni bir hanımla evlenerek üç çocuk babası da olmuş.Türk politikaları ve din konularında yazılmış makale ve kitapları olan Tennedios, 2003 yılında Lefkoşa’da hayata gözlerini kapadı. Tanıdığım kadarıyla insancıl, hoşgörü sahibi Türkiye’de yetişmiş, Yunanca ve Türkçeye vakıf çok değerli ve beyefendi bir insandı. Onu tanıdıktan sonra 1974 yılında onun RİK’te edindiğim imajı bende oldukça değişti. Son derece evrensel, içinde kin tutmayan ve insanlara insanca davranan bir Beyefendiydi diyebilirim sizlere. O süreçte yaptığı programların da herhalde ekmek parasını kazanma güdüsüyle olduğunu da sanmaktayım onu yakından tanıyınca. Keşke onunla daha detaylı konuşsam ve onun anılarında Türkiye’deki yaşamından dolayı eziklikler varsa öğrenseydim diyorum şimdilerde. Çok kültürlü ve nazik, uygar bir insan da bu dünyadan sessizce ayrıldı. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum…Geç de olsa Hoşçakal Bay Tennedios…

(ULUS IRKAD – Aralık 2016).

 

 

 

Ulus Irkad’ın arşivinden fotoğraflar…

sevgul-foto.jpg

Ulus Irkad bu fotoğraflarla ilgili şöyle yazıyor: “Yaralılar ve şehitler Baf Tük Hastahanesine getirilirken 21 Temmuz 1974…  Birkaç fotoğraf haricinde bütün fotoğraflar 21 Temmuz 1974 tarihlidir…”

Bu yazı toplam 1983 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar